Stephen Hawking, teorik fizikçi. Popüler kültürün bir parçasıydı. Arkasındaki propaganda gücü onu daima gündemde tuttu. ‘Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklere’ kitabı tanınan eseri. Evrimciydi.
Ölünce hakkında pek çok yayın çıkmaya başladı. Bizde de bir haber sitesi, ünlü görüşlerinden bir seçki yapmış. İşte o seçkilerden bazıları:
"Milyonlarca yıl insan türü hayvanlar gibi yaşadı. Ancak sonra bir şey oldu tüm hayal gücümüzü ortaya çıkaran. Konuşmayı ve dinlemeyi öğrendik.” Ne kadar bilimsel bir görüş, değil mi?
Oysa her varlık bugün nasılsa ta başta da aynıydı. Allah, horozu öten, kuzuyu meleyen, insanı konuşan bir varlık olarak yarattı. Çünkü Allah, insanla doğrudan iletişimi seçti. İlk insan Âdem’e konuşmayı öğreten Yaratıcıydı. (Kuran)
Hawking yine şöyle diyor: “Bir süper kahraman olmayı seçecek olsam Süpermen olurdum. Süpermen’de bende olmayan her şey var." Süpermen olmak, artık insan olmamak demek! Düşünün; kendinden başka bir şey olmak isteyen bu aciz insan varoluşla ilgili ne kadar cesur sözler söyledi!
"Kara delikleri göz önünde tuttuğumuzda, belli ki Tanrı yalnızca zar atmakla kalmıyor, ayrıca gözleri kapalı oynuyor ve ara sıra da zarları görülemeyecek yerlere atıyor." Bu da onun ünlü bilimsel sözlerinden biri!
"Eğer uzaylılar bizi ziyaret ederse, sonuç, pek muhtemel Kolomb’un Amerika’ya ayak bastığındaki gibi olur. Bu da yerli Amerikalılar için çok iyi olmamıştı." Uzaylılar mı? Pes yani! Uzay Yolu'nu izleye izleye rahmetlinin kafası iyice karışmış olmalı!
"Uzaya yayılmadığımız sürece insan ırkının önümüzdeki bin yıllarda hayatta kalabileceğini sanmıyorum. Bir tek gezegenin başına gelen çok sayıda kaza var. Ama yıldızlara ulaşacağımıza inanıyorum." Hawking’e, bu kadar uzay filmi izletilirse çıkacak bilim de bu olur!
"Biz, oldukça ortalama bir yıldızın ufak bir gezegenindeki gelişmiş maymun türleriyiz. Fakat evreni anlayabiliyoruz. İşte bu bizi çok özel kılıyor." Bu bilimsel sözler karşısında insan ne diyebilir ki!
"Ayaklarınıza değil, gökyüzüne bakın... gördüğünüz şeylerin mantığını anlamaya çalışın. Evren’in neden var olduğunu düşünün. Meraklı olun." Bakın bu sözünde bir değer var. Kuran, evrene bakın, düşünün diyor. Mümin, varlığa bakıp Allah’ı, evrimci ise kendini görüyor. Oysa kendini gören bir şey görmemiştir!
Burhan Güler kim?
Burhan Güler, İngiliz ya da Amerikalı değil. Erzurumlu. O da teorik ve deneysel bir fizikçi. Akademik geçmişi yok. Sanayici. Medya onu tanımıyor. Fakat o, teorik bir şey söylemeden önce, on yıldan fazla bir süredir sürdürdüğü deneysel çalışmalarının soncularını internet üzerinden PDF kitap olarak yayınladı. O, evrimci bir bilim adamı değil, yaratılışa inanan bir bilim insanı. Bilinen birçok fizik kuralının ve teorinin altını üstüne getiren ve yeni ufuklar açan çalışmasının ismi şu: Mai Gerçeği. (Kitabı şu linkten indirebilirsiniz: http://www.maireality.com/download/mai-gercegi/)
Üniversitelerden alanın bazı hocaları Burhan Güler’i ve çalışmalarını biliyor; fakat onu tüm ülkenin tanıması ve çalışmalarının yurtdışında tanınması gerekir. Hawkinglere verilen medya ve yayınevi desteğinin binde biri Burhan Güler’e ve onun Mai Gerçeği kitabına verilir mi? Sanmam! Çünkü biz o tıynetteki adamlarız ki, biz de ‘ev danası öküz olmaz!’
