Anıtkabir'de çektiği ve sosyal medyada yayınladığı videoda Atatürk'e hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklanan Erzurum’un İspir ilçesinden Safiye İnci, ifadesinde "Herhangi bir amacım yoktu. Bir anlık boşluğuma, cahilliğime geldi" diye savunma yapmış.
İnci, savcıya verdiği ifadesinde hakaret olayını şöyle anlatmış: "Videoyu kendi isteğimle çektim. Bana kimse yardım etmedi. Herhangi bir amacım yoktu. Bir anlık boşluğuma, cahilliğime geldi. 8 yaşından beri kapalıyım. Yaklaşık 6 yıldır da çarşaf giyiyorum. Bu olayı da herhangi bir provoke amaçlı yapmadım. 20 Temmuz 2018 tarihinde Instagram'daki hesabıma çekip attım ve yaklaşık 5 dakika sonra da bu görüntüleri hesabımdan sildim. Halam ve kuzenlerim çektiğim videoyu gördükleri zaman videoyu kaldırmam için beni uyardılar, ben de videoyu 5 dakika içinde kaldırdım. Ardından ailem tarafından özür videosu çekmem yönünden uyarıldım. Ben çekmeyince kuzenim E.A. benim adıma bu özür videosunu çekip kendi Instagram hesabından büyük sayfalara attı. Video içeriğinden kullandığım ifadelerden dolayı çok pişmanım, bunun suç olduğunu bilmiyordum. Herkesten çok özür diliyorum."
Şimdi bu ne lahana bu ne perhiz! ‘Pişmanım, suç olduğunu bilmiyordum!’ sözleri bir özür kabul edilebilir mi? Sen çocuk musun, deli misin, akıllı mısın? Yaptığın işin hukuki sorumluluğu bir yana, örtünen genç bir bayan olarak, inancın, yaptığın hakarete cevaz veriyor mu? Herkesin inancının özel olduğunu bilmiyor musun? Atatürk’e hakaret ederek şahsın ve inandığın İslam adına ne kazanmış oldun?
Türkiye’de kısa sürede tanınmanın yollarından biri İnci’nin tutuğu yoldur: Medyayı kullanarak dine, imana ya da Atatürk’e veya Erdoğan’a hakaret etmek! Oysa küfretmek, hakaret yağdırmak, düşüncesi gelişmemiş insanlara özgü bir tutumdur.
Şunu öğrenemedik gitti: İfade özgürlüğü şahıslara ve inançlara hakaret özgürlüğü demek değildir. Hakaret, küfür, dini inancımıza göre zaten suç ve ahlaksızlık. Kılık kıyafetiyle dindarlığını ortaya koyan birinin kabahatini katmerleştiren ise zoru görünce, ‘Pişmanım, suç olduğunu bilmiyordum!’ savunmasının ardına sığınması.
İnci, savcıya verdiği ifadesinde hakaret olayını şöyle anlatmış: "Videoyu kendi isteğimle çektim. Bana kimse yardım etmedi. Herhangi bir amacım yoktu. Bir anlık boşluğuma, cahilliğime geldi. 8 yaşından beri kapalıyım. Yaklaşık 6 yıldır da çarşaf giyiyorum. Bu olayı da herhangi bir provoke amaçlı yapmadım. 20 Temmuz 2018 tarihinde Instagram'daki hesabıma çekip attım ve yaklaşık 5 dakika sonra da bu görüntüleri hesabımdan sildim. Halam ve kuzenlerim çektiğim videoyu gördükleri zaman videoyu kaldırmam için beni uyardılar, ben de videoyu 5 dakika içinde kaldırdım. Ardından ailem tarafından özür videosu çekmem yönünden uyarıldım. Ben çekmeyince kuzenim E.A. benim adıma bu özür videosunu çekip kendi Instagram hesabından büyük sayfalara attı. Video içeriğinden kullandığım ifadelerden dolayı çok pişmanım, bunun suç olduğunu bilmiyordum. Herkesten çok özür diliyorum."
Şimdi bu ne lahana bu ne perhiz! ‘Pişmanım, suç olduğunu bilmiyordum!’ sözleri bir özür kabul edilebilir mi? Sen çocuk musun, deli misin, akıllı mısın? Yaptığın işin hukuki sorumluluğu bir yana, örtünen genç bir bayan olarak, inancın, yaptığın hakarete cevaz veriyor mu? Herkesin inancının özel olduğunu bilmiyor musun? Atatürk’e hakaret ederek şahsın ve inandığın İslam adına ne kazanmış oldun?
Türkiye’de kısa sürede tanınmanın yollarından biri İnci’nin tutuğu yoldur: Medyayı kullanarak dine, imana ya da Atatürk’e veya Erdoğan’a hakaret etmek! Oysa küfretmek, hakaret yağdırmak, düşüncesi gelişmemiş insanlara özgü bir tutumdur.
Şunu öğrenemedik gitti: İfade özgürlüğü şahıslara ve inançlara hakaret özgürlüğü demek değildir. Hakaret, küfür, dini inancımıza göre zaten suç ve ahlaksızlık. Kılık kıyafetiyle dindarlığını ortaya koyan birinin kabahatini katmerleştiren ise zoru görünce, ‘Pişmanım, suç olduğunu bilmiyordum!’ savunmasının ardına sığınması.