Röportaj: Onur SAĞSÖZ
Sağcımız solcumuz vardı ama bunlar gibi vatan haini değildi
1960, 1980 darbeleri… Diken üzerinde yetişen bir nesil… 21’inci yüzyıla gelinmesine rağmen hala muhtıralar, tehditler… Son olarak da 15 Temmuz FETÖ/PDY’nin darbe kalkışması… İşte her birini yaşayan bir isim ile konuştuk. Yavuz amca (Bedirhanoğlu) anlattı biz dinledik. Keyifle okumanız dileğiyle…
1960 yılıyla başlayalım… Neler oldu o tarihte?
14 yaşındaydım. Sabah uyandık ki darbe olmuş. O zaman televizyon falan yok. Dışarı çıktık, asker her yerdeydi. ‘Dışarı çıkmak yasak’ dediler, eve girdik radyodan ne olup bittiğini öğrenmeye çalıştık. İhtilale üzülenler de oldu, sevinenler de oldu. Babam , ‘Çok yazık oldu’ diyerek üzülüyordu. Hikmet amcam, ‘Çok kötü oldu’ deyip dövünüyordu. Menderes gibi bir adam gitmişti. Her şey tam bir kapalı kutuydu. Nasıl yargıladılar, ne yaptılar yıllar sonra öğrendik olup biteni. Bazıları da ‘Ne fark eder, asker yönetsin’ diyordu. O zaman Celal Bayar’ı İzmir’den getirip darbe yaptırmışlardı. Ankara’da darbe oldu mu tüm Türkiye’de oluyordu. Şimdi Ankara, İstanbul’da başladılar. Ama tüm ülke tepki gösterdi. Eskiden TRT radyoyu aldın mı iş tamamdı.
1960 -1980 arası nasıl geçti?
Vatandaşlarda korku vardı. Hep askerin dediği oluyordu. 70’li yıllardan sonra halk biraz daha bilinçlendi… Ama bu kez de sağ-sol davası başladı. Tabi ne oldu, vatandaş birbirine girdiği vakit asker ortamını buldu ve ihtilali yaptı. 1980’den sonra 82’de referandum yapılınca yüzde 92 okey verdik. Niye verdik. Sadece korku değildi. Her gün sokakta birileri vuruluyordu. Aynı evde kardeşin birisi sağcı, birisi solcu birbirlerine selam vermiyorlardı. Bundan yararlandılar. Benim en samimi arkadaşlarım solcuydu. Ama büyük illerde durum böyle değildi. Çok daha fanatikleri vardı. Bunu kullandılar. İşin garip tarafı ben 1977 yılında şef iken Milletçi Memurlar Derneği’nin başkanıydım. Solcu derneğin başkanı da iyi arkadaşımdı. Ama hiç sorun yaşamadık.
Darbelerden sonra yaşadığınız ortamı nasıl gözlemlediniz?
Ülke çok geriye gitti. Son olan bitene bakın daha darbe olmadan, ekonomi de duraklama oldu. Vatandaş korkuyor, elindeki malı piyasaya süremiyor. Gelecek kaygısı taşıyor, parasını gizliyor. Üretim azalıyor. Kısacası kimse iş yapmıyor. Ama düzelecek. Biraz zaman geçsin. Her şey çok daha güzel olacak. Çanakkale’den çıkmış, Kurtuluş Savaşı vermiş bir milletiz biz. Ama ne 1960’da, ne 1980’de halk bu kadar bilinçli değildi. Tabi televizyon yoktu, sosyal medya yoktu. Ankara’da darbe girişimi oldu, bir ülke ayağa kalktı, millet bir anda uyandı, kenetlendi. AK Partilisi, CHP’lisi, MHP’lisi hepsi ihtilale karşı çıktı.
“Bu askerin darbesi değil”
60’da, 80’de evet asker darbe yaptı ama bu son girişim askerin işi değil. Ordumuz içine sızan FETÖ’cülerin işi. Bu bir terör saldırısı. Genelkurmay Başkanı’nın dik duruşu, Cumhurbaşkanı’nın ‘meydanlara inin’ çağrısı en kritik anlardı. Biz ne 1960’da ne 1980’de demokrasi için bedel ödememiştik. Ama şimdi öyle değil. Ağır bir bedel ödedik. Şehitlerimiz, gazilerimiz var. Allah bir daha bunları yaşatmasın.
Cemaat adını ilk ne zaman duyduğunuz?
