Dünyada nadir görülen Alveolar Ekinokok hastalığı özellikle soğuk iklimlerde kendini gösteriyor. Türkiye’de ise Erzurum, Ardahan ve Kars illerinde sıkça rastlanan bir enfeksiyon hastalığı olan Alveolar Ekinokok’un bilinen bir belirtisi yok ve ilaçla tedavisi de mümkün değil. Cerrahi müdahale ile tedavi edilebilen hastalıktan korunmada en etkili yöntem ise kişisel hijyen ve gıda temizliğine dikkat etmek.
Manolya BULUT-PUSULA
İklimi soğuk bölgelerde yaşamını sürdüren bir parazit olan Alveolar Ekinokok, ağız yoluyla vücuda alınan ve ilk olarak karaciğere yerleşip, ilerleyerek hayati organlara dek yerleşmesi mümkün olan bir hastalık.
Hastalığın Çin’in kuzeyinde, Sibirya’ya yakın bölgelerde, Türkiye’de ise Erzurum, Kars ve Ardahan gibi illerde görüldüğünü belirten Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Organ Nakli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde görevli Dr. Öğr. Üyesi Nurhak Aksungur, “Bölgemiz dünyada ender görülen bölgelerden bir tanesi. Buna bağlı olarak da bizim de vakalarımız çok fazla. Bugüne kadar toplam 50 tane karaciğer nakli yaptığımız vaka var. 250’nin üzerinde de karaciğerin bir kısmını çıkardığımız vaka var. Dünyada hem nakil olarak hem karaciğerin bir kısmını çıkarma olarak en yüksek sayı bizde. Tanıda birçok klinik biyopsiyi önemser ama bizim tecrübemiz yüksek olduğu için gerek görmüyoruz. Radyolojik olarak gördüğümüzde karar veriyoruz” dedi.
Kemirgenlerden bulaşıyor
Hastalığın özellikle tilki, kedi ve küçük kemirgenlerden bulaşabileceğini söyleyen Aksungur, “Vücutta daha çok karaciğere yerleşir ama bunun dışında akciğer, dalak, beyin gibi organlarda da olabilen parazittik bir enfeksiyon. Daha çok tilki, kedi, küçük kemirgenler taşıyıcıdır. Dünyada çok nadir görülür. Ama belli yerlerde belli sayıların üzerinde görülür. Buna endemik diyoruz. Çin’in kuzeyinde Sibirya’ya yakın bölgelerde, Türkiye’de de Erzurum, Kars, Ardahan gibi bölgelerde fazlaca görülüyor” diye konuştu.
Tümör gibi ilerliyor
Hastalığın belli bir belirtisinin olmadığı ve tümör gibi hareket ettiğini aktaran Dr. Aksungur, “Net bir belirtisi yok. Çoğu sessiz seyreder, bir kısmı tesadüfen bulunur. Çok büyürse belirti verebilir. Özellikle safra yollarını tıkarsa sarılık gibi bulgu verebiliyor. Sarılık belli bir değere geldiğinde kaşıntı gibi bir belirti verebiliyor. Çoğunu biz tesadüfen yakalıyoruz. Son dönemlerde bununla ilgili bazı kliniklerin çalışması oldu. Ama sonlanmadı. Çok görünen bölgeleri taramak istediler. Bir tarama programı yok şu an. Davranışı tümör gibidir. Akciğer ve beyne gittiğinde işin rengi değişiyor. Kafa içi hacim sabittir. Kafatası genişlemez. Bu yüzden beyni tuttuğunda itmeye başlar. Bir süre sonra solunum felcine sebep olur. Tuttuğu yere göre epilepsi nöbetlerine sebep olabilir. Karaciğerde de bir süre sonra karaciğer yetmezliği yapar. Çünkü karaciğer hücrelerini yiyerek büyür. Fonksiyon etkisi olur, tümör gibi davranmasının sebebi bu. Gelecekte daha büyük sağlık sorunların yol açabileceğini, buradan çıkıp özellikle dağlık alanlarda enfeksiyona sebep olabileceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Cerrahi müdahale şart
İlaçla tedavinin mümkün olmadığını, cerrahi müdahale ile kesim çözüme ulaşılabileceğini vurgulayan Aksungur şöyle konuştu;
“Bize Aydın’dan gelen bir hastamız vardı. Geçmişte 5 yıl kadar Ardahan’da öğretmenlik yapmış. Bu vakaların görüldüğü insanların mutlaka soğuk yerlerle ilgisi oluyor. Bu bölgede kalma süresiyle de ilgisi yok bulaşmanın. Birkaç saatliğine ziyaret ettiğinizde dahi kapabilirsiniz. İşin güzel tarafı insandan insana bulaşmaması.Sıcak ortamlarda yaşayamayan bir mikroorganizma. Bu yüzden soğuk yerlerde görülme sıklığı yüksek. Net bir tedavisi yok. İlaçla yok edemiyoruz. Sadece ilerlemesini durdurabilir veya yavaşlatabiliriz. Kesin çözümü cerrahi müdahale. Dünya çapında bir numarayız. Bazen başka yerlerden arkadaşlarım filmleri gönderip tanı koymamızı isterler. Nakil yapmışsak ömür boyu ilaç tavsiye ediyoruz. Karaciğerin bir kısmını çıkardıysak en az iki yıl ilaç kullandırıyoruz.”
