Gazoz olmadı, bir efsaneydi o!
İspir denince aklıma nedense önce bir İspir fasulyesi gelir bir de Fikri amca. Fikri Demirci! DYP’nin efsane ilçe başkanı. Allah rahmet eylesin, uzun zamandır rahatsızdı, İspir’de yaşıyordu zaten, hayatını kaybettiğini yeni öğrendim. 80’li ve de 90’li yıllarda sahadayken çalıştığım gazetede haberini sıklıkla yazdığım siyasilerden biriydi Fikri amca. Bende güzel iz bırakan ağabeylerden biriydi. Erzurum’da ki parti toplantılarında, o zamanki bakan gezilerinde sık sık illa ki karşılaşır, hal hatır ederdik. O zamanlar daha mı çoktu ne renkli simalar. O da özellikle DYP’nin renkli simalarındandı. İlerleyen yaşına rağmen ilçe başkanlığı görevini yapıyordu ve uzun süre de o görevde kalmıştı. Hatta DYP’nin genel başkanı rahmetli Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı olduğunda da onu Çankaya köşkünde karşılarken, ‘’Yav sen hala ilçe başkanı mısın?’’ diye sorduğu söylenirdi. Sıddık Çanakçı, Bahattin Karasu, Fuat Elaldı ve Seracettin Avar gibi Demirel’in ismen çağırdığı ve yakından tanıdığı bir isimdi. Hani bir gazoz firmasının reklamı var ya, gazoz olma, efsane ol diyor! O reklam gözüme çarptı dün, ondan aklıma geldi Fikri amca. O İspir’in bence sembol isimlerinden biriydi ve gazoz olmadı, efsane oldu! İz bırakmak lazımmış biraz da Fikri amca onu yapmış. Allahım rahmetini esirgemez inşallah..
--
Demek ki neymiş, vites küçültmek lazımmış!
Türkiye’de futboldan sonra en popüler branşların güreş, boks, karate, basketbol ve voleybol olduğu bir gerçek.. Gerçi kış turizminin merkezi olan Erzurum’da bile futbol seyircisinin daha çok fazla olması biraz anormal görünüyor ama çok da yadırganacak bir durum değil bu aslında. Futbolun popüleritesi yüksek sebebini sadece gazete tirajlarından farketmek mümkün. Her ne kadar kayak, curling, buz hokeyi ve sürat pateni son yıllarda gelişme katetmiş olsa dahi bu şehirde futboldan sonra basketbol, güreş, karate, boks ve voleybolun da bayağı hatırı sayılır bir izleyici potansiyeline sahip olduğu da gün gibi aşikar. Güreşte 1.ligde takımımız mevcut. Futbolda en üst düzeyde Erzurum’u temsil eden BB Büyükşehir Belediyesi futbol takımı var. Halen Spor Toto 1.ligde mücadele ediyor ve asıl hedefi süper lig. Bu sezon için üst sıralardaki takımlar arasındaki puan farkı ile makas açılmış görünse bile play-off’a yükselmesi olası veya en azından ligde kalması bile büyük başarı. Erzurum için BB Erzurumspor da bir kazançtır, güreş takımının olması da. Aynı durumda, bazılarımıza çok da ‘tın’ bir branş da var 1.ligde olan. Erzurum’un adını profesyonel ligde duyuran. Erzurum’un adını TRT haber bültenlerine sokan, sporseverlerin dikkatini çeken. Bünyesinde hatta yabancı bir sporcu da barındıran bir branş ve öz be öz Erzurum kulübü: Palandöken Belediyesi Voleybol takımı!
