Seçim çanları çalmaya başladığında diğer sesler zayıflar.
Herkes bir kulağını açar diğerini duymuyormuş gibi yapar.
Kısaca işine gelene açıktır siyasetle uğraşanların kulakları.
Artık bu vakitten sonra kendi partilerine yaramayan vatan millet işleri bile sağır kulağın tarafına denk gelir.
Kahveler karışır…
Evler tatsızlaşır…
Kardeşler dalaşır.
Hazindir ama siyasetin ülkemizdeki gerçeği de budur.
Eli kalem tutanların elleri gönüllerinin çektiği siyasi tarafa doğru yamulur.
Ağzı kelam yapanların sözleri dolanıp dolanıp aynı tarafa doğru yönelir.
İktidardan yanaysanız gündeminiz başka olur.
Muhalefette iseniz bambaşka.
Oysa yaşadığınız şehir aynıdır…
Oturduğunuz mahalle aynı…
Alışveriş yaptığınız pazar aynı!
Lakin gönlünüzden geçen farklı olunca ne şehrin aynılığı sizi birbirinize yaklaştırır ne mahalle ne de pazar.
Üstelik hesabı sandıkta göreceğiniz güne kadar dayanamayıp ilk rövanşı kahvede almaya niyetlendiniz mi bir oyun, yandı anam keten helva.
Artık ne dostluk kalır…
Ne kırk yıllık hatır…
Ne de ata dede dostluğu…
Düpedüz düşman olup çıkıverirsiniz.
Sert bakışlar mı artık, arkadan konuşmalar mı ne ararsanız var.
İşin esasını kaçırdınız mı bir oyun Allah göstermesin sinkaflı laflarla başlayan çirkinlik bıçaklara, tabancalara kadar dayabilir mazallah.
Netice seçim seçim olmaktan çıkar…
Demokrasi demokrasi olmaktan.
Sandık yeri ateş yerine döner.
Seçim biter kazanan kazanır siz komşunuzla bir başınıza kalakalırsınız.
Aynı kahveye devam etmek…
Aynı sokakları arşınlamak…
Aynı fırında pide beklemekten gayrı çıkarınız yoktur.
Siz onca ettiklerinizden utanır, yeniden ata dede dostunuzla selamı sabahı başlatmaya gayretlenirsiniz.
Tam her şey yoluna girmeye başlar, televizyonda sizin partinin liderinin ateşli sözlerini işitirsiniz
“Bu memleketin kurtulması için seçim şart!”
Yeniden şöyle bir bitiniz kanlanmaya başlar…
Komşuya doğru kafanızı çevirirsiniz.
Daha eski kavgaları unutalı ne az zaman geçtiğini kendinize hatırlatır gibi olmaya niyetlenirsiniz. Sizin partinin liderinin gür sesi iç sesinizi böler;
“Bizim içim milletin menfaati ve geçimi birinci sıradadır!”
Öyle diyorsa lider, başlasın yeniden sandık meydan muharebesi.
Olacaklar bunlar.
Ben derim ki, komşuyla arayı bozmadan sandıkta bitirelim meseleyi.
Sakin olalım… Sakin… sakin!