Evet, bu gün 3 Temmuz…
Mustafa Kemal’in vatanın kurtuluşu yolunda kongre toplamak için Erzurum’a gelişinin 100.yılı…
*
Yıl 1918…
Başta İstanbul olmak üzere Anadolu’nun birçok yöresi işgal edilmiş; asırlarca Avrupa , Afrika ve Ön Asya’ya egemen olan Osmanlı, Anadolu’da küçük bir coğrafyaya adeta hapsedilmiş…
Yıllarca cepheden cepheye koşan Mehmetçik, Yemen’de, Arabistan çöllerinde, Kut’ül Amare’de , Allahuekber’de, Çanakkale’de vatan için kan dökmüş, can vermiş…
Millet yılgın, umutsuz ve karamsar…
İşte bu karanlık günlerde vatanın kurtuluşu için gizlice toplantılar yapılır, çareler aranır... Bu yoldaki en önemli merkez İstanbul’da Halaskâr Gazi Caddesinde Erzurumlu Vali Tahsin Uzer’e ait evdir… Müdavimleri en başta Mustafa Kemal , Kâzım Karabekir, Ali Fuat Bey, Rauf Orbay , Milli Mücadeleye katılan birçok asker ve teşkilat-ı mahsusa mensubu vatanseverler…
***
Anadolu da çare arayışı içindedir ve 17 Haziran 1919’da Erzurum’da Vilâyet Kongresi toplanır… Amaç, Ermeni yayılmacılığına karşı gerekli önlemi almak; Anadolu’da her ihtimale karşı uyanık olmak ve Milli hassasiyeti duyarlı kılmak… Vilâyet Kongresinde alınan kararlar, daha sonra toplanacak olan Erzurum Kongresi’ne yol gösterici mahiyettedir…
Kongrenin en önemli sonuçlarından birisi de Havza’da bulunan Mustafa Kemal’e yapılan Erzurum davetidir ve bu davet görevi Kâzım Karabekir’e verilir…
*
Erzurum, daha önceden İstanbul’da yapılan toplantılarda kararlaştırılmıştır…
Erzurum’a gitmeli; Anadolu’nun çatısı bu kadim kentte Milli Mücadele için hazırlık yapılmalı ve Kongre toplamalı…
Bu düşüncelerle Amasya’dan Erzurum’a doğru Anadolu’nun tozlu yollarına düşülür…
***
2 Temmuz 1919…
Mustafa Kemal, Erzurum’un Ilıca kapısındaki Titkir Köyü yakınlarında… Köylüler yol üstüne dökülmüş… İçlerinden genç bir gelin Paşa’nın karşısına çıkıyor ve;
‘Paşam bu zillete daha ne kadar dayanacağız… Emir verin düşmana karşı savaşalım…’
Bu genç kadın, Batı Cephesinde 300 kadar neferiyle düşmana karşı destanlar yazan, defalarca yaralanıp, ölümden dönen; zaferden sonra İstiklâl Madalyasını göğsüne takan ancak devletin bağladığı maaşı almayı ‘ben bu mücadeleyi para için yapmadım…’ diyerek reddeden; ömrünün son demlerini Darülacezede geçiren Kara Fatma’dır…
*
Mustafa Kemal, burada soluklanırken Erzurum’a gelen göç kafilesi içinde Mezararkalı Mevlüt Ağa’yı görür…
Cevat Dursunoğlu’nun anlatımı ile Mevlüt Ağa’ya der ki;
Mevlüt Ağa’nın bu cevabı Paşa’nın milletine olan inancını pekiştirir…
Ve Mevlüt Ağa azmiyle Erzurum’a hareket edilir…
***
3 Temmuz 1919,
Erzurum’un İstanbul Kapısı…
Erzurumlular birikmiş Mustafa Kemal’ini bekliyor…
Bir coşku ki görülmeye değer…
İnsanlar kıpır kıpır ve umutlu…
Karşılayanlar arasında Paşa’ya ve kurtuluşa inanan, Erzurum’a daha önce gelen eski Bitlis Valisi Mazhar Müfit Kansu, Cevat Dursunoğlu, Süleyman Necati Bey, Ebulhindili Cafer Bey gibi entelektüel ve teşkilatı mahsusa elemanları, askerler ve halk vardır…
Bir karşılama ki, yürekler dolusu gurur…
Bir karşılama ki davullu zurnalı ve şenlikli…
Şehrimize hoş geldin Paşam…
Mustafa Kemal’in vatanın kurtuluşu yolunda kongre toplamak için Erzurum’a gelişinin 100.yılı…
*
Yıl 1918…
