Bizim Nurulah’a tek gözle bakmayın öyle!
Nurullah Akçayır, Erzurum’un son yıllarda yetiştirdiği en önemli saz ve ses sanatçılarından biridir. Benim de 80’li yılları başında o saz benim de tiyatro çalışmalarına gittiğimiz Halk Eğitim Merkezi’nden arkadaşımdır. Uzun zamandır Ankara Radyo sanatçısı olan ve başkentte ikamet eden Nurullah Akçayır, bildiğiniz gibi bir süredir Erzurum’da TRT Türkü’de canlı yayınlanan ‘Yare Söyle’ adlı bir proğramı da yapıyor. Hemşehrilerinin ‘Bizim Nurullah’ dediği sevgili arkadaşım Ankara’da sadece sanatla ilgilenmiyor, çok önemli bir sağlık hizmetine de kendini adamış. Üç çocuğundan biri diyabet hastası olan Akçayır, başkentte kurulan Tip 1 Diyabet ve Teknolojileri Derneği’nin ikinci başkanlığını yapıyor. Hafta sonu Ankara’da olmam sebebiyle ve nazik davetine icabet ederek arkadaşım Rufai Kısa ile bu derneğin açılına gittim. Genelde miniklerden oluşan diyabet hastaları ve ailelerinin iştirak ettiği modern Ansera İş Merkezindeki derneğin açılış töreninde hem derneğin kuruluş amacı hem de yapılacak çalışmalar anlatıldı. Dernek sadece üyelerine değil, başkentteki tüm diyabet hastalarına sadece bilgi akışını değil, tekonoloji desteği de sunacak. Burada gördük ki Akçayır kendini böylesine güzel ve anlamlı bir hayır işine vermiş, sosyal sorumluluk konusunda ne derece duyarlı olduğunu da ortaya koymuş. Kalabalık davetli topluluğuna orada bir de saz ziyafeti sunan, ‘Yazın yağar kar başıma’ türküsünü ayakta alkışladığımız Akçayır’ı proğramdan sonra tebrik ettim ve diyabet hastalık ve hastalarına gösterdikleri ilgiden dolayı başarı dileğinde bulundum.
Yaşar hocanın tıpkısının aynısı!
Eğer ki Atatürk Üniversitesi mensupları Ankara’ya gidiyor da başka bir otelde veya yerde kalıyorsa çok ayıp ediyorlar! Atatürk Üniversitesi’nin Ankara Sıhhıye’de öyle güzel bir konukevi var ki, yeme de yanında yat! İlk defa Geleneksel Spor Dalları Federasyon seçimleri için hafta sonu gittiğimde gördüm. Burası 4 kattan oluşan ve 40 yatak kapasiteli modern bir konukevi. Herşeyden önce kendi evin gibi bir yer. Konukevinin Müdürlüğünü ise geçtiğimiz ay rahmetli olan eski rektör Prof.Dr.Yaşar Sütbeyaz hocamızın tıpkısının aynısı olan Mehmet Şensözen yapıyor. Sadece ben değil, herkes Yaşar Sütbeyaz hocaya benzetiyor onu. Hele de gençliğine! Ben gibi sadece bir gece kaldığımız arkadaşlarım Zekeriye Deniz, Özcan Işık, Naci Korucu ve Ali Güney de şaştı kaldı bu işe! İnanıyorum ki şimdi yanda fotoğrafını gördüğünüzde illa ki siz de ona benzetiyorsunuzdur!
Uçakta da en çok çayı biz içiyoruz!
