Peşinen söyleyelim, insandaki şu ünlü gönül (manevi kalp), ahretin şu ünlü cennetine benzer!
‘Allah gönlü kendisi için yarattı ve beni gönülde arasınlar dedi.’
Sorulabilir: İnsanda bir gönül olduğuna bir delil var mı?
Cevabı Kuran veriyor: “O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne de az şükrediyorsunuz!” (Mu’minun 78)
Ayette geçen ‘fuâd’ ibaresi gönül/kalp/akıl anlamındadır. Kuran’da gönle çok sayıda atıf vardır.
Şimdi konumuz şu: Cennette ne tevhidi hayat etmişse gönülde de onlar tevhidi hayat etmiştir! “…(Cennette) içinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şarap ve süzme baldan ırmaklar vardır…” (Muhmmed 15)
Allah, ahrette, tecelli nimetleriyle birlikte tüm bu cennet nimetlerini müminlere hediye etmiş bulunuyor.
Cennetin dört ırmağına dönelim; su, süt, bal ve şarap… Bunlar, gönül cennetinde de akmaktadır: Su ırmağı Hakk’a yönelmek ve Ona koşmaktır; süt ırmağı ilimdir; bal ırmağı yumuşak huyluluk ve şarap ırmağı ise marifet kazanmaktır.
Bu dört ırmak gönül cennetinde sürekli olarak akar durur.
İnananların yaşama amacı ise bu ırmaklardan beslenerek ‘tevhidi hayata’ ulaşmaktır.
Kimin hayatında gönül cennetinin dört ırmağı işlek hale gelirse o insanda derhal değişimler başlar. (Değişim yoksa amel yoktur!) Kötülükler azalır iyi haller çoğalır; öfke gider yumuşaklık gelir; kabalık yontulur nezaket, nezafet görülür; cahillik azalır marifet zuhur eder.
Hayata tesir eden ilimdir, yumuşak huyluluktan daha ileri bir ahlak seviyesi de yoktur; ilmi var, fakat yumuşak huylu değil; yumuşak huylu, fakat ilmi yok! Kuraklık içinde, fakat suya doğru koşmuyor; kâinat canlı kitap ancak okumak için gayreti yok!
Böyle olunca kişinin nefsine ve etki alanındaki kişilere karşı tesiri ya hiç olmayacak ya da sınırlı kalacaktır.
Maya ve süt gibi düşünmelidir; ikisi birlikte olunca, artık karşımızdaki yeni bir şeydir: Yoğurt!
İnsanı değiştiren bu dört ırmağın bir şahısta toplanması yaygın bir durum değildir; fakat nefsinde, gönlün dört ırmağı tevhid etmiş ve böylece insanlara güneş gibi ışık ve ısı saçmış nice zatlar da gelip geçmiştir.
İnsanın iç yolculuğu, gönül cennetindeki bu dört ırmağa ulaşmak üzere olmalıdır.
Hayattayken yolculukları (seyirleri) bu istikamette olanlara ölüm geldiğinde cennete varmaları kuvvetle muhtemeldir, çünkü onlar dünyada cennetin yoluna düşmüş, ömürlerini ırmakların peşinde, kıyısında ve içine geçirmişlerdir.
‘Allah gönlü kendisi için yarattı ve beni gönülde arasınlar dedi.’
Sorulabilir: İnsanda bir gönül olduğuna bir delil var mı?
Cevabı Kuran veriyor: “O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne de az şükrediyorsunuz!” (Mu’minun 78)
Ayette geçen ‘fuâd’ ibaresi gönül/kalp/akıl anlamındadır. Kuran’da gönle çok sayıda atıf vardır.
Şimdi konumuz şu: Cennette ne tevhidi hayat etmişse gönülde de onlar tevhidi hayat etmiştir! “…(Cennette) içinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şarap ve süzme baldan ırmaklar vardır…” (Muhmmed 15)
Allah, ahrette, tecelli nimetleriyle birlikte tüm bu cennet nimetlerini müminlere hediye etmiş bulunuyor.
Cennetin dört ırmağına dönelim; su, süt, bal ve şarap… Bunlar, gönül cennetinde de akmaktadır: Su ırmağı Hakk’a yönelmek ve Ona koşmaktır; süt ırmağı ilimdir; bal ırmağı yumuşak huyluluk ve şarap ırmağı ise marifet kazanmaktır.
Bu dört ırmak gönül cennetinde sürekli olarak akar durur.
İnananların yaşama amacı ise bu ırmaklardan beslenerek ‘tevhidi hayata’ ulaşmaktır.
Kimin hayatında gönül cennetinin dört ırmağı işlek hale gelirse o insanda derhal değişimler başlar. (Değişim yoksa amel yoktur!) Kötülükler azalır iyi haller çoğalır; öfke gider yumuşaklık gelir; kabalık yontulur nezaket, nezafet görülür; cahillik azalır marifet zuhur eder.
Hayata tesir eden ilimdir, yumuşak huyluluktan daha ileri bir ahlak seviyesi de yoktur; ilmi var, fakat yumuşak huylu değil; yumuşak huylu, fakat ilmi yok! Kuraklık içinde, fakat suya doğru koşmuyor; kâinat canlı kitap ancak okumak için gayreti yok!
Böyle olunca kişinin nefsine ve etki alanındaki kişilere karşı tesiri ya hiç olmayacak ya da sınırlı kalacaktır.
Maya ve süt gibi düşünmelidir; ikisi birlikte olunca, artık karşımızdaki yeni bir şeydir: Yoğurt!
İnsanı değiştiren bu dört ırmağın bir şahısta toplanması yaygın bir durum değildir; fakat nefsinde, gönlün dört ırmağı tevhid etmiş ve böylece insanlara güneş gibi ışık ve ısı saçmış nice zatlar da gelip geçmiştir.
İnsanın iç yolculuğu, gönül cennetindeki bu dört ırmağa ulaşmak üzere olmalıdır.
Hayattayken yolculukları (seyirleri) bu istikamette olanlara ölüm geldiğinde cennete varmaları kuvvetle muhtemeldir, çünkü onlar dünyada cennetin yoluna düşmüş, ömürlerini ırmakların peşinde, kıyısında ve içine geçirmişlerdir.