Biri susuyor diğeri başlıyor. FETÖ-PKK-DAEŞ ve daha bir sürü terör örgütü, Türkiye’yi diz çöktürmek için paslaşıp duruyor.Vatandaştan yediği tokatla sesi kısılan FETÖ, bayrağı PKK çapulcularına devretti.
Devletin teröre hizmet eden belediyelere kayyum atama ve teröre bulaşmış öğretmenlere ihraç kararlarının ardından savcılığın HDP’li milletvekillerinin ifadeye zorla getirilmesine karar vermesi, örgütün siyasi kanadı HDP’yi çılgına çevirdi.
15 Temmuz darbe girişiminin ana aktörü FETÖ ile kirli ilişki ağları günbegün ortaya saçılan PKK'nın sözcüsü HDP'nin Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, bu kez küstah bir tehdit savurdu. Bakın kanla beslenen o kadın ne diyor:
"Başta iktidar partisi olmak üzere Türkiye toplumda hiç kimse yarını göremiyor. Yarının ne olacağını bilemiyor. Bir sabah darbeyle uyanabilirsiniz. Darbeyi püskürttük derken, başka bir darbe başınıza bela olabilir. Bir gün savaşın çok daha büyüdüğünü ve tırmandığıyla bölgesel bir savaşın içerisinde olduğunuz gerçeğiyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Bir gün o çok güvendiğiniz iktidarınız, koltuklarınız, ayrıcalıklarınız ellerinizden altınızdan kayıp gidebilir."
Açık açık ülkeyi tehdit eden bu kadına biri artık Kürt halkının bile onlara güvenmediğini ve 15 Temmuz’da bu halkın sadece FETÖ’ye değil kendilerine de cevap verdiğini hatırlatması lazım. Hatta artık karşınızda sadece devlet değil tüm kimlikleri ile koskoca Türkiye var. Hem de Güney’i, Kuzey’i, Doğu’su ve Batı’sı demeden.
Gerçi aralarında hiçbir fark yok, ha FETÖ ha PKK; ikisi de aynı amaç doğrultusunda, aynı el tarafından oynatılan kuklalar.
Aslında bunların birliktelikleri yeni bir durum da değil. Güneydoğu’da sözde eğitim neferleri olan PKK ve FETÖ’cü öğretmenler, Milli Eğitimin Bakanlığı’nın değil terör örgütünün emirleri ile hareket ediyorlardı.
Diyelim ki Malazgirt’te bir yatılı okulda öğretmenlerin çoğunluğu PKK’lı, okul müdürü FETÖ’cü ise o okulda PKK’nın borusu ötüyordu. İstiklal Marşı’nın okunması yasaktı. Örgüt her eğitim sezonunda kuralları anlatan bir pusula gönderiyor ve eğitim bu talimatlara göre şekil alıyordu. Okul müdürü de FETÖ’cü olunca ‘alan razı veren razı’ durumları yaşanıyordu.
Milliyetçi, ülkesini seven gerçek öğretmenlerin birçoğu ise onlarca şikâyetlerine rağmen hiçbir şey yapılmadığını görünce ya susuyor ya da çareyi tayin istemekte buluyordu.
Bugün gelinen noktada bu öğretmenlerin kimler olduğunu devletin bulmamasının imkânı yok. Zira devlet asla kör ve sağır değildir. Bu öğretmenlerin nerelerde neler yaptığı, terör örgütüne nasıl eleman ve lojistik yardımlar sağladığı elbette tespit edilmiştir.
Bölgede her geçen gün kan kaybeden FETÖ’cü hainlerin gözaltına alınması ile tüm istihbarat ağlarını kaybeden terör örgütü PKK, şimdi siyasi kanadını harekete geçirerek 6-7 Eylül benzeri olaylar çıkarıp halk ayaklanması planlıyor.
