Emniyet İstihbaratta görev yapan bir istihbaratçı anlatmıştı; Ergenekon adıyla kurdukları tezgahın ortalığı kasıp kavurduğu dönemdi. Başbakan Erdoğan’a hergün onlarca, yüzlerce suikast ihbarı alındığını söylemişti. Ergenekon ve Balyoz süreci devam ediyordu. 26. Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’a dava açılmıştı. Hükümet çevrelerinden işin şirazesinin kaydığı, bir düzenlenme yapılmasına dair haberler geliyordu. FETÖ’nün yönlendirdiği bir sitede cezaevindeki 2 yüksek rütbeli subayın aralarında yaptığı konuşma kayıtları olduğu ileri sürülen diyaloglar yayınlandı. Ses kaydına göre cezaevinde tutulan 2 yüksek rütbeli subay, darbenin şart olduğunu konuşuyorlardı. Aynı gün Ankara’da birkaç çöp konteynırında eski asker üniformaları ve mavzer silahlanın bulunduğu yolunda haberler yayınlandı.
Bu gelişmelerin ardından Ergenekon, Balyoz ve diğer komplolar, tezgâhlar devam etti. Hükümetten de bir adım gelmedi. 15 Temmuz darbe kalkışmasının ardından FETÖ’nün tartışıldığı tv programlarında örgütün nasıl bir yapı olduğu anlatılıyordu. Siyasilere nasıl kaset komploları kurduğu ortaya çıkıyordu. O günler eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, FETÖ’nün geçmişte de suikast ihbarları ve kaset benzeri komploların FETÖ/PDY tarafından başvurulan yöntem olduğunu açıklamıştı.
Gittiniz mi bilmiyorum Elazığ-Bingöl karayolu üzerinde Bingöl’e yaklaşım 20 km.’de 33 erin şehadeti için anıt alan kuruldu. Ruhları şad olsun, anıtı gezerken aklıma FETÖ geldi. Acaba FETÖ ile terör örgütü arasında bağ ne zaman kurulmuştu. Yakın tarihi hatırlayanlar, 33 erin şehit edilmesi ve benzer baskınlarda Türk kamuoyuna infialler oluşuyordu. TSK içerisinde bazılarının teröre ön verdiği, Doğu tazminatı için askerlerin bu işin içerisinde olduğu hikayeleri siyasi ağızlarda da geçiyordu.
Bingöl karayolunda gerçekleşen olayda 33 sivil giyimli asker dağıtım için sivil otobüslerle silahsız olarak yola çıktıktan sonra, terör örgütü tarafından planlı bir operasyonla şehit edilmişlerdi. Uzun yıllar, erlerin silahsız gönderilmesi, koruma verilmeden otobüsle nasıl yola çıkarıldıkları tartışıldı. Şehir efsaneleri türemişti, otobüste bir örgüt üyesi olayı terör örgütüne bildirmiş, tuzak kurulmuştu.
33 erin katili gizli tanık olur mu?
33 erin şehit edilmesi emrini veren terör örgütü yöneticisi Şemdin Sakık, FETÖ/PDY’nin yargı örgütlenmesi tarafından yıllar sonra Ergenekon, Balyoz davalarının tanığı olarak karşımıza çıktı. 33 erin kanları ellerine bulaşan Sakık, FETÖ yargılanmalarında gizli tanık “Deniz” olmuştu. FETÖ, TSK ve onun şerefli mazisini kirletmek için bir terör örgütü mensubunu kullanıyordu.
Soru şu; FETÖ yapılanması PKK ile ne zaman irtibat kurdu. Türkiye’nin yüreğini dağlayan ve çok şehit verdiğimiz baskınların gerçekleşmesinde nasıl bir rol oynadı. 33 erin şehadetine neden olan o bilgi, acaba örgüte FETÖ’nün gizli yapılanması, askerin içerisine soktuğu hainlerce mi verildi?
Bakın Sakık ne diyor?
Fetö’nün gizli tanığı Şemdin Sakık, Ergenekon davasında tanık olarak ifade verdi. Eski PKK sorumlusu Şemdin Sakık, Bingöl'de silahsız 33 erin şehit edilmesi olayının kendisinin üzerine yıkıldığını öne sürdü. O dönem örgütün tek taraflı ateşkes ilan ettiğini söyleyen Sakık, "Bu ateşkesin bozulması için ordu tarafından art arda operasyonlar düzenlendi. Bingöl'den 200-300 kişilik bir grup görülüyor. Eylem yapacakları biliniyor. Hatta başkanın talimatının olduğu bilinmesine rağmen bu askerler tedbirsiz yola çıkarıldı ve müdahale etmediler." iddialarında bulundu.
