15 Temmuz’daki hain darbe girişimi ile silkindik ayağa kalktık. Türkiye olduğumuzu ve Türk Milleti olduğumuzu hatırladık.
Tabi bu güzel ambiyanstan sonra Türkiye’de özellikle profesyonel futbol liglerinde deplasman yasağının kalkması gündeme geldi.
Hatta Süper Lig Kulüpler Birliği’nden tavsiye niteliğinde bir kararın çıktığını da hepimiz biliyoruz.
Süper Lig tüm Türkiye’deki tüm liglerin babası.
Bu kral sofrasında alınan kararlar aslında tüm ligler için bağlayıcı niteliğinde…
Yani Türkiye’de Süper Lig kulüpleri ne diyorsa o, oluyor kısaca…
Şu anda Beşiktaş-Galatasaray derbisinin arifesindeyiz.
Bugün de İstanbul İl Spor Güvenlik Kurulu Toplantısı yapılacak.
Bu toplantıda Cimbom taraftarının Vodafone Arena’ya gidip gitmeyeceği karara bağlanacak.
İstanbul Valisi Vasif Şahin ile iki kulüp başkanı Fikret Orman ile Dursun Özbek’in de açıklamalarına bakılırsa, bugünkü toplantıdan pozitif bir karar çıkacak.
Yani büyük olasılıkla Galatasaray taraftarı Vodafone Arena’ya gidecek.
Yıllardır Türkiye’de süren deplasman yasağı da böylece kalkmış olacak.
En azından bugün görünen tablo bu…
Daha önce deplasman yasağının kalkması ile ilgili sakıncaları ve artıları gündeme almış ve bu konudaki fikirlerimi bu sütunlardan aktarmıştım.
Bugün bir kez daha tekrarlıyorum, futbol bizde çok farklı bir gözle izleniyor.
Avrupa, futbol maçlarını bir festival yeri olarak görüyor.
Biz ise deşarj olma yeri olarak görüyoruz, stadyumları…
5 lira verip, bilet aldığımız için stadın sahibi olarak görüyoruz kendimizi. Bağırıp, çağırıp hakaret ediyoruz. Pet şişeleri yağdırıp kulüplerimizin canını yakıyoruz.
Samimi konuşmak gerekirse, Beşiktaş ve Galatasaray taraftarı her zaman birbirine ılımlı, belki de Cumartesi günü sonuç ne olursa olsun, dostluk kazanacak, temennimizde zaten bu…
Fakat, bir Galatasaray-Fenerbahçe camialarının birbiri olan maçlarında aynı şeylerden söz etmek çok güç…
Belki ezeli rakipler, belki Galatasaray olmazsa Fenerbahçe’nin olmasının bir anlamı yok bu dünyada, çünkü futbol dünyasını renklendiren ve heyecanın ve adrenalinin en üst seviyeye çıktığı an GS-FB maçları oluyor.
Ya da Trabzonspor ile Fenerbahçe maçlarında iki camia birbirlerinin taraftarını aynı statta görmek istiyorlar mı?
Buna bakmak lazım. Ben şahsen sanmıyorum, iki camianın birbirine gönüllü baktığına…
Kulüp başkanları belki ortamı yumuşatma adına, ya da birilerine şirin gözükme adına olumlu açıklamalar yapmış olabilir.
Ama ben, Türkiye’de futbolda deplasman yasağının kaldırılmasına hazır olmadığımızı samimiyetimle söylüyorum.
Çünkü, Türkiye’de fanatik taraftarlık Avrupa’dan çok farklı.
Avrupalı fanatikler, kulüpleri kazansın diye bilet alıp maçlara gidiyor. Takımlarının ürünlerini alıyorlar. Müzelerini para verip geziyorlar.
Bizde ise adamlar maça beleş girmek için kırk takla atıyorlar.
Siyasilerin sağına, soluna sokulup tribünlere dalıyorlar.
Buna Erzurum’da da şahidiz, Türkiye’nin her noktasında da maalesef bu tür hadiseler var.
Birileri hiç hak etmediği halde protokol ya da şeref tribününde cirit atarken, hatta bildiğim kadarı ile sigarasını gözümüzün içine baka baka tüttürürken, para verip, bilet alarak maraton tribününden maç izleyen garibanın ne günahı var.
Eğer, bugün yasağın kalkması resmileşir, Galatasaray taraftarı Beşiktaş deplasmanına giderse, sonuçta oluşacak tabloyu hep birlikte göreceğiz.
Benim demek istediğim şu, insanların yerinde futbol izleme özgürlüğü elinden alınamaz, ama birde bunun sosyolojik boyutları var. Bunu da iyi etüt etmek lazım.
Bir de ev sahibi takımın avantajına ‘dur’ deniliyor. Burası da çok önemli.
Türkiye’de büyük olasılıkla deplasman yasağı son bulacak.
Ancak benim değinmek istediğim esas konu şu;
Milyonlar harcanarak yapılan modern statlar bomboş…
Öncelikle bu tribünlerin dolması için çalışmaların yapılması gerekir.
Ulusal medya yıllardır bu sorunu yeteri kadar gündeme getiremiyor.
Futbol taraftar ile güzeldir, zaten futbolun ana teması da taraftar üzerine kurulu değil mi?
Üç yıldır Passolig denen sorun çözülemiyor.
Neyin hesabını yapıyoruz, beyler…
Önce önünüzde dağ gibi bulunan sorunları çözün de, deplasman yasağına sonra bakın.
