Emekli olduktan sonra Antalya’ya giden ve oraya yerleşen Gürhan Özorhun ağabey aslında dün telefonla konuşurken özeti yaptı: Keşke Sayıl’ı hiç tanımasaydım, onunla arkadaş olmasaydım! Ağlıyordu 70’ine merdiven dayayan Gürhan ağabey. Hem de hüngür hüngür. Kurduğu ve benim de yazılarımı yazmaktan hep keyif aldığım Erzurum Flaş internet sitesi vesilesiyle tanıştığı Sayıl abinin vefatından duyduğu üzüntüyü dile getiriyordu Gürhan ağabey. Gerçekten de öyle. Sayıl ağabey her tanıştığı adam gibi benim için de saygın bir isimdi ve her daim ona hayranlığımı dile getirmişimdir. Şimdikiler onu tanımaz, etmez, o yüzden söylüyorum. Hep onun gibi gazeteci olma isteğim vardı. Çünkü o 80’li yıllarda idoldü ve özellikle Tercüman ve Bulvar Gazetelerindeki çalışmalarıyla çoğu gözönündeki gazeteci ağabeylerimizden farklıydı. Sayıl ağabey o dönemlerin en çok satan gazetesi Bulvar’ın birinci sayfalarının hep abonesiydi. Onun gibi bir adliye muhabiri gelmedi, gelmez de. Ne de olsa babasının oğluydu. Babası Süreyya Narmanlıoğlu da bu şehirde tanımaktan büyük onur duyduğum bir adamdı. Süreyya ağabey Belediye Başkan Yardımcısıydı ama Sayıl ağabeyi bir gün babasının imkanlarından hiç kullanmadı. Çoğu kişi bilmezdi bile. Hatta o konuda ilginç de bir anımız vardır. Erzurum beyefendisiydi.
Buz Pateni Federasyonu seçimi için oy kullanmak üzere olduğum bir esnada bizim İHA’dan sevgili Ayhan Türkez verdi o vefat haberini. Kendimden geçmiştim adeta. İnanmıyor, inanmak istemiyordum. Kocaeli’nde bir ay önce karşılaşmıştık. En son geçen Perşembe günü aramıştı telefonla beni. Erzurum’da öğrenim gören kızının Fırfırik Dergisi ile ilgili bir çalışmasında yardımcı olmamı istemişti. Elbette ki olur demiştim. Sevgili kızı ile de Salı günü (bugün) görüşme için anlaşmıştık. Yıllarca sayısız habere beraber gittiğimiz, 2 yıl da Tercüman’da mesai arkadaşlığı yaptığım Sayıl abi ile son görüşmemmiş meğer o görüşme. İyi ki de Selahattin Şener ağabey o an yanımdaydı. O da konuştu o an. Tam bir şehirliydi, güzel insandı o. Yıllar önce by-pass olmuştu ve sonunda yorgun kalbine yenik düştü. Allahım rahmetini esirgemez inşallah. Ailesinin ve basın camiasının başı sağolsun.
--
Erzurum’da diploma almak varmış!
Hadis Shiva! Yıllar önce Taliban zulmünden kaçarak Erzurum’a yerleşen dört kişilik Afgan ailesinin bir ferdi. ERVAK Başkanı Erdal Güzel’in ofisinde ilk defa tanıştığım bu 24 yaşındaki sempatik genç sığınmacı kızı diğer sığınmacılardan ayıran farklı bir özelliği var, hayran kaldım! Hadis, Erzurum’da Üniversite öğretimi yapan ve mezun olan ilk sığınmacı ünvanını alarak tarihe geçti. Atatürk Üniversitesi Fars Dili Edebiyat Bölümünden mezun olan Hadis, diplomasını da dün akşam aldı ve Üniversite okumasında büyük emeği geçen, geldiği günden beri hep ‘Büyük baba’ dediği Erdal Güzel ile o mutluluğu paylaştı. 2011 yılında geldiği Erzurum’da öncelikle Türkçe öğrenmeye çalışan ve bugün ana dili gibi Türkçe bilen bir konuma gelen Hadis, cehdetti o okulu bitirmesini bildi. Erzurum Göç İdaresi’nde tercümanlık da yapan Hadis’e bundan sonraki hedefini sordum. Dedikleri çok anlamlıydı: Herşeyden önce yazar olmak istiyorum. İnsanlık adına savaş veren yerlerde olmak istiyorum!
