Üç Kümbetler Projesi, hazırlık safhasını saymazsak 27 Nisan 2011’de, Başkan Erdoğan’ın Kanal İstanbul Projesiyle ilk kazmayla başlamıştı. Yakutiye Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü görevim nedeniyle beni de heyecanlandıran proje için TRT 1’de canlı yayın organize etmiştim.
Üç Kümbetler Projesi, Erzurum’un o güne kadar en parlak adımıydı. Paralel olarak Erzurum Kalesi Kültür Yolu Projesi de başlamıştı, ama yıllar geçti, bir ara boyu yol alamamıştı. Ta ki, Mehmet Sekmen döneminde proje ivme kazandı. 2011 yılında başlayan proje, içeriden çelmeler ile istenilen hızda gitmedi, gidemedi.
Neden mi, meşhur hikâyedir ve Erzurumluya uyarlanır; Hızır bir türlü geçinemeyen iki adamı izliyor ve müdahale etmeye karar veriyor. Bir gün ikisinden birisinin kapısını rastgele çalıyor. Adamı alıyor karşısına, “dile benden ne dilersen” diyor, “ne istersen yapacağım, ama sana yaptığımın iki katını komşuna yapacağım.”
Adam uzun uzun düşünüyor, sonra Hızır’ın karşısına geçiyor: “Hızır Aleyhisselam, senden dileğim şudur: Benim bir gözümü kör et.”
Evet, Ali Korkut yapılan kentsel dönüşüm projeleri ve tarihi eserlerin çevresini gün yüzüne çıkaran çalışmalarıyla fazla ön plana çıkıyordu. Hatırlıyorum, 2014 aday belirleme süreci öncesi bir Ak Parti milletvekili açık açık onu hedef alıyor, “Ne yapmış ki, 5-10’tane ev yıkmış, göğe çıkarıyorsunuz” diye tavır alabilmişti. Eksiği, hatası var mıdır? Elbette, ama harabeye dönmüş 5 mahalle artık yok, virane görüntü şehrin göbeğinde tarih oldu. Bende Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü olarak bu projeleri layıkıyla anlatıp, tanıtımını yapmıştım.
Projelerden biri yeni açılan Recep Akdağ caddesiydi ve bu yolu Milliyet Gazetesinin unutulmaz kalemi Hasan Pulur’un köşesine taşımayı başarmıştım.
Nereden geldik buraya değil mi? Erzurum Valiliği görevine atandığı günden itibaren Okay Memiş, büyük bir çabanın içerisinde. Tarımdan, hayvancılığa, özel sektöre, şehrin tarihi ve turizm değerlerine, Erzurum’a akar olarak dönsün, kıymet bulsun diye çabalıyor.
Vali Okay Memiş’in, İHA’ya yaptığı açıklamalar dikkatimi çekmişti, diyordu ki “Erzurum; Açık Hava Savaş Müzesi” “Anadolu’ya Emperyalist güçlerin geçmesini engel olmuş bir kent, bana göre gazi bir şehir. Meclis tarafından gazi unvanı verilmemiş ama fiili olarak bunu görebiliyoruz. Ben her sabah arkadaşlarımla beraber yürüyüş yapıyorum, tüm çevresi tabyalarla bezenmiş, her taraf tabyalarla çevrili. Adeta bir açık hava müzesi” “Böyle bir kentin mensubu olmak ve böyle bir kentte yönetici olmak insana gurur veriyor. Erzurum, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e 53 gün ev sahipliği etmiş, Nene Hatunları, İbrahim Hakkı Hazretlerini, Alvar’lı Efeleri, Kara Fatmaları barındıran, şehitler veren aynı zamanda Anadolu’ya açılan kapı. Eski bir hadise değil, daha çok taze 100 yıl öncesinin hadisesi. Ermeni zalimliğine karşı durmuş Emperyalist güçlere geçit vermemiş bir şehir”
Evet, Vali Memiş şehrin potansiyelinin farkında, Erzurum’u potansiyelini harekete geçirmek için yapılması gerekeni fazlasıyla yapıyor. Kültür ve doğa turizm değerlerini Türkiye ve dünyaya tanıtmak için Erzurum sevdalısı bir gazeteci arkadaşımızın da katkılarıyla Türkiye’nin en iyi foto-muhabirlerini konuk etti.
Yani bu şehrin bir adım öteye gidebilmesi için yapılması gerekenleri yapıyor. Yapılacak çok iş var ve Erzurum’da Hızır hikâyesinde geçen bir zihniyeti kimse inkâr edemez. Onun için şehrin Okay Memiş’lere ihtiyacı var.
