Erzurumlu, zihniyeti cümle içerisinde kullanırken 'tihniyeti bozuk' der. Zihniyet veya tihniyet, insanın bakışını, hayatı ve yaşamı okuma tarzını gösterir. Önemli olan, doğru bakabilmek, taraf veya karşıt olmaktan çok adil değerlendirebilmektir meseleleri. Ancak birçok konuda adil davranabilen, insani yönü güçlü olan birçok kimse gündelik siyasi tartışmalar içerisinde bir türlü adaleti tesis edemez.
Şimdi oturduğunuz kahvehanede 'Osmanlı' tartışması açsanız, her kafadan bir ses çıkacağı gibi, karşıt ve taraftar arasında kavga yaşanmaması mucize olur. Toplumumuz, insanımız taraf tutmak yerine, doğruyu ele alıp, ondan bir pay çıkarmayı hiç düşünmez. Sözgelimi, bir kesim için Osmanlı, haindir, Türk milletini geri bırakmıştır ve dahası özellikle Alevi Türkmenlere karşı büyük haksızlıkların sahibidir. Sanırlırki, yobazlığın tarihi yazılacak olsa Osmanlı İmparatorluğunun tarihi yeterli olacaktır.
Karşı cephede ise Osmanlı Hanedanı, evliya mertebesinde, günah işlemeyen, İslamın hizmetkarı ve yanlış adım atmayan bir silsiledir.
Aslında bunların ikisinin de doğru olmadığını söylemek gerekiyor. Osmanlı, bir Türk İmparatorluğudur. Kurucusu Ertuğrul, Osman (Otman), ve son padişah Vahdettin'e kadar bu böyledir. Osmanlı hanedanı bir Türk hanedanıdır. Bütün kaynaklarda, Doğu veya Batı bu böyledir.
Osmanlı'nın doğru ve yanlışları nelerdir? Osmanlı, yükseliş sürecine kadar neredeyse her alanda zirvelere ulaşmış, kültür ve sanatta dünyaya örnek olmuştur. Avrupa'da Türk etkisi önemli bir yer tutar. Konuyla ilgili yüzlerce çalışma ve yayın vardır. Yükselişin ardından ise çöküş başlar. Tarihi olarak çöküş 1699 Karlofça antlaşması olarak bilinir, ancak Osmanlı Türk Hanedanının, kapitülasyon diye bilinen ticari imtiyazlar vermeye başlamasıyla devleti çöküşe götürecek süreç başlar.
Unutmayın, her şey ekonomidir.
Konuyla ilgili olarak (Biltekin Özdemir, Osmanlı Devleti Dış Borçları, Remzi Kitabevi, 2017) kitabı oldukça önemli ve okunması gereken bir eser.
Özdemir, kitabında Osmanlı dış borçlarını, bu borçları doğuran nedenleri, borçların yapısını tarihsel bir çerçevede ve büyük bir yetkinlikle ele alıp inceliyor ve değerlendiriyor. Osmanlı dış borçlarının Türkiye Cumhuriyeti tarafından nasıl ve hangi tarihlerde ödendiği kitabın önemli bölümlerinden birisini oluşturuyor.
Tihniyet dedikya, mesele taraf hissi içerisinde olmadan, gerçeği, ama yalnızca gerçeği öğrenebilmektir. Geçmişin, atalarımızdan kalan bizim ortak mirasımız olduğunu unutmamaktır. Çektiğimiz acılar, yaşadığımız büyük sevinçler gibi...
Şimdi oturduğunuz kahvehanede 'Osmanlı' tartışması açsanız, her kafadan bir ses çıkacağı gibi, karşıt ve taraftar arasında kavga yaşanmaması mucize olur. Toplumumuz, insanımız taraf tutmak yerine, doğruyu ele alıp, ondan bir pay çıkarmayı hiç düşünmez. Sözgelimi, bir kesim için Osmanlı, haindir, Türk milletini geri bırakmıştır ve dahası özellikle Alevi Türkmenlere karşı büyük haksızlıkların sahibidir. Sanırlırki, yobazlığın tarihi yazılacak olsa Osmanlı İmparatorluğunun tarihi yeterli olacaktır.
Karşı cephede ise Osmanlı Hanedanı, evliya mertebesinde, günah işlemeyen, İslamın hizmetkarı ve yanlış adım atmayan bir silsiledir.
Aslında bunların ikisinin de doğru olmadığını söylemek gerekiyor. Osmanlı, bir Türk İmparatorluğudur. Kurucusu Ertuğrul, Osman (Otman), ve son padişah Vahdettin'e kadar bu böyledir. Osmanlı hanedanı bir Türk hanedanıdır. Bütün kaynaklarda, Doğu veya Batı bu böyledir.
Osmanlı'nın doğru ve yanlışları nelerdir? Osmanlı, yükseliş sürecine kadar neredeyse her alanda zirvelere ulaşmış, kültür ve sanatta dünyaya örnek olmuştur. Avrupa'da Türk etkisi önemli bir yer tutar. Konuyla ilgili yüzlerce çalışma ve yayın vardır. Yükselişin ardından ise çöküş başlar. Tarihi olarak çöküş 1699 Karlofça antlaşması olarak bilinir, ancak Osmanlı Türk Hanedanının, kapitülasyon diye bilinen ticari imtiyazlar vermeye başlamasıyla devleti çöküşe götürecek süreç başlar.
Unutmayın, her şey ekonomidir.
Konuyla ilgili olarak (Biltekin Özdemir, Osmanlı Devleti Dış Borçları, Remzi Kitabevi, 2017) kitabı oldukça önemli ve okunması gereken bir eser.
Özdemir, kitabında Osmanlı dış borçlarını, bu borçları doğuran nedenleri, borçların yapısını tarihsel bir çerçevede ve büyük bir yetkinlikle ele alıp inceliyor ve değerlendiriyor. Osmanlı dış borçlarının Türkiye Cumhuriyeti tarafından nasıl ve hangi tarihlerde ödendiği kitabın önemli bölümlerinden birisini oluşturuyor.
Tihniyet dedikya, mesele taraf hissi içerisinde olmadan, gerçeği, ama yalnızca gerçeği öğrenebilmektir. Geçmişin, atalarımızdan kalan bizim ortak mirasımız olduğunu unutmamaktır. Çektiğimiz acılar, yaşadığımız büyük sevinçler gibi...