Bilmem anlatabildim mi?
Tabi bu güzel ambiyanstan sonra Türkiye’de özellikle profesyonel futbol liglerinde deplasman yasağının kalkması gündeme geldi.
Hatta Süper Lig Kulüpler Birliği’nden tavsiye niteliğinde bir kararın çıktığını da hepimiz biliyoruz.
Süper Lig tüm Türkiye’deki tüm liglerin babası.
Bu kral sofrasında alınan kararlar aslında tüm ligler için bağlayıcı niteliğinde…
Yani Türkiye’de Süper Lig kulüpleri ne diyorsa o, oluyor kısaca…
Şu anda Beşiktaş-Galatasaray derbisinin arifesindeyiz.
Bugün de İstanbul İl Spor Güvenlik Kurulu Toplantısı yapılacak.
Bu toplantıda Cimbom taraftarının Vodafone Arena’ya gidip gitmeyeceği karara bağlanacak.
İstanbul Valisi Vasif Şahin ile iki kulüp başkanı Fikret Orman ile Dursun Özbek’in de açıklamalarına bakılırsa, bugünkü toplantıdan pozitif bir karar çıkacak.
Yani büyük olasılıkla Galatasaray taraftarı Vodafone Arena’ya gidecek.
Yıllardır Türkiye’de süren deplasman yasağı da böylece kalkmış olacak.
En azından bugün görünen tablo bu…
Daha önce deplasman yasağının kalkması ile ilgili sakıncaları ve artıları gündeme almış ve bu konudaki fikirlerimi bu sütunlardan aktarmıştım.
Bugün bir kez daha tekrarlıyorum, futbol bizde çok farklı bir gözle izleniyor.
Avrupa, futbol maçlarını bir festival yeri olarak görüyor.
Biz ise deşarj olma yeri olarak görüyoruz, stadyumları…
5 lira verip, bilet aldığımız için stadın sahibi olarak görüyoruz kendimizi. Bağırıp, çağırıp hakaret ediyoruz. Pet şişeleri yağdırıp kulüplerimizin canını yakıyoruz.
Samimi konuşmak gerekirse, Beşiktaş ve Galatasaray taraftarı her zaman birbirine ılımlı, belki de Cumartesi günü sonuç ne olursa olsun, dostluk kazanacak, temennimizde zaten bu…
Fakat, bir Galatasaray-Fenerbahçe camialarının birbiri olan maçlarında aynı şeylerden söz etmek çok güç…
Belki ezeli rakipler, belki Galatasaray olmazsa Fenerbahçe’nin olmasının bir anlamı yok bu dünyada, çünkü futbol dünyasını renklendiren ve heyecanın ve adrenalinin en üst seviyeye çıktığı an GS-FB maçları oluyor.
Ya da Trabzonspor ile Fenerbahçe maçlarında iki camia birbirlerinin taraftarını aynı statta görmek istiyorlar mı?
Buna bakmak lazım. Ben şahsen sanmıyorum, iki camianın birbirine gönüllü baktığına…
Kulüp başkanları belki ortamı yumuşatma adına, ya da birilerine şirin gözükme adına olumlu açıklamalar yapmış olabilir.
Ama ben, Türkiye’de futbolda deplasman yasağının kaldırılmasına hazır olmadığımızı samimiyetimle söylüyorum.
Çünkü, Türkiye’de fanatik taraftarlık Avrupa’dan çok farklı.
Avrupalı fanatikler, kulüpleri kazansın diye bilet alıp maçlara gidiyor. Takımlarının ürünlerini alıyorlar. Müzelerini para verip geziyorlar.
Bizde ise adamlar maça beleş girmek için kırk takla atıyorlar.
Siyasilerin sağına, soluna sokulup tribünlere dalıyorlar.
Buna Erzurum’da da şahidiz, Türkiye’nin her noktasında da maalesef bu tür hadiseler var.
Birileri hiç hak etmediği halde protokol ya da şeref tribününde cirit atarken, hatta bildiğim kadarı ile sigarasını gözümüzün içine baka baka tüttürürken, para verip, bilet alarak maraton tribününden maç izleyen garibanın ne günahı var.
Eğer, bugün yasağın kalkması resmileşir, Galatasaray taraftarı Beşiktaş deplasmanına giderse, sonuçta oluşacak tabloyu hep birlikte göreceğiz.
Benim demek istediğim şu, insanların yerinde futbol izleme özgürlüğü elinden alınamaz, ama birde bunun sosyolojik boyutları var. Bunu da iyi etüt etmek lazım.
Bir de ev sahibi takımın avantajına ‘dur’ deniliyor. Burası da çok önemli.
Türkiye’de büyük olasılıkla deplasman yasağı son bulacak.
Ancak benim değinmek istediğim esas konu şu;
Milyonlar harcanarak yapılan modern statlar bomboş…
Öncelikle bu tribünlerin dolması için çalışmaların yapılması gerekir.
Ulusal medya yıllardır bu sorunu yeteri kadar gündeme getiremiyor.
Futbol taraftar ile güzeldir, zaten futbolun ana teması da taraftar üzerine kurulu değil mi?
Üç yıldır Passolig denen sorun çözülemiyor.
Neyin hesabını yapıyoruz, beyler…
Önce önünüzde dağ gibi bulunan sorunları çözün de, deplasman yasağına sonra bakın.
Bilmem anlatabildim mi?