--
Şaşırmayan parmak kaldırsın!
Sezon başında BB Erzurumspor’un play-off’a çıkabileceğine, hatta aynı sezon süper lige yükseleceğine sanmam ki kimse inanmış olsun. Buna o kulübün doğal başkanı Mehmet Sekmen de dahil! Ama geçen süre zarfına görüldü ki hiç akılda olmamasına rağmen BB Erzurumspor hem play-off’un hem de süper ligin kapısına dayanmış durumda. Açıkça görülüyor ki hafta sonu Altınordu deplasmanında dananın kuyruğu kopacak ve maçın favorisi kesinlikle Erzurum takımı. Zaten play-off’a çıkması halinde de ben şahsen bu takımın o dörtlü grup içerisinde en şanslı takım olduğunu söylemiştim, yine aynı sözümdeyim. Ve yine diyorum, bu takım play-off’a çıkamayabilir de ama çıkarsa da süper lige yükseleceğine de artı inanmaya başladım. Size de inansanız iyi olur diyorum. Açıkça görülüyor. İbre hep mavi-beyazlılardan yana. Kuşkusuz bu duruma gelmesinde en büyük etken oyuncu kadrosu değil! Mehmet Altıparmak’ın yönetimindeki teknik heyet de gelinen bu noktada çok etken değil. Bana göre BB Erzurumspor’u bugün iddialı duruma sokan faktörler kısaca şunlardı:
-Erhan Çelenk’in her geçen gün yükselen inanılmaz form grafiği.
-Kaleci Hakan’ın kritik maçlardaki kritik kurtarışları.
-Maç kazdıkça oyuncuların olaya inanması, birlik beraberliğin tesisi!
-Lige büyük umutlarla giren Giresun, Elazığ, İstanbul ve Balıkesir gibi bazı takımların istikrarsız saha sonuçları.
-Daha ilk yarı bittiğinde Manisa ve Gaziantep gibi iki yakımın lige havlu atmış olması, küme düşme stresini fazla üzerinde hissetmemesi.
-Erzurum takımının iç sahada hiç maç kaybetmemesi.
-Balıkesir maçı hariç bütün maçlarda son saniyede bile maçı bırakmaması, yenilse bile kolay kolay yenilmemiş olması!
-Rakip takımlara hücumcu takım ve hoca algısının oluşturulması, çekinilen bir takım havası verilmiş olması!
-İdari yönetimin teknik heyete müdahale etmemesi, kadro yapılanmasında yetkiyi hocaya vermesi.
-Ve herşeyden önce Osman Özköylü’den sonra ligi çok iyi tanıyan Mehmet Altıparmak gibi bir teknik adam ile anlaşılması, Zafer Demir gibi efsane kadronun kaptanlarından birinin görevlendirilmiş olması!
--
Bu okulun öğrencilerine bayılıyorum!
