Çok kullandığım sözcükler sıralamasında beşinci sırada ‘çünkü’ sözcüğü yer almış. 350 kez de ‘çünkü’ demişim. Bu da tıpkı ‘ve’ gibi bir bağlaç; ama ‘çünkü’ bağlacı köprüler kurmaktan, birden çok şeyi birbirine iliştirmekten ziyade nedenleri ortaya sermek gibi ‘entelektüel bir işlev’ üstleniyor.
Deşiyor, otopsi yapıyor, gerçeği açığa çıkarıyor öte yandan… Onun için ben çok severim ‘çünkü’yü…
‘Çünkü’, ‘neden’ ile komşudur, ‘niye’nin kader ortağıdır.
‘Neden’i ve niye’yi layıkıyla tamamladığı zaman insanlar aydınlanır, belirsizlikler ortadan kalkar, hayat doğru raylara oturur…
Öte yandan çünkü’yü kullanmadığımız her eleştiri boşlukta kalan bir salvodur, yararsızdır…
***
İşte böyle sevgili okurum…
En çok bu sözcükleri kulanırken toplamda ise 269 bin 370 sözcük kullanmışım ve her yazımda ortalama 730 sözcükle sizin, Pusula okurlarının huzuruna çıkmışım.
Çoğu makale, bir kısmı deneme, birazı fıkra olmuş yazdıklarımın…
Onlara karşılık 4 bin 400’den biraz daha fazla e-posta almışım yazdıklarım hakkında. Her yazım için ortalama 12 ileti eder; yazdıklarıma yankılar, yanıtlar, övgüler, sövgüler…
Zaman ayırıp, lütfedip ileti gönderenlerin 3 bin kadarı (%68’i) öğretmen, okul yöneticisi, müfettiş, dolayısıyla eğitim çevresinden insanlar, dostlar, meslektaşlar…
Bütün okurlarımın kaçta kaçıdır bilemiyeceğim ama bana e-posta gönderen, olumlu veya olumsuz eleştiri paylaşanların 1200 kadarı (yaklaşık %27’si) öğrenci veya veli imiş…
Onlar da elbette eğitim çevresinden, hatta eğitimin merkez üssünden kimseler.
Bu, beni çok mutlu eden bir durum.
Küfürlere, hakaretlere, yanlış anlamalara, haksız ithamlara rağmen…
Bu yazının başında ‘Doğu Anadolu’nun tek bölge gazetesinde yazmak ve Erzurum’dan Kars’a, Ağrı’dan Hakkari’ye 14 ildeki öğretmenlere ve öğrencilere ulaşmak benim hayatım boyunca ortak olduğum en önemli sosyal sorumluluk projesidir’ derken işte bu mutluluk gerekçeme vurgu yapıyordum.
***
Yaptıklarım beni mutlu ediyor.
Yazdıklarım da…
Belki de herkes için başka başka anlamlar ifade eden bütün o ve’ler, bilgi’ler, hayat’lar, çünkü’ler, eğitim’ler arasında bir yol bulup kendi hayatımın doğrularına ulaşmaya çalışmak; hayatıma hiç tanımadığım, hiç tanışamayacağım ortaklar, dostlar, meslektaşlar, çocuklar sığdırmak, yirmi yıl önce hayalini kuramayacağım bir şeydi.
Yazmak ve sosyal medyayı kullanmak, hayal edemeyeceğim yerlere sürüklüyor beni.
Tıpkı Frank Sinatra’nın o ünlü şarkısında ‘Regrets, I’ve had a few’ diye başlayan bölümdeki gibi:
Birkaç pişmanlığım var
Ama sonrası aslında ifade etmeye değmeyecek kadar azlar
Yapmak ve görmek zorunda olduklarımı yaptım ve gördüm
Hiçbir mecburiyetim olmaksızın
Tüm işlerimi planladım ve sapa yol boyunca dikkatli adımlarla
Kendi yolumu tuttum…
(…)
Ah, My Way ne güzel bir şarkıdır!