Türkiye’de en fazla çay tüketilen illerden biridir Erzurum. Yaz, kış sürekli çay içen Erzurumlular, bu özelliklerini sadece ev, işyeri ve kahvehanelerde değil, seyahat ettikleri uçaklarda da ortaya koyuyorlar. Özellikle Erzurum yolcularının ağırlıklı olduğu seyahatların tamamında en fazla tüketilen içeceğin çay olduğu ifade edildi. Kabin görevlileri, ‘’İşimiz gereği Türkiye’nin her tarafına gidiyoruz. Ne zaman bir yerden Erzurum’a gidecek olsak uçaktaki yolcuların çok büyük bölümü içecek olarak çayı tercih ediyor. Başka kentlere uçuşlarda kahve birinci tercih iken, iş Erzurum’a gelince bu tercih değişiyor. O açıdan biz de iş Erzurum olunca ikram servisimizde çaya daha fazla ağırlık veriyoruz’’dediler.
Halef-Selef bir arada!
Biz habire Federasyon Başkanları Erzurumlu olsun diye bastıralım, çoğu Federasyon başkanı Erzurumlu diye gururlanalım ama böyle bir Erzurumlunun oturduğu o kendi isteği ile başkasına devreden de olmuyor değil! İşte ona bir örnek Prof. Dr. Alparslan Ceylan! Ardahan Üniversitesi öğretim üyelerinden olan ve bu Üniversiteden rektör adayı olan Prof. Dr. Alparslan Ceylan, yaklaşık 3 yıldır bulunduğu bu görevi kendi isteğiyle Dr. Hakan Kazancı adlı İstanbul’da ikamet eden bir işadamına devretti! Devretti dediysem, Prof.Dr. Ceylan onun yerine çekilip aday olmadı , o da kendisinin de destekleriyle o koltuğa oturdu. Başkentte Sera Palas Otel’de gerçekleşen ve 200’e yakın delegenin oy kullandığı seçimde Prof.Dr. Alparslan Ceylan’ın boşalttığı koltuğa Dr. Hakan Kazancı seçildi. Aslında bir seçimden ziyade devir-teslim törenine şahit olduğumuz bu seçimde bize de her iki halef-selefe başarı dileğinde bulunmak düştü!
İşte Nobre’nin dudak uçurtan maaşı!
Mert Nobre Türk futbolunda marka isimlerden biridir. Biz o Brezilyalı futbolcuyu önce Fenerbahçe’de tanımıştık. Daha sonrası malum. Şu an 2.lig Beyaz Grup’da mücadele eden BB Erzurumspor’un sözleşmeli futbolcusu. Şu ana kadar oynadığı maçlarda Erzurum adına toplam 3 gol kaydına muvaffak olan Nobre 2 gole de katkı sağlamıştı. Taraftarın ‘Dadaş Nobre’ diye çağırdığı ve oynadığı sürece taraftarların gözbebeklerinden olan aynı Nobre, Sivas deplasmanı öncesinde maaş alacaklarının ödenmemesi yüzünden kulübünü TFF’ye şikayet etmişti. Önce bu habere inanan olmadı ama daha sonra hem Tepecik hem de en son Pendik maçında oynatılmayınca o haberin gerçek olduğu ve bu yüzden cezalı olarak oynatılmadığı anlaşılmıştı. Her ne kadar kendisine 3 aylık maaş ödemesi için plan yapıldığı ve yöneticilerin bu konuda anlaştığı haberlerine rağmen Nobre bir anda ‘istenmeyen adam’ haline geldi! Peki, Nobre’nin ne kadar alacağı var ki canı yandı da kulübünü TFF’ye şikayet etmişti. Sadece kulüpten aldığı maaşı ve toplam alacak miktarını öğrenmek için bir yöneticiyi bu konuda deşiştirdim! Öğrendiğimde açıkçası küçük dilimi yuttum. Sezon başı anlaşma gereği Nobre transfer ücretinin dışında alacağı aylık maaş 70 bin TL imiş ve 3 aylık alacağı ve şu ana kadar ödenmeyen miktar da 210 bin TL imiş!
Çeşme açılışına savunma!
