Toplumun büyük kesimini ilgilendiren, “ Devlet’te çiftte standart olmamalı” diye eleştirdiğimiz Taşeron Yasası, geçtiğimiz yıl ortalarında nihayete erdi, taşeron işçileri kadroya kavuştu.
Geç kalınmış bu uygulama devletin adaletine gölge düşürüyordu. Çıkarılan yasada devlet öyle ya da böyle üzerine düşen görevi yerine getirdi. Dün özel şirketler üzerinden iş bulabilen ve kaderleri patronun iki dudağı arasında olan taşeron işçileri, kadroya geçti ve rahat bir nefes aldılar.
Ancak aldıkları nefes öyle uzun soluklu olmuş ki özellikle hastane çalışanları hala kendilerine gelememişler. Beyinlerine giden oksijen bünyelerini öylesine rahatlatmış ki bu rahatlıkta asli görevlerini unutmuşlar, kısa süre içinde…
Birkaç yıl öncesine kadar pırı pırıl parfüm kokan, hastane koridorları şimdilerde pislik içinde. Dün elinden paspası düşürmeyen, gün boyu çalışmaktan ayakları şişen personel, kadroyu alınca sırra kadem basmış.
Çünkü dün kovulma korkusu vardı, bugün o tehlike yok…
Dün tepelerinde her an onları denetleyen bir mekanizma vardı, bugün yok...
Kadro öncesi elin yumruğu balyozdu, bugün devlet eli şefkatli diye mi bu vurdumduymazlık? Devletin hantal yapısına o kadar çabuk uyum sağlamışlar ki inanılır gibi değil. İlk duyduğumda şaka sanmış, hatta epeyce bir gülmüştüm. İlk kadroya geçen temizlik işçileri kendi aralarında sohbet ediyor. Biri diğerine soruyor, “Eee biz kadroya geçtik, şimdi bu hastaneyi kim temizleyecek?”
Kadro almayı yatma zannedenler bunu hayata geçirmiş olacak ki hastane koridorları, cadde ve sokaklar pislikten geçilmiyor. Hadi işçi yatıyor diyelim, bunları denetlemesi gerekenler ne yapıyor? Nasıl olsa “devlet işi yapan da bir yapmayan da” diye mi düşünüyor?
Yapmayın, aldığınız maaşta tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Özel sektörde gereğinden fazla çalışıp devlete geçince yatmak, haktır vebaldir.
Hani denetim vardı?
Doların uçuşa geçmesinin ardından olaya el koyan Ticaret Bakanlığı ülkede haksız zam yapan işletmelere yönelik denetim yaptı. Bildik marketlere yapılan baskın haberleri çarşaf çarşaf verildi. Sanki denetimler sadece o marketler için geçerliydi, gerisi gelmedi. Oysa Türkiye’nin dört bir yanında yerel onlarca market var. Bunlarda ürünlere aynı oranda zam yaptı. Yumurtanın kolisi yüzde elli zam yedi. Yoğurt, makarna bile zam şampiyonu oldu. İnsan merak ediyor, tavuk ithal ne yedi de yumurtası bu kadar kıymete bindi. Yoğurt ithal etmeye başladık da haberimiz mi yok?
Yoksa market sahiplerinin hatırı sayılır dostları olduğu için mi bu yerel marketlere denetim yapılmıyor? Birde şu yerel marketleri denetleyin bir zahmet. Bazı marketlerde gece yarılarına kadar raflardaki ürünlerin etiketleri her gün değişiyor. Rafta duran çorbalık iki günde yüzde kırk zam yiyor. Hatta bazı marketler sistematik olarak her gün kuruş kuruş çaktırmadan zam yapıyor. Yeterince denetim olmayınca vatandaşın cebi yanıyor.
Geç kalınmış bu uygulama devletin adaletine gölge düşürüyordu. Çıkarılan yasada devlet öyle ya da böyle üzerine düşen görevi yerine getirdi. Dün özel şirketler üzerinden iş bulabilen ve kaderleri patronun iki dudağı arasında olan taşeron işçileri, kadroya geçti ve rahat bir nefes aldılar.
Ancak aldıkları nefes öyle uzun soluklu olmuş ki özellikle hastane çalışanları hala kendilerine gelememişler. Beyinlerine giden oksijen bünyelerini öylesine rahatlatmış ki bu rahatlıkta asli görevlerini unutmuşlar, kısa süre içinde…
Birkaç yıl öncesine kadar pırı pırıl parfüm kokan, hastane koridorları şimdilerde pislik içinde. Dün elinden paspası düşürmeyen, gün boyu çalışmaktan ayakları şişen personel, kadroyu alınca sırra kadem basmış.
Çünkü dün kovulma korkusu vardı, bugün o tehlike yok…
Dün tepelerinde her an onları denetleyen bir mekanizma vardı, bugün yok...
Kadro öncesi elin yumruğu balyozdu, bugün devlet eli şefkatli diye mi bu vurdumduymazlık? Devletin hantal yapısına o kadar çabuk uyum sağlamışlar ki inanılır gibi değil. İlk duyduğumda şaka sanmış, hatta epeyce bir gülmüştüm. İlk kadroya geçen temizlik işçileri kendi aralarında sohbet ediyor. Biri diğerine soruyor, “Eee biz kadroya geçtik, şimdi bu hastaneyi kim temizleyecek?”
Kadro almayı yatma zannedenler bunu hayata geçirmiş olacak ki hastane koridorları, cadde ve sokaklar pislikten geçilmiyor. Hadi işçi yatıyor diyelim, bunları denetlemesi gerekenler ne yapıyor? Nasıl olsa “devlet işi yapan da bir yapmayan da” diye mi düşünüyor?
Yapmayın, aldığınız maaşta tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Özel sektörde gereğinden fazla çalışıp devlete geçince yatmak, haktır vebaldir.
Hani denetim vardı?
Doların uçuşa geçmesinin ardından olaya el koyan Ticaret Bakanlığı ülkede haksız zam yapan işletmelere yönelik denetim yaptı. Bildik marketlere yapılan baskın haberleri çarşaf çarşaf verildi. Sanki denetimler sadece o marketler için geçerliydi, gerisi gelmedi. Oysa Türkiye’nin dört bir yanında yerel onlarca market var. Bunlarda ürünlere aynı oranda zam yaptı. Yumurtanın kolisi yüzde elli zam yedi. Yoğurt, makarna bile zam şampiyonu oldu. İnsan merak ediyor, tavuk ithal ne yedi de yumurtası bu kadar kıymete bindi. Yoğurt ithal etmeye başladık da haberimiz mi yok?
Yoksa market sahiplerinin hatırı sayılır dostları olduğu için mi bu yerel marketlere denetim yapılmıyor? Birde şu yerel marketleri denetleyin bir zahmet. Bazı marketlerde gece yarılarına kadar raflardaki ürünlerin etiketleri her gün değişiyor. Rafta duran çorbalık iki günde yüzde kırk zam yiyor. Hatta bazı marketler sistematik olarak her gün kuruş kuruş çaktırmadan zam yapıyor. Yeterince denetim olmayınca vatandaşın cebi yanıyor.