DAVANIN FAALİYET ALANLARI:
Bu dava, sadece siyasi bir faaliyetin dar sınırlarına sığmayacak kadar zengindir. Bununla beraber, siyaseten, Cennetmekân ERBAKAN Hoca’nın öncülüğünde, ‘Önce Ahlak ve Maneviyat’ kimliği ile yola çıkmıştır. Milletimize, unutturulmağa çalışılan kendi inancını, tarihini, dünya görüşünü ve bakış açısını yeniden onun önüne getiren, ona sunan, yeniden onu kuşanarak milli hedeflere yürümesini sağlamağa çalışan ‘orijinal, yeni ve yenilikçi bir diriliş, öze dönüş, özü kuşanma ve onunla diğer faaliyetlerini icra etmeye yönelik, evrenseli kucaklayan ‘Milli bir hareket’tir.
Her şeyden önce bu dava ya da İslamcı Yürüyüş, davanın kurmaylarından başlamak üzere, ona gönül verip intisap eden herkesi, önce kendinden başlamaya, ilim, iman, amal-i saliha, ittika ve aksiyonu gönülden kuşanmaya; gönül ehli olmaya, gönül eri olmaya; bunlardan aldığı güçle de diğer faaliyetlerini yürütmeğe hazırlayan bir davadır. Bu dava öyle bir davadır ki, yukarıda saydıklarımızı kendi nefsinde gönülden yaşamayan kimse, onu anlatma, yayma, kadro yetiştirme ve uygulamaya yönelik faaliyetleri, uzun soluklu ve ehilce yapamaz. Bizim davamızda bireysel ibadetler, hem insanın kendisini yetiştirmek, hem de bireyi, toplumsal faaliyet alanlarına hazırlamak içindir.
Bu dava, bir binanın tuğlaları gibi, birbiriyle kenetlenmiş dava insanlarından oluşan ve davasından beslenen ‘bir araştırma-inceleme, öğrenme-yaşama-öğretme, tanıtma-yayma faaliyetidir. Aynı zamanda bununla ilgili olarak ya da bunun uğruna gerektiğinde direnme, karşı koyma, ve inisiyatif almaya göre organize olmuş bir siyasi kadro ve uygulama hareketi’dir.
Bu dava ya da İslamcı Yürüyüş, aslında bir halk hareketidir. İçinde insanı Allah’a vasıl eden yol ve yol sahiplerinin, derneklerin, vakıfların ve diğer STK’ların da bulunduğu; köylüsüyle, kentlisiyle, genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle, okumuşuyla, sade vatandaşıyla bir bütün halinde Anadolu insanının emeğinden, alınterinden ve irfanından beslenen ‘bir yeniden diriliş, davayı kuşanma ve tarihteki rolünü üstlenme hareketi’dir.
Bizim davamız, aynı zamanda, daha önce çeşitli aşamalar halinde kaybettiğimiz değerlerimizi yeniden keşfetmeğe çıktığımız yolda‘bir araştırma, inceleme, bir fikir ve derinlemesine bir tefekkür hareketi’dir.
Bu dava ya da İslamcı Yürüyüş, Rahmetli Necip Fazıl’ın, düşe kalka ve bin bir türlü zorluklarla temellerini attığı, ihlas, samimiyet ve fikirleriyle beslediği ve her biri, ‘Dünya çapındaki dava taşını gediğine koyacak’ özgür düşünen ama özüne bağlı, ‘bir gençlik yetiştirme hareketi’dir.
Bizim davamız, ‘yediden yetmişe’ herkesi içine alan ama herkese, ihtiyacı ve gereği olanı anlatan, onu sunan yoğun ‘bir informel eğitim ve kardeşlik hareketi’dir.
Bu dava, yerli ve milli bir davadır. Ancak bir coğrafyaya, bir ırka ve her hangi bir ideolojiye sıkıştırılamayacak, hapsedilemeyecek,‘yerel, ulusal ve evrensel düzeyde bir İslam Kardeşliği davası’dır.
Bu dava, kökü çok çok eskilere dayanan ve içinde çokça orijinal ve mükemmel eserlerin bulunduğu ‘bir sanat ve edebiyat hareketi’dir.
Bu dava, 1960’lı, 70’li yıllarda amatörce başlayan ve giderek profesyonelleşen, tarihte ve günümüzde davayı ve dava insanlarını, yaşatarak anlatan bir canlandırma, bir ‘tiyatro ve sahne hareketi’dir
Bütün bu alanlar, ağacın kökleri ise, siyasal faaliyetler veya PARTİ de onun elidir, koludur, iş yapma ve gerektiğinde operasyonel gücüdür ya da meyvesidir. Bu çerçevede Davamız adına bir siyasal harekettir.