Geçen hafta 3 bakan, 3 milletvekili ve bir de Büyükşehir Belediye Başkanının da iştirak ettiği Lalapaşa Camii yanındaki çeşmenin açılışını yazmış, bu kadar yüksek prortokollu bir çeşme açılışına çoğu kesimden tepki olduğunu dile getirmiştim. Büyükşehir Belediyesi yönetiminin bu yazıdan rahatsız olduğunu öğrenmekle birlikte bir de yüksek katılımla ilgili bir savunma açıklaması aldım. Aslında bu açıklamadan o çeşmenin bol protokol üyeli açılışının anlaşılabilir bir tarafı olduğunu da söylemeliyim. Şöyle bir savunması oldu Büyükşehir’in: Çeşmenin açılışının yapılmasından önce sözkonusu zevat, birkaç adım ötedeki eski Özel İdare İşhanının içindeki Kalkınma Bakanlığı’nın Cazibe Merkezi İrtibat Bürosunun açılışına katılmıştı. Hazır o protokol üyeleri orda iken az ileride bir çeşmemiz vardı açılışı yapılacak. Rica edildi aynı isimler oraya da geldi ve açılış törenine katıldı, kurdele kestiler. Kaldı ki orada bir de sıcak sahlep ikramımız vardı. Kamuoyu o protokol üyelerinin sırf o çeşmenin açılışına katıldı diye bir algı içine sokuldu, ondan fevkalede rahatsızlık duyduk!
Lütfü Önder’i de kaybettik!
Erzurum, değerli bir evladını daha kaybetti. ANAP ve DYP’nin Belediye başkanlığı dönemlerinde Meclis üyesi olan Lütfü Önder, yakalandığı amansız hastalığa yenik düşerek hayata veda etti. Cenazesi İkindi namazını müteakip Gürcükapı Camii’nden kaldırılan Lütfü ağabeyi, Erzurum’un en eski muhasebecilerindendi. Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası üyeliği de bulunan Lütfü ağabeyi, özellikle Necati Güllülü ve Mehmet Ali Ünal’ın belediye başkanlığı dönemlerinde Bütçe, Plan ve Kesin Hesap Tetkik Komisyonlarında görev almıştı. Dost canlısı, yüzü güleç, ‘kentli’ ağabeylerdendi. Allah rahmet eylesin.
Nurullah Akçayır, Erzurum’un son yıllarda yetiştirdiği en önemli saz ve ses sanatçılarından biridir. Benim de 80’li yılları başında o saz benim de tiyatro çalışmalarına gittiğimiz Halk Eğitim Merkezi’nden arkadaşımdır. Uzun zamandır Ankara Radyo sanatçısı olan ve başkentte ikamet eden Nurullah Akçayır, bildiğiniz gibi bir süredir Erzurum’da TRT Türkü’de canlı yayınlanan ‘Yare Söyle’ adlı bir proğramı da yapıyor. Hemşehrilerinin ‘Bizim Nurullah’ dediği sevgili arkadaşım Ankara’da sadece sanatla ilgilenmiyor, çok önemli bir sağlık hizmetine de kendini adamış. Üç çocuğundan biri diyabet hastası olan Akçayır, başkentte kurulan Tip 1 Diyabet ve Teknolojileri Derneği’nin ikinci başkanlığını yapıyor. Hafta sonu Ankara’da olmam sebebiyle ve nazik davetine icabet ederek arkadaşım Rufai Kısa ile bu derneğin açılına gittim. Genelde miniklerden oluşan diyabet hastaları ve ailelerinin iştirak ettiği modern Ansera İş Merkezindeki derneğin açılış töreninde hem derneğin kuruluş amacı hem de yapılacak çalışmalar anlatıldı. Dernek sadece üyelerine değil, başkentteki tüm diyabet hastalarına sadece bilgi akışını değil, tekonoloji desteği de sunacak. Burada gördük ki Akçayır kendini böylesine güzel ve anlamlı bir hayır işine vermiş, sosyal sorumluluk konusunda ne derece duyarlı olduğunu da ortaya koymuş. Kalabalık davetli topluluğuna orada bir de saz ziyafeti sunan, ‘Yazın yağar kar başıma’ türküsünü ayakta alkışladığımız Akçayır’ı proğramdan sonra tebrik ettim ve diyabet hastalık ve hastalarına gösterdikleri ilgiden dolayı başarı dileğinde bulundum.
