Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi Ankara’nın birinci gündem maddesini oluştururken, AK Parti referandum çalışmaları için düğmeye bastı.
Önceki gün Erzurum İl Başkanlığı başta olmak üzere Doğu’nun birçok il ve ilçesinde Nisan ayında yapılması beklenen referandum için sandık başkanları ile tüm teşkilatlar bir araya geldi.
Referandum tarihine kadar yoğun çalışma yürütecek olan AK Partililer, çetin kış koşullarını hesaba katarak planlama yapıyor. Teşkilatlar yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi için Meclis’te yapılacak oylamayı beklemeden vatandaşın ayağına gidecek.
Bu referandumda ilginç olan diğer bir detay ise Milliyetçi Hareket Partisi’nin de Başkanlık Sistemi için AK Parti’ye destek verecek olması.
Doğu’da CHP’nin ağırlığı olmadığını hesaba katarsak, MHP ve AK Parti’nin karşısına HDP çıkacak. Şu anki durum öyle gösteriyor ki AK Parti için bu referandum en az 1 Kasım seçimleri kadar önemli. Kararsızları ikna için her türlü enstrümanı kullanacak olan AK Parti, gece gündüz demeden her kapıyı çalarak, Anayasa ve dolaylı olarak Başkanlık için evet oyu isteyecek.
28 Şubat milat mıdır?
Operasyonlar derinleştikçe FETÖ’ nün bu ülke üzerinde nasıl entrikalar çevirdiği, Türkiye’yi diz çöktürmek için ne tür hainliklere başvurduğunu belgeleri ile görüyoruz. Bu kadar güçlenip, ülkenin kılcal damarlarına nasıl sızdığı her alanda araştırılıyor.
70’li yıllardan bu yana ülkeyi ele geçirmek için adım atan FETÖ için bir değerlendirmede Muş Valisi Seddar Yavuz’dan geldi. Yavuz, 28 Şubat uygulamalarının gençleri FETÖ’nün okullarına mahkûm ettiğini söyledi...
28 Şubat’ta ne olmuştu bir hatırlayalım. Devletin kırmızı kitabında ‘irtica ile mücadele’ maddesi vardı, bu madde gereği kamusal alanlar başta olmak üzere askeri alanlara başörtülü girmek yasaktı. Bu en bilinen ve toplumu derinden yaralayan bir uygulamaydı.
Namaz kılan, imam hatip mezunu olan gençlerin polis, asker ve MİT personeli olmaları imkânsızdı. Buna sebep irtica ile mücadele maddesi idi. O gün bu maddeleri gerekçe gösterenler ülkeyi darbe noktasına getirip, ‘rejim elden gidiyor’ naraları attılar.
İşte Vali Yavuz üniversiteli gençlerle biraya geldiği toplantıda bu konuya değindi. Bir yönü ile Sayın Vali’ye katılmamak mümkün değil. Ancak daha önce yukarıda saydığım bu kurumlara girmek imkânsızken bu sözde dindarlar nasıl bu makamlara hem de en hassas noktalara kadar sızdı?
Eğer hain örgütün bu ülkede nasıl güçlendiğini ele almaya kalkarsak 28 Şubat tek başına asla belirleyici olmayacaktır.
Ülkede ki yurt ve pahalı barınma sorunu bu işin temelidir. Fetullah Gülen’in âlimlik yalanları işin görünmeyen yüzüdür.
FETÖ’nün okul ve dershanelerinin yeteri kadar denetlenmemesi, Polis Akademisi ve Polis Yüksek Okullarındaki etkinlikleri bunların halk arasında tutunmalarının en önemli ayağıdır.
FETÖ için yükselme miladı araştırmalar sonucu ortaya çıkarılacaktır ancak bitiş miladı 15 Temmuz’dur. Halk bu şarlatanların gerçek yüzünü o gece gördü, artık bu saatten sonra bunlara zerre kadar kimse itibar da etmez geçitte vermez.
Devletin yapması gereken de bu örgütü tamamen bu topraklar üzerinde bitirmektir. Arada suçsuzlarda zarar görebilir, bu hataların yapılması muhtemeldir. Ancak hiçbir gerçek saklı kalmaz, elbet suçsuz olanlar da aklanır. Bizim yapmamız gereken devletin yanında olup bu mücadele bitene kadar destek olmaktır. Amasız ve fakatsız...