***
Geçen sezon süper ligde mücadele ediyordu ve şanssızlık eseri 1.lige düşmüştü. Belediye yönetimi bu sezon alt yapıya ağırlık verince ve de biraz üzerindeki mali yükü azaltmak isteyince bir anda takım küme düşme sıkıntısı yaşamaya başlamıştı. Şükür ki korkulan olmadı ve Pazar itibariyle Erkekler Türkiye Voleybol 1.ligde son maçlar oynandı, Palandöken Belediyesi’nin 1.lideki temsilcisi ligde kalmayı başardı. Son maçta evinde Ordu’nun Akkuş takımını konuk eden Palandöken kartalları, maçı 3-1 kazanarak derin bir nefes aldı ve yeniden 1.ligde oynamayı garantiledi. Belki Palandöken takımı süper lige çıkmadı ama mevcut kadrosuna çoğunluğu da Erzurumlu olan en az 10 oyuncuyu kazandı. Eylül ayında başlayacak olan yeni sezonda Palandöken alt yapıdan yetişen ve artık tecrübe de kazanan yeni sporcuları ile maçlara çıkacak. Bence doğru bir planlama oldu. Süper lig mevcut şartlarda çok lükstü. Belki de henüz çok erkendi. Vites küçültmesi doğruydu! 1.ligin değerinin bilinmesi on numara iş oldu ve başta Belediye Başkanı Orhan Bulutlar olmak üzere Kulüp Başkanı Zafer Bülent Engin’e ve yönetimine Erzurum olarak bir teşekkür borcumuz var. Kendi adıma ben o teşekkürü bu vesile ile gönderiyor, alt yapıdan yetişenlerin ağırlıkta olacağı takım oyuncularına şimdiden yeni sezonda başarılar diliyorum.
--
Mahallesinin adı bile değişti ama o değişmedi!
Tahir Sağsöz, Erzurum’da sadece bir mahalle muhtarının adı değil, bir rekortmenin de adıdır. 1978 yılından bu yana İstasyon Mahallesi muhtarlığını aralıksız yürüten Tahir Sağsöz, Erzurum ve yöresinin en uzun süreli muhtarı oldu. Hilmi Tüzemen’in vefatından sonra aza olarak devraldığı muhtarlığı tam 40 yıldır yapan Sağsöz, 2 bine yakın seçmenle başladığı görevi icabı şu an 20 bine yakın sakine hizmet veriyor. Hep İstasyon Mahallesi olarak bilinen ve girdiği her seçimi de kazanan Sağsöz, mahallelerin birleşmesi sonrasında artık İstasyon değil Ömer Nasuhi Bilmen Mahallesi muhtarı olarak çalışıyor. Sakinleri tarafından sevildiğini bildiğim ve gittiği her yerde kabul gören Tahir Sağsöz’e önceki gün ‘’40 yıllık süre içerisinde en çok neyi başardığına seviniyorsun?’’ diye sordum. ‘’Hiçbir şey yapmadıysam mahallemde 68 gecekondu sahibini ev sahibi yaptım, ona seviniyorum. Onların duaları bana yeter. Sırf bu yüzden TOKİ Başkanlığı da bana ‘TOKİ gibi adamsın’ diyerek teşekkür mektubu gönderdi. O mektubu tapu gibi saklıyorum’’ cevabını verdi. Ağzını aradım Tahir ağabeyin. Bir dönem daha istiyor.
--
İşyerlerine yerel isimler verenleri ödüllendirmek lazım!
Sanırım Ömer Seyfettin söylemişti.
Mademki Türk’üz, o halde bir Türk gibi görür, bir Türk gibi düşünür, bir Türk gibi davranırız ve bir Türk gibi yazarız.
Günümüzde Türkçe hassasiyeti dün kadar devam ediyor. İyi ki Türk Dil Kurumu başta olmak üzere bunu mesele eden kurumlar, kuruluşlar var. İşte bu anlamda eğitimci yazar arkadaşımız Murat Ertaş’ın başkanlığını yaptığı Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği, son zamanlarda bu işe kafa yoruyor, en azından kaygılanıyor, doğru için çaba sarfediyor. Derneğin ‘Türkçeci’ Başkanı Murat Ertaş, geçen gün bir sohbetimizde, şehirde son zamanlarda yabancı kelimelerden oluşan işyerlerinin çokluğundan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi, çok hak verdim. Birara saydı, gerçekten bir hayli fazla miktarda yabancı isimli işyeri var. Habire de geliyor.. Rahatsızlığı had safhada. Ancak, geneli de kafeterya şeklinde ki bu işyerlerinden bazılarının Türkçe ve de yerel isim koymasını da anlamlı bulduğunu söylüyor Ertaş. ‘’Esasında yerel isimler daha güzel oluyor. İtici olmuyor, en azından yüreğe dokunuyor. Mesela Dayı, Aspava, Salon Asya, Üçler, Cücük, Çıtır, Babacan, Ayaküstü Kahve, Fırfırik, Akın Gıda, Evvel Zaman, Kiğılı, 1071, Andianora, Tarçın Kahve, Buhara Hastanesi,ve daha sayamayacağım bir çok yerel ve Türkçe isimde firmalar var. Bunları önemsiyoruz. Hatta Dernek olarak ismi yerel ve Türkçe olan bu işyerlerini ziyaret edip, onları bir plaket ile ödüllendirmek de istiyoruz’’ diyor. Süper bir düşünce, gelecek için en azından güzel bir başlangıç olur. Yoksa gerçekten bu gidiş gidiş değil!