Belediye, siyaset derken kamu kurumlarından Kürtleri atıyorlar tezi ile bir kez daha bölgedeki vatandaşları kandırmaya çalışan HDP, bu yolla yerle bir olan imajını toparlamaya çalışıyor.
FETÖ ve PKK’ya bulaşmamış hiç kimse ama hiç kimse asla bir endişe taşımamalı. Diyelim ki kısa vadede bir hata oldu, inanın o yanlış mutlaka düzeltilir. Bu kadar hainlik yaşamış, defalarca sırtından bıçaklanmış bu devlet, kendine kurşun sıkan ile onun için kurşun yiyeni bir tutmaz.
Ama öyle ya da böyle bu örgütler ile bir şekilde temasınız olduysa bence korkun, çünkü Türkiye artık eski Türkiye değildir…
Teşkilatın motivasyonu
Ülke olağanüstü günlerden geçiyor. Terör örgütleri bu dumanlı günleri fırsat sayarken özellikle güvenlik teşkilatlarında yapılacak en küçük tedbirsizlik, Allaha muhafaza bu düşmanların ekmeğine yağ sürecektir. İçlerinden ne kadar hain çıkarsa çıksın bu ülkenin temel taşı asker ve polistir.
Bir yıldan buyana Güneydoğu’da hendekle başlayan ve günümüze kadar gelen terör olaylarında sayısız polis ve askerimizi şehit verdik, vermeye de devam ediyoruz. Terörle canı pahasına çarpışan bu yiğitlere sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Yeri gelmişken merak ediyorum, bir yıldır evlerini, çocuklarını göremeyen, mevziden mevziye koşan özel harekât polisleri hiç onure edilmiş midir? Bu kurumun başındakiler, aslan parçalarının moral ve motivasyonlarını artırmak için ne yapıyorlar? FETÖ’cü polisler kumpas davalarında yaptıkları her hainliğin sonrasında bir de ikramiye alırken Vatan müdafaasında ki polisler niye ödüllendirilmesin?
15 Temmuz’dan sonra TSK ve Emniyet hainlerden temizlenirken kurum içi işleyiş asla duraksatılmamalıdır. Çünkü güvenlikte bürokrasi olmaz.
Devletin teröre hizmet eden belediyelere kayyum atama ve teröre bulaşmış öğretmenlere ihraç kararlarının ardından savcılığın HDP’li milletvekillerinin ifadeye zorla getirilmesine karar vermesi, örgütün siyasi kanadı HDP’yi çılgına çevirdi.
15 Temmuz darbe girişiminin ana aktörü FETÖ ile kirli ilişki ağları günbegün ortaya saçılan PKK'nın sözcüsü HDP'nin Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, bu kez küstah bir tehdit savurdu. Bakın kanla beslenen o kadın ne diyor:
"Başta iktidar partisi olmak üzere Türkiye toplumda hiç kimse yarını göremiyor. Yarının ne olacağını bilemiyor. Bir sabah darbeyle uyanabilirsiniz. Darbeyi püskürttük derken, başka bir darbe başınıza bela olabilir. Bir gün savaşın çok daha büyüdüğünü ve tırmandığıyla bölgesel bir savaşın içerisinde olduğunuz gerçeğiyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Bir gün o çok güvendiğiniz iktidarınız, koltuklarınız, ayrıcalıklarınız ellerinizden altınızdan kayıp gidebilir."
Açık açık ülkeyi tehdit eden bu kadına biri artık Kürt halkının bile onlara güvenmediğini ve 15 Temmuz’da bu halkın sadece FETÖ’ye değil kendilerine de cevap verdiğini hatırlatması lazım. Hatta artık karşınızda sadece devlet değil tüm kimlikleri ile koskoca Türkiye var. Hem de Güney’i, Kuzey’i, Doğu’su ve Batı’sı demeden.
Gerçi aralarında hiçbir fark yok, ha FETÖ ha PKK; ikisi de aynı amaç doğrultusunda, aynı el tarafından oynatılan kuklalar.