Önceki gün Erzurum İl Başkanlığı başta olmak üzere Doğu’nun birçok il ve ilçesinde Nisan ayında yapılması beklenen referandum için sandık başkanları ile tüm teşkilatlar bir araya geldi.
Referandum tarihine kadar yoğun çalışma yürütecek olan AK Partililer, çetin kış koşullarını hesaba katarak planlama yapıyor. Teşkilatlar yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi için Meclis’te yapılacak oylamayı beklemeden vatandaşın ayağına gidecek.
Bu referandumda ilginç olan diğer bir detay ise Milliyetçi Hareket Partisi’nin de Başkanlık Sistemi için AK Parti’ye destek verecek olması.
Doğu’da CHP’nin ağırlığı olmadığını hesaba katarsak, MHP ve AK Parti’nin karşısına HDP çıkacak. Şu anki durum öyle gösteriyor ki AK Parti için bu referandum en az 1 Kasım seçimleri kadar önemli. Kararsızları ikna için her türlü enstrümanı kullanacak olan AK Parti, gece gündüz demeden her kapıyı çalarak, Anayasa ve dolaylı olarak Başkanlık için evet oyu isteyecek.
28 Şubat milat mıdır?
Operasyonlar derinleştikçe FETÖ’ nün bu ülke üzerinde nasıl entrikalar çevirdiği, Türkiye’yi diz çöktürmek için ne tür hainliklere başvurduğunu belgeleri ile görüyoruz. Bu kadar güçlenip, ülkenin kılcal damarlarına nasıl sızdığı her alanda araştırılıyor.
70’li yıllardan bu yana ülkeyi ele geçirmek için adım atan FETÖ için bir değerlendirmede Muş Valisi Seddar Yavuz’dan geldi. Yavuz, 28 Şubat uygulamalarının gençleri FETÖ’nün okullarına mahkûm ettiğini söyledi...
28 Şubat’ta ne olmuştu bir hatırlayalım. Devletin kırmızı kitabında ‘irtica ile mücadele’ maddesi vardı, bu madde gereği kamusal alanlar başta olmak üzere askeri alanlara başörtülü girmek yasaktı. Bu en bilinen ve toplumu derinden yaralayan bir uygulamaydı.
Namaz kılan, imam hatip mezunu olan gençlerin polis, asker ve MİT personeli olmaları imkânsızdı. Buna sebep irtica ile mücadele maddesi idi. O gün bu maddeleri gerekçe gösterenler ülkeyi darbe noktasına getirip, ‘rejim elden gidiyor’ naraları attılar.
İşte Vali Yavuz üniversiteli gençlerle biraya geldiği toplantıda bu konuya değindi. Bir yönü ile Sayın Vali’ye katılmamak mümkün değil. Ancak daha önce yukarıda saydığım bu kurumlara girmek imkânsızken bu sözde dindarlar nasıl bu makamlara hem de en hassas noktalara kadar sızdı?
Eğer hain örgütün bu ülkede nasıl güçlendiğini ele almaya kalkarsak 28 Şubat tek başına asla belirleyici olmayacaktır.
Ülkede ki yurt ve pahalı barınma sorunu bu işin temelidir. Fetullah Gülen’in âlimlik yalanları işin görünmeyen yüzüdür.
FETÖ’nün okul ve dershanelerinin yeteri kadar denetlenmemesi, Polis Akademisi ve Polis Yüksek Okullarındaki etkinlikleri bunların halk arasında tutunmalarının en önemli ayağıdır.
FETÖ için yükselme miladı araştırmalar sonucu ortaya çıkarılacaktır ancak bitiş miladı 15 Temmuz’dur. Halk bu şarlatanların gerçek yüzünü o gece gördü, artık bu saatten sonra bunlara zerre kadar kimse itibar da etmez geçitte vermez.
Devletin yapması gereken de bu örgütü tamamen bu topraklar üzerinde bitirmektir. Arada suçsuzlarda zarar görebilir, bu hataların yapılması muhtemeldir. Ancak hiçbir gerçek saklı kalmaz, elbet suçsuz olanlar da aklanır. Bizim yapmamız gereken devletin yanında olup bu mücadele bitene kadar destek olmaktır. Amasız ve fakatsız...