Şurası bir gerçek ki o Nobre’yi biz çok ararız!
Bunu söylemem sadece Nobre’nin oyuncu kalitesinden kaynaklı bir şey değil. Daha çok onun hem Erzurum takımı hem de seyirci üzerindeki pozitif sinerjisiyle ilgili. Bir adam çok adam derler ya. İşte Nobre o çok adamlardandı! Ben bugün olmuş halen daha Nobre’nin hem de bu şekilde bu takımdan koparılmış olmasına akıl erdiremiyorum. Herşeyin bir şaka olduğunu sanıyorum. Hele hele beni en çok şaşırtan da Mehmet Sekmen’dir. Her fırsatta kendisine ‘’Baba’’ diyen Nobre’nin gidişine nasıl müsaade etti, vallahi şaşırmış durumdayım. Hoş ben Sekmen’in de bu ayrılığa rıza gösterdiğini sanmıyorum ama belli ki mevcut yönetimin işlerine karışmama adına olaya müdahil olmak istememiş. Yoksa Erzurum’un reklam yüzü haline gelmiş böylesine kıymetli bir futbolcunun gitmesini kabullenmiş olsun. Bir şey daha söyleyeyim, gerek Ankaragücü ve gerekse Karabük ile oynanan hazırlık maçlarını seyrettim. Açıkçası oluşturulan veya oluşturulacak takım ve oyun konusunda bir tad alamadım. Hadi tad alamadım demeyeyim de, bir şey anlamadım diyeyim. İnşallah Gümüşhane ile yapılacak hazırlık maçında aşağı yukarı bir kanaate ulaşırım. Bu arada şunu da söyleyeyim, özellikle yeni transferlere daha çok odaklanırken gözlerimle maçlar süresince hep Nobre’yi aradığımı ve özlediğimi söylemeden de geçemeyeceğim! Zannım odur ki lig başlamadan daha bir iki oyuncu daha kadroya alırız ama Nobre’yi de bayağı bir ararız!
NOT: Teknik direktör Mehmet Altıparmak’ın da G.Birliği’ne imza atan Nobre’nin ayrılışından Mehmet Sekmen kadar rahatsız olduğuna adım kadar eminim.
Yıldız’dan kastınız ne?
Bakıyorum da, BB Erzurumspor taraftarını Özer Hurmacı, Emrah Baysan ve Egemen Korkmaz kesmemiş olacak ki yeni yıldız oyuncu istiyor. Yıldız oyuncudan kasıt sanırım isimli oyuncular. Bu anlaşılabilir bir şey. Erzurum taraftarının öteden beri isimli oyuncu görme arzusu vardı, doğal da karşılamak lazım bunu. Ama bunu yıldız oyuncu olarak değerlendirirsen yanlış yaparsın. Ona bakarsan Erzurum’da yıldız oyuncu say say bitmez. Mesela Erhan Çelenk! Bana göre yıldızın kralı. O geçen sezon itibariyle Erzurumspor için çok şey ifade eden bir oyuncudur. Hakan Cambazoğlu’nu, Taylan Antalyalı’yı, Hakan Arslan’ı falan saymıyorum bile. İnanıyorum ki Erhan bugün her hocanın kadrosunda görmek istediği bir adamdır. Ben şahsen yeni sezonda herkesten çok Erhan’ın ne yapacağını merak edip duruyorum. Yine oyuna ve skora etkisi olacak mı, kafam orada. Ben onbirde Erhan’ı göreyim bir, gerisine bakarız. Yıldız yıldız diyenler uzağa değil, Erhan’a bir bakmaları yeter de artar bile. Yoksa yanlıyor muyum?
Kablolu TV!
