Kış yaklaşıyor…
Şimdi yağmurlar iniyor üzerimize!
Ancak şimdiye kadar yazın sıcaklarından şekvacı olanların hemen sabrı tükenecek ve kışa, soğuğa iftira dolu cümlelerle yüklenmeye başlayacaklar.
Karakış, berbat havalar daha neler neler havalarda uçuşacak.
Bu ayıbı, Allah’ın kullarına iyiliğe nankörlüğü başlamadan bitirmek için sizi iki ayet ve onun kısa tefekkürüyle baş başa bırakmak istiyorum.
Yağmurların sesini bir de böyle dinleyin.
“O, (insanlar) umutlarını kestikten sonra, yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, hakiki dosttur, övülmeye layık olandır.” Şura Suresi / 28
Sen de indir yağmurlarını…
Kendinden umudu kestikten sonra…
Başkalarından ummaktan vazgeçtikten sonra…
Enaniyetinden kalanları…
Kibrinin sinmiş kokularını…
Şehvet bulaşıklarını…
Cimrilik kalıntılarını…
Paklamak için ruhundan indir yağmurlarını!
Kudretiyle her derdi başından savabilecek olanı…
Seni yeniden yaratabilecek olanı…
Gönlünün işgaline son verebilecek olanı…
Önce şükürlü bir bulut gibi geçir kalbinden…
Ardından indir yağmurlarını!
Ve kaldır duaya bela şemsiyesi gibi avuçlarını…
Sonra anlat senin dostluğuna tenezzül edene…
Burnunu çeke çeke…
Utanmadan derdini döke döke…
İndir yağmurlarını!
Ki, yıkasın seni pişmanlık gözyaşlarında.
Ki, yeni bir umutla diriltsin kalbini.
Gününü Gece Eyleme
“Yaklaşan rahmetinin önünde müjdeleyici olarak rüzgarları gönderen Odur…”
Araf Suresi / 57
“Ey seher rüzgarı! Allah aşkına tuz ekmek hakkı için lütfet! Bilirsin ki her seher vakti ben onun yüzünden sevinirim, neşelenirim. Sen de onun yüzünden sevinir, tatlı tatlı esersin.” Mevlana Celaleddin
İçin darlanmasın…
kalbin sıkışmasın…
Bezme hayatından…
Uğradığın ihanetleri sonun belleme..
Gününü gece eyleme…
Görünenin arkasına bak!
Kim bilir bu sert rüzgarlarla Rabb’in başından hangi belaları savmakta…
Kim bilir bunca üzülmenin karşılığı seni hangi rahmetler beklemekte.
Sen bilmezsin!
Bilseydin Rahim olan Allah’ın başına asla bela getirmeyeceğini de bilirdin.
Dert sandıkların imtihanındır senin.
Aslında onlar başından yağacak büyük devletin ilk sancılarıdır!
Önce temizler Allah kalbini sana lazım gelmeyenlerden…
Sonra yağdırır da yağdırır rahmetini.
Anlayasın diye şimşeği, gök gürültüsünü gösterir sana…
O yeri yerinden sökecek gibi esen rüzgarın, aslında rahmeti nasıl taşıdığını seyrettirir!
Sonra hayat yağdırır o kasırganın arasından yeryüzüne!
Tıpkı senin kalbine yaptığı gibi…
Rüzgara diren, şimşekten önceki sükuneti yerleştir gönlüne…
Bak yağmurlar yakın…
Öyle olmasa rüzgar bunca sert eser miydi?
Şimdi yağmurlar iniyor üzerimize!
Ancak şimdiye kadar yazın sıcaklarından şekvacı olanların hemen sabrı tükenecek ve kışa, soğuğa iftira dolu cümlelerle yüklenmeye başlayacaklar.
Karakış, berbat havalar daha neler neler havalarda uçuşacak.
Bu ayıbı, Allah’ın kullarına iyiliğe nankörlüğü başlamadan bitirmek için sizi iki ayet ve onun kısa tefekkürüyle baş başa bırakmak istiyorum.
Yağmurların sesini bir de böyle dinleyin.
“O, (insanlar) umutlarını kestikten sonra, yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, hakiki dosttur, övülmeye layık olandır.” Şura Suresi / 28
Sen de indir yağmurlarını…
Kendinden umudu kestikten sonra…
Başkalarından ummaktan vazgeçtikten sonra…
Enaniyetinden kalanları…
Kibrinin sinmiş kokularını…
Şehvet bulaşıklarını…
Cimrilik kalıntılarını…
Paklamak için ruhundan indir yağmurlarını!
Kudretiyle her derdi başından savabilecek olanı…
Seni yeniden yaratabilecek olanı…
Gönlünün işgaline son verebilecek olanı…
Önce şükürlü bir bulut gibi geçir kalbinden…
Ardından indir yağmurlarını!
Ve kaldır duaya bela şemsiyesi gibi avuçlarını…
Sonra anlat senin dostluğuna tenezzül edene…
Burnunu çeke çeke…
Utanmadan derdini döke döke…
İndir yağmurlarını!
Ki, yıkasın seni pişmanlık gözyaşlarında.
Ki, yeni bir umutla diriltsin kalbini.
Gününü Gece Eyleme
“Yaklaşan rahmetinin önünde müjdeleyici olarak rüzgarları gönderen Odur…”
Araf Suresi / 57
“Ey seher rüzgarı! Allah aşkına tuz ekmek hakkı için lütfet! Bilirsin ki her seher vakti ben onun yüzünden sevinirim, neşelenirim. Sen de onun yüzünden sevinir, tatlı tatlı esersin.” Mevlana Celaleddin
İçin darlanmasın…
kalbin sıkışmasın…
Bezme hayatından…
Uğradığın ihanetleri sonun belleme..
Gününü gece eyleme…
Görünenin arkasına bak!
Kim bilir bu sert rüzgarlarla Rabb’in başından hangi belaları savmakta…
Kim bilir bunca üzülmenin karşılığı seni hangi rahmetler beklemekte.
Sen bilmezsin!
Bilseydin Rahim olan Allah’ın başına asla bela getirmeyeceğini de bilirdin.
Dert sandıkların imtihanındır senin.
Aslında onlar başından yağacak büyük devletin ilk sancılarıdır!
Önce temizler Allah kalbini sana lazım gelmeyenlerden…
Sonra yağdırır da yağdırır rahmetini.
Anlayasın diye şimşeği, gök gürültüsünü gösterir sana…
O yeri yerinden sökecek gibi esen rüzgarın, aslında rahmeti nasıl taşıdığını seyrettirir!
Sonra hayat yağdırır o kasırganın arasından yeryüzüne!
Tıpkı senin kalbine yaptığı gibi…
Rüzgara diren, şimşekten önceki sükuneti yerleştir gönlüne…
Bak yağmurlar yakın…
Öyle olmasa rüzgar bunca sert eser miydi?