1945 - 1994 Türkiye'nin gerek kurumlarıyla, ve/de siyasetiyle 'Batı' beşiğinde uykuya yattığı dönemin adıdır. Batı'da Gladyo yapılanmasının izlerini en somut olarak FETÖ örgütlenmesiyle hisseden Türkiye, kurum ve siyasileriyle yeni bir uyanışın başlangıcını yaşıyorlar. Milli silah sistemleri, geliştirilen teknolojik ürünler ile artık yeni bir dönemdeyiz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sık sık vurgu yaptığı yerli ve milli ifadesi adeta her sahada kendini göstermeye başlamış, adımları var veya hazırlık safhası geçiriyor. Elbette büyük musibetler ve dış düşmanlara karşı gelişin durumlarda milletin birlik ve dirlik içerisinde olması büyük bir kıymettir. Türk Milleti, 100 yıl önce büyük bir felaketten büyük kayıplarla çıkmıştı. Sevr Antlaşması (Padişah ve hükümeti imzalamış, ancak Meclis'ten geçmediği için geçerlilik kazanmamıştır), Mondros Mütarekesi ve ardından başlayan işgaller sırasında milletin yaşadığı travmaları siz hissedin diyemiyorum, çünkü Allah göstermesin öyle bir travma nasıl hissedilebilir ki, bu travma Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve Türk milletinin gücüyle atlatıldı.
Şüphesiz ki, büyük felaketler veya savaşlar bir millet için aynı zamanda zıplama veya yükselme için ivmede yaratabiliyor. Türkiye'nin işgali sonrası milli şairlerimizden iki ayrı şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum; ilki M. Akif Ersoy'ın:
"Yılmam ölümden, yaradan, askerim; /Orduma, «gâzî» dedi Peygamberim./Bir dileğim var, ölürüm isterim:/Yurduma tek düşman ayak basmasın./Millet için etti mi ordum sefer,/Kükremiş arslan kesilir her nefer,/Döktüğü kandan göğe vursun zafer,/Toprağa bir damlası boş akmasın./Âmin! desin hep birden yiğitler,/«Allâhu ekber! » gökten şehidler./Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Allâhu ekber! /Ey Ulu Peygamberimiz nerdesin? /Dinle minâremde öten gür sesin! /Gel, bana yâr ol ki cihan titresin,/Kimse dönüp süngüme yan bakmasın./Âmin! desin hep birden yiğitler,/«Allâhu ekber! » gökten şehidler./Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Allâhu ekber!"
İkincisi Yahya Kemal Beyatlı'nın 1918 şiiri. Burada işgal ve kurtuluşun umudu vardır.
"Ölenler öldü, kalanlarla muztarip kaldık. /Vatan da hor görülen bir cemâatiz artık. /Ölenler en sonu kurtuldular bu dağdağadan /Ve göz kapaklarının arkasında eski Vatan/ .... /Vatanda korkulu rü’ya içindeyiz, gerçek. /Fakat bu çok süremez mutlaka şafak sökecek. / Ateş ve kanla siler, birgün ordumuz lekeyi, /Bu, insan oğluna bir şeyn (leke) olan, Mütâreke'yi."
Türkiye, yalnızca Türkiye'dir sanmayın. Türkiye'yi çağıran koca bir coğrafya var, elleri semaya Türk Ordusu için kalkanlar var. Afrika, Asya, Ortadoğu ve dünyanın çok yeri. Neden; Prof. Tufan Gündüz'ün ifadesiyle Türk beklenendir ve tarih bizi çağırmaktadır. Bunun anlaşılmayacak yanı yoktur. Ancak Türkiye'yi yalnızca Türkiye'den ibaret sananlar bunu elbette anlayamayacaktır. Mazlumların, mağdurların ve çaresizlerin beklediği Türk mutlaka bir gün gelecek.
Öyle olmasa Şehit Musa Özalkan, şehadetini hissedebilir mi? Böyle olmasa Hatay'da o eli öpülesi Yörük analarımız kurbanla mehmedi uğurlar mı? Bu gerçek olmasaydı Mehmet Kuzu, yolculuk nereye diye soran muhabire 'Kızıl elmaya', ailene mesajın var mı sorusuna 'beklemesinler' diyecek yürekler olabilir miydi? İşte bu ordu gerçekten İslam'ın son ordusudur.
