ETÜ’lü öğrencilerin yaptığı “Sosyal Medya Gerçekten Sosyal mi?” konulu araştırmaya göre sosyal medyayı kullanan birçok birey ‘sosyalleşeyim’ derken depsesifleşiyorlar. Bin kişi üzerinde yapılan araştırmada sosyal medyanın insanları körelttiği saptandı.
Katılımcıların yüzde 83’ü sosyal ağlardaki hesabıyla yalnızlığını gidermeye çalışırken sosyal medya bağımlısı bireyler ise diğer bağımlılık yapan maddelerden uzaklaşma durumunda sergilenen depresif tutumu gösteriyor.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Sosyal medya kuşkusuz hayatımızın her yerinde. Nereye giderseniz gidin cebinizde kocaman ve renkli bir dünyayı taşıyorsunuz. Hayatı kolaylaştıran sosyal medya birçok avantajıyla beraber bir o kadar da insanları köreltiyor. Tek bir tuşla kurulduğu düşünülen sanal dostluklar, bir tıkla kapınıza gelen tüketim maddeleri, sıra beklemeden ödenen faturalar, ikinci bir kişiye ihtiyaç duymadan geçirildiği düşünülen hoşça vakitler, sosyal bir varlık olan insanı içten içe tüketiyor, yaralıyor, sosyalleşme yolunda asosyal bireylere dönüştürüyor. Bir tıkla hayatı kolaylaştıran sosyal ağlar insan yaşamındaki zaman kavramını da yok ediyor. Baş döndürücü bir hızla, tozu dumana katarak gelişimini sürdüren teknolojik gelişmeler, insanın hayata bakış açısını olabildiğince değiştiriyor.
Erzurum Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 2. Sınıf 2. öğretim öğrencileri öğretim üyesi Doç. Dr. Yusuf Ziya Sümbüllü ile Araştırma Görevlisi Muhammet Emin Altınışık gözetiminde sosyal medyanın insanları ne şekilde etkilediği üzerine bir araştırma yaptı. Araştırma “Sosyal Medya Gerçekten Sosyal mi?” başlığıyla 10 soruluk bir anket şeklinde yapıldı. Ankete 16 ile 30 yaş arası bin kişi katıldı. Gerçekleştirilen araştırma sonucunda sosyal medyanın özellikle gençleri ne şekilde kendisine tutsak ettiğini ortaya koydu.
Sigara, alkol, eroin, kokain gibi kalitesiz bir yaşama sürüklüyor
Yapılan araştırmalar, sigara, alkol, eroin, kokain gibi bağımlılık yapan, bu suretle insanı kalitesiz bir yaşama sürükleyen alışkanlıklar arasına sosyal medya bağımlılığını da ekliyor. Sosyal medyaya bağımlı bir kullanıcının çeşitli sebeplerle internet kullanımı gerçekleştirememe durumunda diğer bağımlılık yapan maddelerden uzaklaşma durumunda sergilenen depresif tutumu tekrarladığı görülüyor.
Aşırısı depresif hal yaratıyor
Hemen her gün milyonları internet bağlantılı bilgisayar, telefon ve benzeri cihazın başına toplayan sosyal paylaşım siteleri oluşturuluyor. Her geçen gün sayıları artıyor ve her geçen gün genç yaşlı, çoluk çocuk demeden pek çok beyni bağımlı hale getiriyor. Sosyal medya üzerinde fazlaca zaman harcayan insanlar bir müddet sonra aşırı depresif bir hal alıyor. Adına sosyal medya denilse de insanları sosyalleştirmek yerine yalnızlığa sürüklüyor. ETÜ’lü öğrencilerin yüz yüze görüşme metodolojisi etrafında gerçekleştirilen anket verilerine göre katılımcıların yüzde 94’ü sosyal medyayı aktif olarak kullandığını beyan ediyor. Kullanıcıların yüzde 76’sı internete günde 5 saat ve üzeri zaman ayırdığını belirtirken interneti eğlence amaçlı kullananların oranı da yüzde 78’i bulmaktadır. Sosyal medyada 100 ve üzeri arkadaşı olduğunu ifade eden katılımcı oranı yüzde 83 iken bu kişiler aynı zamanda çok yalnız olduklarını belirterek sanal dünya kalabalığının reel dünyada karşılık bulamadığının da canlı tanıkları oluyor.
