İnsanın beş yeri hastalanır, tedavi edilmezse insan manen ve madden ölür.
Beş hastalık da ne? Biz yüzlerce hastalık biliyoruz!
Haklısınız, tıbbın tespit ettiği pek çok hastalık bulunuyor. Bizim tasnifimiz biraz farklı. Şöyle ki: Beş tür hastalık; vücut, nefis, akıl, gönül ve can hastalıklarıdır.
‘Vücut hastalıklarını’ herkes bilir, doktorlar, ilaçlar ve hastaneler bu hastalıkların tedavisiyle meşguldür, geçiyoruz.
Sen ‘nefis hastalıklarına’ dikkat et ki, beden hastalıklarının birçoğunun temelinde nefsin isteklerinin, beş duyuya bağlı olarak, yerine getirilmesi yatmaktadır.
Yiyip içmede, oturup kalkmada, cinsellikte, vb. hâllerde nefsin isteklerini, Kuran ve Sünnet ile terbiye eden ve isteklerini sınırlayan kişinin bedeni ‘tevhidi hayat’ ettiğinden, sıhhat bulur.
Üçüncü olarak ‘akılın hastalıkları’ var! Akıl, Kuran ve Sünnete uygun çalışmazsa, nefsin ve çeşitli insanî düşüncelerin etkisi altında kalıp hastalanır.
Akıl bozukluğunun bazı emareleri şunlardır: Kişi, hayal alır hayal satar, iyi kötü, çeşitli vesveseler üretir, suni korkular yahut sevinçler icat edip onlarla ruhunu ve bedenini etkiler.
Aklı, hayallerin ve kuruntuların tarlasında büyüyen hezeyanların etkisinden kurtarmanın çaresi çevreyi değiştirmek, aklı Kuran ve Sünnet’le ‘tevhid’ etmek, bilginlerle, mürşitlerle konuşmaktır.
Dördüncü hastalık ‘gönül hastalığıdır.’ Birini görürsün üzüntüye batmış, neredeyse kederden bir elbise giymiştir; ağzını açınca kaygıları her yana saçılır.
Gönül hastalıklarının çaresi, akıl hastalıklarının çaresine benzer; âlim, ilim, sohbet ve hikmet gönül hastalarının en iyi ilaçlarıdır.
Aklı ve nefsi aşırılıklardan uzak tutan ve ‘tevhidi hayatı’ koruyan hikmetin kaynağı ilimdir. Bir iş, bilgiyle yapıldığında, ortaya çıkan sonuç faydalıdır ve o hikmettir.
Modern toplum hikmeti yeterince bilmiyor yahut anlamıyor.
Hikmet, ilim ve onunla amel etmek demektir. Modern toplumda bilgiyle amel eden insan sayısı sınırlıdır; bu yüzden akıl ve gönül hastalıkları yaygındır.
Ey, akılları karışmış, gönülleri dağılmış insanlar!
Güzel adamların hikmetli sözlerini dinleyiniz yahut okuyunuz, üzüntülerinizin dağıldığını, gönüllerinizin açıldığını, ferahladığınızı, sıkıntı ve kaygılarınızdan uzaklaştığınızı göreceksiniz.
Hikmette, Allah’ın nuru vardır; Allah, ölü kalpleri hikmet nuruyla, yağmurun ölü toprağı dirilttiği gibi, diriltir.
Sonuncu hastalığımız ruhumuzun (can) hastalıklarıdır; onu hasta eden nefisten zuhur eden günahlardır.
‘Nefis günahtan zevk alıp semirip yağlanınca; canın yolu Hak’tan kesilir.’
Can için, her günah bir dağ gibidir, can, bu yüklerin altında inler durur ve sağlığı bozulur.
Çünkü ahrette günah suçunun cezasını can çekecektir, azabı, işkenceyi o tadacaktır.
Can hastalığının belirtileri var mıdır?
Olmaz mı; canı hastalanmış kişi, ibadetlerden uzak durur, mesela namaz kılmaz, oruç tutmaz, içki içer, fuhuştan geri durmaz, dinden imandan sıkılır.
Bu dert en fena bir derttir. Çaresi tövbe etmek ve nefse muhalefet edip ibadet gıdası ile ruhu canlandırmaktır.
‘Can tövbe ilacını içtiği zaman Hak onun üzerine rahmetini yağdırır.’
Bu beş hastalık bende de var sende de var!
Bir doktor gibi, kendini muayene edip hastalıkları belirleyerek, açıklanan tedavileri uygulayan insanlar, bütünlüğe ererler ve hayatları, ‘tevhidi hayat’ olur.