Bir gün ara ile devam edelim.
Bu dava, sadece siyasi bir faaliyetin dar sınırlarına sığmayacak kadar zengindir. Bununla beraber, siyaseten, Cennetmekân ERBAKAN Hoca’nın öncülüğünde, ‘Önce Ahlak ve Maneviyat’ kimliği ile yola çıkmıştır. Milletimize, unutturulmağa çalışılan kendi inancını, tarihini, dünya görüşünü ve bakış açısını yeniden onun önüne getiren, ona sunan, yeniden onu kuşanarak milli hedeflere yürümesini sağlamağa çalışan ‘orijinal, yeni ve yenilikçi bir diriliş, öze dönüş, özü kuşanma ve onunla diğer faaliyetlerini icra etmeye yönelik, evrenseli kucaklayan ‘Milli bir hareket’tir.
Her şeyden önce bu dava ya da İslamcı Yürüyüş, davanın kurmaylarından başlamak üzere, ona gönül verip intisap eden herkesi, önce kendinden başlamaya, ilim, iman, amal-i saliha, ittika ve aksiyonu gönülden kuşanmaya; gönül ehli olmaya, gönül eri olmaya; bunlardan aldığı güçle de diğer faaliyetlerini yürütmeğe hazırlayan bir davadır. Bu dava öyle bir davadır ki, yukarıda saydıklarımızı kendi nefsinde gönülden yaşamayan kimse, onu anlatma, yayma, kadro yetiştirme ve uygulamaya yönelik faaliyetleri, uzun soluklu ve ehilce yapamaz. Bizim davamızda bireysel ibadetler, hem insanın kendisini yetiştirmek, hem de bireyi, toplumsal faaliyet alanlarına hazırlamak içindir.
Bu dava, bir binanın tuğlaları gibi, birbiriyle kenetlenmiş dava insanlarından oluşan ve davasından beslenen ‘bir araştırma-inceleme, öğrenme-yaşama-öğretme, tanıtma-yayma faaliyetidir. Aynı zamanda bununla ilgili olarak ya da bunun uğruna gerektiğinde direnme, karşı koyma, ve inisiyatif almaya göre organize olmuş bir siyasi kadro ve uygulama hareketi’dir.
Bu dava ya da İslamcı Yürüyüş, aslında bir halk hareketidir. İçinde insanı Allah’a vasıl eden yol ve yol sahiplerinin, derneklerin, vakıfların ve diğer STK’ların da bulunduğu; köylüsüyle, kentlisiyle, genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle, okumuşuyla, sade vatandaşıyla bir bütün halinde Anadolu insanının emeğinden, alınterinden ve irfanından beslenen ‘bir yeniden diriliş, davayı kuşanma ve tarihteki rolünü üstlenme hareketi’dir.
Bizim davamız, aynı zamanda, daha önce çeşitli aşamalar halinde kaybettiğimiz değerlerimizi yeniden keşfetmeğe çıktığımız yolda‘bir araştırma, inceleme, bir fikir ve derinlemesine bir tefekkür hareketi’dir.
Bu dava ya da İslamcı Yürüyüş, Rahmetli Necip Fazıl’ın, düşe kalka ve bin bir türlü zorluklarla temellerini attığı, ihlas, samimiyet ve fikirleriyle beslediği ve her biri, ‘Dünya çapındaki dava taşını gediğine koyacak’ özgür düşünen ama özüne bağlı, ‘bir gençlik yetiştirme hareketi’dir.
Bizim davamız, ‘yediden yetmişe’ herkesi içine alan ama herkese, ihtiyacı ve gereği olanı anlatan, onu sunan yoğun ‘bir informel eğitim ve kardeşlik hareketi’dir.
Bu dava, yerli ve milli bir davadır. Ancak bir coğrafyaya, bir ırka ve her hangi bir ideolojiye sıkıştırılamayacak, hapsedilemeyecek,‘yerel, ulusal ve evrensel düzeyde bir İslam Kardeşliği davası’dır.
Bu dava, kökü çok çok eskilere dayanan ve içinde çokça orijinal ve mükemmel eserlerin bulunduğu ‘bir sanat ve edebiyat hareketi’dir.
Bu dava, 1960’lı, 70’li yıllarda amatörce başlayan ve giderek profesyonelleşen, tarihte ve günümüzde davayı ve dava insanlarını, yaşatarak anlatan bir canlandırma, bir ‘tiyatro ve sahne hareketi’dir
Bütün bu alanlar, ağacın kökleri ise, siyasal faaliyetler veya PARTİ de onun elidir, koludur, iş yapma ve gerektiğinde operasyonel gücüdür ya da meyvesidir. Bu çerçevede Davamız adına bir siyasal harekettir.
Bir gün ara ile devam edelim.