RÖPORTAJ: Onur SAĞSÖZ
Son üç yıldır Özelleştirme İdaresi bünyesinde bulunan Palandöken ve Konaklı’yı konuştuk. Geçmiş yıllarda birçok kez el değiştiren merkezlerin son durumunu ve alt yapı çalışmalarını Daire Başkanı Kemalettin Işık’tan dinledik, Operasyon Saha Müdürü Cem Vuraler ile yerinde inceledik.
Meslek hayatım boyunca belki de en çok haber yaptığım başlıklardan biri Palandöken olmuştur. Neredeyse 25 yıldır kayak yapan bir gazeteci olarak Palandöken ve Konaklı’nın şehir için ne denli önemli olduğunu her fırsatta dile getirdim durdum. Bu tespiti geçtiğimiz günlerde röportaj yaptığım Francesco Comottı ile Alex Andreıs de yaptı. “Avrupa dâhil hiçbir kayak merkezinin dibinde 400 bin nüfuslu şehir yok ve bundan yararlanamıyorsunuz” demişlerdi. Tabi sadece bu nüfustan değil Müslüman ülkelere olan yakınlığımızın çok bir anlamı olmadığı gerçeğini de unutmamak lazım. Yıllar içinde bu konuda tanıtımlar yapıldı, pazar arayışlarına girildi ancak ne yazık ki bu adımların hepsi ‘cılız’ kaldı. İtalyan Francesco ile İngiliz Alex işte bu noktada devreye girdiler. AB destekli ‘Erzurum-Erzincan-Kars Turizm Koridoru’ projesi için iki yıl boyunca kayak merkezlerimiz için fikir üretecekler. Tabi şimdi ‘bizim fikrimiz mi yok, niye dışarıdan geliyorlar’ diye sorabilirsiniz. Ama yok işte… Olsaydı ya da olanları değerlendirebilseydik bugün bu merkezler sadece bizim değil Avrupa’nın gözbebeği olurdu. Her şeyden önce kayağın ve kış turizminin bir ‘kültür’ olduğunu da unutmamak lazım. Maalesef bu kültür henüz biz de oluşmuş değil… Ama oluşmalı… Tabi şaşı bakmak ve dedikodu yapmaktan fırsat bulursak… Neyse konuyu fazla dağıtmayalım. Son üç yıldır Özelleştirme İdaresi’nin patronluk yaptığı Palandöken ve Konaklı’da son durum nedir buna bakalım. Daire Başkanı Kemalettin Işık ve İşletme Müdürü Davut Dağabakan ile yemek sırasında sohbetimizi yaptık… Sonrasında da Operasyon Saha Müdürü Cem Vuraler ile iki yıl sonra çalışmaya başlayan gondol lifte bindik ve nereye ne yapıldı hepsini yerinde inceledik… Keyifle okumanız dileğiyle…
Son üç yılda neler oldu?
Küçük ve önemli değişiklikler yaptık. Ciddi eksiklikleri olan alt yapı ve güvenlik konusunda çok önemli adımlar attığımızı söyleyebilirim. Şunu söylemek istiyorum bugün en güvenli kayak merkezleri sıralaması oluşturulsa Palandöken ve Konaklı ilk sıralardaki yerini mutlaka alır. Avrupa’daki birçok kayak merkezine gittik, her birini detaylarıyla inceledik. Güvenlik konusunda birçoğundan çok çok iyi durumdayız. Yerli, yabancı kim olursa olsun, kayak için Palandöken ve Konaklı’yı tercih eden her bireyin güvenliği bizim için çok önemli. Bu konuda mevzuat olmamasına rağmen ekibimiz inanılmaz bir iş çıkardı.
Yanılmıyorsam gondolun açılışı da bu yüzden gecikti…
Gondol liftin bir ay öncesinden açılması gerekiyordu. Tüm testleri tamamlanmıştı. Ancak uluslararası akrediteye sahip firmanın onayını bekledik. Her bir gondolu, sistemi, yazılımı, en küçük çatlağı bile incelediler. Çok iyi bir denetimden geçirdiler. Nihayetinde ‘çalıştırılabilir’ raporunu aldıktan sonra düğmeye bastık. Şimdi büyük bir ilgi görüyor. Daha ilk gün yaklaşık 2 bin 500 kayak sever gondol liftten yararlandı. Ayrıca yaz aylarında da gondol lifti açık tutmayı düşünüyoruz. Bisiklet yolları, trekking (dağ yürüyüşü), yamaç paraşütü gibi etkinlikler düzenlenmesini sağlayacağız.