Kişisel hijyene dikkat
Meyve-sebzelerin iyice yıkanmasını ve kişisel hijyene dikkat edilmesini gerektiğini öneren Aksungur şunları söyledi; “İnsandan insana bulaşmaz. Ama bahsettiğimiz ara konakların dışkıları ile enfekte olmuş gıdalarla muhatap olursak bulaşabilir. İlk olarak bu hastalık çobanlarda çıkmaya başlamış. Özellikle tilkilerden bu hastalığı kapmışlar. Ağız yoluyla larvaları alır, bağırsakta açılır kan yoluyla karaciğere ulaşır. Daha sonra da akciğer ve beyne ulaşabilir. Nadir olarak kemik ve eklem yerleşimleri de var. Özellikle sebze ve meyveleri yerken iyi yıkayacağız. El yıkama, kişisel hijyen kurallarına uymak önemli. Biz öğrenciyken tek kaynağın tilkiler olduğunu düşünürdük ama evcil hayvanlarda da olabileceği gösterildi. O yüzden besliyorsak aşılarına, bakımına dikkat etmeliyiz. Türkiye’de görülme sayısında bir çalışma henüz yok. Bunun üzerinde çalışıyoruz. Bölgemizde sık ama dünya bunu çok görmediği için henüz ciddi bir sağlık sorunu olarak görülmüyor. Ama sayılar artmaya başladı. Belki eskiden tanı koymadan hastaları kaybediyorduk. Çünkü bilmiyorduk.”
Manolya BULUT-PUSULA
İklimi soğuk bölgelerde yaşamını sürdüren bir parazit olan Alveolar Ekinokok, ağız yoluyla vücuda alınan ve ilk olarak karaciğere yerleşip, ilerleyerek hayati organlara dek yerleşmesi mümkün olan bir hastalık.
Hastalığın Çin’in kuzeyinde, Sibirya’ya yakın bölgelerde, Türkiye’de ise Erzurum, Kars ve Ardahan gibi illerde görüldüğünü belirten Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Organ Nakli Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde görevli Dr. Öğr. Üyesi Nurhak Aksungur, “Bölgemiz dünyada ender görülen bölgelerden bir tanesi. Buna bağlı olarak da bizim de vakalarımız çok fazla. Bugüne kadar toplam 50 tane karaciğer nakli yaptığımız vaka var. 250’nin üzerinde de karaciğerin bir kısmını çıkardığımız vaka var. Dünyada hem nakil olarak hem karaciğerin bir kısmını çıkarma olarak en yüksek sayı bizde. Tanıda birçok klinik biyopsiyi önemser ama bizim tecrübemiz yüksek olduğu için gerek görmüyoruz. Radyolojik olarak gördüğümüzde karar veriyoruz” dedi.
Kemirgenlerden bulaşıyor
Hastalığın özellikle tilki, kedi ve küçük kemirgenlerden bulaşabileceğini söyleyen Aksungur, “Vücutta daha çok karaciğere yerleşir ama bunun dışında akciğer, dalak, beyin gibi organlarda da olabilen parazittik bir enfeksiyon. Daha çok tilki, kedi, küçük kemirgenler taşıyıcıdır. Dünyada çok nadir görülür. Ama belli yerlerde belli sayıların üzerinde görülür. Buna endemik diyoruz. Çin’in kuzeyinde Sibirya’ya yakın bölgelerde, Türkiye’de de Erzurum, Kars, Ardahan gibi bölgelerde fazlaca görülüyor” diye konuştu.
