Sadece kebap kokusu insanı mest etmez.
Pidenin, buharı üzerinde çorbanın, dolmanın kokusu yetmez insanın her yan mis gibi kokuyor demesine.
Bu keşmekeş dolu dünyanın hayhuyuna kurban verdiğimiz, unutup gittiğimiz bir gerçeği daha hatırlatayım size…
Mis gibi kokuları içimize çekmenin tek yolu burun değildir.
İnsanın bazen burnu tıkalı olsa da yüreği mis gibi kokuları derin derin içine çekebilir.
Anne kokusu gibi…
Evlat kokusu gibi…
Yâr kokusu gibi…
Hatta hatta…!
Hakikat kokusu gibi…
Kitap kokusu gibi.
İşte Erzurum, kalbimize işleyecek mis gibi kokularla bezenecek bu hafta.
Yeniden Tüyap Erzurum Kitap Fuarı’yla ve elbette onbinlerce kitapla buluşmamıza sayılı günler kaldı.
Benim için de en heyecanlı günlerin başlangıcına çok az kaldı.
Türkiye’de yapılan en önemli diyebileceğimiz kitap fuarlarının yanı sıra Anadolu’nun dört köşesinden davet aldığımız kitap fuarlarına koşarak gitmekten yorulmuyoruz.
Orada okurlarımızla buluşmak bunca yolculuğun yorgunluğunu bir çırpıda alıveriyor ve Allah’a böyle güzel bir işbirliğini nasip ettiği için şükrediyorum.
Okurla, okuyucu arasındaki işbirliğinin orta noktası kitaplar elbette.
Ne mutlu bana ve insanlara hakikati anlatan kitaplar yazmak için emek verenlere.
Buraya kadar söylediklerimin hepsi gerçekten benim ve okurlarım için çok heyecan verici saatleri kitapların arasında paylaşmamızı sağlıyor.
Ancak bu hafta sonu başlayacak olan ve benim 28 Nisan Pazar günü katılacak olduğum Erzurum Kitap Fuarı’nın durumu birazcık daha farkı…
Bu fuarın hemşehrilik cephesinden pozitif bir ayrıcalığı var benim gönlümde. Seyesinde doğduğum toprakları bir kez daha görmek nasip oluyor hem de babalarını, amcalarını, anneleri, ninelerini, teyzelerini, daylarını tanıdığım çocuk ve genç okurlarımı onların yanında görmenin mutluluğunu yaşıyorum.
Erzurum’da aileleriyle kitap imzalatmaya gelen çocuklara sık sık söylediğim bir cümle var; “Ben senin babanı senden önce tanıyorum.” Çocuklar önce şaşırıyor sonra kahkahaları fuarın ortasına doğru salıveriyorlar.
Ve çocuklara tebessüm eden çehreler çok yakışıyor.
Erzurum Kitap Fuarı’nın benim için başka bir önemi daha var. Fuar Tüyap tarafından organize edilemeden önce ilk iki senesinde Erzurum Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. tarafından yapılıyordu ve benim yönetimimde harika bir dergi çıkıyordu; Erzurum Çocuk Dergisi isminde. Ve bu dergi onbinlerce çocuğa ücretsiz olarak ulaşıyordu. Çocukların dergiyi alırken gülen yüzlerini hatırladıkça böyle harika bir hizmetin küçük de olsa parçası olabildiğim için şükrediyorum.
Kitap Fuarı’na gösterdikleri özen ve onbinlerce kitabı, yüze yakın yazarı şehre taşımakta lokomotif oldukları için; Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e siyasi görüş ayırmadan; insanı, çocukları ve kitabı seven herkesin teşekkür etmesi lazım. Bu yazıda ben teşekkürü başlatmış olayım, siz kıymetli okuyucular da devam ettirin inşallah.
Elbette böyle büyük organizasyonlar nitelikli çalışma arkadaşlarıyla başarılabilir. Katıldığım ilk iki fuar ve sonrasında özellikle çocuklar için yoğun çaba sarfeden, fuarın aksamadan tamamlanmasını sağlayan bir kurum var; Erzurum Kültür A.Ş. ve onun maharetli, sabırlı Genel Müdürü Emre Yaylalı. Onlar da şehrin kültür hayatına kattıkları artılar için gönülden bir teşekkürü hakediyorlar.
Erzurum Kitap Fuarı bu yıl da şehre hakikat, mutluluk ve unutulmayacak anılar bıraksın deyip sözü 28 Nisan Pazar günü fuarda TİMAŞ Yayınları Standında hepinizi bekliyorum diyerek bitireyim.
