EYOF gibi önemli bir organizasyona bu kadar kısa bir zaman kalmışken bu istifada neyin nesi?
Türkiye Buz Federasyonu başkanı Dilek Okuyucu hafta sonu görevinden istifa etti ve bunu sosyal medya hesabından duyurdu. Bu istifa bizim Federasyonları bir kez daha irdelememize neden oldu.
Buz pateni camiası olaya nasıl bakar bilmem ama bir gazeteci olarak benim gördüğüm Dilek azimli, işi iyi yapmaya çalışan bir hanımdı.
Gelin görün ki benim güzel yurdumda işinizi iyi yapmanız önemli bir meziyet değil. Bu işten anlamanızda gerekmiyor.
Zira Federasyon başkanlarının öncelikle memleketlerinin neresi olduğu ‘olmazsa olmaz’ değerlerin başında geliyor.
Ha tabi bir de beyler kusura bakmasın ama bıyıklı olmak birinci madde.
Federasyonun bütçesini har vurup harman savurmak. Her yıl başkan olabilmek için kulüplere ve delegelere kıyak çekmek. Hiç ihtiyaçları yokken malzeme desteği vermek, yöneticilere tüm imkanları sınırsızca kullandırmak. İyi bir Federasyon Başkanı olmak için artık hiçbir şeye ihtiyacınız yok.
Bu kriterler ne yazık ki tüm federasyonlar için geçerlidir.
Elbette spor servisi bu istifanın gerekçelerini, nedenlerini irdeleyecektir. Bu benim konum değil. Ancak benim konum şudur ki;
Spor da hemşericilik yapıldıkça, siyasi mekanizmalar devreye girdikçe, Federasyon Başkanları o sporun inceliklerini bilmedikçe, Türk sporunun bir yere gitmezsini kimse ama kimse beklememeleridir.
Spor Genel Müdürlüğü’nün Federasyon başkanlarına bakışı ise sadece ve sadece başarı ile sınırlı olmalı.
Yıllarca Federasyon Başkanı olup bırakın o sporu bir adım ileri götürmeyi, var olan başarıyı al aşağı ettiği, ülke içinde o branşın kan kaybettiği hatta ve hatta bitme noktasına geldiğini söyleyeceğim kaç tane spor branşı var. Ama bakıyorsun Federasyon Başkanı hala koltuğunda. Niye delege elinde! Ver ödünü al oyu.
Bir çok federasyon başkanın türlü türlü oyunlara rağmen hala koltuğunu koruduğu bir yerde, bölgecilik yapan yönetim kurulu üyelerinin salvolarına pirim vermeden, ‘haydi hodri meydan’ diyerek, bir kadının karşısında ‘ben adayım’ diyemeyen ama arkasından ayak oyunu çeviren erkeklere pabuç bırakmadan istifa erdemliğini gösteren Dilek Okuyucu’yu tebrik etmek gerekir.
Öyle sanıyorum ki Okuyucu ortada dönen dolapları iyi okumuş ve EYOF öncesi taktiksel adımlarını atmış. Yeni genel kurulda tekrar aday olur mu bilemem ama bu uzun saçlının hareketi bir çok kişiye örnek olmalı.
Sırf bir kimlik sahibi olmak için toplumda yer edinmek için o koltuğa yapışanlar bu hanım gibi yüreklilik gösterip gösteremeyeceklerini şapkalarını önlerine alıp düşünmelidir.
Bu istifanın EYOF ile ilgili olup olmadığı konusuna hiç girmek istemem. O gelişmeleri de yaşayıp göreceğiz.
Devlete düşen ise başarısızı cezalandırıp, başarılıyı ödüllendirmektir. Eğer eski köye yeni adetler getirmesek, gelişen Türkiye’nin en önemli ayağını kesmeye devam etmiş olacağız.
Türkiye Buz Federasyonu başkanı Dilek Okuyucu hafta sonu görevinden istifa etti ve bunu sosyal medya hesabından duyurdu. Bu istifa bizim Federasyonları bir kez daha irdelememize neden oldu.
Buz pateni camiası olaya nasıl bakar bilmem ama bir gazeteci olarak benim gördüğüm Dilek azimli, işi iyi yapmaya çalışan bir hanımdı.
Gelin görün ki benim güzel yurdumda işinizi iyi yapmanız önemli bir meziyet değil. Bu işten anlamanızda gerekmiyor.
Zira Federasyon başkanlarının öncelikle memleketlerinin neresi olduğu ‘olmazsa olmaz’ değerlerin başında geliyor.
Ha tabi bir de beyler kusura bakmasın ama bıyıklı olmak birinci madde.
Federasyonun bütçesini har vurup harman savurmak. Her yıl başkan olabilmek için kulüplere ve delegelere kıyak çekmek. Hiç ihtiyaçları yokken malzeme desteği vermek, yöneticilere tüm imkanları sınırsızca kullandırmak. İyi bir Federasyon Başkanı olmak için artık hiçbir şeye ihtiyacınız yok.
Bu kriterler ne yazık ki tüm federasyonlar için geçerlidir.
Elbette spor servisi bu istifanın gerekçelerini, nedenlerini irdeleyecektir. Bu benim konum değil. Ancak benim konum şudur ki;
Spor da hemşericilik yapıldıkça, siyasi mekanizmalar devreye girdikçe, Federasyon Başkanları o sporun inceliklerini bilmedikçe, Türk sporunun bir yere gitmezsini kimse ama kimse beklememeleridir.
Spor Genel Müdürlüğü’nün Federasyon başkanlarına bakışı ise sadece ve sadece başarı ile sınırlı olmalı.
Yıllarca Federasyon Başkanı olup bırakın o sporu bir adım ileri götürmeyi, var olan başarıyı al aşağı ettiği, ülke içinde o branşın kan kaybettiği hatta ve hatta bitme noktasına geldiğini söyleyeceğim kaç tane spor branşı var. Ama bakıyorsun Federasyon Başkanı hala koltuğunda. Niye delege elinde! Ver ödünü al oyu.
Bir çok federasyon başkanın türlü türlü oyunlara rağmen hala koltuğunu koruduğu bir yerde, bölgecilik yapan yönetim kurulu üyelerinin salvolarına pirim vermeden, ‘haydi hodri meydan’ diyerek, bir kadının karşısında ‘ben adayım’ diyemeyen ama arkasından ayak oyunu çeviren erkeklere pabuç bırakmadan istifa erdemliğini gösteren Dilek Okuyucu’yu tebrik etmek gerekir.
Öyle sanıyorum ki Okuyucu ortada dönen dolapları iyi okumuş ve EYOF öncesi taktiksel adımlarını atmış. Yeni genel kurulda tekrar aday olur mu bilemem ama bu uzun saçlının hareketi bir çok kişiye örnek olmalı.
Sırf bir kimlik sahibi olmak için toplumda yer edinmek için o koltuğa yapışanlar bu hanım gibi yüreklilik gösterip gösteremeyeceklerini şapkalarını önlerine alıp düşünmelidir.
Bu istifanın EYOF ile ilgili olup olmadığı konusuna hiç girmek istemem. O gelişmeleri de yaşayıp göreceğiz.
Devlete düşen ise başarısızı cezalandırıp, başarılıyı ödüllendirmektir. Eğer eski köye yeni adetler getirmesek, gelişen Türkiye’nin en önemli ayağını kesmeye devam etmiş olacağız.