Bin kişinin 88’i sosyal medyayı ahlaksız buluyor
Araştırma sonucuna göre bin kişiden oluşan katılımcıların yüzde 88’i sosyal medyayı güvenilir bulmazken, şiddet ve tacize yer verildiğini belirterek sosyal medya dilini tutarsız ve ahlaksız buluyor. Bu tablo gençlerin internete güvenmediğini, güvenmemekle birlikte bağımlı hale gelmiş olmaktan kaynaklı serzeniş içerisinde olduklarını da belgeliyor. Dikkat çekici bir diğer sonuç ise sosyal medya hesabı bulunan katılımcılardan yüzde 80’i sosyal medya hesabı bulunmayan birine hesap açmamasını tavsiye ediyor.
Sosyalleşeceğiz diyerek asosyalleşiyoruz
Araştırmanın moderatörlüğünü üstelenen Doç. Dr. Yusuf Ziya Sümbüllü, sosyal medyanın içerdekilerin dışarı çıkmaya çalıştığı dışarıdakilerin de içeri girmeye çalıştığı bir yapıya dönüştüğünü belirtti. “Sosyalleşeceğiz diyerek asosyalleşme içerisine giden süreç günden güne sosyal hayatı rehin alıyor” diyen Sümbüllü, “Okuyucuya, araştırmacıya hasret tozlanmış binlerce kitap, doküman ihtiva eden kütüphaneleri kuş uçmaz kervan geçmez mahallere dönüştürüyor. Güvenilirliği tartışmalı her şeye kolay yoldan erişme hastalığı bireyleri genç yaşta hareketsizlik kaynaklı romatizmal-eklemsel hastalıklara sahip yaşlı gençlere dönüştürüyor” diye konuştu.
Katılımcıların yüzde 83’ü sosyal ağlardaki hesabıyla yalnızlığını gidermeye çalışırken sosyal medya bağımlısı bireyler ise diğer bağımlılık yapan maddelerden uzaklaşma durumunda sergilenen depresif tutumu gösteriyor.
Halime DURMUŞ / ERZURUM
Sosyal medya kuşkusuz hayatımızın her yerinde. Nereye giderseniz gidin cebinizde kocaman ve renkli bir dünyayı taşıyorsunuz. Hayatı kolaylaştıran sosyal medya birçok avantajıyla beraber bir o kadar da insanları köreltiyor. Tek bir tuşla kurulduğu düşünülen sanal dostluklar, bir tıkla kapınıza gelen tüketim maddeleri, sıra beklemeden ödenen faturalar, ikinci bir kişiye ihtiyaç duymadan geçirildiği düşünülen hoşça vakitler, sosyal bir varlık olan insanı içten içe tüketiyor, yaralıyor, sosyalleşme yolunda asosyal bireylere dönüştürüyor. Bir tıkla hayatı kolaylaştıran sosyal ağlar insan yaşamındaki zaman kavramını da yok ediyor. Baş döndürücü bir hızla, tozu dumana katarak gelişimini sürdüren teknolojik gelişmeler, insanın hayata bakış açısını olabildiğince değiştiriyor.
Erzurum Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 2. Sınıf 2. öğretim öğrencileri öğretim üyesi Doç. Dr. Yusuf Ziya Sümbüllü ile Araştırma Görevlisi Muhammet Emin Altınışık gözetiminde sosyal medyanın insanları ne şekilde etkilediği üzerine bir araştırma yaptı. Araştırma “Sosyal Medya Gerçekten Sosyal mi?” başlığıyla 10 soruluk bir anket şeklinde yapıldı. Ankete 16 ile 30 yaş arası bin kişi katıldı. Gerçekleştirilen araştırma sonucunda sosyal medyanın özellikle gençleri ne şekilde kendisine tutsak ettiğini ortaya koydu.