NOT: Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle önemli bir programa imza atıyor. Aralarında TRT THM sanatçısı Didem Dilara Duman Avar’ın ve ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Dilek Okuyucu’nun da konuşmacı olarak katılacağı bayanlara yönelik bir sohbet toplantısı düzenledi. ŞEHİRDER’de ki proğramın başlama saati 18.30.
--
Kalp kimliğini ahan ki yeni gördüm!
Gerçi yazıyı yazmak üzereyken sordum, PUSULA’dan arkadaşımız Sevda Güneş İncesu da duymuşmuş da ne yalan söyleyeyim ben ilk defa duydum ve şaşırdım. Ünlü kalp cerrahı Prof.Dr.Birgül Sönmez’in görev yaptığı Memorial Hastanesi, açık kalp ameliyatı olan hastalarına kalp kimlikleri veriyormuş ve o hastalar ömrü boyunca o kalp kimliklerini nüfus cüzdanları gibi yanlarında taşıyormuş. İşyerinde ziyaretine gittiğimde Avukat Sezai Erdoğan ağabeyde gördüm ilk kalp kimliğini! Geçen yıl Memorial’de açık kalp ameliyatı olan Av.Sezai Erdoğan’ın kalbine ne tür bir cerrahi müdahale yapılmışsa taşıdığı kimlik kartında açıkça bu görülüyor. Kapalı damarlar, ilave edilen yeni ek damarlar filan hepsi orada görünüyor. Süper bir şeymiş. Allah korusun, Sezai ağabeyini kalbinde bir sıkıntı olması halinde her nerede olursa olsun başvuracağı doktor müdahalesini ona göre yapacakmış. Sağlık adına bu gelişmede emeği geçenlere bir alkış, bana da ilk defa duyuyorum diye bir yuhh lütfen!
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Ben bilmediğimi bildiğim için, öteki insanlardan akıllıyım! (Sokrates)
İspir denince aklıma nedense önce bir İspir fasulyesi gelir bir de Fikri amca. Fikri Demirci! DYP’nin efsane ilçe başkanı. Allah rahmet eylesin, uzun zamandır rahatsızdı, İspir’de yaşıyordu zaten, hayatını kaybettiğini yeni öğrendim. 80’li ve de 90’li yıllarda sahadayken çalıştığım gazetede haberini sıklıkla yazdığım siyasilerden biriydi Fikri amca. Bende güzel iz bırakan ağabeylerden biriydi. Erzurum’da ki parti toplantılarında, o zamanki bakan gezilerinde sık sık illa ki karşılaşır, hal hatır ederdik. O zamanlar daha mı çoktu ne renkli simalar. O da özellikle DYP’nin renkli simalarındandı. İlerleyen yaşına rağmen ilçe başkanlığı görevini yapıyordu ve uzun süre de o görevde kalmıştı. Hatta DYP’nin genel başkanı rahmetli Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı olduğunda da onu Çankaya köşkünde karşılarken, ‘’Yav sen hala ilçe başkanı mısın?’’ diye sorduğu söylenirdi. Sıddık Çanakçı, Bahattin Karasu, Fuat Elaldı ve Seracettin Avar gibi Demirel’in ismen çağırdığı ve yakından tanıdığı bir isimdi. Hani bir gazoz firmasının reklamı var ya, gazoz olma, efsane ol diyor! O reklam gözüme çarptı dün, ondan aklıma geldi Fikri amca. O İspir’in bence sembol isimlerinden biriydi ve gazoz olmadı, efsane oldu! İz bırakmak lazımmış biraz da Fikri amca onu yapmış. Allahım rahmetini esirgemez inşallah..
--
Demek ki neymiş, vites küçültmek lazımmış!
