Caddelerin tasarımında çevreyi ve algıyı değiştirmemiz gerekiyor. Binaları süsleyebiliriz, köprüleri ve caddeleri iyi bir şekilde ışıklandırabiliriz, kaldırımları dahi renklendirebiliriz. Caddelerde birtakım aktiviteler ve festivallerle yaşam kalitesini artırabilir.
Çatıların önüne koruma alanları yapılabilir. Buzların erimesi için de entegre bir yalıtım sistemi olabilir. Yalıtım oranı ne kadar fazla olursa erime oranı da o kadar az olur.
Alternatif ulaşım modellerine bakmak lazım. Mesela şehir içinde kayaklarla ulaşım sağlanabilir. Mesela bir teleferik sistemi uygulanabilir. Bu şehre de hareket katacaktır.
“Kış bir mevsim değil başlı başına bir iştir” diyen Kanadalı Kilmartin, kış kentlerini daha yaşanabilir hale getirmenin yolunun ilk öncelikle güçlü bir politikacıdan geçtiğini söyledi. Renklendirme, aydınlatma ve ergonomik tasarımlar için küçük tüyolar veren Kilmartin, yeniliklerle yüzleşen toplumun alışkanlıklarına da yabancı kalmaması gerektiğinden bahsetti.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
‘Kış Kentleri Sempozyumu’ için Erzurum’a gelen Kanadalı Şehir Plancısı Nola Kilmartin ile pek de kimsenin sevmediği soğuk kış kentlerini, “Nasıl sevilebilir hale getirebiliriz?” üzerine söyleşi yaptık. “Bazı şehirler vardır ki, soğudukça güzelleşir” diyen Kilmartin, kışın avantajlarını kullanmak gerektiğinden bahsetti. Yeşil örtünün insan ruhuna iyi gelebileceği gibi karın saf ve temizliğinin de insan üzerindeki etkilerinden faydalanılabileceğini söyledi. Beyazın, huzur ve güven veren bir yanının olmasının haricinde aynı zamanda insana hüzün veren dert ve sıkıntılarını hatırlatan bir yanının olduğuna da değinen Kimartin, kış kentlerinde bunu dengelemek gerektiğini ifade etti. Dolayısı ile şehir psikolojisi öncelikle şehrin görünümünden başlıyor. Işıklandırmalar, renklendirmeler, mekan tasarımları ve ergonomi yaşanabilir bir kış kenti için büyük önem arzediyor. Kültürel değişimden, yöresel imgelere kadar konuştuğumuz kış kentleri için “Kış bir mevsim değil bir meşgaledir” şeklinde tanımlama yapan Kilmartin, sıkıcılıktan arınmış kış kenti önerilerini Pusula Gazetesi’ne sundu.
Kışı nasıl güzelleştirebiliriz?
Kış bir mevsim değil başlı başına bir iştir. Bir meşgaledir. Kış kentlerinde şehri renklendirmek gerekir. Kışın imkanlarından daha fazla yararlanabilmek için daha fazla ışıklandırmayla kış mekanlarının iç ve dış mekanları canlı tutmak gerekir.
Peki, bunu için önerileriniz denir nereden başlamak gerekir?
Bu entegre bir sitemle altından kalkılabilecek bir uygulamadır. Bunu yapabilmeniz için mutlak suretle çok güçlü bir lidere yani politikacıya ihtiyacınız var. Dolayısı ile herkesi dahil edebilecek, zoru seçmeyecek bir yol izlemeniz gerekir.
Zoru seçmemek toplumsal dönüşümden mi geçiyor?
Evet. Güçlü bir lider olmalı ve zoru seçmeyecek bir yol izlemeli demiş olmamdaki amacım da buydu. Ben burada kültürel bir dönüşümü kastettim. Kültür her zaman önemli ancak, kültür zamanla değişebilir. Çünkü kültür bir toplum ürünüdür. İnsanların etkileşim halinde olmaları da bunu geliştirir. Yenilikler ve değişimler kültürü zenginleştirir. Toplumunda bunun farkındalığını oluşturmak gerekir. Toplum değişimlere ayak uydururken alışkanlıklarına da yabancı kalmamalı. Dolayısı ile topluma yön verebilecek, yöreye özgün yaşama kalite katabilecek standartlar getirilebilmeli.
Bir şehir plancısı olarak cadde ve sokaklar için önerileriniz nelerdir?
