Fransa'da Gilets Jaunes (Sarı Yelekliler) olarak adlandırılan eylemciler, iki haftadır ülke genelinde içinden şiddetin de geçtiği gösteriler düzenliyorlar.
Başbakan Edouard Philippe yönetiminin geçtiğimiz ay akaryakıt fiyatlarının artırılacağını açıklaması ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu zam programını onaylamış olması, görünen ilk neden. Keza halihazırda Fransa’da çalışanlara uygulanan vergilerin dramatik biçimde yükseltilmesine ve genel anlamda artan hayat pahalılığına karşı son birkaç yıldır içten içe yükselen tepkilerin de bu eylemleri tetiklediği düşünülebilir.
Sarı Yelekliler’in 29 Kasım günü Paris’te gerçekleştirdiği mitingde kamuoyu ile paylaştıkları bildiriyi Paris Inalco Üniversitesi’nin Türk asıllı Öğretim Görevlisi Alican Tayla Fransızcadan Türkçeye çevirdi.
Görünen-görünmeyen gerekçelerle ilgili fikir verebilir bu metin.
Fransa’da hükumet karşıtı ve yasadışı sayıldığı için daha çok alternatif medyada yankı bulan o bildirideki 42 maddenin hepsini bu yazıya sığdırmamız mümkün değil; ama etkisini Fransa dışına taşırma ve tıpkı Fransız İhtilali’nde olduğu gibi Avrupa’daki veya dünyanın başka yerlerindeki toplumların algı ve eylemlerini de etkileme olasılığı bulunan ‘en dikkat çekici 20 maddeyi’ şöyle özetleyebiliriz.
Gilets Jaunes, yani Sarı Yelekliler Fransız hükumetine diyorlar ki:
1- Akaryakıt zammı geri çekilsin.
2- Sığınmacılara iyi davranılsın. Onlara barınak, güvenlik, temel gıda ve çocuklarına eğitim sağlamak bizim sorumluluğumuz. Bununla birlikte gerçek ve tutarlı bir entegrasyon politikası uygulansın. Fransa’da yaşamak Fransız olmayı gerektirir; dolayısıyla tamamlayanlara sertifika verilmek üzere Fransızca dil, Fransa tarihi ve vatandaşlık bilgisi dersleri verilsin.
3- Zorunlu göç hareketlerinin sebeplerine çözüm üretilsin.
4- Köylerde ve şehir merkezlerinde küçük esnaf korunsun. Şehir merkezlerinin etrafında küçük ölçekli ticareti yok eden dev alışveriş merkezi inşaatlarına son verilsin.
5- Büyükler (McDonalds, Google, Amazon, Carrefour gibi küresel firmalar) gelirlerinin astronomikliği ölçüsünde büyük vergi ödesinler; ayakta durmaya çalışan küçükler (küreselleşememiş zanaatkârlar, küçük ve orta ölçekli işletmeler) ise gelirleri nispetinde daha küçük vergi ödesinler.
6- Çalışanlara ödenen en düşük aylık ücret 15 000 avro olsun.
7- Tüm Fransızların maaşları, aynı zamanda emeklilik maaşları ve sosyal yardımlar enflasyona endekslensin.
8- İşsizler için iş alanları açılsın.
9- Yaşlı nüfusun hayat seviyesi yükseltilsin. Yaşlılar üzerinden para kazanılması yasaklansın. Gri altın (yaşlıların biriktirdiği para) devri kapandı. Gri refah çağı başlatılsın.
10- Fransa sanayi muhafaza edilsin; üretimin ülke dışına kaydırılmasına son verilsin. Sanayimizi korumak uzmanlığımızı ve işlerimizi korumak demektir.
11- Tüm seçilmişlerin maaşı ülkenin ortalama maaşıyla eşit olsun. Seyahat ve ulaşım harcamaları denetlensin, ancak zorunlu olanlar karşılansın. Yemek ve tatil kuponu hakları olsun.
12- Küçük yerleşimlerdeki demiryolu hatlarının, postane şubelerinin ve ilkokul ve anaokullarının kapatılmasına son verilsin.
13- Çocuklar 10 yaşına girene kadar geçerli olmak üzere; daha evvel iptal edilmiş olan ‘çocuk bakımı parasal destek sistemi’ geri getirilsin.
14- Anaokulundan lise sona kadar hiçbir sınıfta öğrenci sayısı 25’i geçmesin.
15- Emeklilik yaşı 60 olsun. Fizikî zorluk içeren mesleklerde (inşaat işçiliği, mezbaha işçiliği gibi) çalışan herkes için ise emeklilik yaşı 55 olarak belirlensin.
16- 1200 avronun altında emeklilik maaşı olmasın.
17- Engellilere verilen ödeme artırılsın.