Geçen gün Erzurum Halk Oyunları Derneği’nde TRT Müzik kanalını izliyorum. Orada zaten gün içerisinde genelde o kanal açıktır ve bu durumdan da orada oturan herkes memnundur. Rahmetli TSM sanatçılarından Taner Şener, çok sevdiğim parçalarından olan Zambak Zamanı’nı söylüyor ekranda. Dikkat ediyorum, nostaljik sanatçı ve parçaların yeraldığı proğramda Taner Şener’in elinde büyükçe bir mikrofon var. Nasıl taşıyormuş, şimdi merak ediyor insan. Bırak mikrofonu, aman Allahım, o ne kadar uzun kablo? Tabi o zamanları hatırlıyorum. Mikrofon kameraya bağlı, ancak o şekilde ses çıkabiliyor. Ama kablonun o kadar kalın ve uzunluğu o günlerden dikkatimizi çekmezmiş meğer, yıllar sonra seyredince yeni dikkatimi çekiyor. Rahmetli bir yandan şarkısını seslendirirken bir yandan da mikrofon ve ona bağlı kablosuyla cebelleşiyormuş meğerse! Evet, evet. O zamanlar hiç de yadırgamıyormuşuz, bugünleri, bugünkü teknolojiyi aklımıza getiremediğimiz için olsa gerek!
Ben de sanmıştım ki..
Ben de Ali Ravi Caddesi ile Karayollarının kesiştiği kavşağın çarprazında yeralan Çocuk Yuvası’nın yıkılıp oraya Kayakyolu’na çıkan paralel yol yapılacağını sandığım için çok sevinmiştim. O sevincim gerçeği öğrenince doğrusu kursağımda kaldı. Meğer o eski Çocuk Yuvası yıkılıp yerine yeni bir bina yapılacakmış! Hem de TRT Erzurum Radyosu’nun da kapatılacağının söylendiği bir dönemde yıkılan o binanın yerine Palandöken Sosyal Hizmetler İlçe Müdürlüğü binası dikilecekmiş! Akıl dışı bir düşünce. Birileri eğer öyle bir bina yapmayı akıllarından geçiriyorsa hiç değilse o yıllardır hayalini kurduğumuz paralel yol için de kafa patlatsın, proje üretsin. Bir ilçeye hizmet binasından çok Kayakyolu’na direkt çıkacak bir yol daha elzemdir.
İlahiyatçı hocamla Spor Okulu buraya kadar!
Prof.Dr. Osman Elmalı, son yıllarda tanışmaktan büyük mutluluk duyduğum adamlardan biridir. İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden olan Elmalı hoca, bir süredir BESYO olarak da bilinen Spor Bilimleri Fakültesi’nde dekan olarak görev alıyordu. Bir İlahiyatçı kimliğine rağmen bir spor okulunun yönetici olması yadırganan bir durumdu ama okulda profesör olmadığı için dışarıdan böyle bir atama kaçınılmaz bir şeydi. Bu yeni bir şey değildi zaten. Öteden beri okulda dekan atamaları hep o şekildeydi. Sonunda okulun ard arda profesörleri olmaya başladı. İlhan Şen’den sonra Murat Kaldırımcı ve Necip Kishalı da profesör olunca bu 3 kişiden birine de haliyle dekanlık yolu göründü. YÖK, o ilahiyatçı dekanın oturmasını daha istemedi ve okulun profesörlerinden Necip Kishalı’yı dekan olarak atadı. Tabi bu atama en çok da Rektör Porf.Dr.Ömer Çomaklı’nın isteği ve talebi üzerine oldu. Zira Prof.Dr.Kishali aynı zamanda Rektörün de danışmanıydı. Dolayısıyla bir süreden beridir okulun dekanlığını yapan Osman Elmalı hocaya da kendi okulunun yolu göründü. Çalışma arkadaşlarıyla vedalaştı, masasını topladı, okuluna geri döndü. Spor Bilimleri Fakültesi’nin çiçeği burnundaki dekanı Prof.Dr. Necip Kishalı, yeni görevine başladı. Bu arada, okulun sevilen hocalarından Doç.Dr.Ahmet Şirinkan da aynı fakülteye dekan yardımcısı oldu. Her iki atama da Üniversite ve şehir merkezinde memnunlukla karşılandı.
Ankara’yı azalmış buldum!
