
Ayşe Nur ERDOĞDU BAYRAM / PUSULA
ERŞA Müzesi'nde 'Bir Fincan Kahve: Sembolik Bir İçeciğin Öyküsü' konulu söyleşi gerçekleştirildi. Erzurum Kalesi yanındaki müze binasında düzenlenen söyleşi Dadaşlar Fasıl ekibinin türküleriyle başladı. Çok sayıda Erzurumlunun izlediği programda Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Akbulut, "Kahve o kadar geniş bir alan ki tahmin etmediğiniz kadar çok üye var. Türküler, maniler, sözler, kültür hayatına mal olmuş bir konu kahve. Dünya ekonomisinde, ticaretinde dönen mallar içerisinde 2'nci sırada kahve. Petroldan sonra geliyor. Doğalgaz, demir, çelik, pamuk, altın, bakır, akla ne gelirse gelsin bunların tamanını geride bırakan bir ürün. İnsan hayatına ciddi anlamda dokunan herkesin bir şekilde parçası olduğu konu. Kara kuru haliyle girmedik ev dokunmadık dudak bırakmamıştır. Herkesin evine girmiş, herkesin dudağına da dokunmuştur" dedi.
Kahvenin bir müslüman içeceği olduğunu ancak bugün itibariyle İslam dünyasının dışında da diğer medeniyetlerin kendi kahvelerini ortaya koyduğunu ifade eden Akbulut, dünyada en çok Espressonun tüketildiğini söyledi. Kahve içilmesinin ne zaman başladığına dair kesin bir bilgi olmadığını anlatan Akbulut, "Habeşistan'da kahve yeniliyordu. Kahvenin kabuğu içerisindeki çekirdek kavrulduktan sonra un haline getirildikten sonra suyla karıştılarak elde edilen hamurla ekmek yapılıp yeniliyor. Habeşistan'da içilmemiş yenilmiş, ancak Yemen'de kahve içilmiş. Yemen kahve yetiştirmek için çok uygun. Anavatanı Habeşiştan, Etiyopya'dır ama Yemen'de içildiği biliniyor. Kahve 1500'li yıllarda Mekke'ye geliyor arkasından Mısır'a geliyor ve yaygınlaşıyor" diye konuştu.
ŞEYHÜLİSLAM VE PAPA'DAN YASAK
Kahveyle birlikte Mekke'de kahvehanelerin sayısının artmasıyla insanların ibadetlerini terketmesi üzerine dönemin yöneticisi tarafından kahvehanelerin yasaklandığını ve kahvenin de haram ilan edildiği bilgisini veren Akbulut, Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethinden sonra kahvenin İstabul'a geldiğini kaydetti. 1540'larda dönemin şeyhulislamı Ebussuud Efendi’nin fetvasıyla aşırı derecede kavrulup yakıldığı gerekçesiyle kahvenin haram ilan edildiğini ifade eden Akbulut, 1592 yılında Şeyhulislam Bostanzade Mehmet Efendi'nin kahvenin haram olmadığına dair fetvasından sonra kahvedeki helal haram tartışmasının sona erdiğini bildirdi. Kahvenin Avrupa ülkelerinde yayılmasıyla dönemin Papasının müslüman içeceği kahveyi içenlerin kafir olarak ilan edileceğini belirterek yasakladığını vurgulayan Akbulut, sonradan göreve gelen papanın kahvedeki yasağı kaldırdığını ve Avrupa ülkelerinin kahveyi sömürge ülkelerinde ürettiklerini söyledi. 19'unc yüzyılda Londra'nın en fazla kahve tüketilen şehri olduğunu belirten Akbulut, bu tarihten sonra hazır kahvelerin ortaya çıktığını anlattı.
