31 Mart’ta her il kendi seçimini yapıp belediye başkanını seçti. Ama gelin görün ki İstanbul seçimleri tüm Türkiye’yi etkiledi. Türkiye, seçimler için adeta İstanbul’a taşındı. Her şehrin il, ilçe belediye başkanı, Bahçeli’nin tabiri ile mitili İstanbul’a attı.
Belediye başkanları ve siyasiler, hemşehrilerini etkilemek için vakıf ve dernekleri kapı kapı gezip partisi için oy istedi. Bu sistemin hiçbir yararının olmayacağı zaten tahmin ediliyordu. 31 Mart’ta bile kendi beceresi ile oy devşiremeyenlerin İstanbul’da ki seçmeni etkilemesini beklemek hayalden öte bir şey değildi.
Kendi seçildiği bölgede henüz tanınmayan, seçimin ne olduğunu nasıl yürütüldüğünü dahi bilemeyenlerin, İstanbul seçmenini etkilemesini beklemek akla ziyan bir durum zaten. Seçim sonuçlarına bakınca uygulamanın işe yaramadığı da ortada. Reel olan bir ay boyunca İstanbul’a mitil atan bu kadroların, şehrin ekonomisine ciddi katkılarının olduğu…
Günahıyla sevabıyla İstanbul seçimleri bittiğine göre artık gerçek gündemimize dönebiliriz.
Bütçe darlığı zorlayacak
AK Parti’nin bugüne kadar ki en zor sınavı 31 Mart seçimleriydi. Seçimi kazanan adaylar, koltuklarına oturdu ama birçoğu seçilmekten pekte mutlu olamadı. Bütçesi daralan, borçlardan dolayı maaş bile ödemede sıkıntı yaşayan başkanların, uykuları şimdiden kaçar oldu.
İstanbul’da seçim çalışmaları nedeni ile bu sorunlara kısa bir mola veren çiçeği burnunda belediye başkanlarından bugün yarın, ‘enkaz devraldık’ açıklamaları duyarsanız hiç şaşırmayın. Çünkü her birinin bankalara deve yükü borcu var. Kısıtlanan bütçeleri ile hem borçları ödeyip hem de projeden projeye koşmaları imkânsız.
Görünen tablo bu, hükümet bu belediyeler için özel bir kaynak oluşturabilir ise onu bilemem. Ancak ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum bunu da pek mümkün kılmıyor. Belediyeler kendi yağı ile kavrulup, bir yandan yeni kaynaklar oluşturup diğer taraftan proje üretmek zorunda.
AK Parti’nin bu saatten sonra şüphesiz atacağı adımlar çok önemli. İstanbul ve Ankara gibi metropol illeri kaybeden iktidar partisi, Türkiye genelindeki türbülansı durdurmak için seçmenin mesajını iyi analiz etmeli. Yalnızca hükümet değil belediyeler de verilen mesajı okumalı ve gereğini yapmalı. Zira son kez beka diyen seçmen, artık belediye hizmetleri için de bir tavır belirleyecektir.
Bu sistemde belediyelerin nefesi 2023’e kadar yetmez.
Belediye başkanları ve siyasiler, hemşehrilerini etkilemek için vakıf ve dernekleri kapı kapı gezip partisi için oy istedi. Bu sistemin hiçbir yararının olmayacağı zaten tahmin ediliyordu. 31 Mart’ta bile kendi beceresi ile oy devşiremeyenlerin İstanbul’da ki seçmeni etkilemesini beklemek hayalden öte bir şey değildi.
Kendi seçildiği bölgede henüz tanınmayan, seçimin ne olduğunu nasıl yürütüldüğünü dahi bilemeyenlerin, İstanbul seçmenini etkilemesini beklemek akla ziyan bir durum zaten. Seçim sonuçlarına bakınca uygulamanın işe yaramadığı da ortada. Reel olan bir ay boyunca İstanbul’a mitil atan bu kadroların, şehrin ekonomisine ciddi katkılarının olduğu…
Günahıyla sevabıyla İstanbul seçimleri bittiğine göre artık gerçek gündemimize dönebiliriz.
Bütçe darlığı zorlayacak
AK Parti’nin bugüne kadar ki en zor sınavı 31 Mart seçimleriydi. Seçimi kazanan adaylar, koltuklarına oturdu ama birçoğu seçilmekten pekte mutlu olamadı. Bütçesi daralan, borçlardan dolayı maaş bile ödemede sıkıntı yaşayan başkanların, uykuları şimdiden kaçar oldu.
İstanbul’da seçim çalışmaları nedeni ile bu sorunlara kısa bir mola veren çiçeği burnunda belediye başkanlarından bugün yarın, ‘enkaz devraldık’ açıklamaları duyarsanız hiç şaşırmayın. Çünkü her birinin bankalara deve yükü borcu var. Kısıtlanan bütçeleri ile hem borçları ödeyip hem de projeden projeye koşmaları imkânsız.
Görünen tablo bu, hükümet bu belediyeler için özel bir kaynak oluşturabilir ise onu bilemem. Ancak ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum bunu da pek mümkün kılmıyor. Belediyeler kendi yağı ile kavrulup, bir yandan yeni kaynaklar oluşturup diğer taraftan proje üretmek zorunda.
AK Parti’nin bu saatten sonra şüphesiz atacağı adımlar çok önemli. İstanbul ve Ankara gibi metropol illeri kaybeden iktidar partisi, Türkiye genelindeki türbülansı durdurmak için seçmenin mesajını iyi analiz etmeli. Yalnızca hükümet değil belediyeler de verilen mesajı okumalı ve gereğini yapmalı. Zira son kez beka diyen seçmen, artık belediye hizmetleri için de bir tavır belirleyecektir.
Bu sistemde belediyelerin nefesi 2023’e kadar yetmez.