Aslında bunların birliktelikleri yeni bir durum da değil. Güneydoğu’da sözde eğitim neferleri olan PKK ve FETÖ’cü öğretmenler, Milli Eğitimin Bakanlığı’nın değil terör örgütünün emirleri ile hareket ediyorlardı.
Diyelim ki Malazgirt’te bir yatılı okulda öğretmenlerin çoğunluğu PKK’lı, okul müdürü FETÖ’cü ise o okulda PKK’nın borusu ötüyordu. İstiklal Marşı’nın okunması yasaktı. Örgüt her eğitim sezonunda kuralları anlatan bir pusula gönderiyor ve eğitim bu talimatlara göre şekil alıyordu. Okul müdürü de FETÖ’cü olunca ‘alan razı veren razı’ durumları yaşanıyordu.
Milliyetçi, ülkesini seven gerçek öğretmenlerin birçoğu ise onlarca şikâyetlerine rağmen hiçbir şey yapılmadığını görünce ya susuyor ya da çareyi tayin istemekte buluyordu.
Bugün gelinen noktada bu öğretmenlerin kimler olduğunu devletin bulmamasının imkânı yok. Zira devlet asla kör ve sağır değildir. Bu öğretmenlerin nerelerde neler yaptığı, terör örgütüne nasıl eleman ve lojistik yardımlar sağladığı elbette tespit edilmiştir.
Bölgede her geçen gün kan kaybeden FETÖ’cü hainlerin gözaltına alınması ile tüm istihbarat ağlarını kaybeden terör örgütü PKK, şimdi siyasi kanadını harekete geçirerek 6-7 Eylül benzeri olaylar çıkarıp halk ayaklanması planlıyor.
Belediye, siyaset derken kamu kurumlarından Kürtleri atıyorlar tezi ile bir kez daha bölgedeki vatandaşları kandırmaya çalışan HDP, bu yolla yerle bir olan imajını toparlamaya çalışıyor.
FETÖ ve PKK’ya bulaşmamış hiç kimse ama hiç kimse asla bir endişe taşımamalı. Diyelim ki kısa vadede bir hata oldu, inanın o yanlış mutlaka düzeltilir. Bu kadar hainlik yaşamış, defalarca sırtından bıçaklanmış bu devlet, kendine kurşun sıkan ile onun için kurşun yiyeni bir tutmaz.
Ama öyle ya da böyle bu örgütler ile bir şekilde temasınız olduysa bence korkun, çünkü Türkiye artık eski Türkiye değildir…
Teşkilatın motivasyonu
Ülke olağanüstü günlerden geçiyor. Terör örgütleri bu dumanlı günleri fırsat sayarken özellikle güvenlik teşkilatlarında yapılacak en küçük tedbirsizlik, Allaha muhafaza bu düşmanların ekmeğine yağ sürecektir. İçlerinden ne kadar hain çıkarsa çıksın bu ülkenin temel taşı asker ve polistir.
Bir yıldan buyana Güneydoğu’da hendekle başlayan ve günümüze kadar gelen terör olaylarında sayısız polis ve askerimizi şehit verdik, vermeye de devam ediyoruz. Terörle canı pahasına çarpışan bu yiğitlere sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Yeri gelmişken merak ediyorum, bir yıldır evlerini, çocuklarını göremeyen, mevziden mevziye koşan özel harekât polisleri hiç onure edilmiş midir? Bu kurumun başındakiler, aslan parçalarının moral ve motivasyonlarını artırmak için ne yapıyorlar? FETÖ’cü polisler kumpas davalarında yaptıkları her hainliğin sonrasında bir de ikramiye alırken Vatan müdafaasında ki polisler niye ödüllendirilmesin?
15 Temmuz’dan sonra TSK ve Emniyet hainlerden temizlenirken kurum içi işleyiş asla duraksatılmamalıdır. Çünkü güvenlikte bürokrasi olmaz.