90’lı yıllar sona ererken Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz Üniversitesi Koleji’nde (DAK) edebiyat ve drama öğretmenleri olduğum birbirinden değerli iki öğrencim, 7 Ocak Pazar günü ülkelerinde yapılacak seçimlerde ‘milletvekili adayı’:
İrem Uygun ve Banu Kuman Tuzlalı…
Bu yazıyı Kıbrıs adası dışındaki bir yerde okuyorsanız, mesela Türkiye’de, lütfen ‘Bize ne Kıbrıs’taki milletvekili seçiminden’ demeyin; zira bu Pazar yapılacak seçim, sadece alışıldık Kıbrıs politikaları veya Kıbrıs’taki Türk varlığıyla ilgili olmayacak; aynı zamanda yeryüzüne -iyi veya kötü- bir parmak izi gibi bıraktığımız Türk kültür ve siyaset birikiminin kalite ortalamasıyla da ilgili sonuçlar doğuracak.
Demokrasiden hukuka, uzlaşıdan dirence, bize türlü türlü alanlarda türlü türlü dersler verebilecek nitelikte bir seçim bu.
Lütfen, pür dikkat izleyin!
***
İrem ile Banu’ya dönüyorum:
İrem, DAK’ı bitirdikten sonra Hukuk okudu.
Şu anda Kuzey Kıbrıs’ın en gözde avukatlarından biri. Aynı zamanda TV haberleri alanında ışık saçıyor. Hukuk kültürü, medya becerisi ve kusursuz İngilizce kombinasyonuna çağdaş kimliğini de ekleyen genç hukukçu, tanıştığı herkesi etkileyebilecek, herhangi bir konuda bütün önyargıları değiştirebilecek iletişim becerisine ve diplomatik hünere sahip.
O Türkçeyle biçimlenmiş klasik siyaset algımızı da Kıbrıs’taki klasik paradigmayı da değiştirebilecek biri…
Kariyerimdeki en iyi birkaç öğrencimden biri o…
***
Banu, bizim koleji İrem’den bir yıl önce bitirmişti.
Hem DAK’ta öğrenciyken hem de Türkiye’de eczacılık öğrenimi gördüğü yükseköğrenim yaşamında çok ama çok dikkat çekici, harikulade cesaretli bir ‘lider’ olan sevgili öğrencimi sürekli takip ettim. Hayatı boyunca ne sıradan bir öğrenci oldu ne de sıradan bir eczacı… Hep sıradışıydı ve örnek bir karaktere sahipti. Ciddi, aklı başında sivil toplum kuruluşlarına var gücüyle destek oldu; sosyal dayanışma çalışmalarına, Kıbrıs’ın tamamını aydınlığa çıkaracak pozitif, onurlu, komplekssiz, kendi kimliğiyle barışık etkinliklere ya öncülük etti ya da destek oldu.
***
İrem ve Banu, yaşama bütünüyle aynı açıdan bakmasalar, hatta belki kısmen bu farklılıkların da etkisiyle başka siyasal partilerin örgütlerinde roller üstlenmiş olsalar bile, onları akranlarından ve politikayla ilgilenen herkesten, hatta kendi partililerinden de oldukça farklı kılan ortak özellikleri var:
İşte bu nitelikleriyle Kıbrıs’ı gerçekten değiştirebilirler!
Ama öyle bir değişimin mümkün olabilmesi için Kıbrıslı Türk seçmenlerin beş gün sonra, 7 Ocak seçiminde İrem’e ve Banu’ya güvenmesi gerek…
Onlara şans tanıması gerek…
Ve şunu düşünmesi gerek seçmenlerin:
İrem’e ve Banu’ya şans tanımak, Kıbrıs Türk toplumunun geleceğine ışık dolu, enerji dolu, umut yüklü bir pencere aralamak anlamına gelecek.
Aksi ise…
Yeniliğe, siyasal yenileşimin gereklerine, yeni olasılıklara ‘Hayır!’ demek ya da biraz daha yumuşak ifadeyle ‘gençlerin ivmelendireceği değişime şans tanımamak’ olur.
***
Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı önce sanatçı, sonra politikacı değerli ağabeyim Menderes Türel’in hoşgörüsüne sığınarak bir slogan alıntısı yapıyorum:
‘Kıbrıs’a iyi gelecek…
İrem de Banu da Kıbrıs’a iyi gelecek…’
İrem Uygun ve Banu Kuman Tuzlalı…
Bu yazıyı Kıbrıs adası dışındaki bir yerde okuyorsanız, mesela Türkiye’de, lütfen ‘Bize ne Kıbrıs’taki milletvekili seçiminden’ demeyin; zira bu Pazar yapılacak seçim, sadece alışıldık Kıbrıs politikaları veya Kıbrıs’taki Türk varlığıyla ilgili olmayacak; aynı zamanda yeryüzüne -iyi veya kötü- bir parmak izi gibi bıraktığımız Türk kültür ve siyaset birikiminin kalite ortalamasıyla da ilgili sonuçlar doğuracak.
