Sıcakların hakimiyeti yavaş yavaş kendisini serin rüzgarların eline teslim etmek üzere…
Sanmayın ki, yarın dünden daha yakıcı olacak!
Olamaz…
Hayatın akışına aykırı.
Şu an elinizi alnınıza atıp terinizi silmeye çalışırken bu söylediklerime inanmak bekli zor ama geçmiş senelerden tecrübelerimiz dikilip karşımıza inkar etmemizi engelliyor.
Yani hayat bir mutlak kanun etrafında durmaksızın dönüyor.
İnsanlar bu kontrolü mümkünsüz döngünün adına zaman diyor ve büyük anaforun içerisinde tutunabildikleri küçücük bir kıyı olan cüz-i iradeleriyle kendilerini göstermeye çalışıyorlar.
İyilik yaparlarsa iyi olarak ebediyyen anılacaklar…
Kötülükleri de elbette peşlerini bir an olsun bırakmayacak!
Büyük fotoğrafı küçültelim başımızın dönmediği dar alana kadar objektiflerimizi çevirelim. Ne çıkıyor karşımıza yaşadığımız hayat elbette.
Ailemizle, komşularımızla, hemşehrilerimizle, milletimizle ve dünyayla ilişkilerimiz bu çerçevenin içerisine oturuyor.
Bakın geçen ay br seçim yaşadı ülkemiz ve bizim bir oyumuz kendi nehrimiz içerisinde birleşti ve bir damlamız neticeyi ilan etti.
Demek ki, hiçbirimiz önemsiz, hiçbirimizin fikirleri dikkate alınmaya değmez değil.
Bizim nehirde damlayı oluşturan fikrimizin aktığı okyanusu kirletiyor mu yoksa onu daha temiz ve yaşanılabilir kılacak kadar saf ve hakikate uygun mu meselemiz bu olmalı.
Çünkü sorumsuzmuşuz gibi hareket etsek de hepimiz yaptıklarımızdan mesulüz.
Epey sıkıntı çekerek geldiğimiz yolda bir fasıla nefes almanın devam eden yürüyüşümüze de faydası olacağı muhakkak.
Bu söylediğimi ülkemiz düzlemine getirirsek sonuçlara bakıp şahsi arzu ve çıkarlarımıza aykırı gibi göründüğü için gerçekleri görmezden gelmek insan olarak faydamıza olamayacağı gibi, toplumunda yararına olamaz.
Aynen ne yazık ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı gibi.
Herşey tamamlandıktan ve onbinlerce gözlemcinin, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı dahil neredeyse herkesin seçim güvenliği ve adaleti hususunda bir tereddüdü kalmamış olmasına rağmen seçimlerin adil olmadığını söylemek açıkça görülüyor ki, günü bile kurtarmıyor.
Koltuğu bu yolla kurtarmanın mümkün olamayacağı gibi.
Yeni bir yönetim sistemiyle tanıştık.
Gerçekten farklı ve şaşırtıcı sonuçlarını görmeye başladık.
Önce garipsedik fakat düşününce isabetli oluşunu anlayıp bir süre tanımanın iyi olacağına karar verdik.
Bunu ben değil bu sistem değişikliğine karşı olan pek çok grup söylüyor.
İşin içinden, piyasanın kalbinden gelen bakanlar gerçekten iyi bir fikirmiş gibi duruyor.
Bu ülkeyi seven herkesin bu değişime bir şans vermesi gerekiyor ve veriyor gibi de görünüyor.
Çünkü bu devletin gerçekten bir beka sorunu var…
Etrafını sarmalamış düşmanları, terör odakları var.
Ve bizim başka yaşayacak vatanımız ve kalbimizi verebileceğimiz ay yıldızdan gayri bayrağımız yok.
Gelin bu kez başaralım diye duamız ve çabamız aynı okyanusa aksın.
Dolar yükseliyor diye sevinmek ahlaksızlıktır.
Enflasyon çift haneleri gördü diye el ovuşturmak hainliktir.
Faizler aldı başını gidiyor şeklinde salya akıtmak insanca bir hareket değildir.
Ekonomi başarısız olursa problem Berat Albayrak’tan çok bu milleti sıkıntıya düşürecek sonuçlar doğuracaktır. Elinde kadehler “damat!” diyerek ileri geri konuşanların rüyalarındaki prensi biz zaten biliyoruz. Fakat bu millet yeniden Kemal Derviş’leri kasasının başına oturtacak kadar sağduyusunu kaybetmedi bilsinler.
O sizin hayalinizdeki yağmalanan Türkiye’yi inşallah artık rüyanızda bile göremeyeceksiniz.