18- Kiralara sınırlama getirilsin. Özellikle öğrenciler ve güvencesiz koşullarda çalışanlar için daha çok sayıda ve makûl ücretli kiralık konutlar yapılsın.
19- Fransa’ya ait mülklerin (baraj, havalimanı...) satışa çıkarılması yasaklansın.
20- Kemer sıkma politikalarına son verilsin. Hiçbir meşruiyeti olmayan borç faizlerinin ödemesi durdurulsun. Ödenmesi gereken borçlara kaynak olarak fakir ve az varlıklı kesimin parasını almak yerine, 80 milyarlık vergi kaçakçılığının peşine düşülsün.
(…)
Esasında sarı yelek-mavi cepken hikâye; kendi ülkesinde bunların gerçekleşmesini hangi ülkenin vatandaşları istemez ki?
Yani düşünsenize, maaşınız 15 bin avro!!!
Fakat öte yandan bunlar elbette öyle her ülkede, her hükumetin kolayca ‘Evet, kabul’ diyeceği teklifler değil. Olayın bütçe, yatırım, gelir-gider, proje, parite, finansman, ekonomik denge vesair, türlü boyutları var ve trajediye bakın ki bu vaadler, aynı zamanda her seçim öncesinde, iktidarı isteyen hemen her partinin bütçe, gelir-gider, parite, finansman, ekonomik denge vesair, türlü detayları görmezden gelerek bol keseden kullandığı vaadlerdir.
Fransa’daki olayları sadece ‘politika ve vaadler düzleminde’ ele alırsak kelimenin tam anlamıyla ‘Deniz bitti’ durumu var.
Nitekim Fransa’daki öfkeli aktivistlerin kullandığı dile baktığımızda da politikacıların hemen her ülkede cömertçe kullandıkları o sınırtanımaz vaadlerin ‘Artık bir zahmet’ gerçekleştirilmesi talep ediliyor.
Bu bağlamda oldukça güçlü bir dip dalgası var.
Peki, bu dalgayı kim organize ediyor; bu eylemler de Arap Baharı gibi arkasında bir gizli küresel organizasyonu mu gizliyor; Avrupa’da başka nerelere sıçrar, dünyanın öteki tarafı bu hareketten nasıl etkilenir; Fransızlar ikinci kez dünyayı sarsacak büyük bir ihtilal mi gerçekleştirir yoksa saman alevidir, bastırılır, biter gider mi?..
Bütün bu değerli soruların yanıtlarını da tabii ki zaman gösterir.
Başbakan Edouard Philippe yönetiminin geçtiğimiz ay akaryakıt fiyatlarının artırılacağını açıklaması ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu zam programını onaylamış olması, görünen ilk neden. Keza halihazırda Fransa’da çalışanlara uygulanan vergilerin dramatik biçimde yükseltilmesine ve genel anlamda artan hayat pahalılığına karşı son birkaç yıldır içten içe yükselen tepkilerin de bu eylemleri tetiklediği düşünülebilir.
Sarı Yelekliler’in 29 Kasım günü Paris’te gerçekleştirdiği mitingde kamuoyu ile paylaştıkları bildiriyi Paris Inalco Üniversitesi’nin Türk asıllı Öğretim Görevlisi Alican Tayla Fransızcadan Türkçeye çevirdi.
Görünen-görünmeyen gerekçelerle ilgili fikir verebilir bu metin.
Fransa’da hükumet karşıtı ve yasadışı sayıldığı için daha çok alternatif medyada yankı bulan o bildirideki 42 maddenin hepsini bu yazıya sığdırmamız mümkün değil; ama etkisini Fransa dışına taşırma ve tıpkı Fransız İhtilali’nde olduğu gibi Avrupa’daki veya dünyanın başka yerlerindeki toplumların algı ve eylemlerini de etkileme olasılığı bulunan ‘en dikkat çekici 20 maddeyi’ şöyle özetleyebiliriz.
Gilets Jaunes, yani Sarı Yelekliler Fransız hükumetine diyorlar ki:
1- Akaryakıt zammı geri çekilsin.
2- Sığınmacılara iyi davranılsın. Onlara barınak, güvenlik, temel gıda ve çocuklarına eğitim sağlamak bizim sorumluluğumuz. Bununla birlikte gerçek ve tutarlı bir entegrasyon politikası uygulansın. Fransa’da yaşamak Fransız olmayı gerektirir; dolayısıyla tamamlayanlara sertifika verilmek üzere Fransızca dil, Fransa tarihi ve vatandaşlık bilgisi dersleri verilsin.
3- Zorunlu göç hareketlerinin sebeplerine çözüm üretilsin.
4- Köylerde ve şehir merkezlerinde küçük esnaf korunsun. Şehir merkezlerinin etrafında küçük ölçekli ticareti yok eden dev alışveriş merkezi inşaatlarına son verilsin.
