Haberi Dünya gazetesi manşet yaptı. ( 19.02.2018 tarihli gazete) Savunma sanayii sektörünün temsilcileri, akademisyenler ve bürokratlar, Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği (SAHA), 3. yıl dönümü için düzenlenen programda bir araya geldiler. Toplantıda savunma sanayiinde yerli ve milli üretimin önemi ve geldiği nokta ele alındı. Afrin’de düzenlenen Zeytin Dalı Harekâtının başarısı bir yönüyle de milli silahların bir zaferi olarak değerlendirildi. Toplantıda, konuşmacılar umut ve gurur verici açıklamalarda bulundular. İnşallah, bir engelle karşılanılmazsa, Türkiye yeniden büyük bir devlet olmaya doğru gidiyor. (Büyük devlet olmak nedir? Büyük devlet, misyonu olan devlet demektir. Misyonu olan devlet ise, -taklitçi olmadan- çağdaşlığa açık, fakat değerlerine de sıkı sıkıya bağlı, vicdanı ve aklı gelişmiş devlettir; bir zamanların Osmanlı devleti gibi...)
Kıbrıs harekâtında NATO içindeki müttefiklerimiz tarafından ambargoyla nasıl elimizin ayağımızın tutulmaya çalışıldığını unutmamalıyız. Afrin harekâtı sırasında da, Almanya başta olmak üzere, kimi NATO ülkesi verdikleri silahların kullanılmamasını isteyebildi. ABD gibi ülkelerden paramızla silah ve mühimmat almak istediğimizde, ABD ihtiyacımız olan silahları bize satmadı. Ama aynı Amerika o silahları, hem de ücretsiz olarak, Türkiye’nin düşmanı güçlere, yüzlerce tır dolusu göndermekten çekinmedi ve utanmadı.
Müslümanlık, milliyetçilik, ulusçuluk, vatanseverlik hamasetle olmuyor. Türkiye, her bakımdan kendine yeter bir ülke olmak zorundadır. Bu konuda başlatılan milli seferberlik güçlenerek devam etmekte. Bu, ‘dirilişimizin’ somut göstergesidir. Bu seferberlik hedefine ulaşmazsa eğer Türkiye tam bağımsız ve misyon sahibi bir ülke olamayacaktır. Yaşadıklarımızdan ders çıkarıp, unutmamalı ki, kimse taşıma suyla değirmen döndüremez! Bugün, bir değirmen döndürüyorsak, bunun sırrı, milli sanayimiz ve onun marifetiyle gerçekleştirdiğimiz teknoloji üretimdir.
Marmara havzası başta olmak üzere yurt sathında onlarca şirket ve AR-GE şirketi, bilim ve teknoloji üreten milli kuruluş, ihtiyacımız olan savunma sanayii silahını başarıyla üretip geliştiriyor. İhracat ürünlerimiz arasında ürettiğimiz teknolojiler de yer alıyor. Milli sanayimiz şimdiden önemli bir dış satım başarısı da elde etmiş durumdadır. En önemlisi, millet olarak, artık kimseye minnet etmeden, el etek öpmeden, vatanımızı milli ordumuz ve milli silahlarımızla savunuyor olmamızdır.
Toplantıda konuşan Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir’in, Türkiye’nin savunma sanayi şirketlerinin dünyada alanındaki yüz büyük şirketin içine girdiğini açıklaması önemlidir. Demir’in, “Şu anda Afrin’de operasyonda olan ordumuz iyi sonuçlar alıyor, milli ve yerli silahlar kullanıyor. Bu sektör, öyle bir sektör ki şu anda alanda; karda, kışta, çamurda olan Mehmetçiğin en iyi silahı kullanması, en iyi lojistik desteğe sahip olması bizim görevimiz. Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu mücadele ve başını dik tutması bizim 24 saat esasına göre yorulmadan, dinlenmeden seferberlik ruhu içerisinde çalışmamızı gerektiriyor. Bu sanayideki gençlerimizde bu ruh var” sözleri, bahar gibi, bugüne ve yarına dair müjdeler içeriyor.
