Bill Gates’in ABD’de sahip olduğu arazilerle ilgili bilgiyi önceki yazımda paylaşmış ve bizim Aşık Veysel’i en doğru biçimde Gates’in anladığını söylemiştim. Veysel, Türk kültürü ve töresine uygun olarak toprağın insanın sadık yâri olduğunu dizilerine yansıtıyor ancak Bill Gates, küresel sömürü aklıyla bunu daha farklı değerlendiriyor elbette.
Bill Gates’in dünyanın başka coğrafyalarında ne kadar arazi topladığını şimdilik bilmiyoruz. Ama Gates’in salgın hastalıklarla, teknolojiyle olan ilgi ve ilişkisine dair son 2 yılda ciddi haber ve ayına rastlayabiliyoruz. Gates, aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü’nün finansörlerinden biri.
Yani Türkiye’de açılan siyasal cepheler ile birbirimizi yerken, koca İslam coğrafyası sözde tarikat, cemaatler ve yerden biten radikal örgütleriyle istikrarsızlığa sürükleniyorken birileri yeni şeylerin peşinde koşabiliyor. Dünya Müslümanları bin bir fitneyle param parça olmuşken dün bu coğrafyaların farklı kaynaklarını sömürenler şimdi yeni bir hesabın başlangıç noktasında bulunuyorlar.
Sentetik et!
Sabah Gazetesinden Barış Ergin’in haberine göre “Dünyada nüfusun 2050 yılında 9 milyara çıkması ve fakir ülkelerde proteine erişimdeki zorluklar, dünyanın geleceğini tehdit ederken bir yandan da bu sorunlar bahane edilerek insanlığa yapay et tüketilmesi dayatılıyor. Microsoft kurucusu Bill Gates, küresel ısınmanın önüne geçilebilmesi için insanlığın yapay et yemesi gerektiğini iddia etmişti. Bill Gates ve Richard Branson gibi dolar milyarderleri laboratuvarda et üreten firmalara yatırım yaparak dünyayı etkileri ve besin değerleri belli olmayan bir maceraya sokmaya hazırlanıyor.”
Şimdi ineklerin suçunu anlıyorsunuz değil mi?
Evet; inek yetiştirebilir ve besin ihtiyacını karşılayabilirsiniz! Bu Bill Gates gibiler için aslında büyük sorun. Ama bütün ülkeler sentetik et üretebilecek teknolojiye sahip olamayacakları için önce mevcut teknoloji ve fosil yakıtların sıfırlanması gerekiyor. Ardından salgın hastalıklar ile insanların binalardan çıkmadan yaşam sürdürmesi ve büyük reset ile insanlığın küresel canavarların eline düşmesi gerekiyor.
Bütün bunlar olurken, sizler fırkalara bölünebilir birbirinizi boğazlayabilirsiniz. Onlar için bu bir sorun değildir. Aksine fitne çoğaldıkça başınızı kaşıyamayacak hale geleceksiniz onlarda bu arada yeteri kadar yol alabilecekler.
“Memphis Meats, Beyond Meat ve Impossible Foods gibi firmalara yatırım yapan Bill Gates, şu anda sentetik et üretiminin gelişmiş toplumlar tarafından kullanılmasını öneriyor.” (Sabah Gazetesi)
“2013 yılında dünyanın ilk kültür sığır hamburgerini yapan Avrupa gıda teknolojisi şirketi Mosa Meat, ikinci tur yatırımından toplam 85 milyon dolar yatırım aldı. İlk kez Hollanda Maastricht Üniversitesi'nde üretilen sentetik etin 2013'teki ilk hamburgeri 325 bin dolara mal oluyordu. Şu anda bu fiyat 8.15 dolara kadar indi.
Hollanda, ABD ve İsrail bu sektörde başı çeken üç ülke. Laboratuvarda yetiştirilen et, aslında hayvan hücrelerinden oluşuyor. Canlı bir hayvandan alınan ve daha sonra hücre yığınları halinde büyüyen bir biyopsi ile başlıyor. İnek, tavuk, tavşan, ördek, karides ve hatta ton balığı da dahil olmak üzere çiftlik hayvanı olarak yetiştirilen hayvanlardan alınan örnekler, vücutlarının bir kısmını yeniden oluşturmak amacıyla laboratuvarlara alınıyor. Bu hücrelere aşırı dozda büyüme hormonu enjekte ediliyor. Ancak uzun sürede gelişen büyüme hormonlarını kullanmak insanlara da zarar veriyor. Örneğin Avrupa'da büyüme hormonlarının tarımda kullanımı 1981'den beri yasak.” (Sabah Gazetesi)
Bill Gates’in dünyanın başka coğrafyalarında ne kadar arazi topladığını şimdilik bilmiyoruz. Ama Gates’in salgın hastalıklarla, teknolojiyle olan ilgi ve ilişkisine dair son 2 yılda ciddi haber ve ayına rastlayabiliyoruz. Gates, aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü’nün finansörlerinden biri.