Ve bana göre o şarkı, Ali Ekber Çiçek’in Haydar’ının bir başka kültürdeki karşılığıdır.
Benim yolum, benim hayatım, benim yazarlığım böyle bir serüvendir.
Deşiyor, otopsi yapıyor, gerçeği açığa çıkarıyor öte yandan… Onun için ben çok severim ‘çünkü’yü…
‘Çünkü’, ‘neden’ ile komşudur, ‘niye’nin kader ortağıdır.
‘Neden’i ve niye’yi layıkıyla tamamladığı zaman insanlar aydınlanır, belirsizlikler ortadan kalkar, hayat doğru raylara oturur…
Öte yandan çünkü’yü kullanmadığımız her eleştiri boşlukta kalan bir salvodur, yararsızdır…
***
İşte böyle sevgili okurum…
En çok bu sözcükleri kulanırken toplamda ise 269 bin 370 sözcük kullanmışım ve her yazımda ortalama 730 sözcükle sizin, Pusula okurlarının huzuruna çıkmışım.
Çoğu makale, bir kısmı deneme, birazı fıkra olmuş yazdıklarımın…
Onlara karşılık 4 bin 400’den biraz daha fazla e-posta almışım yazdıklarım hakkında. Her yazım için ortalama 12 ileti eder; yazdıklarıma yankılar, yanıtlar, övgüler, sövgüler…
Zaman ayırıp, lütfedip ileti gönderenlerin 3 bin kadarı (%68’i) öğretmen, okul yöneticisi, müfettiş, dolayısıyla eğitim çevresinden insanlar, dostlar, meslektaşlar…
Bütün okurlarımın kaçta kaçıdır bilemiyeceğim ama bana e-posta gönderen, olumlu veya olumsuz eleştiri paylaşanların 1200 kadarı (yaklaşık %27’si) öğrenci veya veli imiş…
Onlar da elbette eğitim çevresinden, hatta eğitimin merkez üssünden kimseler.
Bu, beni çok mutlu eden bir durum.
Küfürlere, hakaretlere, yanlış anlamalara, haksız ithamlara rağmen…
Bu yazının başında ‘Doğu Anadolu’nun tek bölge gazetesinde yazmak ve Erzurum’dan Kars’a, Ağrı’dan Hakkari’ye 14 ildeki öğretmenlere ve öğrencilere ulaşmak benim hayatım boyunca ortak olduğum en önemli sosyal sorumluluk projesidir’ derken işte bu mutluluk gerekçeme vurgu yapıyordum.
***
Yaptıklarım beni mutlu ediyor.
Yazdıklarım da…
Belki de herkes için başka başka anlamlar ifade eden bütün o ve’ler, bilgi’ler, hayat’lar, çünkü’ler, eğitim’ler arasında bir yol bulup kendi hayatımın doğrularına ulaşmaya çalışmak; hayatıma hiç tanımadığım, hiç tanışamayacağım ortaklar, dostlar, meslektaşlar, çocuklar sığdırmak, yirmi yıl önce hayalini kuramayacağım bir şeydi.
Yazmak ve sosyal medyayı kullanmak, hayal edemeyeceğim yerlere sürüklüyor beni.
Tıpkı Frank Sinatra’nın o ünlü şarkısında ‘Regrets, I’ve had a few’ diye başlayan bölümdeki gibi:
Birkaç pişmanlığım var
Ama sonrası aslında ifade etmeye değmeyecek kadar azlar
Yapmak ve görmek zorunda olduklarımı yaptım ve gördüm
Hiçbir mecburiyetim olmaksızın
Tüm işlerimi planladım ve sapa yol boyunca dikkatli adımlarla
Kendi yolumu tuttum…
(…)
Ah, My Way ne güzel bir şarkıdır!
Ve bana göre o şarkı, Ali Ekber Çiçek’in Haydar’ının bir başka kültürdeki karşılığıdır.
Benim yolum, benim hayatım, benim yazarlığım böyle bir serüvendir.