Yılda en az iki-üç defa giderim Ankara’ya. Bu yıl ikinci gidişimdi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden midir nedir, bu defa o kalabalık Ankara’yı daha sakin ve az buldum. Özellikle mesai saatlerinde yaya ve kara trafiğine şahitlik ettim, eski yoğunluktan eser yoktu. Kızılay Caddesinde in-cin neredeyse top oynuyordu. Bunu mutlaka bir sebebi çoğu kişi ile birlikte TBMM’nin de tatile gitmiş olması. Yoksa Ankara hiç bu kadar sakin olmazdı, olamazdı.
Eğer bakan yapsaydı ben o listede olurdum!
Hafta sonunu geçirdiğim Ankara’da Cumartesi akşamı eski mebuslarımızdan Adnan Yılmaz ile buluştum. Mebusluktan sonra Ankara’ya yerleştiğini ve ticarete atıldığını söyleyen Adnan ağabey ile 4 saate yakın sohbetimizde konu tabii ki Erzurum’du. 24 Haziran seçimlerinde AK Pati listesinin Recep Akdağ tarafından yapıldığı iddialarını hatırlattığım Yılmaz, ilginç bir şey söyledi ve ‘’Ben de duyuyorum ama kesinlikle bu iddia doğru değil. Eğer bakanımız Recep Akdağ yapmış olsaydı ben illa ki o listede olurdum’’ dedi. Erzurum’un plakası da olan 25’nci dönem vekillik yapmış olmasının onun için hayatının en anlamlı şeyi olduğunu ifade eden Yılmaz, ‘’Ben de vekil seçilmeden önce vekillikten sonra Erzurum’a yerleşeceğim demiştim. Ama yapamadım, o sözümü tutamadım. Büyük konuşmuşum!’’ ifadesini de kullandı. Adnan ağabeyi, kendisini sorup sual edenlere de ‘’iyiyim, rahatım yerinde’’ mesajını yolladı.
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Sen gönlünü defter yaparsan, gelip karalayan çok olur.
DUVARIN DİLİ : Boşuna dönüyor dünya. Bende çift okey var!
Bunu söylemem sadece Nobre’nin oyuncu kalitesinden kaynaklı bir şey değil. Daha çok onun hem Erzurum takımı hem de seyirci üzerindeki pozitif sinerjisiyle ilgili. Bir adam çok adam derler ya. İşte Nobre o çok adamlardandı! Ben bugün olmuş halen daha Nobre’nin hem de bu şekilde bu takımdan koparılmış olmasına akıl erdiremiyorum. Herşeyin bir şaka olduğunu sanıyorum. Hele hele beni en çok şaşırtan da Mehmet Sekmen’dir. Her fırsatta kendisine ‘’Baba’’ diyen Nobre’nin gidişine nasıl müsaade etti, vallahi şaşırmış durumdayım. Hoş ben Sekmen’in de bu ayrılığa rıza gösterdiğini sanmıyorum ama belli ki mevcut yönetimin işlerine karışmama adına olaya müdahil olmak istememiş. Yoksa Erzurum’un reklam yüzü haline gelmiş böylesine kıymetli bir futbolcunun gitmesini kabullenmiş olsun. Bir şey daha söyleyeyim, gerek Ankaragücü ve gerekse Karabük ile oynanan hazırlık maçlarını seyrettim. Açıkçası oluşturulan veya oluşturulacak takım ve oyun konusunda bir tad alamadım. Hadi tad alamadım demeyeyim de, bir şey anlamadım diyeyim. İnşallah Gümüşhane ile yapılacak hazırlık maçında aşağı yukarı bir kanaate ulaşırım. Bu arada şunu da söyleyeyim, özellikle yeni transferlere daha çok odaklanırken gözlerimle maçlar süresince hep Nobre’yi aradığımı ve özlediğimi söylemeden de geçemeyeceğim! Zannım odur ki lig başlamadan daha bir iki oyuncu daha kadroya alırız ama Nobre’yi de bayağı bir ararız!
