Kanlı olayları gözleri ile görüp kameraya alan Fransalı Janiv Yunet:
"biz Hocalı faciasına şahit olduk. Yüzlerce ceset gördük. Bunların içinde kadınlar, yaşlılar, çocuklar ve kenti savunanlar vardı. Emrimize helikopter verildi. Gökyüzünden gördüklerimizi kameraya kaydediyorduk, Hocalı ve etrafını kaydediyorduk. O zaman Ermeniler helikoptere ateş açtılar ve biz çekimi yarım bırakarak geri çekilmek zorunda kaldık. Ben savaş hakkında çok şey duymuştum. Alman Nazilerinin gaddarlığını okudum ancak Ermenilerin masum halkı ve 5-6 yaşındaki çocukları öldürmekle vahşilikte onları bile geride bırakmışlardı. Biz hastanede, vagonlarda, hatta çocuk bahçelerinde ve sınıflarda çok sayıda yaralı gördük."
Başları kesilmiş insan cesetleri. Bu manzarayı çalıştığı Izvestiya Gazetesinde V. Bellax Şöyle kaleme alıyor:
"Zaman zaman Agdam'a cesetler getiriliyordu. Tarih boyunca böyle bir şey görülmemişti. Cesetlerin gözleri çıkarılmış, kulakları ve başları kesilmişti. Birçok ceset tanklarla sürüklenmişti, işkencelerin haddi hesabı yoktu"
Vahşeti, kan gölünü ilk kez gören Avrupa Ermenisi olan gazetecilerden biri işlenen faciayı olduğu gibi aktarmaya çalışmıştı:
"Hocalıda katlettikleri 100 kişiyi yan yana dizerek köprü yaptılar. Ben bu köprüdeki cesetlerin üzerinden geçerken, ayağımı körpe bir çocuğun göğsünü basınca öyle bir titredim ki, fotoğraf makinem, bloknotum, kalemim yere düşerek kana boyandı. Kendimi tamamen kaybettim. Bedenim tir tir titredi."
Belki de bu Avrupalı Ermeni'nin soykırım olayını tasdiklemesi, kaleminin günahsız çocuk kanına bulanması yüzündendir.
Gaddarlık, arkadan vurmak, kanlı olayların merkezinde olmak Ermenilerin değişmez genetik hafızası mıdır?.. Hangi sebep, insanları böyle bir vahşete sürebilir? Hangi sebep? Bu Ermeni'ye kendi ırkından, kanından olanların ne yaptığını bilmiyoruz. Çünkü haydat Ermeni terör örgütü "milletin celladı olmak istemeyenleri" terörden uzak duran Ermenileri katletmekle, vahamet, korku yaratıyorlardı.
(devamı yarın )
"biz Hocalı faciasına şahit olduk. Yüzlerce ceset gördük. Bunların içinde kadınlar, yaşlılar, çocuklar ve kenti savunanlar vardı. Emrimize helikopter verildi. Gökyüzünden gördüklerimizi kameraya kaydediyorduk, Hocalı ve etrafını kaydediyorduk. O zaman Ermeniler helikoptere ateş açtılar ve biz çekimi yarım bırakarak geri çekilmek zorunda kaldık. Ben savaş hakkında çok şey duymuştum. Alman Nazilerinin gaddarlığını okudum ancak Ermenilerin masum halkı ve 5-6 yaşındaki çocukları öldürmekle vahşilikte onları bile geride bırakmışlardı. Biz hastanede, vagonlarda, hatta çocuk bahçelerinde ve sınıflarda çok sayıda yaralı gördük."
Başları kesilmiş insan cesetleri. Bu manzarayı çalıştığı Izvestiya Gazetesinde V. Bellax Şöyle kaleme alıyor:
"Zaman zaman Agdam'a cesetler getiriliyordu. Tarih boyunca böyle bir şey görülmemişti. Cesetlerin gözleri çıkarılmış, kulakları ve başları kesilmişti. Birçok ceset tanklarla sürüklenmişti, işkencelerin haddi hesabı yoktu"
Vahşeti, kan gölünü ilk kez gören Avrupa Ermenisi olan gazetecilerden biri işlenen faciayı olduğu gibi aktarmaya çalışmıştı:
"Hocalıda katlettikleri 100 kişiyi yan yana dizerek köprü yaptılar. Ben bu köprüdeki cesetlerin üzerinden geçerken, ayağımı körpe bir çocuğun göğsünü basınca öyle bir titredim ki, fotoğraf makinem, bloknotum, kalemim yere düşerek kana boyandı. Kendimi tamamen kaybettim. Bedenim tir tir titredi."
Belki de bu Avrupalı Ermeni'nin soykırım olayını tasdiklemesi, kaleminin günahsız çocuk kanına bulanması yüzündendir.
Gaddarlık, arkadan vurmak, kanlı olayların merkezinde olmak Ermenilerin değişmez genetik hafızası mıdır?.. Hangi sebep, insanları böyle bir vahşete sürebilir? Hangi sebep? Bu Ermeni'ye kendi ırkından, kanından olanların ne yaptığını bilmiyoruz. Çünkü haydat Ermeni terör örgütü "milletin celladı olmak istemeyenleri" terörden uzak duran Ermenileri katletmekle, vahamet, korku yaratıyorlardı.
(devamı yarın )