Erzurum Sabancı İlköğretim Okulu, son yıllarda yaptığı farklı etkinlikleri ile dikkat çeken bir okul. Geçen ay Afrin etkinliği yapan ve okul bahçesinde düzenlenen törenle ‘Ordumuzun yanındayız’’ mesajı veren Sabancı İlköğretim Okulu öğrencileri, dün de ayrı bir etkinlikle gönüllerde taht kurdular. Öğrenciler, Öğretmenleri Ahmet Turan Uzunoğlu, Çiğdem Ardahanlı ve Hacer Ateş nezaretinde Mili Egemenlik Haftası münasebetiyle önce Atatürk Evi’ni ziyaret etti, atanın yatağına karanfil koydu, şiir okudular. Daha sonra Şehitliği ziyaret eden öğrenciler, burada da şehitlere dua etti, onları hayırla yadettiler, vefalarını gösterdiler. Bu öğrencilerin bir başka durağı da Kongre binası oldu. Milli mücadelenin başlangıç yeri olan kongre binasında düzenlenen programa da iştirak eden öğrenciler, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasını dolu dolu geçirdi, yine bir farkındalık ortaya koydular.
--
Dikkat! Komutan sağda!
Sevgili Didem Dilara Duman yönetimindeki Çocuk Korosu’nu dinlemiştim ama hiç TRT’nin Gençlik korosunu dinlemek nasip olmamıştı. İsmail Bingöl’ün öve öve bitirmediği o koroyu dinleme şansına dün kavuştum. TRT Türk Halk Müziği sanatçılarından Yıldız Demirkol Savaş’ın şefliğindeki Gençlik Korosu dün öğlen TRT Türkü’de canlı proğram yaptı. Selma Talar’ın yapım ve yönetimindeki gençlik korosunun proğramında geleceğin sanatçı adayları 15 türkü okudu, kulaklarımızın paslarını açtılar. Aslında birbirinden zorlu parçaları hem koro hem de solo halinde seslendiren gençler, dinleyicilerinden büyük bir alkış aldılar. TRT’de bu canlı performasın programdan önce bizzat provasını izlerken bir şey dikkatimi çekti. Biri, stüdyoda elindeki kamerayla görüntü alıyor, fotoğraf çekiyor, hatta türkü aralarında sanatçı adaylarına su filan veriyor! Anlayacağınız, getir-götür işleri yapıyor! TRT’nin değerli saz sanatçılarının da bulunduğu ortamda kimse de bu adamı yadırgamıyor. Kimdir, nedir diye merak ettim, sonunda ilginç bir şeyle karşılaştım. Meğer stüdyoda bir görevli gibi çalışan o kişi Yıldız hanımın emekli kurbay albay eşi Fikret Savaş’mış! Her koro çalışmasında eşine fahri olarak yardımcı olan Fikret albay, inanılmaz ilgili ve özverili biri. Eşi Yıldız hanımı o çalışmalarında bir an olsun yalnız bırakmayan Fikret Albay, gide-gele türkü aşığı olmuş, ne eşinden ne de korodan bir an olsun ayrılmıyor. Sohbetimizde anladık ki aynı zamanda sempatik biri de Fikret bey. Ne bileyim, karı kocanın bu dayanışmasını ben çok önemsedim ve değerli bulduğum için de sizinle paylaşayım istedim!
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Senin, bir karakter olman, bir karakterin olduğu anlamına gelmez! (Pulp Fiction)
Buz Pateni Federasyonu seçimi için oy kullanmak üzere olduğum bir esnada bizim İHA’dan sevgili Ayhan Türkez verdi o vefat haberini. Kendimden geçmiştim adeta. İnanmıyor, inanmak istemiyordum. Kocaeli’nde bir ay önce karşılaşmıştık. En son geçen Perşembe günü aramıştı telefonla beni. Erzurum’da öğrenim gören kızının Fırfırik Dergisi ile ilgili bir çalışmasında yardımcı olmamı istemişti. Elbette ki olur demiştim. Sevgili kızı ile de Salı günü (bugün) görüşme için anlaşmıştık. Yıllarca sayısız habere beraber gittiğimiz, 2 yıl da Tercüman’da mesai arkadaşlığı yaptığım Sayıl abi ile son görüşmemmiş meğer o görüşme. İyi ki de Selahattin Şener ağabey o an yanımdaydı. O da konuştu o an. Tam bir şehirliydi, güzel insandı o. Yıllar önce by-pass olmuştu ve sonunda yorgun kalbine yenik düştü. Allahım rahmetini esirgemez inşallah. Ailesinin ve basın camiasının başı sağolsun.
