Hele tezele gardaş!
Daha 5 aylık süre olmasına rağmen aday adayları her geçen gün arta dursun, sosyal medyada ki paylaşımlar da hep seçim ve aday üzerine yoğunlaştı. Zaman zaman sıkıcı da olsa bazen de tebessüm ettiren paylaşımlar da olmuyor değil. Bunlardan birisini Recai Çelik paylaşmış. Geçen dönem Saadet Partisi’nden Pasinler Belediye Başkan adayı olan Çelik, bu defa AK Parti’de karar kılmış ve bu partiden adaylık için müracaatta bulunmuş. Ankara’da Karayolları Bölge Müdürlüğü’nde görev yapan Recai Çelik, memleketi Pasinler’e de gelmiş ve seçim çalışmalarına başlamış bile. Arkadaşlarıyla Pasinler’de seçmen ziyareti için gittiği kahvehanede kulis yaparken çekilen resmini güzel bir espriyle tamamlamış ki bana çok zekice geldi. O yüzden de hiçbir tarafgir duygusuyla hareket etmeden sırf zekice ve sıcak bir espri diye burada onun paylaşımını ben de sizinle paylaşıyorum: Hele tezele gardaş!
Acun niye geldi?
Acun Ilıcalı o gün Kasımpaşa maçına geldiğinde açıkçası kimse BB Erzurumspor’u desteklemek için gelmiş oluğunu çok düşünmedi. Geliş sebebinin gerek Büyükşehir’e ve gerekse ETÜ rektörlüğüne adı geçen amcası Mustafa Ilıcalı’ya destek vermek olduğu düşünüldü. Zira Mustafa Ilıcalı’nın hem Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını istediği hem de boşalması beklenen ETÜ Rektörlüğünü hayal ettiği bir sır değil. Biraz da, ‘bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?’diye düşünüldüğü için herkes Acun’un o ziyaretinin arkasında bir şey aradı. Çok da konuşuldu. Doğru ya da yanlış. Ama durum bu. Peki, eğer öyleyse, yani yeğen Ilıcalı amcası Mustafa Ilıcalı Büyükşehir Başkanı ya da Rektör olsun diye Erzurum’a gelmesi, Erzurumspor’u destekleyeceği açıklaması yapması gerekli bir şey mi? Bence hayır! Kaldı ki ben Acun gibi ‘cin’ bir şov insanının sırf amcası bir yerlere gelsin diye bütün bunları yapmaya gerek duymaz. Bu şekilde zaten amcasını başkan ya da rektör edemeyeceğini o da bilir. Zannım odur ki eğer Acun amcası Mustafa Ilıcalı’ya destek verecekse bunu Erzurum’a gelerek yapmaya bile gerek duymaz. Direkt gider Ankara’da o işin etkili isimleriyle oturur, halleder. Laf aramızda sırf sempatikliği yüzünden de Mustafa Ilıcalı’nın Acun’un sayesinde başkan ya da rektör olması öyle sanıldığı gibi kolay da olmasa gerek!
NOT: Dilerim Acun Ilıcalı BB Erzurumspor için verdiği destek sözünü hayatiyete de geçirir ve onu daha Antalya maçında oyuncuların üzerinde yazılı forma reklamlarından anlamış oluruz!
--
Havalarından da geçilmiyor!
Zaman zaman sohbetine gittiğim adamlardan biridir DSİ spor’un sevgili Kulüp Başkanı Kemalettin Yentimur ağabey. Neredeyse 30 yıl olmuştur tanışalı. Hem yemek yer hem de iki lafın belini kırarız. Geçtiğimiz günlerde kendisiyle biz kampüs alanındaki DSİ spor kulübünün önünde ayaküstü sohbet ederken karşımızdan tamamı lacivert ağırlıklı takım elbiseli 10 kişi belirdi. Belli ki DSİ'nin sosyal tesislerine yemeğe geliyorlardı. Ancak öylesine havalı, öylesine havalıydılar ki bunlar kimdir diye bayağı bir meraklandım. Doğrusu daha önce hiç görmüşlüğümün olmadığı kişilerdi. Müfettiş filan olabilirlerdi. İlk aklıma o geldi. Ama gere kıyafetleri ve gerekse yürüyüşleri öylesine havalıydı ki illa da öğrenmek istedim. Kemalettin ağabey tanıştırdığında bu kişilerin kimler olduğunu öğrendim, ancak o kadar havalı olmuş olmalarına hiç mi hiç şaşırmadım. Çünkü bu gelenler Meteoroloji yöneticileriymiş. Erzurum’un yanı sıra Erzincan, Iğdır, Kars, Ağrı, Ardahan Meteoroloji İl ve Şube Müdürleriymiş. Bir toplantı için Erzurum’da bir araya gelmişler. ‘’Havanızdan zaten meteorolojiciler olduğunuzu daha ilk görüşte anlamalıydım’’ diye ilk intibamı dile getirdim ve her biriyle tek tek tanıştım. Açıkçası o kadar havalı olmalarına karşın bir o kadar da sempatiktiler. Demek ki meteorolojici olmak sadece hava durumu ile ilgileniyor olmak demek değilmiş. Bayağı bir havalı da olmak lazımmış, onu da anlamış oldum. Allah her birinin işlerini rast getirsin..