Güvenlik için neler yapıldı?
En hassas olduğumuz konu bu zaten… Sadece 650 bin liralık güvenlik malzemesi aldık. Hepsi de uluslararası standartlara uygun malzemeler. Sinyalizasyon, minderler, uyarı levhaları ki dört dilde uyarı tabelaları astık. Yönlendirme levhaları ile kayak severlere büyük kolaylık sağladık. Kar perdelerinin düzenlemesini yeniden yaptık. Ayrıca çığ riski bulunan 7-8 noktada gazex sistemiyle tehlikeyi ortadan kaldırıyoruz. Tabi tüm bunları yaparken önemli kayak merkezlerini örnek aldık. Avrupa’nın birçok kayak merkezinde yaptığımız incelemeler çok işe yaradı. Hangi güvenlik önlemini, neyi, nerede, ne zaman kullanacağımızı öğrendik. Kısacası uluslararası kriterleri öğrendik.
Pistler ne durumda?
Yaz aylarında tüm pistleri elden geçirdik. Neredeyse el vurulmadık yer bırakmadık. Genişletme çalışmalarından tutun da eğimlerine varıncaya kadar yaz boyunca çalıştık. Ekskavatör 8 bin saat kontak kapatmadı. Belediyeden de takviye aldık. Tabi bunu her yıl düzenli olarak yapmak lazım. Şimdi biri hariç tüm pistlerimiz açık durumda. Yerli ve yabancı turistler güven içinde kar ve kayağın tadını doyasıya çıkarıyorlar. Ayrıca sahada 12 ‘ski patrol’ yani kayak devriyeleri var. Kayakçıların ihtiyaç duyduğu anlarda yanlarında oluyorlar. Onlara yardım ediyorlar. Haliyle misafirler onları görünce kendilerini daha bir güvende hissediyorlar.
Palandöken’i diğer kayak merkezleriyle kıyasladığınızda ne söylersiniz?
Bizim çok büyük bir potansiyelimiz var. Bunu onlar da biliyorlar. Bu konuda kendimizi geliştirmemiz lazım. Mesela Andorra’nın sistemi Erzurum’a çok uygun. 60-70 bin nüfuslu bir şehir ama yılda ortalama 2 milyon kayak turistini ağırlıyorlar. Üstelik dağlarının yüksekli 2 bin metrelerde. Pistleri bizimkiler kadar uzun ve geniş değil. Ama oturmuş bir sistemleri var. Bunu yapmak, başarmak zor değil.
Palandöken’in en önemli eksiği Ski Pass… Bununla ilgili ne yaptınız?
Gerçekten çok önemli bir eksik ve bunu gidermek için ödeneğini sağladık. Tabi bir yandan da Büyükşehir Belediyesi’ne devir işlemleri devam ediyor. Ya bu dönemde ihaleyi yapıp bu şekilde devredeceğiz ya da ödenekle birlikte işi Büyükşehir’e bırakacağız. Bununla ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. Sonuç itibariyle bu yıl ski pass konusu çözülmüş olacak.
Avrupa standartlarına kavuşmak için neler yapılmalı?
Biz diğer kayak merkezlerinde yaptığımız incelemelerde şunu gördük. Bir keresinde tanıtım çok önemli. Uluslararası alanda çok iyi pazarlama ve reklam yapmak zorundayız. Ayrıca tesis sayısı artırılmalı ve buna paralel olarak farklı pistler oluşturulmalı. Tabi eğlence merkezleri de çok önemli. Pistlerde kafeteryalara büyük ihtiyaç duyuluyor. Bunların her birini gerçekleştirmek çor değil. Ama hepsinden önemlisi pazarlama ve tanıtım. Reklam için her fırsat değerlendirilmeli. Örneğin kent bazında düşünürsek Atatürk Üniversitesi öğrencileri… Bu öğrencilerimizi Palandöken’e, Konaklı’ya uğratmandan bu şehirden göndermememiz gerekiyor. Burada ne oluyor, ne bitiyor, bu dağlarda ne var kayak yapmasalar bile ne olduğunu bilmeliler. Çünkü bu öğrenciler Türkiye’nin her yerine dağılıyorlar. Çok iyi reklam aracı olabilirler.