Erzurum, önce kendi kıymetini, sonra da hizmet edenlerin kıymetini bilecek mi? Onu da zaman gösterecek!..
Üç Kümbetler Projesi, Erzurum’un o güne kadar en parlak adımıydı. Paralel olarak Erzurum Kalesi Kültür Yolu Projesi de başlamıştı, ama yıllar geçti, bir ara boyu yol alamamıştı. Ta ki, Mehmet Sekmen döneminde proje ivme kazandı. 2011 yılında başlayan proje, içeriden çelmeler ile istenilen hızda gitmedi, gidemedi.
Neden mi, meşhur hikâyedir ve Erzurumluya uyarlanır; Hızır bir türlü geçinemeyen iki adamı izliyor ve müdahale etmeye karar veriyor. Bir gün ikisinden birisinin kapısını rastgele çalıyor. Adamı alıyor karşısına, “dile benden ne dilersen” diyor, “ne istersen yapacağım, ama sana yaptığımın iki katını komşuna yapacağım.”
Adam uzun uzun düşünüyor, sonra Hızır’ın karşısına geçiyor: “Hızır Aleyhisselam, senden dileğim şudur: Benim bir gözümü kör et.”
Evet, Ali Korkut yapılan kentsel dönüşüm projeleri ve tarihi eserlerin çevresini gün yüzüne çıkaran çalışmalarıyla fazla ön plana çıkıyordu. Hatırlıyorum, 2014 aday belirleme süreci öncesi bir Ak Parti milletvekili açık açık onu hedef alıyor, “Ne yapmış ki, 5-10’tane ev yıkmış, göğe çıkarıyorsunuz” diye tavır alabilmişti. Eksiği, hatası var mıdır? Elbette, ama harabeye dönmüş 5 mahalle artık yok, virane görüntü şehrin göbeğinde tarih oldu. Bende Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü olarak bu projeleri layıkıyla anlatıp, tanıtımını yapmıştım.
Projelerden biri yeni açılan Recep Akdağ caddesiydi ve bu yolu Milliyet Gazetesinin unutulmaz kalemi Hasan Pulur’un köşesine taşımayı başarmıştım.
Nereden geldik buraya değil mi? Erzurum Valiliği görevine atandığı günden itibaren Okay Memiş, büyük bir çabanın içerisinde. Tarımdan, hayvancılığa, özel sektöre, şehrin tarihi ve turizm değerlerine, Erzurum’a akar olarak dönsün, kıymet bulsun diye çabalıyor.
Vali Okay Memiş’in, İHA’ya yaptığı açıklamalar dikkatimi çekmişti, diyordu ki “Erzurum; Açık Hava Savaş Müzesi” “Anadolu’ya Emperyalist güçlerin geçmesini engel olmuş bir kent, bana göre gazi bir şehir. Meclis tarafından gazi unvanı verilmemiş ama fiili olarak bunu görebiliyoruz. Ben her sabah arkadaşlarımla beraber yürüyüş yapıyorum, tüm çevresi tabyalarla bezenmiş, her taraf tabyalarla çevrili. Adeta bir açık hava müzesi” “Böyle bir kentin mensubu olmak ve böyle bir kentte yönetici olmak insana gurur veriyor. Erzurum, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e 53 gün ev sahipliği etmiş, Nene Hatunları, İbrahim Hakkı Hazretlerini, Alvar’lı Efeleri, Kara Fatmaları barındıran, şehitler veren aynı zamanda Anadolu’ya açılan kapı. Eski bir hadise değil, daha çok taze 100 yıl öncesinin hadisesi. Ermeni zalimliğine karşı durmuş Emperyalist güçlere geçit vermemiş bir şehir”
Evet, Vali Memiş şehrin potansiyelinin farkında, Erzurum’u potansiyelini harekete geçirmek için yapılması gerekeni fazlasıyla yapıyor. Kültür ve doğa turizm değerlerini Türkiye ve dünyaya tanıtmak için Erzurum sevdalısı bir gazeteci arkadaşımızın da katkılarıyla Türkiye’nin en iyi foto-muhabirlerini konuk etti.
Yani bu şehrin bir adım öteye gidebilmesi için yapılması gerekenleri yapıyor. Yapılacak çok iş var ve Erzurum’da Hızır hikâyesinde geçen bir zihniyeti kimse inkâr edemez. Onun için şehrin Okay Memiş’lere ihtiyacı var.
Erzurum, önce kendi kıymetini, sonra da hizmet edenlerin kıymetini bilecek mi? Onu da zaman gösterecek!..