--
Bu tahta müzelik!
Her berber dükkanında klasiklerden biridir. Küçük yaştaki çocuklar saç traşı olurken boylarından dolayı koltuklara otururken altlarına bir tahta konulur ve o tahtanın üzerinde traş olurlardı. Halen daha öyledir ya. Şahsen benim de o koltuğun üstündeki tahtalardan birine binerek traş olmuşluğum vardır. Erzurum’un en eski berberlerinden olan Gemalmaz Çarşısı’ndaki Yakutiye Berber Salonunda bu tahtada traş olan bir miniği görünce çektim bu fotoğrafı. ERVAK Başkanı olan Erdal Güzel ağabeyin torunuydu o tahtada oturan minik. Erdal ağabey, özellikle son zamanlarda ‘Güzel Erzurum’ adını verdiği anı kitaplarıyla berber koltuğundaki tahtalara da zaman zaman yer veren bir isim. ‘’Ben de bu tahtanın üzerinde çok traş olmuşumdur’’derken, şimdi oturma sırasının torununda olduğunu belirtiyordu. Kaldı ki o berber dükkanındaki tahta da en az 100 yıllıkmış ve neredeyse müzelikmiş. ‘’Bu tahtanın üstünde kimler traş olmamış ki? Dün bu tahtanın üzerinde saç traşı olanlar bugün dede ve artık onların yerinde torunları var’diyor berber ve tahtaya o yüzden gözü gibi baktıklarını söylüyor. Üç nesile hizmet veren tahtayı parasıyla satın almak isteyen de olmuş ama berber vermemiş.
--
DT’nin ‘Ümit Milli’si!
Erzurum Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun bir süredir sahneye koyduğu ‘’Bay Hiç’’ oyunu, vallahi da DT’yi aratmıyor, billahi de! Hafta sonu gittiğim İbrahim Erkal Dadaş Kültür ve Sanat Merkezi’ndeki tek perdelik oyunun, gerek sahnedeki oyunculuk kalitesi ve gerekse ışık, kostüm ve dekoruyla DT’nin oyunlarından bir farkı yok. Doğrusu her anlamda gördüğüm profesyonelliği en azından oyunun yönetmeni sevgili dramaturg Ziya Kibar’ın adına sevindim.
Dört dörtlük bir oyun ortaya koymuşlar. Özellikle Devlet Tiyatrosu yönetimi, oyunda rol alan Şeyma İdman ve Ahmet Buğra Yanık’ın kadrolarında olmadığına yansa yeridir! Erkek oyuncu zaten o işin eğitimini almış, hele o bayan oyuncu Şeyma İdman’ın aslında hem de Tarım İl Müdürlüğü’nde ‘harita mühendisi’ olarak çalıştığını öğrenince şaşırmadım da değil. Sadece oyuncular mı, dedim ya basit olmasına rağmen özellikle dekora bayıldım. Işık desen, o numara olmuş. Nerede ne kadar ışık kullanılacak, saat ayarlı gibi. Konu zaten güzel, yanlızlık ki herkese çok iyi mesajlar veriliyor. Öyle güzel bir oyun çıkmış ki inanıyorum ki oyunun yazarı 1993’de vefat eden rahmetli Sabahattin Kudret Aksal izlemiş olsaydı o oyuncuları ve oyunda emeği geçen ekibi kalkar alınlarından öperdi. Teşekkürler Ziya Kibar.. Teşekkürler Şehir Tiyatrosu!
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Ne kalana git, ne gidene kal derim. Kalacak olan yerini, gidecek olan yolunu bilir!
DUVARIN DİLİ: Kendimle konuştum, haberler iyi.