Rakamlarla Palandöken ve Konaklı
Palandöken ve Konaklı Kayak Merkezleri’nin alt yapısına son üç yıl içinde 15 milyon lira harcandı. Bir o kadar da işletme bütçesine ayrıldı. Toplam 50 kalemden oluşan 650 bin liralık pist güvenlik malzemesi satın alındı. Her iki merkezin onlarca noktasına dört dilde uyarı ve yön levhaları yerleştirildi. Toplam pist uzunluğu 45 kilometreyi bulan her iki merkez için pist kenarlarına yaklaşık 5 bin metrelik güvenlik torları çekildi. Yine güvenliği üst düzeyde sağlayan yaklaşık bin metrelik çelik tor bazı pistlerin kenarlarına örüldü. Pist genişliği ve eğimlerin sağlanması için ekskavatör tam 8 bin saat çalıştı. Ayrıca çığ riskinin bulunduğu 8 noktada her gün düzenli olarak gazex yöntemi kullanılıyor. Bu arada 12 ‘ski patrol’ (kayak devriyesi) dağın hemen her noktasında mobil olarak geziyor ve ihtiyaç duyan kayakçıların yanında oluyor.
Son üç yıldır Özelleştirme İdaresi bünyesinde bulunan Palandöken ve Konaklı’yı konuştuk. Geçmiş yıllarda birçok kez el değiştiren merkezlerin son durumunu ve alt yapı çalışmalarını Daire Başkanı Kemalettin Işık’tan dinledik, Operasyon Saha Müdürü Cem Vuraler ile yerinde inceledik.
Meslek hayatım boyunca belki de en çok haber yaptığım başlıklardan biri Palandöken olmuştur. Neredeyse 25 yıldır kayak yapan bir gazeteci olarak Palandöken ve Konaklı’nın şehir için ne denli önemli olduğunu her fırsatta dile getirdim durdum. Bu tespiti geçtiğimiz günlerde röportaj yaptığım Francesco Comottı ile Alex Andreıs de yaptı. “Avrupa dâhil hiçbir kayak merkezinin dibinde 400 bin nüfuslu şehir yok ve bundan yararlanamıyorsunuz” demişlerdi. Tabi sadece bu nüfustan değil Müslüman ülkelere olan yakınlığımızın çok bir anlamı olmadığı gerçeğini de unutmamak lazım. Yıllar içinde bu konuda tanıtımlar yapıldı, pazar arayışlarına girildi ancak ne yazık ki bu adımların hepsi ‘cılız’ kaldı. İtalyan Francesco ile İngiliz Alex işte bu noktada devreye girdiler. AB destekli ‘Erzurum-Erzincan-Kars Turizm Koridoru’ projesi için iki yıl boyunca kayak merkezlerimiz için fikir üretecekler. Tabi şimdi ‘bizim fikrimiz mi yok, niye dışarıdan geliyorlar’ diye sorabilirsiniz. Ama yok işte… Olsaydı ya da olanları değerlendirebilseydik bugün bu merkezler sadece bizim değil Avrupa’nın gözbebeği olurdu. Her şeyden önce kayağın ve kış turizminin bir ‘kültür’ olduğunu da unutmamak lazım. Maalesef bu kültür henüz biz de oluşmuş değil… Ama oluşmalı… Tabi şaşı bakmak ve dedikodu yapmaktan fırsat bulursak… Neyse konuyu fazla dağıtmayalım. Son üç yıldır Özelleştirme İdaresi’nin patronluk yaptığı Palandöken ve Konaklı’da son durum nedir buna bakalım. Daire Başkanı Kemalettin Işık ve İşletme Müdürü Davut Dağabakan ile yemek sırasında sohbetimizi yaptık… Sonrasında da Operasyon Saha Müdürü Cem Vuraler ile iki yıl sonra çalışmaya başlayan gondol lifte bindik ve nereye ne yapıldı hepsini yerinde inceledik… Keyifle okumanız dileğiyle…
Son üç yılda neler oldu?
Küçük ve önemli değişiklikler yaptık. Ciddi eksiklikleri olan alt yapı ve güvenlik konusunda çok önemli adımlar attığımızı söyleyebilirim. Şunu söylemek istiyorum bugün en güvenli kayak merkezleri sıralaması oluşturulsa Palandöken ve Konaklı ilk sıralardaki yerini mutlaka alır. Avrupa’daki birçok kayak merkezine gittik, her birini detaylarıyla inceledik. Güvenlik konusunda birçoğundan çok çok iyi durumdayız. Yerli, yabancı kim olursa olsun, kayak için Palandöken ve Konaklı’yı tercih eden her bireyin güvenliği bizim için çok önemli. Bu konuda mevzuat olmamasına rağmen ekibimiz inanılmaz bir iş çıkardı.