Başta İstanbul olmak üzere Anadolu’nun birçok yöresi işgal edilmiş; asırlarca Avrupa , Afrika ve Ön Asya’ya egemen olan Osmanlı, Anadolu’da küçük bir coğrafyaya adeta hapsedilmiş…
Yıllarca cepheden cepheye koşan Mehmetçik, Yemen’de, Arabistan çöllerinde, Kut’ül Amare’de , Allahuekber’de, Çanakkale’de vatan için kan dökmüş, can vermiş…
Millet yılgın, umutsuz ve karamsar…
İşte bu karanlık günlerde vatanın kurtuluşu için gizlice toplantılar yapılır, çareler aranır... Bu yoldaki en önemli merkez İstanbul’da Halaskâr Gazi Caddesinde Erzurumlu Vali Tahsin Uzer’e ait evdir… Müdavimleri en başta Mustafa Kemal , Kâzım Karabekir, Ali Fuat Bey, Rauf Orbay , Milli Mücadeleye katılan birçok asker ve teşkilat-ı mahsusa mensubu vatanseverler…
***
Anadolu da çare arayışı içindedir ve 17 Haziran 1919’da Erzurum’da Vilâyet Kongresi toplanır… Amaç, Ermeni yayılmacılığına karşı gerekli önlemi almak; Anadolu’da her ihtimale karşı uyanık olmak ve Milli hassasiyeti duyarlı kılmak… Vilâyet Kongresinde alınan kararlar, daha sonra toplanacak olan Erzurum Kongresi’ne yol gösterici mahiyettedir…
Kongrenin en önemli sonuçlarından birisi de Havza’da bulunan Mustafa Kemal’e yapılan Erzurum davetidir ve bu davet görevi Kâzım Karabekir’e verilir…
*
Erzurum, daha önceden İstanbul’da yapılan toplantılarda kararlaştırılmıştır…
Erzurum’a gitmeli; Anadolu’nun çatısı bu kadim kentte Milli Mücadele için hazırlık yapılmalı ve Kongre toplamalı…
Bu düşüncelerle Amasya’dan Erzurum’a doğru Anadolu’nun tozlu yollarına düşülür…
***
2 Temmuz 1919…
Mustafa Kemal, Erzurum’un Ilıca kapısındaki Titkir Köyü yakınlarında… Köylüler yol üstüne dökülmüş… İçlerinden genç bir gelin Paşa’nın karşısına çıkıyor ve;
‘Paşam bu zillete daha ne kadar dayanacağız… Emir verin düşmana karşı savaşalım…’
Bu genç kadın, Batı Cephesinde 300 kadar neferiyle düşmana karşı destanlar yazan, defalarca yaralanıp, ölümden dönen; zaferden sonra İstiklâl Madalyasını göğsüne takan ancak devletin bağladığı maaşı almayı ‘ben bu mücadeleyi para için yapmadım…’ diyerek reddeden; ömrünün son demlerini Darülacezede geçiren Kara Fatma’dır…
*
Mustafa Kemal, burada soluklanırken Erzurum’a gelen göç kafilesi içinde Mezararkalı Mevlüt Ağa’yı görür…
Cevat Dursunoğlu’nun anlatımı ile Mevlüt Ağa’ya der ki;
- Ağa nerden gelip nereye gidersin…
- Toroslardan gelir, Erzurum’a giderim Paşam…
- Niye, Toroslar daha verimli değil miydi…
- Verimliydi Paşam ama duydum ki İstanbul’da bir iki ırzı kırık, demişler ki Erzurum Ermeni’ye lâyık… Dedim ki gidip bakayım kimin malını kime veriyor bu ırzı kırıklar…
Mevlüt Ağa’nın bu cevabı Paşa’nın milletine olan inancını pekiştirir…
Ve Mevlüt Ağa azmiyle Erzurum’a hareket edilir…
***
3 Temmuz 1919,
Erzurum’un İstanbul Kapısı…
Erzurumlular birikmiş Mustafa Kemal’ini bekliyor…
Bir coşku ki görülmeye değer…
İnsanlar kıpır kıpır ve umutlu…
Karşılayanlar arasında Paşa’ya ve kurtuluşa inanan, Erzurum’a daha önce gelen eski Bitlis Valisi Mazhar Müfit Kansu, Cevat Dursunoğlu, Süleyman Necati Bey, Ebulhindili Cafer Bey gibi entelektüel ve teşkilatı mahsusa elemanları, askerler ve halk vardır…
Bir karşılama ki, yürekler dolusu gurur…
Bir karşılama ki davullu zurnalı ve şenlikli…
Şehrimize hoş geldin Paşam…