Türkiye’de futboldan sonra en popüler branşların güreş, boks, karate, basketbol ve voleybol olduğu bir gerçek.. Gerçi kış turizminin merkezi olan Erzurum’da bile futbol seyircisinin daha çok fazla olması biraz anormal görünüyor ama çok da yadırganacak bir durum değil bu aslında. Futbolun popüleritesi yüksek sebebini sadece gazete tirajlarından farketmek mümkün. Her ne kadar kayak, curling, buz hokeyi ve sürat pateni son yıllarda gelişme katetmiş olsa dahi bu şehirde futboldan sonra basketbol, güreş, karate, boks ve voleybolun da bayağı hatırı sayılır bir izleyici potansiyeline sahip olduğu da gün gibi aşikar. Güreşte 1.ligde takımımız mevcut. Futbolda en üst düzeyde Erzurum’u temsil eden BB Büyükşehir Belediyesi futbol takımı var. Halen Spor Toto 1.ligde mücadele ediyor ve asıl hedefi süper lig. Bu sezon için üst sıralardaki takımlar arasındaki puan farkı ile makas açılmış görünse bile play-off’a yükselmesi olası veya en azından ligde kalması bile büyük başarı. Erzurum için BB Erzurumspor da bir kazançtır, güreş takımının olması da. Aynı durumda, bazılarımıza çok da ‘tın’ bir branş da var 1.ligde olan. Erzurum’un adını profesyonel ligde duyuran. Erzurum’un adını TRT haber bültenlerine sokan, sporseverlerin dikkatini çeken. Bünyesinde hatta yabancı bir sporcu da barındıran bir branş ve öz be öz Erzurum kulübü: Palandöken Belediyesi Voleybol takımı!
***
Geçen sezon süper ligde mücadele ediyordu ve şanssızlık eseri 1.lige düşmüştü. Belediye yönetimi bu sezon alt yapıya ağırlık verince ve de biraz üzerindeki mali yükü azaltmak isteyince bir anda takım küme düşme sıkıntısı yaşamaya başlamıştı. Şükür ki korkulan olmadı ve Pazar itibariyle Erkekler Türkiye Voleybol 1.ligde son maçlar oynandı, Palandöken Belediyesi’nin 1.lideki temsilcisi ligde kalmayı başardı. Son maçta evinde Ordu’nun Akkuş takımını konuk eden Palandöken kartalları, maçı 3-1 kazanarak derin bir nefes aldı ve yeniden 1.ligde oynamayı garantiledi. Belki Palandöken takımı süper lige çıkmadı ama mevcut kadrosuna çoğunluğu da Erzurumlu olan en az 10 oyuncuyu kazandı. Eylül ayında başlayacak olan yeni sezonda Palandöken alt yapıdan yetişen ve artık tecrübe de kazanan yeni sporcuları ile maçlara çıkacak. Bence doğru bir planlama oldu. Süper lig mevcut şartlarda çok lükstü. Belki de henüz çok erkendi. Vites küçültmesi doğruydu! 1.ligin değerinin bilinmesi on numara iş oldu ve başta Belediye Başkanı Orhan Bulutlar olmak üzere Kulüp Başkanı Zafer Bülent Engin’e ve yönetimine Erzurum olarak bir teşekkür borcumuz var. Kendi adıma ben o teşekkürü bu vesile ile gönderiyor, alt yapıdan yetişenlerin ağırlıkta olacağı takım oyuncularına şimdiden yeni sezonda başarılar diliyorum.
--
Mahallesinin adı bile değişti ama o değişmedi!
Tahir Sağsöz, Erzurum’da sadece bir mahalle muhtarının adı değil, bir rekortmenin de adıdır. 1978 yılından bu yana İstasyon Mahallesi muhtarlığını aralıksız yürüten Tahir Sağsöz, Erzurum ve yöresinin en uzun süreli muhtarı oldu. Hilmi Tüzemen’in vefatından sonra aza olarak devraldığı muhtarlığı tam 40 yıldır yapan Sağsöz, 2 bine yakın seçmenle başladığı görevi icabı şu an 20 bine yakın sakine hizmet veriyor. Hep İstasyon Mahallesi olarak bilinen ve girdiği her seçimi de kazanan Sağsöz, mahallelerin birleşmesi sonrasında artık İstasyon değil Ömer Nasuhi Bilmen Mahallesi muhtarı olarak çalışıyor. Sakinleri tarafından sevildiğini bildiğim ve gittiği her yerde kabul gören Tahir Sağsöz’e önceki gün ‘’40 yıllık süre içerisinde en çok neyi başardığına seviniyorsun?’’ diye sordum. ‘’Hiçbir şey yapmadıysam mahallemde 68 gecekondu sahibini ev sahibi yaptım, ona seviniyorum. Onların duaları bana yeter. Sırf bu yüzden TOKİ Başkanlığı da bana ‘TOKİ gibi adamsın’ diyerek teşekkür mektubu gönderdi. O mektubu tapu gibi saklıyorum’’ cevabını verdi. Ağzını aradım Tahir ağabeyin. Bir dönem daha istiyor.
