Erzurum Valisi sayın Okay Memiş, geçtiğimiz hafta Tarımsal Ürünlerin artırılmasına yönelik bir değerlendirme toplantısı yaptı ve toplantının bitiminde ‘inanıyorum ki çok güzel işler başaracağız. Lütfen heyecanımı benimle paylaşın’ dedi…
Sayın Vali bunu ilk kez söylemiyor… Erzurum’a atandığı; şehri, ve şehrin potansiyelini tanımağa başladığı ilk günden beri söylüyor… Bence iyi ki de söylüyor… En azından çevresine umut aşılıyor ve pozitif enerji yayıyor…
***
Hafta sonu bir toplantıda bir dostumuz ; ‘Kayseri sucuk ve pastırmayı yapamazken, bu şehirde sucuk pastırma üreten firmalar ve ustalar vardı…’ dedi…
Şimdilerde bu şehre pastırma-sucuk Kayseri ve Afyon’dan, kavurma da Rize’den geliyor…
Bizim üretim yapan bir-iki firmamız var o kadar…
Bir zamanlar Erzurum’da onun üzerinde kırmızı et işleyen ve ihraç eden kombinalar vardı. Erzurum ve ilçelerinin dağlarında sürülerce büyük ve küçükbaş hayvanımız otluyordu. Üreticilerimiz içeride talebi karşıladığı gibi, bölge ülkelerine canlı hayvan, Avrupa’ya da kırmızı et ihraç ediyordu.
Şimdi Erzurum’da Kuzey Amerika ülkelerinden gelen dondurulmuş kırmızı eti tüketiyor, canlı hayvanları yetiştirmeye çalışıyoruz…
***
Bir zamanlar açık ara ile Türkiye’nin en çok hayvan varlığına sahiptik, şimdi ikincilikle teselli buluyoruz… Küçükbaş hayvan varlığında Türkiye’nin 22. Sırasına gerilemişiz… Çok övündüğümüz Cağ Kebabını yapmak için başka illerden medet umuyoruz…
Türkiye’nin en büyük mera varlığına sahibiz, ancak meralarımız boş ve bakımsız… Üstelik bu meralarda bize yetecek yem bitkisini üretemiyor, Konya’dan ve başka illerden hatta ülkelerden saman alıyoruz…
*
Türkiye’nin toplam süt üretiminin yaklaşık yüzde 17’sini üretiyor, ama bunu süt ürünlerine dönüştüremiyoruz… Örneğin Çeçil peynirimizi Türkiye markası yapamamışız…
***
Sayın Valimizin heyecanını paylaşıyor ve ortak oluyoruz… Ancak bir an önce üreticiyi destekleyen, ayakları yere basan, üretimi artıran projelerle işe başlamazsak, geçmişi özlemekle kalırız…
Bir şey daha…
Dün kayağı tanımayanlar, bu gün Kış Turizminde marka olmak için ciddi çalışma ve atak yapıyorlar…
Ülkemiz adına buna seviniyoruz ama, bizim de boş durmamamız gerektiğini hatırlatıyorum…
Sayın Vali bunu ilk kez söylemiyor… Erzurum’a atandığı; şehri, ve şehrin potansiyelini tanımağa başladığı ilk günden beri söylüyor… Bence iyi ki de söylüyor… En azından çevresine umut aşılıyor ve pozitif enerji yayıyor…
***
Hafta sonu bir toplantıda bir dostumuz ; ‘Kayseri sucuk ve pastırmayı yapamazken, bu şehirde sucuk pastırma üreten firmalar ve ustalar vardı…’ dedi…
Şimdilerde bu şehre pastırma-sucuk Kayseri ve Afyon’dan, kavurma da Rize’den geliyor…
Bizim üretim yapan bir-iki firmamız var o kadar…
Bir zamanlar Erzurum’da onun üzerinde kırmızı et işleyen ve ihraç eden kombinalar vardı. Erzurum ve ilçelerinin dağlarında sürülerce büyük ve küçükbaş hayvanımız otluyordu. Üreticilerimiz içeride talebi karşıladığı gibi, bölge ülkelerine canlı hayvan, Avrupa’ya da kırmızı et ihraç ediyordu.
Şimdi Erzurum’da Kuzey Amerika ülkelerinden gelen dondurulmuş kırmızı eti tüketiyor, canlı hayvanları yetiştirmeye çalışıyoruz…
***
Bir zamanlar açık ara ile Türkiye’nin en çok hayvan varlığına sahiptik, şimdi ikincilikle teselli buluyoruz… Küçükbaş hayvan varlığında Türkiye’nin 22. Sırasına gerilemişiz… Çok övündüğümüz Cağ Kebabını yapmak için başka illerden medet umuyoruz…
Türkiye’nin en büyük mera varlığına sahibiz, ancak meralarımız boş ve bakımsız… Üstelik bu meralarda bize yetecek yem bitkisini üretemiyor, Konya’dan ve başka illerden hatta ülkelerden saman alıyoruz…
*
Türkiye’nin toplam süt üretiminin yaklaşık yüzde 17’sini üretiyor, ama bunu süt ürünlerine dönüştüremiyoruz… Örneğin Çeçil peynirimizi Türkiye markası yapamamışız…
***
Sayın Valimizin heyecanını paylaşıyor ve ortak oluyoruz… Ancak bir an önce üreticiyi destekleyen, ayakları yere basan, üretimi artıran projelerle işe başlamazsak, geçmişi özlemekle kalırız…
Bir şey daha…
Dün kayağı tanımayanlar, bu gün Kış Turizminde marka olmak için ciddi çalışma ve atak yapıyorlar…
Ülkemiz adına buna seviniyoruz ama, bizim de boş durmamamız gerektiğini hatırlatıyorum…