Ben ilk kez 1987’de Erzurum’a geldiğimde, cemaatler ve Fetullah adını duymuştum. Bizim o taraklarda bezimiz olmadığı için çok ilgilenmezdim. Ama sohbet ortamlarında ‘şu cemaatçi, bu cemaatçi’ denilen isimler vardı. Tabi böyle bir ihanet içine gireceğini, bu kadar hain yetiştireceğini kimse gibi bende tahmin etmemiştim. Humeyni gibi bir oyun oynamak istedi ama başaramadı.
“Sağcımız, solcumuz vardı ama içimizde hain yoktu”
Bu ülkede o yıllarda solcular diyordu ki, ‘Türkiye bu şekilde kalkınır’, sağcılar da ‘Hayır Türkiye bu şekilde kalkınır.’ Her birinin derdi ülkeydi. Hiçbiri bunlar gibi vatan haini değildi. Ayrım yapmak yoktu, sınav soruları çakmak, başkasını tutmak böyle şeyler yoktu. Hak etmişse, liyakatliyse sağcısı da solcusu da hak ederse kazanırdı.
Peki, idam getirilmeli mi?
Bunların yaptığı katliam. İhanetin en büyüğünü yaptılar. Ama idam bunlar için kurtuluş olur. Bunları bağlayacaksın birbirine, vereceksin bir tane ranza… Ölene kadar sürünsünler içerde. Ölüm bu hainler için kurtuluş olur.
Bundan sonra ne olur?
Gemi düze çıktı. Millet öyle bir tokat attı ki ülkesini, toprağını, evini savundu. Kısa vadede ekonomi daha da iyiye gidecek. Hatta bu darbe girişimi öncesindeki ekonomiden çok daha iyi olacağına inanıyorum. Biraz ortalık durulsun, turizmde de büyük bir ivme kazanacak. Tabi bu dış güçleri rahatsız edecek. Benim büyümemi Avrupa ister mi, istemiyor, istemez de. Millet bundan sonraki süreçte de gerekeni yapar. Bakın döviz mevduatlarını bozdurup, tasarruf mevduatlarına dönüştürüyor. 3 lirasına, 5 lirasına bakmadan dövizine Türk Lirasına dönüştürüyor.
Yavuz Bedirhanoğlu kimdir?
1946 Tercan doğumlu… İlk, orta, liseyi çeşitli kentlerde tamamladı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra kamuda işe başladı. Ziraat Bankası Grup Bölge Müdürlüğü’nden emekli oldu. Evli 3 çocuk babası.
Sağcımız solcumuz vardı ama bunlar gibi vatan haini değildi
1960, 1980 darbeleri… Diken üzerinde yetişen bir nesil… 21’inci yüzyıla gelinmesine rağmen hala muhtıralar, tehditler… Son olarak da 15 Temmuz FETÖ/PDY’nin darbe kalkışması… İşte her birini yaşayan bir isim ile konuştuk. Yavuz amca (Bedirhanoğlu) anlattı biz dinledik. Keyifle okumanız dileğiyle…
1960 yılıyla başlayalım… Neler oldu o tarihte?
14 yaşındaydım. Sabah uyandık ki darbe olmuş. O zaman televizyon falan yok. Dışarı çıktık, asker her yerdeydi. ‘Dışarı çıkmak yasak’ dediler, eve girdik radyodan ne olup bittiğini öğrenmeye çalıştık. İhtilale üzülenler de oldu, sevinenler de oldu. Babam , ‘Çok yazık oldu’ diyerek üzülüyordu. Hikmet amcam, ‘Çok kötü oldu’ deyip dövünüyordu. Menderes gibi bir adam gitmişti. Her şey tam bir kapalı kutuydu. Nasıl yargıladılar, ne yaptılar yıllar sonra öğrendik olup biteni. Bazıları da ‘Ne fark eder, asker yönetsin’ diyordu. O zaman Celal Bayar’ı İzmir’den getirip darbe yaptırmışlardı. Ankara’da darbe oldu mu tüm Türkiye’de oluyordu. Şimdi Ankara, İstanbul’da başladılar. Ama tüm ülke tepki gösterdi. Eskiden TRT radyoyu aldın mı iş tamamdı.
1960 -1980 arası nasıl geçti?
Vatandaşlarda korku vardı. Hep askerin dediği oluyordu. 70’li yıllardan sonra halk biraz daha bilinçlendi… Ama bu kez de sağ-sol davası başladı. Tabi ne oldu, vatandaş birbirine girdiği vakit asker ortamını buldu ve ihtilali yaptı. 1980’den sonra 82’de referandum yapılınca yüzde 92 okey verdik. Niye verdik. Sadece korku değildi. Her gün sokakta birileri vuruluyordu. Aynı evde kardeşin birisi sağcı, birisi solcu birbirlerine selam vermiyorlardı. Bundan yararlandılar. Benim en samimi arkadaşlarım solcuydu. Ama büyük illerde durum böyle değildi. Çok daha fanatikleri vardı. Bunu kullandılar. İşin garip tarafı ben 1977 yılında şef iken Milletçi Memurlar Derneği’nin başkanıydım. Solcu derneğin başkanı da iyi arkadaşımdı. Ama hiç sorun yaşamadık.