Yaşar hocanın tıpkısının aynısı!
Eğer ki Atatürk Üniversitesi mensupları Ankara’ya gidiyor da başka bir otelde veya yerde kalıyorsa çok ayıp ediyorlar! Atatürk Üniversitesi’nin Ankara Sıhhıye’de öyle güzel bir konukevi var ki, yeme de yanında yat! İlk defa Geleneksel Spor Dalları Federasyon seçimleri için hafta sonu gittiğimde gördüm. Burası 4 kattan oluşan ve 40 yatak kapasiteli modern bir konukevi. Herşeyden önce kendi evin gibi bir yer. Konukevinin Müdürlüğünü ise geçtiğimiz ay rahmetli olan eski rektör Prof.Dr.Yaşar Sütbeyaz hocamızın tıpkısının aynısı olan Mehmet Şensözen yapıyor. Sadece ben değil, herkes Yaşar Sütbeyaz hocaya benzetiyor onu. Hele de gençliğine! Ben gibi sadece bir gece kaldığımız arkadaşlarım Zekeriye Deniz, Özcan Işık, Naci Korucu ve Ali Güney de şaştı kaldı bu işe! İnanıyorum ki şimdi yanda fotoğrafını gördüğünüzde illa ki siz de ona benzetiyorsunuzdur!
Uçakta da en çok çayı biz içiyoruz!
Türkiye’de en fazla çay tüketilen illerden biridir Erzurum. Yaz, kış sürekli çay içen Erzurumlular, bu özelliklerini sadece ev, işyeri ve kahvehanelerde değil, seyahat ettikleri uçaklarda da ortaya koyuyorlar. Özellikle Erzurum yolcularının ağırlıklı olduğu seyahatların tamamında en fazla tüketilen içeceğin çay olduğu ifade edildi. Kabin görevlileri, ‘’İşimiz gereği Türkiye’nin her tarafına gidiyoruz. Ne zaman bir yerden Erzurum’a gidecek olsak uçaktaki yolcuların çok büyük bölümü içecek olarak çayı tercih ediyor. Başka kentlere uçuşlarda kahve birinci tercih iken, iş Erzurum’a gelince bu tercih değişiyor. O açıdan biz de iş Erzurum olunca ikram servisimizde çaya daha fazla ağırlık veriyoruz’’dediler.
Halef-Selef bir arada!
Biz habire Federasyon Başkanları Erzurumlu olsun diye bastıralım, çoğu Federasyon başkanı Erzurumlu diye gururlanalım ama böyle bir Erzurumlunun oturduğu o kendi isteği ile başkasına devreden de olmuyor değil! İşte ona bir örnek Prof. Dr. Alparslan Ceylan! Ardahan Üniversitesi öğretim üyelerinden olan ve bu Üniversiteden rektör adayı olan Prof. Dr. Alparslan Ceylan, yaklaşık 3 yıldır bulunduğu bu görevi kendi isteğiyle Dr. Hakan Kazancı adlı İstanbul’da ikamet eden bir işadamına devretti! Devretti dediysem, Prof.Dr. Ceylan onun yerine çekilip aday olmadı , o da kendisinin de destekleriyle o koltuğa oturdu. Başkentte Sera Palas Otel’de gerçekleşen ve 200’e yakın delegenin oy kullandığı seçimde Prof.Dr. Alparslan Ceylan’ın boşalttığı koltuğa Dr. Hakan Kazancı seçildi. Aslında bir seçimden ziyade devir-teslim törenine şahit olduğumuz bu seçimde bize de her iki halef-selefe başarı dileğinde bulunmak düştü!
İşte Nobre’nin dudak uçurtan maaşı!