Sakık birde pekiştirme yapıyor, diyor ki: "Turgut Özal, Cem Ersever gitmişti. Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, Uğur Mumcu gitmişti. Kilit noktaları tutanlar tasfiye edilmişti. Güçlü bir savaş için bu bahaneyi yaratmaları gerekiyordu. Tek başına 33 asker olsaydı 'kazadır' ya da 'kana susamış bir timin işidir' derdik. Ama bu zincirin halkasıydı. Savaş talimatı da aynı yıla denk geldi. 1993'te gerçek anlamıyla 12 Eylül'den daha kanlı daha köklü, daha korkunç bir darbe oldu. Sayı olarak, nitelik olarak da daha kanlıdır. Devletin en kilit noktalarındaki insanlar götürüldü."
Bu ifadelerin içerisinde cevabı görebildiniz mi?
Bu gelişmelerin ardından Ergenekon, Balyoz ve diğer komplolar, tezgâhlar devam etti. Hükümetten de bir adım gelmedi. 15 Temmuz darbe kalkışmasının ardından FETÖ’nün tartışıldığı tv programlarında örgütün nasıl bir yapı olduğu anlatılıyordu. Siyasilere nasıl kaset komploları kurduğu ortaya çıkıyordu. O günler eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, FETÖ’nün geçmişte de suikast ihbarları ve kaset benzeri komploların FETÖ/PDY tarafından başvurulan yöntem olduğunu açıklamıştı.
Gittiniz mi bilmiyorum Elazığ-Bingöl karayolu üzerinde Bingöl’e yaklaşım 20 km.’de 33 erin şehadeti için anıt alan kuruldu. Ruhları şad olsun, anıtı gezerken aklıma FETÖ geldi. Acaba FETÖ ile terör örgütü arasında bağ ne zaman kurulmuştu. Yakın tarihi hatırlayanlar, 33 erin şehit edilmesi ve benzer baskınlarda Türk kamuoyuna infialler oluşuyordu. TSK içerisinde bazılarının teröre ön verdiği, Doğu tazminatı için askerlerin bu işin içerisinde olduğu hikayeleri siyasi ağızlarda da geçiyordu.
Bingöl karayolunda gerçekleşen olayda 33 sivil giyimli asker dağıtım için sivil otobüslerle silahsız olarak yola çıktıktan sonra, terör örgütü tarafından planlı bir operasyonla şehit edilmişlerdi. Uzun yıllar, erlerin silahsız gönderilmesi, koruma verilmeden otobüsle nasıl yola çıkarıldıkları tartışıldı. Şehir efsaneleri türemişti, otobüste bir örgüt üyesi olayı terör örgütüne bildirmiş, tuzak kurulmuştu.
33 erin katili gizli tanık olur mu?
33 erin şehit edilmesi emrini veren terör örgütü yöneticisi Şemdin Sakık, FETÖ/PDY’nin yargı örgütlenmesi tarafından yıllar sonra Ergenekon, Balyoz davalarının tanığı olarak karşımıza çıktı. 33 erin kanları ellerine bulaşan Sakık, FETÖ yargılanmalarında gizli tanık “Deniz” olmuştu. FETÖ, TSK ve onun şerefli mazisini kirletmek için bir terör örgütü mensubunu kullanıyordu.
Soru şu; FETÖ yapılanması PKK ile ne zaman irtibat kurdu. Türkiye’nin yüreğini dağlayan ve çok şehit verdiğimiz baskınların gerçekleşmesinde nasıl bir rol oynadı. 33 erin şehadetine neden olan o bilgi, acaba örgüte FETÖ’nün gizli yapılanması, askerin içerisine soktuğu hainlerce mi verildi?
Bakın Sakık ne diyor?
Fetö’nün gizli tanığı Şemdin Sakık, Ergenekon davasında tanık olarak ifade verdi. Eski PKK sorumlusu Şemdin Sakık, Bingöl'de silahsız 33 erin şehit edilmesi olayının kendisinin üzerine yıkıldığını öne sürdü. O dönem örgütün tek taraflı ateşkes ilan ettiğini söyleyen Sakık, "Bu ateşkesin bozulması için ordu tarafından art arda operasyonlar düzenlendi. Bingöl'den 200-300 kişilik bir grup görülüyor. Eylem yapacakları biliniyor. Hatta başkanın talimatının olduğu bilinmesine rağmen bu askerler tedbirsiz yola çıkarıldı ve müdahale etmediler." iddialarında bulundu.
Sakık birde pekiştirme yapıyor, diyor ki: "Turgut Özal, Cem Ersever gitmişti. Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, Uğur Mumcu gitmişti. Kilit noktaları tutanlar tasfiye edilmişti. Güçlü bir savaş için bu bahaneyi yaratmaları gerekiyordu. Tek başına 33 asker olsaydı 'kazadır' ya da 'kana susamış bir timin işidir' derdik. Ama bu zincirin halkasıydı. Savaş talimatı da aynı yıla denk geldi. 1993'te gerçek anlamıyla 12 Eylül'den daha kanlı daha köklü, daha korkunç bir darbe oldu. Sayı olarak, nitelik olarak da daha kanlıdır. Devletin en kilit noktalarındaki insanlar götürüldü."
Bu ifadelerin içerisinde cevabı görebildiniz mi?