Beş hastalık da ne? Biz yüzlerce hastalık biliyoruz!
Haklısınız, tıbbın tespit ettiği pek çok hastalık bulunuyor. Bizim tasnifimiz biraz farklı. Şöyle ki: Beş tür hastalık; vücut, nefis, akıl, gönül ve can hastalıklarıdır.
‘Vücut hastalıklarını’ herkes bilir, doktorlar, ilaçlar ve hastaneler bu hastalıkların tedavisiyle meşguldür, geçiyoruz.
Sen ‘nefis hastalıklarına’ dikkat et ki, beden hastalıklarının birçoğunun temelinde nefsin isteklerinin, beş duyuya bağlı olarak, yerine getirilmesi yatmaktadır.
Yiyip içmede, oturup kalkmada, cinsellikte, vb. hâllerde nefsin isteklerini, Kuran ve Sünnet ile terbiye eden ve isteklerini sınırlayan kişinin bedeni ‘tevhidi hayat’ ettiğinden, sıhhat bulur.
Üçüncü olarak ‘akılın hastalıkları’ var! Akıl, Kuran ve Sünnete uygun çalışmazsa, nefsin ve çeşitli insanî düşüncelerin etkisi altında kalıp hastalanır.
Akıl bozukluğunun bazı emareleri şunlardır: Kişi, hayal alır hayal satar, iyi kötü, çeşitli vesveseler üretir, suni korkular yahut sevinçler icat edip onlarla ruhunu ve bedenini etkiler.
Aklı, hayallerin ve kuruntuların tarlasında büyüyen hezeyanların etkisinden kurtarmanın çaresi çevreyi değiştirmek, aklı Kuran ve Sünnet’le ‘tevhid’ etmek, bilginlerle, mürşitlerle konuşmaktır.
Dördüncü hastalık ‘gönül hastalığıdır.’ Birini görürsün üzüntüye batmış, neredeyse kederden bir elbise giymiştir; ağzını açınca kaygıları her yana saçılır.
Gönül hastalıklarının çaresi, akıl hastalıklarının çaresine benzer; âlim, ilim, sohbet ve hikmet gönül hastalarının en iyi ilaçlarıdır.
Aklı ve nefsi aşırılıklardan uzak tutan ve ‘tevhidi hayatı’ koruyan hikmetin kaynağı ilimdir. Bir iş, bilgiyle yapıldığında, ortaya çıkan sonuç faydalıdır ve o hikmettir.
Modern toplum hikmeti yeterince bilmiyor yahut anlamıyor.
Hikmet, ilim ve onunla amel etmek demektir. Modern toplumda bilgiyle amel eden insan sayısı sınırlıdır; bu yüzden akıl ve gönül hastalıkları yaygındır.
Ey, akılları karışmış, gönülleri dağılmış insanlar!
Güzel adamların hikmetli sözlerini dinleyiniz yahut okuyunuz, üzüntülerinizin dağıldığını, gönüllerinizin açıldığını, ferahladığınızı, sıkıntı ve kaygılarınızdan uzaklaştığınızı göreceksiniz.
Hikmette, Allah’ın nuru vardır; Allah, ölü kalpleri hikmet nuruyla, yağmurun ölü toprağı dirilttiği gibi, diriltir.
Sonuncu hastalığımız ruhumuzun (can) hastalıklarıdır; onu hasta eden nefisten zuhur eden günahlardır.
‘Nefis günahtan zevk alıp semirip yağlanınca; canın yolu Hak’tan kesilir.’
Can için, her günah bir dağ gibidir, can, bu yüklerin altında inler durur ve sağlığı bozulur.
Çünkü ahrette günah suçunun cezasını can çekecektir, azabı, işkenceyi o tadacaktır.
Can hastalığının belirtileri var mıdır?
Olmaz mı; canı hastalanmış kişi, ibadetlerden uzak durur, mesela namaz kılmaz, oruç tutmaz, içki içer, fuhuştan geri durmaz, dinden imandan sıkılır.
Bu dert en fena bir derttir. Çaresi tövbe etmek ve nefse muhalefet edip ibadet gıdası ile ruhu canlandırmaktır.
‘Can tövbe ilacını içtiği zaman Hak onun üzerine rahmetini yağdırır.’
Bu beş hastalık bende de var sende de var!
Bir doktor gibi, kendini muayene edip hastalıkları belirleyerek, açıklanan tedavileri uygulayan insanlar, bütünlüğe ererler ve hayatları, ‘tevhidi hayat’ olur.