--
Daha 5 aylık süre olmasına rağmen aday adayları her geçen gün arta dursun, sosyal medyada ki paylaşımlar da hep seçim ve aday üzerine yoğunlaştı. Zaman zaman sıkıcı da olsa bazen de tebessüm ettiren paylaşımlar da olmuyor değil. Bunlardan birisini Recai Çelik paylaşmış. Geçen dönem Saadet Partisi’nden Pasinler Belediye Başkan adayı olan Çelik, bu defa AK Parti’de karar kılmış ve bu partiden adaylık için müracaatta bulunmuş. Ankara’da Karayolları Bölge Müdürlüğü’nde görev yapan Recai Çelik, memleketi Pasinler’e de gelmiş ve seçim çalışmalarına başlamış bile. Arkadaşlarıyla Pasinler’de seçmen ziyareti için gittiği kahvehanede kulis yaparken çekilen resmini güzel bir espriyle tamamlamış ki bana çok zekice geldi. O yüzden de hiçbir tarafgir duygusuyla hareket etmeden sırf zekice ve sıcak bir espri diye burada onun paylaşımını ben de sizinle paylaşıyorum: Hele tezele gardaş!
Acun niye geldi?
Acun Ilıcalı o gün Kasımpaşa maçına geldiğinde açıkçası kimse BB Erzurumspor’u desteklemek için gelmiş oluğunu çok düşünmedi. Geliş sebebinin gerek Büyükşehir’e ve gerekse ETÜ rektörlüğüne adı geçen amcası Mustafa Ilıcalı’ya destek vermek olduğu düşünüldü. Zira Mustafa Ilıcalı’nın hem Büyükşehir Belediye Başkan adaylığını istediği hem de boşalması beklenen ETÜ Rektörlüğünü hayal ettiği bir sır değil. Biraz da, ‘bayram değil, seyran değil, eniştem beni niye öptü?’diye düşünüldüğü için herkes Acun’un o ziyaretinin arkasında bir şey aradı. Çok da konuşuldu. Doğru ya da yanlış. Ama durum bu. Peki, eğer öyleyse, yani yeğen Ilıcalı amcası Mustafa Ilıcalı Büyükşehir Başkanı ya da Rektör olsun diye Erzurum’a gelmesi, Erzurumspor’u destekleyeceği açıklaması yapması gerekli bir şey mi? Bence hayır! Kaldı ki ben Acun gibi ‘cin’ bir şov insanının sırf amcası bir yerlere gelsin diye bütün bunları yapmaya gerek duymaz. Bu şekilde zaten amcasını başkan ya da rektör edemeyeceğini o da bilir. Zannım odur ki eğer Acun amcası Mustafa Ilıcalı’ya destek verecekse bunu Erzurum’a gelerek yapmaya bile gerek duymaz. Direkt gider Ankara’da o işin etkili isimleriyle oturur, halleder. Laf aramızda sırf sempatikliği yüzünden de Mustafa Ilıcalı’nın Acun’un sayesinde başkan ya da rektör olması öyle sanıldığı gibi kolay da olmasa gerek!
NOT: Dilerim Acun Ilıcalı BB Erzurumspor için verdiği destek sözünü hayatiyete de geçirir ve onu daha Antalya maçında oyuncuların üzerinde yazılı forma reklamlarından anlamış oluruz!
--
Havalarından da geçilmiyor!
Zaman zaman sohbetine gittiğim adamlardan biridir DSİ spor’un sevgili Kulüp Başkanı Kemalettin Yentimur ağabey. Neredeyse 30 yıl olmuştur tanışalı. Hem yemek yer hem de iki lafın belini kırarız. Geçtiğimiz günlerde kendisiyle biz kampüs alanındaki DSİ spor kulübünün önünde ayaküstü sohbet ederken karşımızdan tamamı lacivert ağırlıklı takım elbiseli 10 kişi belirdi. Belli ki DSİ'nin sosyal tesislerine yemeğe geliyorlardı. Ancak öylesine havalı, öylesine havalıydılar ki bunlar kimdir diye bayağı bir meraklandım. Doğrusu daha önce hiç görmüşlüğümün olmadığı kişilerdi. Müfettiş filan olabilirlerdi. İlk aklıma o geldi. Ama gere kıyafetleri ve gerekse yürüyüşleri öylesine havalıydı ki illa da öğrenmek istedim. Kemalettin ağabey tanıştırdığında bu kişilerin kimler olduğunu öğrendim, ancak o kadar havalı olmuş olmalarına hiç mi hiç şaşırmadım. Çünkü bu gelenler Meteoroloji yöneticileriymiş. Erzurum’un yanı sıra Erzincan, Iğdır, Kars, Ağrı, Ardahan Meteoroloji İl ve Şube Müdürleriymiş. Bir toplantı için Erzurum’da bir araya gelmişler. ‘’Havanızdan zaten meteorolojiciler olduğunuzu daha ilk görüşte anlamalıydım’’ diye ilk intibamı dile getirdim ve her biriyle tek tek tanıştım. Açıkçası o kadar havalı olmalarına karşın bir o kadar da sempatiktiler. Demek ki meteorolojici olmak sadece hava durumu ile ilgileniyor olmak demek değilmiş. Bayağı bir havalı da olmak lazımmış, onu da anlamış oldum. Allah her birinin işlerini rast getirsin..
