O da oğul paşasıydı!
Geride bıraktığımız 2017’in 26 Temmuz’uydu Sezai Aksakallı ile yıllar sonra karşılaşmamız. Uzun yıllar sonra bir Ankara ziyaretimiz sırasında Eryaman’da bulmuştum onu.. Param olsa orada yaşardım dediğim yerlerden birisi olan yeni yerleşim bölgesi Eryaman’da karargah kurmuştu ve yine ticaret yapıyordu. Erzurum’da stop mağaza işi yaptığı zamanlarda tanıdığım Sezai, bu defa cağ kebap salonu açmıştı. Evi de tam işyerinin karşısındaydı ve keyfi de bayağı bir yerindeydi.Tanıdığımda da öyleydi o an da. Yüzü güleçti, insana rahatlık veren bir ruh yapısı vardı. Çocukları da zaten yanıbaşındaydı. İşadamı ağabeyimiz Fevzi Genç ile birlikte gitmiştik dükkanına. Butik restaurant gibi, çok cici bir yerdi. İşi de başlangıç itibariyle hiç de kötü değildi. Doğrusu sırf ona moral vermek için değildi, yediğimiz cağları da nefisti ve beğendiğimizi söylemiştik, ona da ayrıca çok sevinmişti. Konu konuyu açmıştı. İki saatten fazla kalmıştık. Sonra vedalaştık, annesi rahmetli olduğunda en son Erzurum’a gelmişti. Güzel kardeşine başsağlığı dilemiştim ve Sezai ile en son görüşmem de oydu zaten. Ağabeyi paşaydı. Zekai paşa sadece Erzurum’un değil, tüm Türkiye’nin beğendiği bir paşaydı. Ama Sezai da paşaydı. Bir paşa da oydu. O da ‘oğul paşası’ydı.. Tanımaktan büyük mutluluk duyduğum insanlardan biriydi o. Rabbim rahmetini esirgemez inşallah.
Sezai Aksakallı’nın bir süre önce vefat eden annesinin cenazesinde ki bu bakışını yakalayan ve bunu hem kendi sitesi ALO 25’de hem de sosyal medyada paylaşan Muhammet İspirli’yi tebrik ediyorum.. Demek ki neymiş, tecrübe önemli bir şeymiş!
Öbür türlüsü çok da tın!
Bir şeylerin olduğu, olacağı belliydi.
Durup dururken BB Erzurumspor’un olağanüstü kongre kararı alması aslında her şeyi anlatıyormuş ama biz anlamamışız.
Kongreye normal bir kongre gözüyle baktık hep.
Saf saf 22 olan yönetici sayısının 50’ye çıkarılması hedefleniyor safsatasına inandık, işin içinde Dilaver Yılmaz’a karşı bir oyun olduğunu anlamadık.
Sadece ben değil, belli ki Dilaver Yılmaz da o safsataya inanmış olacak ki, hiç bir şey yokmuş gibi bana beyanat bile verdi ve bunu da okuyucularla paylaştım.
Yönetimi kurulu sayısını şu kadara çıkartacağız,şu kişileri alacağız falan..
***
Esasında daha Dilaver Yılmaz BB Erzurumspor başkanlığına geldiğinde özellikle As Başkan Ünsal Kıraç arasında bir gerginlik vardı.
Kulüpteki imza törenlerinde olsun, sair zamanlarda o koltukta Ünsal Kıraç’ın zaman zaman oturuyor olması Dilaver Yılmaz’ı rahatsız ediyordu.
İlk başlarda çok belli etmemeye çalışsa bile sonrasında bu mesele dillenmeye başlandı ve ne olduysa da zaten ondan sonra oldu.
Kamuoyunda zaten asıl kulüp başkanı Ünsal Kıraç algısı Dilaver Yılmaz için bir dertti ama bir gün her şey yoluna konulur diye düşünüldü ama olmadı işte.
Görünen o ki bu sebepten ötürü taraflar büyük patron Sekmen’e ‘’Ya o ya ben’’ dedi ve nihayetinde de tercih Ünsal Kıraç’dan yana kullanıldı.