Yani Türkiye’de açılan siyasal cepheler ile birbirimizi yerken, koca İslam coğrafyası sözde tarikat, cemaatler ve yerden biten radikal örgütleriyle istikrarsızlığa sürükleniyorken birileri yeni şeylerin peşinde koşabiliyor. Dünya Müslümanları bin bir fitneyle param parça olmuşken dün bu coğrafyaların farklı kaynaklarını sömürenler şimdi yeni bir hesabın başlangıç noktasında bulunuyorlar.
Sentetik et!
Sabah Gazetesinden Barış Ergin’in haberine göre “Dünyada nüfusun 2050 yılında 9 milyara çıkması ve fakir ülkelerde proteine erişimdeki zorluklar, dünyanın geleceğini tehdit ederken bir yandan da bu sorunlar bahane edilerek insanlığa yapay et tüketilmesi dayatılıyor. Microsoft kurucusu Bill Gates, küresel ısınmanın önüne geçilebilmesi için insanlığın yapay et yemesi gerektiğini iddia etmişti. Bill Gates ve Richard Branson gibi dolar milyarderleri laboratuvarda et üreten firmalara yatırım yaparak dünyayı etkileri ve besin değerleri belli olmayan bir maceraya sokmaya hazırlanıyor.”
Şimdi ineklerin suçunu anlıyorsunuz değil mi?
Evet; inek yetiştirebilir ve besin ihtiyacını karşılayabilirsiniz! Bu Bill Gates gibiler için aslında büyük sorun. Ama bütün ülkeler sentetik et üretebilecek teknolojiye sahip olamayacakları için önce mevcut teknoloji ve fosil yakıtların sıfırlanması gerekiyor. Ardından salgın hastalıklar ile insanların binalardan çıkmadan yaşam sürdürmesi ve büyük reset ile insanlığın küresel canavarların eline düşmesi gerekiyor.
Bütün bunlar olurken, sizler fırkalara bölünebilir birbirinizi boğazlayabilirsiniz. Onlar için bu bir sorun değildir. Aksine fitne çoğaldıkça başınızı kaşıyamayacak hale geleceksiniz onlarda bu arada yeteri kadar yol alabilecekler.
“Memphis Meats, Beyond Meat ve Impossible Foods gibi firmalara yatırım yapan Bill Gates, şu anda sentetik et üretiminin gelişmiş toplumlar tarafından kullanılmasını öneriyor.” (Sabah Gazetesi)
“2013 yılında dünyanın ilk kültür sığır hamburgerini yapan Avrupa gıda teknolojisi şirketi Mosa Meat, ikinci tur yatırımından toplam 85 milyon dolar yatırım aldı. İlk kez Hollanda Maastricht Üniversitesi'nde üretilen sentetik etin 2013'teki ilk hamburgeri 325 bin dolara mal oluyordu. Şu anda bu fiyat 8.15 dolara kadar indi.
Hollanda, ABD ve İsrail bu sektörde başı çeken üç ülke. Laboratuvarda yetiştirilen et, aslında hayvan hücrelerinden oluşuyor. Canlı bir hayvandan alınan ve daha sonra hücre yığınları halinde büyüyen bir biyopsi ile başlıyor. İnek, tavuk, tavşan, ördek, karides ve hatta ton balığı da dahil olmak üzere çiftlik hayvanı olarak yetiştirilen hayvanlardan alınan örnekler, vücutlarının bir kısmını yeniden oluşturmak amacıyla laboratuvarlara alınıyor. Bu hücrelere aşırı dozda büyüme hormonu enjekte ediliyor. Ancak uzun sürede gelişen büyüme hormonlarını kullanmak insanlara da zarar veriyor. Örneğin Avrupa'da büyüme hormonlarının tarımda kullanımı 1981'den beri yasak.” (Sabah Gazetesi)