Mert Nobre Türk futbolunda marka isimlerden biridir. Biz o Brezilyalı futbolcuyu önce Fenerbahçe’de tanımıştık. Daha sonrası malum. Şu an 2.lig Beyaz Grup’da mücadele eden BB Erzurumspor’un sözleşmeli futbolcusu. Şu ana kadar oynadığı maçlarda Erzurum adına toplam 3 gol kaydına muvaffak olan Nobre 2 gole de katkı sağlamıştı. Taraftarın ‘Dadaş Nobre’ diye çağırdığı ve oynadığı sürece taraftarların gözbebeklerinden olan aynı Nobre, Sivas deplasmanı öncesinde maaş alacaklarının ödenmemesi yüzünden kulübünü TFF’ye şikayet etmişti. Önce bu habere inanan olmadı ama daha sonra hem Tepecik hem de en son Pendik maçında oynatılmayınca o haberin gerçek olduğu ve bu yüzden cezalı olarak oynatılmadığı anlaşılmıştı. Her ne kadar kendisine 3 aylık maaş ödemesi için plan yapıldığı ve yöneticilerin bu konuda anlaştığı haberlerine rağmen Nobre bir anda ‘istenmeyen adam’ haline geldi! Peki, Nobre’nin ne kadar alacağı var ki canı yandı da kulübünü TFF’ye şikayet etmişti. Sadece kulüpten aldığı maaşı ve toplam alacak miktarını öğrenmek için bir yöneticiyi bu konuda deşiştirdim! Öğrendiğimde açıkçası küçük dilimi yuttum. Sezon başı anlaşma gereği Nobre transfer ücretinin dışında alacağı aylık maaş 70 bin TL imiş ve 3 aylık alacağı ve şu ana kadar ödenmeyen miktar da 210 bin TL imiş!
Çeşme açılışına savunma!
Geçen hafta 3 bakan, 3 milletvekili ve bir de Büyükşehir Belediye Başkanının da iştirak ettiği Lalapaşa Camii yanındaki çeşmenin açılışını yazmış, bu kadar yüksek prortokollu bir çeşme açılışına çoğu kesimden tepki olduğunu dile getirmiştim. Büyükşehir Belediyesi yönetiminin bu yazıdan rahatsız olduğunu öğrenmekle birlikte bir de yüksek katılımla ilgili bir savunma açıklaması aldım. Aslında bu açıklamadan o çeşmenin bol protokol üyeli açılışının anlaşılabilir bir tarafı olduğunu da söylemeliyim. Şöyle bir savunması oldu Büyükşehir’in: Çeşmenin açılışının yapılmasından önce sözkonusu zevat, birkaç adım ötedeki eski Özel İdare İşhanının içindeki Kalkınma Bakanlığı’nın Cazibe Merkezi İrtibat Bürosunun açılışına katılmıştı. Hazır o protokol üyeleri orda iken az ileride bir çeşmemiz vardı açılışı yapılacak. Rica edildi aynı isimler oraya da geldi ve açılış törenine katıldı, kurdele kestiler. Kaldı ki orada bir de sıcak sahlep ikramımız vardı. Kamuoyu o protokol üyelerinin sırf o çeşmenin açılışına katıldı diye bir algı içine sokuldu, ondan fevkalede rahatsızlık duyduk!
Lütfü Önder’i de kaybettik!
Erzurum, değerli bir evladını daha kaybetti. ANAP ve DYP’nin Belediye başkanlığı dönemlerinde Meclis üyesi olan Lütfü Önder, yakalandığı amansız hastalığa yenik düşerek hayata veda etti. Cenazesi İkindi namazını müteakip Gürcükapı Camii’nden kaldırılan Lütfü ağabeyi, Erzurum’un en eski muhasebecilerindendi. Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası üyeliği de bulunan Lütfü ağabeyi, özellikle Necati Güllülü ve Mehmet Ali Ünal’ın belediye başkanlığı dönemlerinde Bütçe, Plan ve Kesin Hesap Tetkik Komisyonlarında görev almıştı. Dost canlısı, yüzü güleç, ‘kentli’ ağabeylerdendi. Allah rahmet eylesin.