NOT: Teknik direktör Mehmet Altıparmak’ın da G.Birliği’ne imza atan Nobre’nin ayrılışından Mehmet Sekmen kadar rahatsız olduğuna adım kadar eminim.
Yıldız’dan kastınız ne?
Bakıyorum da, BB Erzurumspor taraftarını Özer Hurmacı, Emrah Baysan ve Egemen Korkmaz kesmemiş olacak ki yeni yıldız oyuncu istiyor. Yıldız oyuncudan kasıt sanırım isimli oyuncular. Bu anlaşılabilir bir şey. Erzurum taraftarının öteden beri isimli oyuncu görme arzusu vardı, doğal da karşılamak lazım bunu. Ama bunu yıldız oyuncu olarak değerlendirirsen yanlış yaparsın. Ona bakarsan Erzurum’da yıldız oyuncu say say bitmez. Mesela Erhan Çelenk! Bana göre yıldızın kralı. O geçen sezon itibariyle Erzurumspor için çok şey ifade eden bir oyuncudur. Hakan Cambazoğlu’nu, Taylan Antalyalı’yı, Hakan Arslan’ı falan saymıyorum bile. İnanıyorum ki Erhan bugün her hocanın kadrosunda görmek istediği bir adamdır. Ben şahsen yeni sezonda herkesten çok Erhan’ın ne yapacağını merak edip duruyorum. Yine oyuna ve skora etkisi olacak mı, kafam orada. Ben onbirde Erhan’ı göreyim bir, gerisine bakarız. Yıldız yıldız diyenler uzağa değil, Erhan’a bir bakmaları yeter de artar bile. Yoksa yanlıyor muyum?
Kablolu TV!
Geçen gün Erzurum Halk Oyunları Derneği’nde TRT Müzik kanalını izliyorum. Orada zaten gün içerisinde genelde o kanal açıktır ve bu durumdan da orada oturan herkes memnundur. Rahmetli TSM sanatçılarından Taner Şener, çok sevdiğim parçalarından olan Zambak Zamanı’nı söylüyor ekranda. Dikkat ediyorum, nostaljik sanatçı ve parçaların yeraldığı proğramda Taner Şener’in elinde büyükçe bir mikrofon var. Nasıl taşıyormuş, şimdi merak ediyor insan. Bırak mikrofonu, aman Allahım, o ne kadar uzun kablo? Tabi o zamanları hatırlıyorum. Mikrofon kameraya bağlı, ancak o şekilde ses çıkabiliyor. Ama kablonun o kadar kalın ve uzunluğu o günlerden dikkatimizi çekmezmiş meğer, yıllar sonra seyredince yeni dikkatimi çekiyor. Rahmetli bir yandan şarkısını seslendirirken bir yandan da mikrofon ve ona bağlı kablosuyla cebelleşiyormuş meğerse! Evet, evet. O zamanlar hiç de yadırgamıyormuşuz, bugünleri, bugünkü teknolojiyi aklımıza getiremediğimiz için olsa gerek!
Ben de sanmıştım ki..
Ben de Ali Ravi Caddesi ile Karayollarının kesiştiği kavşağın çarprazında yeralan Çocuk Yuvası’nın yıkılıp oraya Kayakyolu’na çıkan paralel yol yapılacağını sandığım için çok sevinmiştim. O sevincim gerçeği öğrenince doğrusu kursağımda kaldı. Meğer o eski Çocuk Yuvası yıkılıp yerine yeni bir bina yapılacakmış! Hem de TRT Erzurum Radyosu’nun da kapatılacağının söylendiği bir dönemde yıkılan o binanın yerine Palandöken Sosyal Hizmetler İlçe Müdürlüğü binası dikilecekmiş! Akıl dışı bir düşünce. Birileri eğer öyle bir bina yapmayı akıllarından geçiriyorsa hiç değilse o yıllardır hayalini kurduğumuz paralel yol için de kafa patlatsın, proje üretsin. Bir ilçeye hizmet binasından çok Kayakyolu’na direkt çıkacak bir yol daha elzemdir.
İlahiyatçı hocamla Spor Okulu buraya kadar!