Toplantıda konuşan Roketsan Yönetim Kurulu Başkanı M. Emin Alpman da, ‘milli’ ve ‘yerli’ kavramlarına açıklık getirdi: “Milli yapım olayı bizim Türk’ün kafasından çıkan çizim, tasarımın olmasıdır. Yerlilik de bu kafamızdan çıkan bilginin, becerinin, yazılımın donanıma çevrilmesi için bu topraklarda, yer altı kaynaklarından çıkan malzemenin bu ülke sınırları içinde işlenmesidir.”
Türkiye’de 15 yılda paradigma değişti. Türkiye artık bilgi ve teknoloji üreten bir ülke. Oturan değil, hareket eden bir Türkiye var; sanayicisinden, devlet kuruluşlarına, üniversitelerinden şehirlerine varıncaya dek, ülke derin bir su gibi deviniyor ve dışarıdan bakanların gözünü kamaştırıyor ve ürkütüyor.
Neler üretiyoruz. İşte birkaçı: Som Füzesi (TÜBİTAK), Tanksavar Füze Sistemleri (ROKETSAN), Atak Helikopteri ( TUSAŞ), Bora 12 Keskin Nişancı Tüfeği ( MKE Kırıkkale Fabrikaları), Fırtına Obüsler ( ASELSAN), Altay Milli Tankı ( Koç Grubu/ Otokar), Akya Milli Torpido (ROKETSAN, TÜBİTAK), Milgem- Milli Gemi, Sahil Güvenlik ve Hücum Botları (Çeşitli şirketler), ANKA (İnsansız Hava Araçları/ Türk Havacılık Şirketi/TAI), Atmaca Milli Gemi Savar Füze Sistemleri (ROKETSAN), Arama Milli Muharebe Araçları (OTOKAR), Kirpiler-Tekerlekli Araçlar (Yüzde 70 yerli. BMC), Cobra Zırhlı Aracı (OTOKAR), Göktürk Keşif ve Gözetleme Uydu Sistemleri (ASELSAN, TÜBİTAK, Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü.) İHA ve SİHA’lar (BAYKAR VE KALE ŞİRKETLERİ), İDA-İnsansız deniz araçları (GLOBAL TEKNİK, TÜBİTAK)… daha onlarca milli ürün.
İstiklalin tanımı şu şekildedir: Maddi veya manevi bakımdan kimseye bağlı ve tabi olmama, kimsenin buyruğu altında bulunmama, bağımsızlık. Hürriyetten ve istiklalden söz etmeden önce her ihtiyacın milli kaynaklardan sağlanması esas olmalıdır. Aksi, siyasi hamasettir. Milletimiz tam bağımsızlığa doğru kanat çırpan bu milli şahlanıştan gurur duymalıdır. Allahü Teâlâ’ya çok dua ve şükredilmeli. Çünkü bilinler biliyor ki, bu başarı iman sahiplerinin eseridir.
Kıbrıs harekâtında NATO içindeki müttefiklerimiz tarafından ambargoyla nasıl elimizin ayağımızın tutulmaya çalışıldığını unutmamalıyız. Afrin harekâtı sırasında da, Almanya başta olmak üzere, kimi NATO ülkesi verdikleri silahların kullanılmamasını isteyebildi. ABD gibi ülkelerden paramızla silah ve mühimmat almak istediğimizde, ABD ihtiyacımız olan silahları bize satmadı. Ama aynı Amerika o silahları, hem de ücretsiz olarak, Türkiye’nin düşmanı güçlere, yüzlerce tır dolusu göndermekten çekinmedi ve utanmadı.
Müslümanlık, milliyetçilik, ulusçuluk, vatanseverlik hamasetle olmuyor. Türkiye, her bakımdan kendine yeter bir ülke olmak zorundadır. Bu konuda başlatılan milli seferberlik güçlenerek devam etmekte. Bu, ‘dirilişimizin’ somut göstergesidir. Bu seferberlik hedefine ulaşmazsa eğer Türkiye tam bağımsız ve misyon sahibi bir ülke olamayacaktır. Yaşadıklarımızdan ders çıkarıp, unutmamalı ki, kimse taşıma suyla değirmen döndüremez! Bugün, bir değirmen döndürüyorsak, bunun sırrı, milli sanayimiz ve onun marifetiyle gerçekleştirdiğimiz teknoloji üretimdir.
