Mehmet Uçum, gördün mü o kişi, şehit anası-babası değilmiş…
Gerçek arşivden çıktı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı Mehmet Uçum’a sorduk, cevap avukat Faruk Terzioğlu’ndan geldi.
Pusula gazetesi, başarılı bir habercilik örneği sergiledi.
Başdanışman Mehmet Uçum’un, “Çözüm süreci sırasında, Erzurumlu bir şehit yakını bana dedi ki, Apo’yu evimde ağırlamaya hazırım.”
Bu iddiaya bendenizin yanısıra birçok meslektaşım ve binlerce Erzurumlu itiraz etti.
Tepkimiz de sorumuz da müşterekti:
“İsmini açıkla, kim o Erzurumlu şehit yakını?”
Tabii ki Uçum’dan da, Uçum’a arka çıkıp, “Ben de oradaydım, ben de o konuşmaya şahit oldum” diyen diğer danışman Ayhan Ogan’dan da çıt çıkmadı.
Pusula’dan Sevda Güneş ve İrfan Tarakçıoğlu, arşiv taraması yaparak yıllar önce Erzurum’da yapılan o toplantının kayıtlarını buldular.
İşin aslı astarı ortaya çıktı:
O söz meğerse bir şehit yakınına değil, dönemin baro başkanı Faruk Terzioğlu’na aitmiş.
Pusula, Faruk Bey’le görüşmüş.
Terzioğlu hem doğrulamış hem de yeni görüş bildirmiş:
“Evet o sözü ben o günkü akan kanın durması anaların gözyaşlarının dinmesi maksadıyla söylemiştim. Bugün öyle düşünmüyorum.”
Kimse, Faruk Terzioğlu’nun vatan-millet sevgisinden ve devlete saygısından şüphe etmez.
Faruk Bey, bidayetinden beri ezber bozan çıkışlarıyla tanınan bir hukukçu, cesur bir Erzurumlu esaslı bir hicivcidir.
Söylediği sözü inkar edecek biri de asla değildir; nitekim de “ben dedim” demiş zaten…
Biz başından beri şuna itiraz ettik:
Hiçbir şehit babası, anası, eşi ya da kardeşi, “…ben Apo’yu evimde ağırlarım” demez.
Terzioğlu gibi akan kanın durmasını, gözyaşlarının dinmesini isteyen bir kimse, böyle uç bir örnek verebilir.
Hoş gerçekten de evinde misafir edeceğinden değil…
Her toplumda olduğu gibi bizde de bazı önemli şeylere vurgu yapmak ve altını kalınca çizmek adına marjinal sayılacak temsil getiririz.
Misal; bir baba evladına “…yeter ki sen oku, gerekirse ben ceketimi satar seni okuturum” derken, bildiğimiz ceketin maddi tutarından söz etmiyor; yapacağı fedakarlığın hudutsuz olabileceğini anlatıyor.
Muhtemelen avukat Faruk Terzioğlu da benzer duygularla, “… kan akmasın, analar ağlamasın. Gerekirse ben kendimden ödün veririm” demiş.
Ve fakat aynı sözü, bir şehit anası-babası demez. Çünkü ne yüreği bunu kaldırır ne de vicdanı…
Pusula’yı tebrik ediyorum.
Hem ortadaki cevapsız bir sorunun cevabını buldu hem de Uçum’un yanlışını düzeltti.
Şimdi Erzurum kamuoyu olarak Mehmet Bey’den yeni bir açıklama bekliyoruz.
Yaşanılan tartışmayı da uzatmamak adına çıkıp diyebilir ki, “… hafızam beni yanıltmış, o diyalog doğru ama kişi başka.”
Eskiler ne güzel demiş:
“Söz uçar, yazı kalır.”
Arşiv deyip geçmeyin; arşiv, bir milletin ve devletin kayıt altına alınmış hafızasıdır.
İnsanoğlu unutur, arşiv unutmaz.
HABER MERKEZİ
GENEL
Yayınlanma: 22 Kasım 2024 - 16:59
Güncelleme: 22 Kasım 2024 - 17:02
PUSULA'nın o haberini köşesine taşıdı
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un Erzurum’da bir şehit ailesinin söylediğini iddia ettiği, ‘terör bitsin Öcalan’ı evimde kahvaltıya davet ederim' ifadesi, şehit ailesine değil, dönemin Erzurum Baro Başkanı Av. Faruk Terzioğlu’na ait çıktı. Erzurum'un duayen gazetecilerinden Mehmet Şener, Pusula'nın ortaya çıkardığı o haberi köşesine taşıdı. İşte o yazı;
GENEL
22 Kasım 2024 - 16:59
Güncelleme: 22 Kasım 2024 - 17:02
EEE ne anlayalım şimdi. Bir avukat derse olabilir ama şehit yakını diyemez mi anlayacağız. Sözün amacı belli. Keşke bitsin... yeter ki bitsin... demek. Kimin dediği bu kadar önemli mi. Boş milliyetçilik.