--
Erzurum’da diploma almak varmış!
Hadis Shiva! Yıllar önce Taliban zulmünden kaçarak Erzurum’a yerleşen dört kişilik Afgan ailesinin bir ferdi. ERVAK Başkanı Erdal Güzel’in ofisinde ilk defa tanıştığım bu 24 yaşındaki sempatik genç sığınmacı kızı diğer sığınmacılardan ayıran farklı bir özelliği var, hayran kaldım! Hadis, Erzurum’da Üniversite öğretimi yapan ve mezun olan ilk sığınmacı ünvanını alarak tarihe geçti. Atatürk Üniversitesi Fars Dili Edebiyat Bölümünden mezun olan Hadis, diplomasını da dün akşam aldı ve Üniversite okumasında büyük emeği geçen, geldiği günden beri hep ‘Büyük baba’ dediği Erdal Güzel ile o mutluluğu paylaştı. 2011 yılında geldiği Erzurum’da öncelikle Türkçe öğrenmeye çalışan ve bugün ana dili gibi Türkçe bilen bir konuma gelen Hadis, cehdetti o okulu bitirmesini bildi. Erzurum Göç İdaresi’nde tercümanlık da yapan Hadis’e bundan sonraki hedefini sordum. Dedikleri çok anlamlıydı: Herşeyden önce yazar olmak istiyorum. İnsanlık adına savaş veren yerlerde olmak istiyorum!
--
Şaşırmayan parmak kaldırsın!
Sezon başında BB Erzurumspor’un play-off’a çıkabileceğine, hatta aynı sezon süper lige yükseleceğine sanmam ki kimse inanmış olsun. Buna o kulübün doğal başkanı Mehmet Sekmen de dahil! Ama geçen süre zarfına görüldü ki hiç akılda olmamasına rağmen BB Erzurumspor hem play-off’un hem de süper ligin kapısına dayanmış durumda. Açıkça görülüyor ki hafta sonu Altınordu deplasmanında dananın kuyruğu kopacak ve maçın favorisi kesinlikle Erzurum takımı. Zaten play-off’a çıkması halinde de ben şahsen bu takımın o dörtlü grup içerisinde en şanslı takım olduğunu söylemiştim, yine aynı sözümdeyim. Ve yine diyorum, bu takım play-off’a çıkamayabilir de ama çıkarsa da süper lige yükseleceğine de artı inanmaya başladım. Size de inansanız iyi olur diyorum. Açıkça görülüyor. İbre hep mavi-beyazlılardan yana. Kuşkusuz bu duruma gelmesinde en büyük etken oyuncu kadrosu değil! Mehmet Altıparmak’ın yönetimindeki teknik heyet de gelinen bu noktada çok etken değil. Bana göre BB Erzurumspor’u bugün iddialı duruma sokan faktörler kısaca şunlardı:
-Erhan Çelenk’in her geçen gün yükselen inanılmaz form grafiği.
-Kaleci Hakan’ın kritik maçlardaki kritik kurtarışları.
-Maç kazdıkça oyuncuların olaya inanması, birlik beraberliğin tesisi!
-Lige büyük umutlarla giren Giresun, Elazığ, İstanbul ve Balıkesir gibi bazı takımların istikrarsız saha sonuçları.
-Daha ilk yarı bittiğinde Manisa ve Gaziantep gibi iki yakımın lige havlu atmış olması, küme düşme stresini fazla üzerinde hissetmemesi.
-Erzurum takımının iç sahada hiç maç kaybetmemesi.
-Balıkesir maçı hariç bütün maçlarda son saniyede bile maçı bırakmaması, yenilse bile kolay kolay yenilmemiş olması!
-Rakip takımlara hücumcu takım ve hoca algısının oluşturulması, çekinilen bir takım havası verilmiş olması!
