15 Temmuz darbe girişiminin ardından 2. dalga ihtimali sürekli gündemdeki yerini korudu. Hatırlanacaktır, hatta FETÖ’cüler bu konuda tarih bile verdiler. Amaç belliydi, ülkeyi endişeye sürükleyip kendilerini sürekli gündemde tutmaktı.
Fakat bu kez uyarı emekli Albay H.Atilla Uğur’dan geldi. Uğur, bu İkinci kalkışmanın çok yakın olduğunu ve daha kanlı bir saldırı olacağını iddia etti.
Yenişafak Gazetesine konuşan Uğur, dehşet veren iddialarını birbiri ardına sıraladı. Kasım ayında ikinci bir kalkışmanın yaşanabileceğini ifade eden emekli Albay Atilla Uğur; İngilizlerin 2.5 aydır bölgedeki aşiretlerle görüşmeler yaptığını, aşiretlerin bankalara olan tüm kredilerinin ödendiğini, kaos’un Güneydoğu’dan başlayacağını ve 10 bin piyadenin de bu kalkışmada rol oynayacağını ileri sürdü.
Yine eşzamanlı hedef olarak gördükleri kişilere yönelik suikastlar devreye girecek, bu yapıldığı zaman inanılmaz bir kaos ortamı olacak. Herkes ayağa kalkacak ve iç savaş dedikleri, esas onların istedikleri plan hayata geçecek ifadelerini kullanan emekli Albay, FETÖ’cü kriptoların yerlerinde durduğunu da ısrarla hatırlattı.
15 Temmuz’dan beri televizyon kanallarının açık oturum programlarında buna benzer senaryolar hemen hemen her gün dillendiriliyordu. Ancak Emekli Atilla Uğur’un detaylı öngörü açıklaması toplumda taban buldu.
En net açıklama ise Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’dan geldi. Kurtulmuş, “Bu yönde bir rapor yok. Halkı endişeye ve telaşa sürüklemenin de bir alemi yok. Ülkeyi yönetenler olarak şunun farkındayız. 15 Temmuz'u yapmak isteyenlerin kenara çekilmeyeceklerini biliyoruz. Halkın içine fitne sokmak için fırsat kollayacaklarını bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Uyanık olacağız. Uyanık olmanın yolu Yenikapı ruhunu sürdürmektir” dedi.
Elbette devlet 15 Temmuz’dan sonra kendisine bir ders çıkarmıştır. 15 Temmuz darbe kalkışması içinde bir rapor yoktu ama böyle bir darbe girişimi yaşandı. Demek ki hükümet ve devlet her zamankinden daha temkinli davranmalı.
Şu ekranlarda her gün bir senaryo yazanlarda toplumu uyarmak yerine bu fikirlerini hükümet ve devletin ilgili birimleri ile paylaşmaları daha doğru olmaz mı?
Halkın tedirgin olma meselesine gelince. Her tedirginlik tedbiri getirir. Bizim endişemiz bu halkın, “ Aman 2. darbe olacak, bizim halimiz ne olur” endişesi değil. Aksine “Yarın bir şey olursa sivil halk olarak hangi enstrümanla vatanımızı koruruz” endişesine kapılıp, bireysel silahlanma düşüncesidir.
Bu açıklamanın ardından konuştuğum her üç insandan biri bu fikri ortaya koydu. “Evlere silah almak lazım, yarın Güneydoğu’dan bir ayaklanma olursa bizde vatanımızı kendi silahlarımızla koruruz” düşüncesi taban bulmuş.
Amandır; bu fikir en az darbe kadar tehlikeli bir durumdur. Türkiye üzerinde planlar yapan dış mihrakların istedikleri de bu zaten. Bu sayede ülkede halk ayaklanması sağlayıp, kargaşa ortamı çıkarıp, bu karanlık ortamdan yararlanmaktır hedefleri.
Bu nedenle hükümetin ısrarla ‘Yenikapı Ruhu’ dediği olguya halk olarak bizde sıkı sıkı sarılmalıyız. Bu devlet güçlü bir devlettir. Nereden gelirlerse gelsinler Allahın izni ile ordumuz ve güvenlik güçlerimiz gerekeni yapacaktır. Bizim yapmamız gereken bu işleri devlete bırakıp, devlet büyüklerinin bize göstereceği yoldan sapmamaktır. 15 Temmuz gecesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘sokağa çıkın’ çağrısı gibi…
Fakat bu kez uyarı emekli Albay H.Atilla Uğur’dan geldi. Uğur, bu İkinci kalkışmanın çok yakın olduğunu ve daha kanlı bir saldırı olacağını iddia etti.