Pidenin, buharı üzerinde çorbanın, dolmanın kokusu yetmez insanın her yan mis gibi kokuyor demesine.
Bu keşmekeş dolu dünyanın hayhuyuna kurban verdiğimiz, unutup gittiğimiz bir gerçeği daha hatırlatayım size…
Mis gibi kokuları içimize çekmenin tek yolu burun değildir.
İnsanın bazen burnu tıkalı olsa da yüreği mis gibi kokuları derin derin içine çekebilir.
Anne kokusu gibi…
Evlat kokusu gibi…
Yâr kokusu gibi…
Hatta hatta…!
Hakikat kokusu gibi…
Kitap kokusu gibi.
İşte Erzurum, kalbimize işleyecek mis gibi kokularla bezenecek bu hafta.
Yeniden Tüyap Erzurum Kitap Fuarı’yla ve elbette onbinlerce kitapla buluşmamıza sayılı günler kaldı.
Benim için de en heyecanlı günlerin başlangıcına çok az kaldı.
Türkiye’de yapılan en önemli diyebileceğimiz kitap fuarlarının yanı sıra Anadolu’nun dört köşesinden davet aldığımız kitap fuarlarına koşarak gitmekten yorulmuyoruz.
Orada okurlarımızla buluşmak bunca yolculuğun yorgunluğunu bir çırpıda alıveriyor ve Allah’a böyle güzel bir işbirliğini nasip ettiği için şükrediyorum.
Okurla, okuyucu arasındaki işbirliğinin orta noktası kitaplar elbette.
Ne mutlu bana ve insanlara hakikati anlatan kitaplar yazmak için emek verenlere.
Buraya kadar söylediklerimin hepsi gerçekten benim ve okurlarım için çok heyecan verici saatleri kitapların arasında paylaşmamızı sağlıyor.
Ancak bu hafta sonu başlayacak olan ve benim 28 Nisan Pazar günü katılacak olduğum Erzurum Kitap Fuarı’nın durumu birazcık daha farkı…
Bu fuarın hemşehrilik cephesinden pozitif bir ayrıcalığı var benim gönlümde. Seyesinde doğduğum toprakları bir kez daha görmek nasip oluyor hem de babalarını, amcalarını, anneleri, ninelerini, teyzelerini, daylarını tanıdığım çocuk ve genç okurlarımı onların yanında görmenin mutluluğunu yaşıyorum.
Erzurum’da aileleriyle kitap imzalatmaya gelen çocuklara sık sık söylediğim bir cümle var; “Ben senin babanı senden önce tanıyorum.” Çocuklar önce şaşırıyor sonra kahkahaları fuarın ortasına doğru salıveriyorlar.
Ve çocuklara tebessüm eden çehreler çok yakışıyor.
Erzurum Kitap Fuarı’nın benim için başka bir önemi daha var. Fuar Tüyap tarafından organize edilemeden önce ilk iki senesinde Erzurum Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. tarafından yapılıyordu ve benim yönetimimde harika bir dergi çıkıyordu; Erzurum Çocuk Dergisi isminde. Ve bu dergi onbinlerce çocuğa ücretsiz olarak ulaşıyordu. Çocukların dergiyi alırken gülen yüzlerini hatırladıkça böyle harika bir hizmetin küçük de olsa parçası olabildiğim için şükrediyorum.
Kitap Fuarı’na gösterdikleri özen ve onbinlerce kitabı, yüze yakın yazarı şehre taşımakta lokomotif oldukları için; Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e siyasi görüş ayırmadan; insanı, çocukları ve kitabı seven herkesin teşekkür etmesi lazım. Bu yazıda ben teşekkürü başlatmış olayım, siz kıymetli okuyucular da devam ettirin inşallah.
Elbette böyle büyük organizasyonlar nitelikli çalışma arkadaşlarıyla başarılabilir. Katıldığım ilk iki fuar ve sonrasında özellikle çocuklar için yoğun çaba sarfeden, fuarın aksamadan tamamlanmasını sağlayan bir kurum var; Erzurum Kültür A.Ş. ve onun maharetli, sabırlı Genel Müdürü Emre Yaylalı. Onlar da şehrin kültür hayatına kattıkları artılar için gönülden bir teşekkürü hakediyorlar.
Erzurum Kitap Fuarı bu yıl da şehre hakikat, mutluluk ve unutulmayacak anılar bıraksın deyip sözü 28 Nisan Pazar günü fuarda TİMAŞ Yayınları Standında hepinizi bekliyorum diyerek bitireyim.