Prof.Dr. Osman Elmalı, son yıllarda tanışmaktan büyük mutluluk duyduğum adamlardan biridir. İlahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden olan Elmalı hoca, bir süredir BESYO olarak da bilinen Spor Bilimleri Fakültesi’nde dekan olarak görev alıyordu. Bir İlahiyatçı kimliğine rağmen bir spor okulunun yönetici olması yadırganan bir durumdu ama okulda profesör olmadığı için dışarıdan böyle bir atama kaçınılmaz bir şeydi. Bu yeni bir şey değildi zaten. Öteden beri okulda dekan atamaları hep o şekildeydi. Sonunda okulun ard arda profesörleri olmaya başladı. İlhan Şen’den sonra Murat Kaldırımcı ve Necip Kishalı da profesör olunca bu 3 kişiden birine de haliyle dekanlık yolu göründü. YÖK, o ilahiyatçı dekanın oturmasını daha istemedi ve okulun profesörlerinden Necip Kishalı’yı dekan olarak atadı. Tabi bu atama en çok da Rektör Porf.Dr.Ömer Çomaklı’nın isteği ve talebi üzerine oldu. Zira Prof.Dr.Kishali aynı zamanda Rektörün de danışmanıydı. Dolayısıyla bir süreden beridir okulun dekanlığını yapan Osman Elmalı hocaya da kendi okulunun yolu göründü. Çalışma arkadaşlarıyla vedalaştı, masasını topladı, okuluna geri döndü. Spor Bilimleri Fakültesi’nin çiçeği burnundaki dekanı Prof.Dr. Necip Kishalı, yeni görevine başladı. Bu arada, okulun sevilen hocalarından Doç.Dr.Ahmet Şirinkan da aynı fakülteye dekan yardımcısı oldu. Her iki atama da Üniversite ve şehir merkezinde memnunlukla karşılandı.
Ankara’yı azalmış buldum!
Yılda en az iki-üç defa giderim Ankara’ya. Bu yıl ikinci gidişimdi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden midir nedir, bu defa o kalabalık Ankara’yı daha sakin ve az buldum. Özellikle mesai saatlerinde yaya ve kara trafiğine şahitlik ettim, eski yoğunluktan eser yoktu. Kızılay Caddesinde in-cin neredeyse top oynuyordu. Bunu mutlaka bir sebebi çoğu kişi ile birlikte TBMM’nin de tatile gitmiş olması. Yoksa Ankara hiç bu kadar sakin olmazdı, olamazdı.
Eğer bakan yapsaydı ben o listede olurdum!
Hafta sonunu geçirdiğim Ankara’da Cumartesi akşamı eski mebuslarımızdan Adnan Yılmaz ile buluştum. Mebusluktan sonra Ankara’ya yerleştiğini ve ticarete atıldığını söyleyen Adnan ağabey ile 4 saate yakın sohbetimizde konu tabii ki Erzurum’du. 24 Haziran seçimlerinde AK Pati listesinin Recep Akdağ tarafından yapıldığı iddialarını hatırlattığım Yılmaz, ilginç bir şey söyledi ve ‘’Ben de duyuyorum ama kesinlikle bu iddia doğru değil. Eğer bakanımız Recep Akdağ yapmış olsaydı ben illa ki o listede olurdum’’ dedi. Erzurum’un plakası da olan 25’nci dönem vekillik yapmış olmasının onun için hayatının en anlamlı şeyi olduğunu ifade eden Yılmaz, ‘’Ben de vekil seçilmeden önce vekillikten sonra Erzurum’a yerleşeceğim demiştim. Ama yapamadım, o sözümü tutamadım. Büyük konuşmuşum!’’ ifadesini de kullandı. Adnan ağabeyi, kendisini sorup sual edenlere de ‘’iyiyim, rahatım yerinde’’ mesajını yolladı.
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Sen gönlünü defter yaparsan, gelip karalayan çok olur.
DUVARIN DİLİ : Boşuna dönüyor dünya. Bende çift okey var!