Ölünce hakkında pek çok yayın çıkmaya başladı. Bizde de bir haber sitesi, ünlü görüşlerinden bir seçki yapmış. İşte o seçkilerden bazıları:
"Milyonlarca yıl insan türü hayvanlar gibi yaşadı. Ancak sonra bir şey oldu tüm hayal gücümüzü ortaya çıkaran. Konuşmayı ve dinlemeyi öğrendik.” Ne kadar bilimsel bir görüş, değil mi?
Oysa her varlık bugün nasılsa ta başta da aynıydı. Allah, horozu öten, kuzuyu meleyen, insanı konuşan bir varlık olarak yarattı. Çünkü Allah, insanla doğrudan iletişimi seçti. İlk insan Âdem’e konuşmayı öğreten Yaratıcıydı. (Kuran)
Hawking yine şöyle diyor: “Bir süper kahraman olmayı seçecek olsam Süpermen olurdum. Süpermen’de bende olmayan her şey var." Süpermen olmak, artık insan olmamak demek! Düşünün; kendinden başka bir şey olmak isteyen bu aciz insan varoluşla ilgili ne kadar cesur sözler söyledi!
"Kara delikleri göz önünde tuttuğumuzda, belli ki Tanrı yalnızca zar atmakla kalmıyor, ayrıca gözleri kapalı oynuyor ve ara sıra da zarları görülemeyecek yerlere atıyor." Bu da onun ünlü bilimsel sözlerinden biri!
"Eğer uzaylılar bizi ziyaret ederse, sonuç, pek muhtemel Kolomb’un Amerika’ya ayak bastığındaki gibi olur. Bu da yerli Amerikalılar için çok iyi olmamıştı." Uzaylılar mı? Pes yani! Uzay Yolu'nu izleye izleye rahmetlinin kafası iyice karışmış olmalı!
"Uzaya yayılmadığımız sürece insan ırkının önümüzdeki bin yıllarda hayatta kalabileceğini sanmıyorum. Bir tek gezegenin başına gelen çok sayıda kaza var. Ama yıldızlara ulaşacağımıza inanıyorum." Hawking’e, bu kadar uzay filmi izletilirse çıkacak bilim de bu olur!
"Biz, oldukça ortalama bir yıldızın ufak bir gezegenindeki gelişmiş maymun türleriyiz. Fakat evreni anlayabiliyoruz. İşte bu bizi çok özel kılıyor." Bu bilimsel sözler karşısında insan ne diyebilir ki!
"Ayaklarınıza değil, gökyüzüne bakın... gördüğünüz şeylerin mantığını anlamaya çalışın. Evren’in neden var olduğunu düşünün. Meraklı olun." Bakın bu sözünde bir değer var. Kuran, evrene bakın, düşünün diyor. Mümin, varlığa bakıp Allah’ı, evrimci ise kendini görüyor. Oysa kendini gören bir şey görmemiştir!
Burhan Güler kim?
Burhan Güler, İngiliz ya da Amerikalı değil. Erzurumlu. O da teorik ve deneysel bir fizikçi. Akademik geçmişi yok. Sanayici. Medya onu tanımıyor. Fakat o, teorik bir şey söylemeden önce, on yıldan fazla bir süredir sürdürdüğü deneysel çalışmalarının soncularını internet üzerinden PDF kitap olarak yayınladı. O, evrimci bir bilim adamı değil, yaratılışa inanan bir bilim insanı. Bilinen birçok fizik kuralının ve teorinin altını üstüne getiren ve yeni ufuklar açan çalışmasının ismi şu: Mai Gerçeği. (Kitabı şu linkten indirebilirsiniz: http://www.maireality.com/download/mai-gercegi/)
Üniversitelerden alanın bazı hocaları Burhan Güler’i ve çalışmalarını biliyor; fakat onu tüm ülkenin tanıması ve çalışmalarının yurtdışında tanınması gerekir. Hawkinglere verilen medya ve yayınevi desteğinin binde biri Burhan Güler’e ve onun Mai Gerçeği kitabına verilir mi? Sanmam! Çünkü biz o tıynetteki adamlarız ki, biz de ‘ev danası öküz olmaz!’