Tarih ve coğrafya bizi çağırırken, Türk Ordusu, emperyalist kan emicilerin saçtığı uğursuzlukları yok ederek, huzuru ve insanlık onurunu ayağa kaldıracaktır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sık sık vurgu yaptığı yerli ve milli ifadesi adeta her sahada kendini göstermeye başlamış, adımları var veya hazırlık safhası geçiriyor. Elbette büyük musibetler ve dış düşmanlara karşı gelişin durumlarda milletin birlik ve dirlik içerisinde olması büyük bir kıymettir. Türk Milleti, 100 yıl önce büyük bir felaketten büyük kayıplarla çıkmıştı. Sevr Antlaşması (Padişah ve hükümeti imzalamış, ancak Meclis'ten geçmediği için geçerlilik kazanmamıştır), Mondros Mütarekesi ve ardından başlayan işgaller sırasında milletin yaşadığı travmaları siz hissedin diyemiyorum, çünkü Allah göstermesin öyle bir travma nasıl hissedilebilir ki, bu travma Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve Türk milletinin gücüyle atlatıldı.
Şüphesiz ki, büyük felaketler veya savaşlar bir millet için aynı zamanda zıplama veya yükselme için ivmede yaratabiliyor. Türkiye'nin işgali sonrası milli şairlerimizden iki ayrı şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum; ilki M. Akif Ersoy'ın:
"Yılmam ölümden, yaradan, askerim; /Orduma, «gâzî» dedi Peygamberim./Bir dileğim var, ölürüm isterim:/Yurduma tek düşman ayak basmasın./Millet için etti mi ordum sefer,/Kükremiş arslan kesilir her nefer,/Döktüğü kandan göğe vursun zafer,/Toprağa bir damlası boş akmasın./Âmin! desin hep birden yiğitler,/«Allâhu ekber! » gökten şehidler./Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Allâhu ekber! /Ey Ulu Peygamberimiz nerdesin? /Dinle minâremde öten gür sesin! /Gel, bana yâr ol ki cihan titresin,/Kimse dönüp süngüme yan bakmasın./Âmin! desin hep birden yiğitler,/«Allâhu ekber! » gökten şehidler./Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Allâhu ekber!"
İkincisi Yahya Kemal Beyatlı'nın 1918 şiiri. Burada işgal ve kurtuluşun umudu vardır.
"Ölenler öldü, kalanlarla muztarip kaldık. /Vatan da hor görülen bir cemâatiz artık. /Ölenler en sonu kurtuldular bu dağdağadan /Ve göz kapaklarının arkasında eski Vatan/ .... /Vatanda korkulu rü’ya içindeyiz, gerçek. /Fakat bu çok süremez mutlaka şafak sökecek. / Ateş ve kanla siler, birgün ordumuz lekeyi, /Bu, insan oğluna bir şeyn (leke) olan, Mütâreke'yi."
Türkiye, yalnızca Türkiye'dir sanmayın. Türkiye'yi çağıran koca bir coğrafya var, elleri semaya Türk Ordusu için kalkanlar var. Afrika, Asya, Ortadoğu ve dünyanın çok yeri. Neden; Prof. Tufan Gündüz'ün ifadesiyle Türk beklenendir ve tarih bizi çağırmaktadır. Bunun anlaşılmayacak yanı yoktur. Ancak Türkiye'yi yalnızca Türkiye'den ibaret sananlar bunu elbette anlayamayacaktır. Mazlumların, mağdurların ve çaresizlerin beklediği Türk mutlaka bir gün gelecek.
Öyle olmasa Şehit Musa Özalkan, şehadetini hissedebilir mi? Böyle olmasa Hatay'da o eli öpülesi Yörük analarımız kurbanla mehmedi uğurlar mı? Bu gerçek olmasaydı Mehmet Kuzu, yolculuk nereye diye soran muhabire 'Kızıl elmaya', ailene mesajın var mı sorusuna 'beklemesinler' diyecek yürekler olabilir miydi? İşte bu ordu gerçekten İslam'ın son ordusudur.
Tarih ve coğrafya bizi çağırırken, Türk Ordusu, emperyalist kan emicilerin saçtığı uğursuzlukları yok ederek, huzuru ve insanlık onurunu ayağa kaldıracaktır.