--
Bu tahta müzelik!
Her berber dükkanında klasiklerden biridir. Küçük yaştaki çocuklar saç traşı olurken boylarından dolayı koltuklara otururken altlarına bir tahta konulur ve o tahtanın üzerinde traş olurlardı. Halen daha öyledir ya. Şahsen benim de o koltuğun üstündeki tahtalardan birine binerek traş olmuşluğum vardır. Erzurum’un en eski berberlerinden olan Gemalmaz Çarşısı’ndaki Yakutiye Berber Salonunda bu tahtada traş olan bir miniği görünce çektim bu fotoğrafı. ERVAK Başkanı olan Erdal Güzel ağabeyin torunuydu o tahtada oturan minik. Erdal ağabey, özellikle son zamanlarda ‘Güzel Erzurum’ adını verdiği anı kitaplarıyla berber koltuğundaki tahtalara da zaman zaman yer veren bir isim. ‘’Ben de bu tahtanın üzerinde çok traş olmuşumdur’’derken, şimdi oturma sırasının torununda olduğunu belirtiyordu. Kaldı ki o berber dükkanındaki tahta da en az 100 yıllıkmış ve neredeyse müzelikmiş. ‘’Bu tahtanın üstünde kimler traş olmamış ki? Dün bu tahtanın üzerinde saç traşı olanlar bugün dede ve artık onların yerinde torunları var’diyor berber ve tahtaya o yüzden gözü gibi baktıklarını söylüyor. Üç nesile hizmet veren tahtayı parasıyla satın almak isteyen de olmuş ama berber vermemiş.
--
DT’nin ‘Ümit Milli’si!
Erzurum Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun bir süredir sahneye koyduğu ‘’Bay Hiç’’ oyunu, vallahi da DT’yi aratmıyor, billahi de! Hafta sonu gittiğim İbrahim Erkal Dadaş Kültür ve Sanat Merkezi’ndeki tek perdelik oyunun, gerek sahnedeki oyunculuk kalitesi ve gerekse ışık, kostüm ve dekoruyla DT’nin oyunlarından bir farkı yok. Doğrusu her anlamda gördüğüm profesyonelliği en azından oyunun yönetmeni sevgili dramaturg Ziya Kibar’ın adına sevindim.
Dört dörtlük bir oyun ortaya koymuşlar. Özellikle Devlet Tiyatrosu yönetimi, oyunda rol alan Şeyma İdman ve Ahmet Buğra Yanık’ın kadrolarında olmadığına yansa yeridir! Erkek oyuncu zaten o işin eğitimini almış, hele o bayan oyuncu Şeyma İdman’ın aslında hem de Tarım İl Müdürlüğü’nde ‘harita mühendisi’ olarak çalıştığını öğrenince şaşırmadım da değil. Sadece oyuncular mı, dedim ya basit olmasına rağmen özellikle dekora bayıldım. Işık desen, o numara olmuş. Nerede ne kadar ışık kullanılacak, saat ayarlı gibi. Konu zaten güzel, yanlızlık ki herkese çok iyi mesajlar veriliyor. Öyle güzel bir oyun çıkmış ki inanıyorum ki oyunun yazarı 1993’de vefat eden rahmetli Sabahattin Kudret Aksal izlemiş olsaydı o oyuncuları ve oyunda emeği geçen ekibi kalkar alınlarından öperdi. Teşekkürler Ziya Kibar.. Teşekkürler Şehir Tiyatrosu!
--
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Ne kalana git, ne gidene kal derim. Kalacak olan yerini, gidecek olan yolunu bilir!
DUVARIN DİLİ: Kendimle konuştum, haberler iyi.
--