Caddelerin tasarımında çevreyi ve algıyı değiştirmemiz gerekiyor. Algı derken, beyaz kar örtüsü ve sıkıcı binalardan bahsediyorum. Binaları süsleyebiliriz, köprüleri ve caddeleri iyi bir şekilde ışıklandırabiliriz, kaldırımları dahi renklendirebiliriz. Caddelerde birtakım aktiviteler ve festivallerle yaşam kalitesini artırabilir. Sosyal yaşantıya renk katabiliriz.
Erzurum Türkiye’nin 1900 metre ile en yüksek rakımlı 2’inci ili. Bir şehir plancısı olarak sizce, bu yükseklikte ki bir yerleşim yeri nasıl olmalıdır?
Öncelikle tabi ki ulaşım çok önemli. Alternatif ulaşım modellerine bakmak lazım. Mesela şehir içinde kayaklarla ulaşım sağlanabilir. Mesela bir teleferik sistemi uygulanabilir. Bu şehre de hareket katacaktır. Dış mekan kullanım aktiviteleri artırılabilir. İç ve dış mekanlarda ergonomiye önem verilmeli.
Daha mimari bir konu ama burası bir kış kenti olduğu için saçaklardaki buz sarkıtı oluşumu da kaçınılmaz oluyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Elbette bunu tamamen yok etmek daha zor olabilir. Ama çatıların önüne koruma alanları yapılabilir. Buzların erimesi için de entegre bir yalıtım sistemi olabilir. Yalıtım oranı ne kadar fazla olursa erime oranı da o kadar az olur. Tabi ben şehir plancısı olduğum için daha çok görsel ve kullanım alanında değerlendirebilirim. Her şeyden önce hem şehre daha modern bir hal kazandırır hem de yaya endişesiz yürüme olanağı tanır.
Yerel yönetimler için önerileriniz olacak mı?
Tabi bu çok geniş kapsamlı bir konu. Kamusal alanlar, açık yeşil alanlar, binalar, yayalar, turizm ve rekreasyon alanları için ayrı öneriler var. Öncelikli olarak yeşillendirme büyük önem taşıyor. Yeşillendirme için dayanıklı materyallere ihtiyaç var. Yeşil alanlar karı toplayacak ve suya direneceği için çokça kullanılmalı. Caddelerde ise, kavşaklarda özellikle yolu biraz da içeriye doğru daraltarak kurp (güzergah) oluşturmak gerekiyor. Oralarda kar birikerek daha rahat eriyecek. Hem de direnci sağlanacak.
Çatıların önüne koruma alanları yapılabilir. Buzların erimesi için de entegre bir yalıtım sistemi olabilir. Yalıtım oranı ne kadar fazla olursa erime oranı da o kadar az olur.
Alternatif ulaşım modellerine bakmak lazım. Mesela şehir içinde kayaklarla ulaşım sağlanabilir. Mesela bir teleferik sistemi uygulanabilir. Bu şehre de hareket katacaktır.
“Kış bir mevsim değil başlı başına bir iştir” diyen Kanadalı Kilmartin, kış kentlerini daha yaşanabilir hale getirmenin yolunun ilk öncelikle güçlü bir politikacıdan geçtiğini söyledi. Renklendirme, aydınlatma ve ergonomik tasarımlar için küçük tüyolar veren Kilmartin, yeniliklerle yüzleşen toplumun alışkanlıklarına da yabancı kalmaması gerektiğinden bahsetti.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
‘Kış Kentleri Sempozyumu’ için Erzurum’a gelen Kanadalı Şehir Plancısı Nola Kilmartin ile pek de kimsenin sevmediği soğuk kış kentlerini, “Nasıl sevilebilir hale getirebiliriz?” üzerine söyleşi yaptık. “Bazı şehirler vardır ki, soğudukça güzelleşir” diyen Kilmartin, kışın avantajlarını kullanmak gerektiğinden bahsetti. Yeşil örtünün insan ruhuna iyi gelebileceği gibi karın saf ve temizliğinin de insan üzerindeki etkilerinden faydalanılabileceğini söyledi. Beyazın, huzur ve güven veren bir yanının olmasının haricinde aynı zamanda insana hüzün veren dert ve sıkıntılarını hatırlatan bir yanının olduğuna da değinen Kimartin, kış kentlerinde bunu dengelemek gerektiğini ifade etti. Dolayısı ile şehir psikolojisi öncelikle şehrin görünümünden başlıyor. Işıklandırmalar, renklendirmeler, mekan tasarımları ve ergonomi yaşanabilir bir kış kenti için büyük önem arzediyor. Kültürel değişimden, yöresel imgelere kadar konuştuğumuz kış kentleri için “Kış bir mevsim değil bir meşgaledir” şeklinde tanımlama yapan Kilmartin, sıkıcılıktan arınmış kış kenti önerilerini Pusula Gazetesi’ne sundu.
