Kavut, Erzurum’un yerel tatlılarından biri.
Kavut, eskiden Erzurum’da hemen her evde boy gösterirdi.
Hazırlanışının basit olması, fakat aynı zamanda kuvvetli besleyici özelliğiyle, özellikle soğuk kış günlerinde, sofradaki yerini alırdı.
Artık iyice unutuldu kavut. Geçen gün bir grup dostla sohbet ederken, Yakutiye eski İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Ahmet Kurt Hocam, şehrimizin ünlü şairi Hüseyin Kotan Bey’in bir şiir kitabından, Erzurum Yemeklerini anlatan şiirini okudu. Yıllardır hayatımdan çıkmış kavut tatlısı şiirde geçince hafızam canlandı.
Sonra düşündüm kadayıf dolmasını, cağ kebabı Türkiye’ye tanıtan ve bir marka değeri kazandıran cevval aşçılarımız ve lokantacı esnafımız, kavutu da ele alıp ticarî bir ürüne dönüştüremez mi?
Bazı lokantalarda, pastanelerde, ‘kavut tatlısı’ şeklinde karşımıza çıksa acaba talep oluşturur mu?
Denemeden nasıl bilebiliriz ki!
Sahi kavut ne idi ve nasıl yapılırdı?
Kavut; kavrulmuş buğday. Buğday değirmende ya da el değirmeninde öğütülür. İçine şeker, bal veya pekmez katılarak şekil verildikten sonra servis edilirdi. Bazı aileler yufkanın içine koyup öyle tüketirdi. Tatlısını koyup tereyağıyla biraz ateşte işlem gördükten sonraki tüketimi de meşhurdu. Hele kış aylarında kalorisi, besleyiciliği tamdı.
Kavut öyle bir nimetti ki bebe de yerdi dedede!
Kavut Erzurum’a özgü bir tat değil; Doğu Anadolu halkı biliyor ve tüketiyor. Erzurum’da biraz unutuldu gibi, fakat mesela, ünlenen şu Van kahvaltı sofrasının aranan lezzetleri arasındaymış. Kavutu, Doğu Karadeniz bölgesi halkı da halen severek tüketiyormuş.
Önerimizi yenileyerek bitirelim: Erzurum Lokantacılar Odası, AÜ Ziraat Fakültesi gıda bölümü, Büyükşehir ve Valilik, bir ‘Kavut toplantısı’ yapabilir. Bu toplantıda kavutun ticari ürün olarak üretimi, raf ömrü, günlük tüketimi vb. konular ele alınıp değerlendirilebilir.
El ele verilince, yaygın market zincirlerine de sokulunca, ‘kavut tatlısı’ neden bir Türkiye tatlısı olmasın? Önerimiz herhalde Nasrettin Hocanın göle yoğurt mayası çalmasından daha uçuk bir fikir değil!
Kavut, eskiden Erzurum’da hemen her evde boy gösterirdi.
Hazırlanışının basit olması, fakat aynı zamanda kuvvetli besleyici özelliğiyle, özellikle soğuk kış günlerinde, sofradaki yerini alırdı.
Artık iyice unutuldu kavut. Geçen gün bir grup dostla sohbet ederken, Yakutiye eski İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Ahmet Kurt Hocam, şehrimizin ünlü şairi Hüseyin Kotan Bey’in bir şiir kitabından, Erzurum Yemeklerini anlatan şiirini okudu. Yıllardır hayatımdan çıkmış kavut tatlısı şiirde geçince hafızam canlandı.
Sonra düşündüm kadayıf dolmasını, cağ kebabı Türkiye’ye tanıtan ve bir marka değeri kazandıran cevval aşçılarımız ve lokantacı esnafımız, kavutu da ele alıp ticarî bir ürüne dönüştüremez mi?
Bazı lokantalarda, pastanelerde, ‘kavut tatlısı’ şeklinde karşımıza çıksa acaba talep oluşturur mu?
Denemeden nasıl bilebiliriz ki!
Sahi kavut ne idi ve nasıl yapılırdı?
Kavut; kavrulmuş buğday. Buğday değirmende ya da el değirmeninde öğütülür. İçine şeker, bal veya pekmez katılarak şekil verildikten sonra servis edilirdi. Bazı aileler yufkanın içine koyup öyle tüketirdi. Tatlısını koyup tereyağıyla biraz ateşte işlem gördükten sonraki tüketimi de meşhurdu. Hele kış aylarında kalorisi, besleyiciliği tamdı.
Kavut öyle bir nimetti ki bebe de yerdi dedede!
Kavut Erzurum’a özgü bir tat değil; Doğu Anadolu halkı biliyor ve tüketiyor. Erzurum’da biraz unutuldu gibi, fakat mesela, ünlenen şu Van kahvaltı sofrasının aranan lezzetleri arasındaymış. Kavutu, Doğu Karadeniz bölgesi halkı da halen severek tüketiyormuş.
Önerimizi yenileyerek bitirelim: Erzurum Lokantacılar Odası, AÜ Ziraat Fakültesi gıda bölümü, Büyükşehir ve Valilik, bir ‘Kavut toplantısı’ yapabilir. Bu toplantıda kavutun ticari ürün olarak üretimi, raf ömrü, günlük tüketimi vb. konular ele alınıp değerlendirilebilir.
El ele verilince, yaygın market zincirlerine de sokulunca, ‘kavut tatlısı’ neden bir Türkiye tatlısı olmasın? Önerimiz herhalde Nasrettin Hocanın göle yoğurt mayası çalmasından daha uçuk bir fikir değil!