Böylelikle de Dilaver Yılmaz’ın onca uğraşı, çabası boşa gitti ve kongre yoluyla da infaz gerçekleşti, aceleyle bulunan Mevlüt Doğan, BB Erzurumspor’un sembolik başkanı edildi.
***
Dün dedim.
Derdim falan ne Ünsal Kıraç, ne asıl dükkanın sahibi, ne Mevlüt Doğan, ne şu,bu.
Vallahi de billahi de en çok Dilaver Yılmaz’ın adına üzülüyorum.
O neler yaşıyor, ona çok takılıyorum.
Tam da işine tam motive olmuşken böyle bir tasarrufun o genç adamı yaraladığını düşünüyorum.
Adamın bal gibi bu tasarruftan haberi yoktu ve resmen ayıp edildi.
Yerinde olmayı hiç istemezdim doğrusu.
Böyle vedayı hak ettiğini düşünmüyorum.
Çok bir şey de istiyor değilim.
Kuru bir teşekkür edildiğini de duyduğumda çok sevinirim.
Yoksa öbür türlüsü çok da tın!
--
Sekmen ‘den Büyükşehir’e veda!
Hemen Mehmet Sekmen sanmayın canım. O Sekmen daha yeni, niye veda etsin? Bu bahse konu Sekmen, Abdullah Sekmen. Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin en eski personeli. Geçen hafta itibariyle 44 yıl 9 ay üzerinden emekli oldu ve Büyükşehir Belediyesi’ne veda etti. En son İnsan Kaynakları Geliştirme Daire Başkanlığında Şube Müdürü olarak görev yapan Abdullah Sekmen, geçen süre içerisinde tam 9 Belediye Başkanı ile çalışmış ve böylelikle de bir rekora imza atmış. Uzun zamandır Abdullah ağabeyi tanırım. Sakin, uyumlu, kavgadan uzak, beyefendi ve kibar bir adamdır. Bugüne kadar ondan kimsenin kırıldığını veya onun kimseyi üzdüğünü görmedim,duymadım. Dün kendisiyle görüştüm, baktım üzülüyor. Kendisine de söyledim. Bence üzülmesin. Üzülecek birisi varsa Büyükşehir Belediyesi üzülsün. O’nun gibi özverili ve de çalışkan bir memurunu kaybediyor diye!
--
Marsilya’yı fetih karesi!
Cem Yılmaz’ın vizyondaki şu meşhur Arif V 216 filminde 70’li yıllara gönderme yapılıyor, o günler anlatılıyor ve o günleri yaşayanlar ‘ah o günler, ah’ diyor ya hani.. İşte o günleri hatırlatan ve insana‘Keşke yeniden dönseydik’ derdirten o günlere ait bizden bir kare. İçinde hem Marsilya’nın hem de Erzurum’un geçtiği kare! Fotoğrafın hikayesi hem ilginç hem de hoş! Erzurum Halk Oyunları’nın erkek ve kadın bar ekibi, Fransız İhtilalinin yıldönümü münasebetiyle 1974 yılında Fransa’ya davet edilir.
(O zamanlar bu şehrin Kadın Bar ekibi de vardı). Fransa’nın 2. büyük şehri olan Marsilya’da bu ekip gösteri yapar. Gösteriye giderken davulcu hastalanır ve yerine bar ekibi oyuncularından Hamit Yavuzer geçer. Hamit ağabey, öyle güzel davulu çalar ki hiç o davulcuyu aratmaz. Erzurum Bayan ve Erkek Bar ekibi, gösteriye giderken bir Kerkük türküsü olan Al İpek, Yeşil İpek keytan ederler parçasını söyleye söyleye Marsilya sokaklarında ilginç görüntü oluşturur. Bu güzel gösteriye Fransızlar hiç Fransız kalmaz ve sahneyi gören, duayn her Fransız ekibimizi alkış yağmuruna tutar. Fotoğraf için Halk Oyunları ve Türküleri Derneği Başkanı Cahit Alparmak’a teşekkürler..
SEVDİĞİM BABA SÖZLER : Düşenin dostu olmaz derler kimileri. Sanki ayakta olanın dostu çokmuş gibi! (Cemal Süreya)