--
İşyerlerine yerel isimler verenleri ödüllendirmek lazım!
Sanırım Ömer Seyfettin söylemişti.
Mademki Türk’üz, o halde bir Türk gibi görür, bir Türk gibi düşünür, bir Türk gibi davranırız ve bir Türk gibi yazarız.
Günümüzde Türkçe hassasiyeti dün kadar devam ediyor. İyi ki Türk Dil Kurumu başta olmak üzere bunu mesele eden kurumlar, kuruluşlar var. İşte bu anlamda eğitimci yazar arkadaşımız Murat Ertaş’ın başkanlığını yaptığı Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği, son zamanlarda bu işe kafa yoruyor, en azından kaygılanıyor, doğru için çaba sarfediyor. Derneğin ‘Türkçeci’ Başkanı Murat Ertaş, geçen gün bir sohbetimizde, şehirde son zamanlarda yabancı kelimelerden oluşan işyerlerinin çokluğundan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi, çok hak verdim. Birara saydı, gerçekten bir hayli fazla miktarda yabancı isimli işyeri var. Habire de geliyor.. Rahatsızlığı had safhada. Ancak, geneli de kafeterya şeklinde ki bu işyerlerinden bazılarının Türkçe ve de yerel isim koymasını da anlamlı bulduğunu söylüyor Ertaş. ‘’Esasında yerel isimler daha güzel oluyor. İtici olmuyor, en azından yüreğe dokunuyor. Mesela Dayı, Aspava, Salon Asya, Üçler, Cücük, Çıtır, Babacan, Ayaküstü Kahve, Fırfırik, Akın Gıda, Evvel Zaman, Kiğılı, 1071, Andianora, Tarçın Kahve, Buhara Hastanesi,ve daha sayamayacağım bir çok yerel ve Türkçe isimde firmalar var. Bunları önemsiyoruz. Hatta Dernek olarak ismi yerel ve Türkçe olan bu işyerlerini ziyaret edip, onları bir plaket ile ödüllendirmek de istiyoruz’’ diyor. Süper bir düşünce, gelecek için en azından güzel bir başlangıç olur. Yoksa gerçekten bu gidiş gidiş değil!
NOT: Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle önemli bir programa imza atıyor. Aralarında TRT THM sanatçısı Didem Dilara Duman Avar’ın ve ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Dilek Okuyucu’nun da konuşmacı olarak katılacağı bayanlara yönelik bir sohbet toplantısı düzenledi. ŞEHİRDER’de ki proğramın başlama saati 18.30.
--
Kalp kimliğini ahan ki yeni gördüm!
Gerçi yazıyı yazmak üzereyken sordum, PUSULA’dan arkadaşımız Sevda Güneş İncesu da duymuşmuş da ne yalan söyleyeyim ben ilk defa duydum ve şaşırdım. Ünlü kalp cerrahı Prof.Dr.Birgül Sönmez’in görev yaptığı Memorial Hastanesi, açık kalp ameliyatı olan hastalarına kalp kimlikleri veriyormuş ve o hastalar ömrü boyunca o kalp kimliklerini nüfus cüzdanları gibi yanlarında taşıyormuş. İşyerinde ziyaretine gittiğimde Avukat Sezai Erdoğan ağabeyde gördüm ilk kalp kimliğini! Geçen yıl Memorial’de açık kalp ameliyatı olan Av.Sezai Erdoğan’ın kalbine ne tür bir cerrahi müdahale yapılmışsa taşıdığı kimlik kartında açıkça bu görülüyor. Kapalı damarlar, ilave edilen yeni ek damarlar filan hepsi orada görünüyor. Süper bir şeymiş. Allah korusun, Sezai ağabeyini kalbinde bir sıkıntı olması halinde her nerede olursa olsun başvuracağı doktor müdahalesini ona göre yapacakmış. Sağlık adına bu gelişmede emeği geçenlere bir alkış, bana da ilk defa duyuyorum diye bir yuhh lütfen!
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Ben bilmediğimi bildiğim için, öteki insanlardan akıllıyım! (Sokrates)