Demokrasiden hukuka, uzlaşıdan dirence, bize türlü türlü alanlarda türlü türlü dersler verebilecek nitelikte bir seçim bu.
Lütfen, pür dikkat izleyin!
***
İrem ile Banu’ya dönüyorum:
İrem, DAK’ı bitirdikten sonra Hukuk okudu.
Şu anda Kuzey Kıbrıs’ın en gözde avukatlarından biri. Aynı zamanda TV haberleri alanında ışık saçıyor. Hukuk kültürü, medya becerisi ve kusursuz İngilizce kombinasyonuna çağdaş kimliğini de ekleyen genç hukukçu, tanıştığı herkesi etkileyebilecek, herhangi bir konuda bütün önyargıları değiştirebilecek iletişim becerisine ve diplomatik hünere sahip.
O Türkçeyle biçimlenmiş klasik siyaset algımızı da Kıbrıs’taki klasik paradigmayı da değiştirebilecek biri…
Kariyerimdeki en iyi birkaç öğrencimden biri o…
***
Banu, bizim koleji İrem’den bir yıl önce bitirmişti.
Hem DAK’ta öğrenciyken hem de Türkiye’de eczacılık öğrenimi gördüğü yükseköğrenim yaşamında çok ama çok dikkat çekici, harikulade cesaretli bir ‘lider’ olan sevgili öğrencimi sürekli takip ettim. Hayatı boyunca ne sıradan bir öğrenci oldu ne de sıradan bir eczacı… Hep sıradışıydı ve örnek bir karaktere sahipti. Ciddi, aklı başında sivil toplum kuruluşlarına var gücüyle destek oldu; sosyal dayanışma çalışmalarına, Kıbrıs’ın tamamını aydınlığa çıkaracak pozitif, onurlu, komplekssiz, kendi kimliğiyle barışık etkinliklere ya öncülük etti ya da destek oldu.
***
İrem ve Banu, yaşama bütünüyle aynı açıdan bakmasalar, hatta belki kısmen bu farklılıkların da etkisiyle başka siyasal partilerin örgütlerinde roller üstlenmiş olsalar bile, onları akranlarından ve politikayla ilgilenen herkesten, hatta kendi partililerinden de oldukça farklı kılan ortak özellikleri var:
- İkisi de sivil toplum kültürü içerisinde, siyasetin toplum açısından en işlevsel yanlarını öğrenerek büyüdü…
- İkisinin de gencecik beyni çocukluklarından beri Kıbrıs meselesinin çözümü için bin bir türlü çözüm senaryoları düşündü ve üretti…
- İkisi de son derece yaratıcı; bildiğimiz uzun ve kısır yollardan sonuca gitmeyi tercih etmeyen, doğru olanla kestirme olanı, yolları kısaltacak yenilikçi girişimleri aynı anda düşünebilen çok farklı paradigmalara sahipler…
- İkisi de dünyayı çok iyi tanıyor…
- İkisinin de eleştiri becerisi çok yüksek…
- İkisi de özellikle uluslararası politikada karşılarına gelebilecek her tür politik muhatabı kolayca alt edebilir; öyle bir vizyona, kültüre ve yabancı dil donanımına sahipler…
- Belki ikisi de politik bakımdan (daha doğrusu vahşi arena kültürü açısından) deneyimsiz gözüküyordur; ama İkisi de Kıbrıs’ı hayatlarındaki her şeyden daha çok seviyor ve hiç kuşku duymadan söyleyebiliyorum ki ‘herkesin politika diye bildiği şeyi onların bilmiyor olması ve başka türlü bir paradigmaya sahip olmaları İrem’in ve Banu’nun en büyük artısı’…
İşte bu nitelikleriyle Kıbrıs’ı gerçekten değiştirebilirler!
Ama öyle bir değişimin mümkün olabilmesi için Kıbrıslı Türk seçmenlerin beş gün sonra, 7 Ocak seçiminde İrem’e ve Banu’ya güvenmesi gerek…
Onlara şans tanıması gerek…
Ve şunu düşünmesi gerek seçmenlerin:
İrem’e ve Banu’ya şans tanımak, Kıbrıs Türk toplumunun geleceğine ışık dolu, enerji dolu, umut yüklü bir pencere aralamak anlamına gelecek.
Aksi ise…
Yeniliğe, siyasal yenileşimin gereklerine, yeni olasılıklara ‘Hayır!’ demek ya da biraz daha yumuşak ifadeyle ‘gençlerin ivmelendireceği değişime şans tanımamak’ olur.
***
Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı önce sanatçı, sonra politikacı değerli ağabeyim Menderes Türel’in hoşgörüsüne sığınarak bir slogan alıntısı yapıyorum:
‘Kıbrıs’a iyi gelecek…
İrem de Banu da Kıbrıs’a iyi gelecek…’