-İdari yönetimin teknik heyete müdahale etmemesi, kadro yapılanmasında yetkiyi hocaya vermesi.
-Ve herşeyden önce Osman Özköylü’den sonra ligi çok iyi tanıyan Mehmet Altıparmak gibi bir teknik adam ile anlaşılması, Zafer Demir gibi efsane kadronun kaptanlarından birinin görevlendirilmiş olması!
--
Bu okulun öğrencilerine bayılıyorum!
Erzurum Sabancı İlköğretim Okulu, son yıllarda yaptığı farklı etkinlikleri ile dikkat çeken bir okul. Geçen ay Afrin etkinliği yapan ve okul bahçesinde düzenlenen törenle ‘Ordumuzun yanındayız’’ mesajı veren Sabancı İlköğretim Okulu öğrencileri, dün de ayrı bir etkinlikle gönüllerde taht kurdular. Öğrenciler, Öğretmenleri Ahmet Turan Uzunoğlu, Çiğdem Ardahanlı ve Hacer Ateş nezaretinde Mili Egemenlik Haftası münasebetiyle önce Atatürk Evi’ni ziyaret etti, atanın yatağına karanfil koydu, şiir okudular. Daha sonra Şehitliği ziyaret eden öğrenciler, burada da şehitlere dua etti, onları hayırla yadettiler, vefalarını gösterdiler. Bu öğrencilerin bir başka durağı da Kongre binası oldu. Milli mücadelenin başlangıç yeri olan kongre binasında düzenlenen programa da iştirak eden öğrenciler, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasını dolu dolu geçirdi, yine bir farkındalık ortaya koydular.
--
Dikkat! Komutan sağda!
Sevgili Didem Dilara Duman yönetimindeki Çocuk Korosu’nu dinlemiştim ama hiç TRT’nin Gençlik korosunu dinlemek nasip olmamıştı. İsmail Bingöl’ün öve öve bitirmediği o koroyu dinleme şansına dün kavuştum. TRT Türk Halk Müziği sanatçılarından Yıldız Demirkol Savaş’ın şefliğindeki Gençlik Korosu dün öğlen TRT Türkü’de canlı proğram yaptı. Selma Talar’ın yapım ve yönetimindeki gençlik korosunun proğramında geleceğin sanatçı adayları 15 türkü okudu, kulaklarımızın paslarını açtılar. Aslında birbirinden zorlu parçaları hem koro hem de solo halinde seslendiren gençler, dinleyicilerinden büyük bir alkış aldılar. TRT’de bu canlı performasın programdan önce bizzat provasını izlerken bir şey dikkatimi çekti. Biri, stüdyoda elindeki kamerayla görüntü alıyor, fotoğraf çekiyor, hatta türkü aralarında sanatçı adaylarına su filan veriyor! Anlayacağınız, getir-götür işleri yapıyor! TRT’nin değerli saz sanatçılarının da bulunduğu ortamda kimse de bu adamı yadırgamıyor. Kimdir, nedir diye merak ettim, sonunda ilginç bir şeyle karşılaştım. Meğer stüdyoda bir görevli gibi çalışan o kişi Yıldız hanımın emekli kurbay albay eşi Fikret Savaş’mış! Her koro çalışmasında eşine fahri olarak yardımcı olan Fikret albay, inanılmaz ilgili ve özverili biri. Eşi Yıldız hanımı o çalışmalarında bir an olsun yalnız bırakmayan Fikret Albay, gide-gele türkü aşığı olmuş, ne eşinden ne de korodan bir an olsun ayrılmıyor. Sohbetimizde anladık ki aynı zamanda sempatik biri de Fikret bey. Ne bileyim, karı kocanın bu dayanışmasını ben çok önemsedim ve değerli bulduğum için de sizinle paylaşayım istedim!
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Senin, bir karakter olman, bir karakterin olduğu anlamına gelmez! (Pulp Fiction)