KAHVENİN İÇİMİ
Kahvenin içiminin önemli olduğuna değinen Akbulut, Müslüman ülkelerinde önce su içilerek ağzın temizlenmesinden sonra kahve içildiğini, Avrupa'da ise tam tersi uygulama yapıldığını bildirdi. Kahvehanelerin erkek egemen mekanlar olduğunu belirten Akbulut, kadınların da hamamlarda kahvelerini içtiklerini söyledi. KAHVEYE RAKİP ÇAY
19'uncu yüzyıldan itibaren kahveye rakip olarak çayın ortaya çıktığını anlatan Akbulut, "Çay, kahvenin iktidarını sarsmaya başlıyor. Bir kera çay kahveden daha ucuz. Birinci Dünya Savaşı'nda çok ciddi kahve darlığı yaşanması da buna etkindir. Çay ve kahve konusunda insanlar arasında bir ayrışma ortaya çıktığı görülüyor. Çaycılar, kahveciler diye. Çay deyince İngilizler akla geliyor ama bizim daha fazla yakınlığımız var. İngiltere'de kişi başına 2 kilogram olan çay tüketimi Türkiye'de 3 kilogramdır. Biz İngilizlerden daha fazla çay tüketiyoruz" dedi.
Kahvenin bir müslüman içeceği olduğunu ancak bugün itibariyle İslam dünyasının dışında da diğer medeniyetlerin kendi kahvelerini ortaya koyduğunu ifade eden Akbulut, dünyada en çok Espressonun tüketildiğini söyledi. Kahve içilmesinin ne zaman başladığına dair kesin bir bilgi olmadığını anlatan Akbulut, "Habeşistan'da kahve yeniliyordu. Kahvenin kabuğu içerisindeki çekirdek kavrulduktan sonra un haline getirildikten sonra suyla karıştılarak elde edilen hamurla ekmek yapılıp yeniliyor. Habeşistan'da içilmemiş yenilmiş, ancak Yemen'de kahve içilmiş. Yemen kahve yetiştirmek için çok uygun. Anavatanı Habeşiştan, Etiyopya'dır ama Yemen'de içildiği biliniyor. Kahve 1500'li yıllarda Mekke'ye geliyor arkasından Mısır'a geliyor ve yaygınlaşıyor" diye konuştu.

Kahveyle birlikte Mekke'de kahvehanelerin sayısının artmasıyla insanların ibadetlerini terketmesi üzerine dönemin yöneticisi tarafından kahvehanelerin yasaklandığını ve kahvenin de haram ilan edildiği bilgisini veren Akbulut, Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethinden sonra kahvenin İstabul'a geldiğini kaydetti. 1540'larda dönemin şeyhulislamı Ebussuud Efendi’nin fetvasıyla aşırı derecede kavrulup yakıldığı gerekçesiyle kahvenin haram ilan edildiğini ifade eden Akbulut, 1592 yılında Şeyhulislam Bostanzade Mehmet Efendi'nin kahvenin haram olmadığına dair fetvasından sonra kahvedeki helal haram tartışmasının sona erdiğini bildirdi. Kahvenin Avrupa ülkelerinde yayılmasıyla dönemin Papasının müslüman içeceği kahveyi içenlerin kafir olarak ilan edileceğini belirterek yasakladığını vurgulayan Akbulut, sonradan göreve gelen papanın kahvedeki yasağı kaldırdığını ve Avrupa ülkelerinin kahveyi sömürge ülkelerinde ürettiklerini söyledi. 19'unc yüzyılda Londra'nın en fazla kahve tüketilen şehri olduğunu belirten Akbulut, bu tarihten sonra hazır kahvelerin ortaya çıktığını anlattı.

Kahvenin içiminin önemli olduğuna değinen Akbulut, Müslüman ülkelerinde önce su içilerek ağzın temizlenmesinden sonra kahve içildiğini, Avrupa'da ise tam tersi uygulama yapıldığını bildirdi. Kahvehanelerin erkek egemen mekanlar olduğunu belirten Akbulut, kadınların da hamamlarda kahvelerini içtiklerini söyledi. KAHVEYE RAKİP ÇAY
19'uncu yüzyıldan itibaren kahveye rakip olarak çayın ortaya çıktığını anlatan Akbulut, "Çay, kahvenin iktidarını sarsmaya başlıyor. Bir kera çay kahveden daha ucuz. Birinci Dünya Savaşı'nda çok ciddi kahve darlığı yaşanması da buna etkindir. Çay ve kahve konusunda insanlar arasında bir ayrışma ortaya çıktığı görülüyor. Çaycılar, kahveciler diye. Çay deyince İngilizler akla geliyor ama bizim daha fazla yakınlığımız var. İngiltere'de kişi başına 2 kilogram olan çay tüketimi Türkiye'de 3 kilogramdır. Biz İngilizlerden daha fazla çay tüketiyoruz" dedi.