Yanılmıyorsam gondolun açılışı da bu yüzden gecikti…
Gondol liftin bir ay öncesinden açılması gerekiyordu. Tüm testleri tamamlanmıştı. Ancak uluslararası akrediteye sahip firmanın onayını bekledik. Her bir gondolu, sistemi, yazılımı, en küçük çatlağı bile incelediler. Çok iyi bir denetimden geçirdiler. Nihayetinde ‘çalıştırılabilir’ raporunu aldıktan sonra düğmeye bastık. Şimdi büyük bir ilgi görüyor. Daha ilk gün yaklaşık 2 bin 500 kayak sever gondol liftten yararlandı. Ayrıca yaz aylarında da gondol lifti açık tutmayı düşünüyoruz. Bisiklet yolları, trekking (dağ yürüyüşü), yamaç paraşütü gibi etkinlikler düzenlenmesini sağlayacağız.
Güvenlik için neler yapıldı?
En hassas olduğumuz konu bu zaten… Sadece 650 bin liralık güvenlik malzemesi aldık. Hepsi de uluslararası standartlara uygun malzemeler. Sinyalizasyon, minderler, uyarı levhaları ki dört dilde uyarı tabelaları astık. Yönlendirme levhaları ile kayak severlere büyük kolaylık sağladık. Kar perdelerinin düzenlemesini yeniden yaptık. Ayrıca çığ riski bulunan 7-8 noktada gazex sistemiyle tehlikeyi ortadan kaldırıyoruz. Tabi tüm bunları yaparken önemli kayak merkezlerini örnek aldık. Avrupa’nın birçok kayak merkezinde yaptığımız incelemeler çok işe yaradı. Hangi güvenlik önlemini, neyi, nerede, ne zaman kullanacağımızı öğrendik. Kısacası uluslararası kriterleri öğrendik.
Pistler ne durumda?
Yaz aylarında tüm pistleri elden geçirdik. Neredeyse el vurulmadık yer bırakmadık. Genişletme çalışmalarından tutun da eğimlerine varıncaya kadar yaz boyunca çalıştık. Ekskavatör 8 bin saat kontak kapatmadı. Belediyeden de takviye aldık. Tabi bunu her yıl düzenli olarak yapmak lazım. Şimdi biri hariç tüm pistlerimiz açık durumda. Yerli ve yabancı turistler güven içinde kar ve kayağın tadını doyasıya çıkarıyorlar. Ayrıca sahada 12 ‘ski patrol’ yani kayak devriyeleri var. Kayakçıların ihtiyaç duyduğu anlarda yanlarında oluyorlar. Onlara yardım ediyorlar. Haliyle misafirler onları görünce kendilerini daha bir güvende hissediyorlar.
Palandöken’i diğer kayak merkezleriyle kıyasladığınızda ne söylersiniz?
Bizim çok büyük bir potansiyelimiz var. Bunu onlar da biliyorlar. Bu konuda kendimizi geliştirmemiz lazım. Mesela Andorra’nın sistemi Erzurum’a çok uygun. 60-70 bin nüfuslu bir şehir ama yılda ortalama 2 milyon kayak turistini ağırlıyorlar. Üstelik dağlarının yüksekli 2 bin metrelerde. Pistleri bizimkiler kadar uzun ve geniş değil. Ama oturmuş bir sistemleri var. Bunu yapmak, başarmak zor değil.
Palandöken’in en önemli eksiği Ski Pass… Bununla ilgili ne yaptınız?
Gerçekten çok önemli bir eksik ve bunu gidermek için ödeneğini sağladık. Tabi bir yandan da Büyükşehir Belediyesi’ne devir işlemleri devam ediyor. Ya bu dönemde ihaleyi yapıp bu şekilde devredeceğiz ya da ödenekle birlikte işi Büyükşehir’e bırakacağız. Bununla ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. Sonuç itibariyle bu yıl ski pass konusu çözülmüş olacak.
Avrupa standartlarına kavuşmak için neler yapılmalı?