Marmara havzası başta olmak üzere yurt sathında onlarca şirket ve AR-GE şirketi, bilim ve teknoloji üreten milli kuruluş, ihtiyacımız olan savunma sanayii silahını başarıyla üretip geliştiriyor. İhracat ürünlerimiz arasında ürettiğimiz teknolojiler de yer alıyor. Milli sanayimiz şimdiden önemli bir dış satım başarısı da elde etmiş durumdadır. En önemlisi, millet olarak, artık kimseye minnet etmeden, el etek öpmeden, vatanımızı milli ordumuz ve milli silahlarımızla savunuyor olmamızdır.
Toplantıda konuşan Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir’in, Türkiye’nin savunma sanayi şirketlerinin dünyada alanındaki yüz büyük şirketin içine girdiğini açıklaması önemlidir. Demir’in, “Şu anda Afrin’de operasyonda olan ordumuz iyi sonuçlar alıyor, milli ve yerli silahlar kullanıyor. Bu sektör, öyle bir sektör ki şu anda alanda; karda, kışta, çamurda olan Mehmetçiğin en iyi silahı kullanması, en iyi lojistik desteğe sahip olması bizim görevimiz. Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu mücadele ve başını dik tutması bizim 24 saat esasına göre yorulmadan, dinlenmeden seferberlik ruhu içerisinde çalışmamızı gerektiriyor. Bu sanayideki gençlerimizde bu ruh var” sözleri, bahar gibi, bugüne ve yarına dair müjdeler içeriyor.
Toplantıda konuşan Roketsan Yönetim Kurulu Başkanı M. Emin Alpman da, ‘milli’ ve ‘yerli’ kavramlarına açıklık getirdi: “Milli yapım olayı bizim Türk’ün kafasından çıkan çizim, tasarımın olmasıdır. Yerlilik de bu kafamızdan çıkan bilginin, becerinin, yazılımın donanıma çevrilmesi için bu topraklarda, yer altı kaynaklarından çıkan malzemenin bu ülke sınırları içinde işlenmesidir.”
Türkiye’de 15 yılda paradigma değişti. Türkiye artık bilgi ve teknoloji üreten bir ülke. Oturan değil, hareket eden bir Türkiye var; sanayicisinden, devlet kuruluşlarına, üniversitelerinden şehirlerine varıncaya dek, ülke derin bir su gibi deviniyor ve dışarıdan bakanların gözünü kamaştırıyor ve ürkütüyor.
Neler üretiyoruz. İşte birkaçı: Som Füzesi (TÜBİTAK), Tanksavar Füze Sistemleri (ROKETSAN), Atak Helikopteri ( TUSAŞ), Bora 12 Keskin Nişancı Tüfeği ( MKE Kırıkkale Fabrikaları), Fırtına Obüsler ( ASELSAN), Altay Milli Tankı ( Koç Grubu/ Otokar), Akya Milli Torpido (ROKETSAN, TÜBİTAK), Milgem- Milli Gemi, Sahil Güvenlik ve Hücum Botları (Çeşitli şirketler), ANKA (İnsansız Hava Araçları/ Türk Havacılık Şirketi/TAI), Atmaca Milli Gemi Savar Füze Sistemleri (ROKETSAN), Arama Milli Muharebe Araçları (OTOKAR), Kirpiler-Tekerlekli Araçlar (Yüzde 70 yerli. BMC), Cobra Zırhlı Aracı (OTOKAR), Göktürk Keşif ve Gözetleme Uydu Sistemleri (ASELSAN, TÜBİTAK, Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü.) İHA ve SİHA’lar (BAYKAR VE KALE ŞİRKETLERİ), İDA-İnsansız deniz araçları (GLOBAL TEKNİK, TÜBİTAK)… daha onlarca milli ürün.
İstiklalin tanımı şu şekildedir: Maddi veya manevi bakımdan kimseye bağlı ve tabi olmama, kimsenin buyruğu altında bulunmama, bağımsızlık. Hürriyetten ve istiklalden söz etmeden önce her ihtiyacın milli kaynaklardan sağlanması esas olmalıdır. Aksi, siyasi hamasettir. Milletimiz tam bağımsızlığa doğru kanat çırpan bu milli şahlanıştan gurur duymalıdır. Allahü Teâlâ’ya çok dua ve şükredilmeli. Çünkü bilinler biliyor ki, bu başarı iman sahiplerinin eseridir.