Kışı nasıl güzelleştirebiliriz?
Kış bir mevsim değil başlı başına bir iştir. Bir meşgaledir. Kış kentlerinde şehri renklendirmek gerekir. Kışın imkanlarından daha fazla yararlanabilmek için daha fazla ışıklandırmayla kış mekanlarının iç ve dış mekanları canlı tutmak gerekir.
Peki, bunu için önerileriniz denir nereden başlamak gerekir?
Bu entegre bir sitemle altından kalkılabilecek bir uygulamadır. Bunu yapabilmeniz için mutlak suretle çok güçlü bir lidere yani politikacıya ihtiyacınız var. Dolayısı ile herkesi dahil edebilecek, zoru seçmeyecek bir yol izlemeniz gerekir.
Zoru seçmemek toplumsal dönüşümden mi geçiyor?
Evet. Güçlü bir lider olmalı ve zoru seçmeyecek bir yol izlemeli demiş olmamdaki amacım da buydu. Ben burada kültürel bir dönüşümü kastettim. Kültür her zaman önemli ancak, kültür zamanla değişebilir. Çünkü kültür bir toplum ürünüdür. İnsanların etkileşim halinde olmaları da bunu geliştirir. Yenilikler ve değişimler kültürü zenginleştirir. Toplumunda bunun farkındalığını oluşturmak gerekir. Toplum değişimlere ayak uydururken alışkanlıklarına da yabancı kalmamalı. Dolayısı ile topluma yön verebilecek, yöreye özgün yaşama kalite katabilecek standartlar getirilebilmeli.
Bir şehir plancısı olarak cadde ve sokaklar için önerileriniz nelerdir?
Caddelerin tasarımında çevreyi ve algıyı değiştirmemiz gerekiyor. Algı derken, beyaz kar örtüsü ve sıkıcı binalardan bahsediyorum. Binaları süsleyebiliriz, köprüleri ve caddeleri iyi bir şekilde ışıklandırabiliriz, kaldırımları dahi renklendirebiliriz. Caddelerde birtakım aktiviteler ve festivallerle yaşam kalitesini artırabilir. Sosyal yaşantıya renk katabiliriz.
Erzurum Türkiye’nin 1900 metre ile en yüksek rakımlı 2’inci ili. Bir şehir plancısı olarak sizce, bu yükseklikte ki bir yerleşim yeri nasıl olmalıdır?
Öncelikle tabi ki ulaşım çok önemli. Alternatif ulaşım modellerine bakmak lazım. Mesela şehir içinde kayaklarla ulaşım sağlanabilir. Mesela bir teleferik sistemi uygulanabilir. Bu şehre de hareket katacaktır. Dış mekan kullanım aktiviteleri artırılabilir. İç ve dış mekanlarda ergonomiye önem verilmeli.
Daha mimari bir konu ama burası bir kış kenti olduğu için saçaklardaki buz sarkıtı oluşumu da kaçınılmaz oluyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Elbette bunu tamamen yok etmek daha zor olabilir. Ama çatıların önüne koruma alanları yapılabilir. Buzların erimesi için de entegre bir yalıtım sistemi olabilir. Yalıtım oranı ne kadar fazla olursa erime oranı da o kadar az olur. Tabi ben şehir plancısı olduğum için daha çok görsel ve kullanım alanında değerlendirebilirim. Her şeyden önce hem şehre daha modern bir hal kazandırır hem de yaya endişesiz yürüme olanağı tanır.
Yerel yönetimler için önerileriniz olacak mı?
Tabi bu çok geniş kapsamlı bir konu. Kamusal alanlar, açık yeşil alanlar, binalar, yayalar, turizm ve rekreasyon alanları için ayrı öneriler var. Öncelikli olarak yeşillendirme büyük önem taşıyor. Yeşillendirme için dayanıklı materyallere ihtiyaç var. Yeşil alanlar karı toplayacak ve suya direneceği için çokça kullanılmalı. Caddelerde ise, kavşaklarda özellikle yolu biraz da içeriye doğru daraltarak kurp (güzergah) oluşturmak gerekiyor. Oralarda kar birikerek daha rahat eriyecek. Hem de direnci sağlanacak.