Biz diğer kayak merkezlerinde yaptığımız incelemelerde şunu gördük. Bir keresinde tanıtım çok önemli. Uluslararası alanda çok iyi pazarlama ve reklam yapmak zorundayız. Ayrıca tesis sayısı artırılmalı ve buna paralel olarak farklı pistler oluşturulmalı. Tabi eğlence merkezleri de çok önemli. Pistlerde kafeteryalara büyük ihtiyaç duyuluyor. Bunların her birini gerçekleştirmek çor değil. Ama hepsinden önemlisi pazarlama ve tanıtım. Reklam için her fırsat değerlendirilmeli. Örneğin kent bazında düşünürsek Atatürk Üniversitesi öğrencileri… Bu öğrencilerimizi Palandöken’e, Konaklı’ya uğratmandan bu şehirden göndermememiz gerekiyor. Burada ne oluyor, ne bitiyor, bu dağlarda ne var kayak yapmasalar bile ne olduğunu bilmeliler. Çünkü bu öğrenciler Türkiye’nin her yerine dağılıyorlar. Çok iyi reklam aracı olabilirler.
Rakamlarla Palandöken ve Konaklı
Palandöken ve Konaklı Kayak Merkezleri’nin alt yapısına son üç yıl içinde 15 milyon lira harcandı. Bir o kadar da işletme bütçesine ayrıldı. Toplam 50 kalemden oluşan 650 bin liralık pist güvenlik malzemesi satın alındı. Her iki merkezin onlarca noktasına dört dilde uyarı ve yön levhaları yerleştirildi. Toplam pist uzunluğu 45 kilometreyi bulan her iki merkez için pist kenarlarına yaklaşık 5 bin metrelik güvenlik torları çekildi. Yine güvenliği üst düzeyde sağlayan yaklaşık bin metrelik çelik tor bazı pistlerin kenarlarına örüldü. Pist genişliği ve eğimlerin sağlanması için ekskavatör tam 8 bin saat çalıştı. Ayrıca çığ riskinin bulunduğu 8 noktada her gün düzenli olarak gazex yöntemi kullanılıyor. Bu arada 12 ‘ski patrol’ (kayak devriyesi) dağın hemen her noktasında mobil olarak geziyor ve ihtiyaç duyan kayakçıların yanında oluyor.
- Özelleştirme İdaresi Daire Başkanı Kemalettin Işık ile yaptığımız sohbetin ardından Operasyon Saha Müdürü Cem Vuraler ile zirvenin yolunu tuttuk. Unutmadan hemen söyleyeyim... 10 numara personelleri var. Hem Grand Erzurum Otel’i hem de tesis çalışanları kibar ve güler yüzlüler… Palandöken’in, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü ile Kayak Federasyonu’nun elinde olduğu zamanları çok iyi bilen biri olarak (ki yüzümüze bakmazlardı) ne yalan söyleyeyim şaşırdım. Örneğin otelden içeriye girdiğinizde mutlaka birisi ‘hoş geldiniz’ diye sizi karşılıyor. Ayrıca garson, ‘abi’ ya da ‘hocam’ diye hitap etmiyor. Ve en güzeli de (hadi profesyonel olanlar neyse) o kayak ayakkabılarıyla yürümenin zorluğunu bilen bilir, gondola binerken görevli ya elinizi tutuyor ya da kayak takımlarınızı alıp, yerine yerleştirerek size büyük kolaylık sağlıyor.
- Gelelim gondola… Kurulduğu ve açılışının yapıldığı o günler aklıma geldi, iki yıl sonra ilk kez binerken… 15 yıllık bakımını yaptırmayanları, ihmali olanları, iki yıl kapalı kalmasına sebep olanları içimden şöyle bir geçirmedim de değil…
- Ve pistler… Termometreler sıfırın altında 20 dereceyi gösterirken, rüzgârın daha fazla olabileceğini düşünerek, Kuzey pisti yerine Güney pistinden kaymaya başladık. Daha pist başında göze çarpan değişiklikleri fark etmek mümkün. Örneğin kar perdeleri daha düzgün bir şekilde konuşlandırılmış. Pist kenarlarında belirli aralıklarla konulan ve çarpıcı renkleriyle dikkat çeken yönlendirme tabelaları kayakçılar için büyük kolaylıkla sağlıyor. Bazı pistlerin kenarlarına konulan güvenlik torları da dikkatlerden kaçmıyor. Dört dilde hazırlanmış uyarı levhaları yerleştirildikleri pist ortalarında gerçekten büyük dikkat çekiyor. Ayrıca çelik torlar da güvenliğe ne denli önem verildiğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Tabi dakikalar süren kayak keyfimiz sırasında sıcak bir şeyler içme imkânımız yok. Keşke bir kafeterya olsaydı dediğim an Cem hoca, “Maalesef biz de para harcayacak yer yok” diyerek önemli bir eksikliği özetledi. Tabi bu eksikliklerden sadece bir tanesi…