Tümör gibi ilerliyor
Hastalığın belli bir belirtisinin olmadığı ve tümör gibi hareket ettiğini aktaran Dr. Aksungur, “Net bir belirtisi yok. Çoğu sessiz seyreder, bir kısmı tesadüfen bulunur. Çok büyürse belirti verebilir. Özellikle safra yollarını tıkarsa sarılık gibi bulgu verebiliyor. Sarılık belli bir değere geldiğinde kaşıntı gibi bir belirti verebiliyor. Çoğunu biz tesadüfen yakalıyoruz. Son dönemlerde bununla ilgili bazı kliniklerin çalışması oldu. Ama sonlanmadı. Çok görünen bölgeleri taramak istediler. Bir tarama programı yok şu an. Davranışı tümör gibidir. Akciğer ve beyne gittiğinde işin rengi değişiyor. Kafa içi hacim sabittir. Kafatası genişlemez. Bu yüzden beyni tuttuğunda itmeye başlar. Bir süre sonra solunum felcine sebep olur. Tuttuğu yere göre epilepsi nöbetlerine sebep olabilir. Karaciğerde de bir süre sonra karaciğer yetmezliği yapar. Çünkü karaciğer hücrelerini yiyerek büyür. Fonksiyon etkisi olur, tümör gibi davranmasının sebebi bu. Gelecekte daha büyük sağlık sorunların yol açabileceğini, buradan çıkıp özellikle dağlık alanlarda enfeksiyona sebep olabileceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Cerrahi müdahale şart
İlaçla tedavinin mümkün olmadığını, cerrahi müdahale ile kesim çözüme ulaşılabileceğini vurgulayan Aksungur şöyle konuştu;
“Bize Aydın’dan gelen bir hastamız vardı. Geçmişte 5 yıl kadar Ardahan’da öğretmenlik yapmış. Bu vakaların görüldüğü insanların mutlaka soğuk yerlerle ilgisi oluyor. Bu bölgede kalma süresiyle de ilgisi yok bulaşmanın. Birkaç saatliğine ziyaret ettiğinizde dahi kapabilirsiniz. İşin güzel tarafı insandan insana bulaşmaması.Sıcak ortamlarda yaşayamayan bir mikroorganizma. Bu yüzden soğuk yerlerde görülme sıklığı yüksek. Net bir tedavisi yok. İlaçla yok edemiyoruz. Sadece ilerlemesini durdurabilir veya yavaşlatabiliriz. Kesin çözümü cerrahi müdahale. Dünya çapında bir numarayız. Bazen başka yerlerden arkadaşlarım filmleri gönderip tanı koymamızı isterler. Nakil yapmışsak ömür boyu ilaç tavsiye ediyoruz. Karaciğerin bir kısmını çıkardıysak en az iki yıl ilaç kullandırıyoruz.”
Kişisel hijyene dikkat
Meyve-sebzelerin iyice yıkanmasını ve kişisel hijyene dikkat edilmesini gerektiğini öneren Aksungur şunları söyledi; “İnsandan insana bulaşmaz. Ama bahsettiğimiz ara konakların dışkıları ile enfekte olmuş gıdalarla muhatap olursak bulaşabilir. İlk olarak bu hastalık çobanlarda çıkmaya başlamış. Özellikle tilkilerden bu hastalığı kapmışlar. Ağız yoluyla larvaları alır, bağırsakta açılır kan yoluyla karaciğere ulaşır. Daha sonra da akciğer ve beyne ulaşabilir. Nadir olarak kemik ve eklem yerleşimleri de var. Özellikle sebze ve meyveleri yerken iyi yıkayacağız. El yıkama, kişisel hijyen kurallarına uymak önemli. Biz öğrenciyken tek kaynağın tilkiler olduğunu düşünürdük ama evcil hayvanlarda da olabileceği gösterildi. O yüzden besliyorsak aşılarına, bakımına dikkat etmeliyiz. Türkiye’de görülme sayısında bir çalışma henüz yok. Bunun üzerinde çalışıyoruz. Bölgemizde sık ama dünya bunu çok görmediği için henüz ciddi bir sağlık sorunu olarak görülmüyor. Ama sayılar artmaya başladı. Belki eskiden tanı koymadan hastaları kaybediyorduk. Çünkü bilmiyorduk.”