Sigara, alkol, eroin, kokain gibi kalitesiz bir yaşama sürüklüyor
Yapılan araştırmalar, sigara, alkol, eroin, kokain gibi bağımlılık yapan, bu suretle insanı kalitesiz bir yaşama sürükleyen alışkanlıklar arasına sosyal medya bağımlılığını da ekliyor. Sosyal medyaya bağımlı bir kullanıcının çeşitli sebeplerle internet kullanımı gerçekleştirememe durumunda diğer bağımlılık yapan maddelerden uzaklaşma durumunda sergilenen depresif tutumu tekrarladığı görülüyor.
Aşırısı depresif hal yaratıyor
Hemen her gün milyonları internet bağlantılı bilgisayar, telefon ve benzeri cihazın başına toplayan sosyal paylaşım siteleri oluşturuluyor. Her geçen gün sayıları artıyor ve her geçen gün genç yaşlı, çoluk çocuk demeden pek çok beyni bağımlı hale getiriyor. Sosyal medya üzerinde fazlaca zaman harcayan insanlar bir müddet sonra aşırı depresif bir hal alıyor. Adına sosyal medya denilse de insanları sosyalleştirmek yerine yalnızlığa sürüklüyor. ETÜ’lü öğrencilerin yüz yüze görüşme metodolojisi etrafında gerçekleştirilen anket verilerine göre katılımcıların yüzde 94’ü sosyal medyayı aktif olarak kullandığını beyan ediyor. Kullanıcıların yüzde 76’sı internete günde 5 saat ve üzeri zaman ayırdığını belirtirken interneti eğlence amaçlı kullananların oranı da yüzde 78’i bulmaktadır. Sosyal medyada 100 ve üzeri arkadaşı olduğunu ifade eden katılımcı oranı yüzde 83 iken bu kişiler aynı zamanda çok yalnız olduklarını belirterek sanal dünya kalabalığının reel dünyada karşılık bulamadığının da canlı tanıkları oluyor.
Bin kişinin 88’i sosyal medyayı ahlaksız buluyor
Araştırma sonucuna göre bin kişiden oluşan katılımcıların yüzde 88’i sosyal medyayı güvenilir bulmazken, şiddet ve tacize yer verildiğini belirterek sosyal medya dilini tutarsız ve ahlaksız buluyor. Bu tablo gençlerin internete güvenmediğini, güvenmemekle birlikte bağımlı hale gelmiş olmaktan kaynaklı serzeniş içerisinde olduklarını da belgeliyor. Dikkat çekici bir diğer sonuç ise sosyal medya hesabı bulunan katılımcılardan yüzde 80’i sosyal medya hesabı bulunmayan birine hesap açmamasını tavsiye ediyor.
Sosyalleşeceğiz diyerek asosyalleşiyoruz
Araştırmanın moderatörlüğünü üstelenen Doç. Dr. Yusuf Ziya Sümbüllü, sosyal medyanın içerdekilerin dışarı çıkmaya çalıştığı dışarıdakilerin de içeri girmeye çalıştığı bir yapıya dönüştüğünü belirtti. “Sosyalleşeceğiz diyerek asosyalleşme içerisine giden süreç günden güne sosyal hayatı rehin alıyor” diyen Sümbüllü, “Okuyucuya, araştırmacıya hasret tozlanmış binlerce kitap, doküman ihtiva eden kütüphaneleri kuş uçmaz kervan geçmez mahallere dönüştürüyor. Güvenilirliği tartışmalı her şeye kolay yoldan erişme hastalığı bireyleri genç yaşta hareketsizlik kaynaklı romatizmal-eklemsel hastalıklara sahip yaşlı gençlere dönüştürüyor” diye konuştu.