Sanmayın ki, yarın dünden daha yakıcı olacak!
Olamaz…
Hayatın akışına aykırı.
Şu an elinizi alnınıza atıp terinizi silmeye çalışırken bu söylediklerime inanmak bekli zor ama geçmiş senelerden tecrübelerimiz dikilip karşımıza inkar etmemizi engelliyor.
Yani hayat bir mutlak kanun etrafında durmaksızın dönüyor.
İnsanlar bu kontrolü mümkünsüz döngünün adına zaman diyor ve büyük anaforun içerisinde tutunabildikleri küçücük bir kıyı olan cüz-i iradeleriyle kendilerini göstermeye çalışıyorlar.
İyilik yaparlarsa iyi olarak ebediyyen anılacaklar…
Kötülükleri de elbette peşlerini bir an olsun bırakmayacak!
Büyük fotoğrafı küçültelim başımızın dönmediği dar alana kadar objektiflerimizi çevirelim. Ne çıkıyor karşımıza yaşadığımız hayat elbette.
Ailemizle, komşularımızla, hemşehrilerimizle, milletimizle ve dünyayla ilişkilerimiz bu çerçevenin içerisine oturuyor.
Bakın geçen ay br seçim yaşadı ülkemiz ve bizim bir oyumuz kendi nehrimiz içerisinde birleşti ve bir damlamız neticeyi ilan etti.
Demek ki, hiçbirimiz önemsiz, hiçbirimizin fikirleri dikkate alınmaya değmez değil.
Bizim nehirde damlayı oluşturan fikrimizin aktığı okyanusu kirletiyor mu yoksa onu daha temiz ve yaşanılabilir kılacak kadar saf ve hakikate uygun mu meselemiz bu olmalı.
Çünkü sorumsuzmuşuz gibi hareket etsek de hepimiz yaptıklarımızdan mesulüz.
Epey sıkıntı çekerek geldiğimiz yolda bir fasıla nefes almanın devam eden yürüyüşümüze de faydası olacağı muhakkak.
Bu söylediğimi ülkemiz düzlemine getirirsek sonuçlara bakıp şahsi arzu ve çıkarlarımıza aykırı gibi göründüğü için gerçekleri görmezden gelmek insan olarak faydamıza olamayacağı gibi, toplumunda yararına olamaz.
Aynen ne yazık ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı gibi.
Herşey tamamlandıktan ve onbinlerce gözlemcinin, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı dahil neredeyse herkesin seçim güvenliği ve adaleti hususunda bir tereddüdü kalmamış olmasına rağmen seçimlerin adil olmadığını söylemek açıkça görülüyor ki, günü bile kurtarmıyor.
Koltuğu bu yolla kurtarmanın mümkün olamayacağı gibi.
Yeni bir yönetim sistemiyle tanıştık.
Gerçekten farklı ve şaşırtıcı sonuçlarını görmeye başladık.
Önce garipsedik fakat düşününce isabetli oluşunu anlayıp bir süre tanımanın iyi olacağına karar verdik.
Bunu ben değil bu sistem değişikliğine karşı olan pek çok grup söylüyor.
İşin içinden, piyasanın kalbinden gelen bakanlar gerçekten iyi bir fikirmiş gibi duruyor.
Bu ülkeyi seven herkesin bu değişime bir şans vermesi gerekiyor ve veriyor gibi de görünüyor.
Çünkü bu devletin gerçekten bir beka sorunu var…
Etrafını sarmalamış düşmanları, terör odakları var.
Ve bizim başka yaşayacak vatanımız ve kalbimizi verebileceğimiz ay yıldızdan gayri bayrağımız yok.
Gelin bu kez başaralım diye duamız ve çabamız aynı okyanusa aksın.
Dolar yükseliyor diye sevinmek ahlaksızlıktır.
Enflasyon çift haneleri gördü diye el ovuşturmak hainliktir.
Faizler aldı başını gidiyor şeklinde salya akıtmak insanca bir hareket değildir.
Ekonomi başarısız olursa problem Berat Albayrak’tan çok bu milleti sıkıntıya düşürecek sonuçlar doğuracaktır. Elinde kadehler “damat!” diyerek ileri geri konuşanların rüyalarındaki prensi biz zaten biliyoruz. Fakat bu millet yeniden Kemal Derviş’leri kasasının başına oturtacak kadar sağduyusunu kaybetmedi bilsinler.
O sizin hayalinizdeki yağmalanan Türkiye’yi inşallah artık rüyanızda bile göremeyeceksiniz.