5- Büyükler (McDonalds, Google, Amazon, Carrefour gibi küresel firmalar) gelirlerinin astronomikliği ölçüsünde büyük vergi ödesinler; ayakta durmaya çalışan küçükler (küreselleşememiş zanaatkârlar, küçük ve orta ölçekli işletmeler) ise gelirleri nispetinde daha küçük vergi ödesinler.
6- Çalışanlara ödenen en düşük aylık ücret 15 000 avro olsun.
7- Tüm Fransızların maaşları, aynı zamanda emeklilik maaşları ve sosyal yardımlar enflasyona endekslensin.
8- İşsizler için iş alanları açılsın.
9- Yaşlı nüfusun hayat seviyesi yükseltilsin. Yaşlılar üzerinden para kazanılması yasaklansın. Gri altın (yaşlıların biriktirdiği para) devri kapandı. Gri refah çağı başlatılsın.
10- Fransa sanayi muhafaza edilsin; üretimin ülke dışına kaydırılmasına son verilsin. Sanayimizi korumak uzmanlığımızı ve işlerimizi korumak demektir.
11- Tüm seçilmişlerin maaşı ülkenin ortalama maaşıyla eşit olsun. Seyahat ve ulaşım harcamaları denetlensin, ancak zorunlu olanlar karşılansın. Yemek ve tatil kuponu hakları olsun.
12- Küçük yerleşimlerdeki demiryolu hatlarının, postane şubelerinin ve ilkokul ve anaokullarının kapatılmasına son verilsin.
13- Çocuklar 10 yaşına girene kadar geçerli olmak üzere; daha evvel iptal edilmiş olan ‘çocuk bakımı parasal destek sistemi’ geri getirilsin.
14- Anaokulundan lise sona kadar hiçbir sınıfta öğrenci sayısı 25’i geçmesin.
15- Emeklilik yaşı 60 olsun. Fizikî zorluk içeren mesleklerde (inşaat işçiliği, mezbaha işçiliği gibi) çalışan herkes için ise emeklilik yaşı 55 olarak belirlensin.
16- 1200 avronun altında emeklilik maaşı olmasın.
17- Engellilere verilen ödeme artırılsın.
18- Kiralara sınırlama getirilsin. Özellikle öğrenciler ve güvencesiz koşullarda çalışanlar için daha çok sayıda ve makûl ücretli kiralık konutlar yapılsın.
19- Fransa’ya ait mülklerin (baraj, havalimanı...) satışa çıkarılması yasaklansın.
20- Kemer sıkma politikalarına son verilsin. Hiçbir meşruiyeti olmayan borç faizlerinin ödemesi durdurulsun. Ödenmesi gereken borçlara kaynak olarak fakir ve az varlıklı kesimin parasını almak yerine, 80 milyarlık vergi kaçakçılığının peşine düşülsün.
(…)
Esasında sarı yelek-mavi cepken hikâye; kendi ülkesinde bunların gerçekleşmesini hangi ülkenin vatandaşları istemez ki?
Yani düşünsenize, maaşınız 15 bin avro!!!
Fakat öte yandan bunlar elbette öyle her ülkede, her hükumetin kolayca ‘Evet, kabul’ diyeceği teklifler değil. Olayın bütçe, yatırım, gelir-gider, proje, parite, finansman, ekonomik denge vesair, türlü boyutları var ve trajediye bakın ki bu vaadler, aynı zamanda her seçim öncesinde, iktidarı isteyen hemen her partinin bütçe, gelir-gider, parite, finansman, ekonomik denge vesair, türlü detayları görmezden gelerek bol keseden kullandığı vaadlerdir.
Fransa’daki olayları sadece ‘politika ve vaadler düzleminde’ ele alırsak kelimenin tam anlamıyla ‘Deniz bitti’ durumu var.
Nitekim Fransa’daki öfkeli aktivistlerin kullandığı dile baktığımızda da politikacıların hemen her ülkede cömertçe kullandıkları o sınırtanımaz vaadlerin ‘Artık bir zahmet’ gerçekleştirilmesi talep ediliyor.
Bu bağlamda oldukça güçlü bir dip dalgası var.
Peki, bu dalgayı kim organize ediyor; bu eylemler de Arap Baharı gibi arkasında bir gizli küresel organizasyonu mu gizliyor; Avrupa’da başka nerelere sıçrar, dünyanın öteki tarafı bu hareketten nasıl etkilenir; Fransızlar ikinci kez dünyayı sarsacak büyük bir ihtilal mi gerçekleştirir yoksa saman alevidir, bastırılır, biter gider mi?..
Bütün bu değerli soruların yanıtlarını da tabii ki zaman gösterir.