Darbelerden sonra yaşadığınız ortamı nasıl gözlemlediniz?
Ülke çok geriye gitti. Son olan bitene bakın daha darbe olmadan, ekonomi de duraklama oldu. Vatandaş korkuyor, elindeki malı piyasaya süremiyor. Gelecek kaygısı taşıyor, parasını gizliyor. Üretim azalıyor. Kısacası kimse iş yapmıyor. Ama düzelecek. Biraz zaman geçsin. Her şey çok daha güzel olacak. Çanakkale’den çıkmış, Kurtuluş Savaşı vermiş bir milletiz biz. Ama ne 1960’da, ne 1980’de halk bu kadar bilinçli değildi. Tabi televizyon yoktu, sosyal medya yoktu. Ankara’da darbe girişimi oldu, bir ülke ayağa kalktı, millet bir anda uyandı, kenetlendi. AK Partilisi, CHP’lisi, MHP’lisi hepsi ihtilale karşı çıktı.
“Bu askerin darbesi değil”
60’da, 80’de evet asker darbe yaptı ama bu son girişim askerin işi değil. Ordumuz içine sızan FETÖ’cülerin işi. Bu bir terör saldırısı. Genelkurmay Başkanı’nın dik duruşu, Cumhurbaşkanı’nın ‘meydanlara inin’ çağrısı en kritik anlardı. Biz ne 1960’da ne 1980’de demokrasi için bedel ödememiştik. Ama şimdi öyle değil. Ağır bir bedel ödedik. Şehitlerimiz, gazilerimiz var. Allah bir daha bunları yaşatmasın.
Cemaat adını ilk ne zaman duyduğunuz?
Ben ilk kez 1987’de Erzurum’a geldiğimde, cemaatler ve Fetullah adını duymuştum. Bizim o taraklarda bezimiz olmadığı için çok ilgilenmezdim. Ama sohbet ortamlarında ‘şu cemaatçi, bu cemaatçi’ denilen isimler vardı. Tabi böyle bir ihanet içine gireceğini, bu kadar hain yetiştireceğini kimse gibi bende tahmin etmemiştim. Humeyni gibi bir oyun oynamak istedi ama başaramadı.
“Sağcımız, solcumuz vardı ama içimizde hain yoktu”
Bu ülkede o yıllarda solcular diyordu ki, ‘Türkiye bu şekilde kalkınır’, sağcılar da ‘Hayır Türkiye bu şekilde kalkınır.’ Her birinin derdi ülkeydi. Hiçbiri bunlar gibi vatan haini değildi. Ayrım yapmak yoktu, sınav soruları çakmak, başkasını tutmak böyle şeyler yoktu. Hak etmişse, liyakatliyse sağcısı da solcusu da hak ederse kazanırdı.
Peki, idam getirilmeli mi?
Bunların yaptığı katliam. İhanetin en büyüğünü yaptılar. Ama idam bunlar için kurtuluş olur. Bunları bağlayacaksın birbirine, vereceksin bir tane ranza… Ölene kadar sürünsünler içerde. Ölüm bu hainler için kurtuluş olur.
Bundan sonra ne olur?
Gemi düze çıktı. Millet öyle bir tokat attı ki ülkesini, toprağını, evini savundu. Kısa vadede ekonomi daha da iyiye gidecek. Hatta bu darbe girişimi öncesindeki ekonomiden çok daha iyi olacağına inanıyorum. Biraz ortalık durulsun, turizmde de büyük bir ivme kazanacak. Tabi bu dış güçleri rahatsız edecek. Benim büyümemi Avrupa ister mi, istemiyor, istemez de. Millet bundan sonraki süreçte de gerekeni yapar. Bakın döviz mevduatlarını bozdurup, tasarruf mevduatlarına dönüştürüyor. 3 lirasına, 5 lirasına bakmadan dövizine Türk Lirasına dönüştürüyor.
Yavuz Bedirhanoğlu kimdir?
1946 Tercan doğumlu… İlk, orta, liseyi çeşitli kentlerde tamamladı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra kamuda işe başladı. Ziraat Bankası Grup Bölge Müdürlüğü’nden emekli oldu. Evli 3 çocuk babası.