Yenişafak Gazetesine konuşan Uğur, dehşet veren iddialarını birbiri ardına sıraladı. Kasım ayında ikinci bir kalkışmanın yaşanabileceğini ifade eden emekli Albay Atilla Uğur; İngilizlerin 2.5 aydır bölgedeki aşiretlerle görüşmeler yaptığını, aşiretlerin bankalara olan tüm kredilerinin ödendiğini, kaos’un Güneydoğu’dan başlayacağını ve 10 bin piyadenin de bu kalkışmada rol oynayacağını ileri sürdü.
Yine eşzamanlı hedef olarak gördükleri kişilere yönelik suikastlar devreye girecek, bu yapıldığı zaman inanılmaz bir kaos ortamı olacak. Herkes ayağa kalkacak ve iç savaş dedikleri, esas onların istedikleri plan hayata geçecek ifadelerini kullanan emekli Albay, FETÖ’cü kriptoların yerlerinde durduğunu da ısrarla hatırlattı.
15 Temmuz’dan beri televizyon kanallarının açık oturum programlarında buna benzer senaryolar hemen hemen her gün dillendiriliyordu. Ancak Emekli Atilla Uğur’un detaylı öngörü açıklaması toplumda taban buldu.
En net açıklama ise Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’dan geldi. Kurtulmuş, “Bu yönde bir rapor yok. Halkı endişeye ve telaşa sürüklemenin de bir alemi yok. Ülkeyi yönetenler olarak şunun farkındayız. 15 Temmuz'u yapmak isteyenlerin kenara çekilmeyeceklerini biliyoruz. Halkın içine fitne sokmak için fırsat kollayacaklarını bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Uyanık olacağız. Uyanık olmanın yolu Yenikapı ruhunu sürdürmektir” dedi.
Elbette devlet 15 Temmuz’dan sonra kendisine bir ders çıkarmıştır. 15 Temmuz darbe kalkışması içinde bir rapor yoktu ama böyle bir darbe girişimi yaşandı. Demek ki hükümet ve devlet her zamankinden daha temkinli davranmalı.
Şu ekranlarda her gün bir senaryo yazanlarda toplumu uyarmak yerine bu fikirlerini hükümet ve devletin ilgili birimleri ile paylaşmaları daha doğru olmaz mı?
Halkın tedirgin olma meselesine gelince. Her tedirginlik tedbiri getirir. Bizim endişemiz bu halkın, “ Aman 2. darbe olacak, bizim halimiz ne olur” endişesi değil. Aksine “Yarın bir şey olursa sivil halk olarak hangi enstrümanla vatanımızı koruruz” endişesine kapılıp, bireysel silahlanma düşüncesidir.
Bu açıklamanın ardından konuştuğum her üç insandan biri bu fikri ortaya koydu. “Evlere silah almak lazım, yarın Güneydoğu’dan bir ayaklanma olursa bizde vatanımızı kendi silahlarımızla koruruz” düşüncesi taban bulmuş.
Amandır; bu fikir en az darbe kadar tehlikeli bir durumdur. Türkiye üzerinde planlar yapan dış mihrakların istedikleri de bu zaten. Bu sayede ülkede halk ayaklanması sağlayıp, kargaşa ortamı çıkarıp, bu karanlık ortamdan yararlanmaktır hedefleri.
Bu nedenle hükümetin ısrarla ‘Yenikapı Ruhu’ dediği olguya halk olarak bizde sıkı sıkı sarılmalıyız. Bu devlet güçlü bir devlettir. Nereden gelirlerse gelsinler Allahın izni ile ordumuz ve güvenlik güçlerimiz gerekeni yapacaktır. Bizim yapmamız gereken bu işleri devlete bırakıp, devlet büyüklerinin bize göstereceği yoldan sapmamaktır. 15 Temmuz gecesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘sokağa çıkın’ çağrısı gibi…