“O’nun işaretlerinden biri de,
sizi cezbeden kendi cinsinizden eşler yaratması ve
aranıza sevgiyi ve şefkati yerleştirmesidir:
bunda, kuşkusuz, düşünen insanlar için dersler vardır!”
Rum Suresi, 21
Şimşek çaktığında korkan da olur, aşk ile gökyüzünü seyreden de.
Şimşek denildiğinde aklına yıldırım düşen de olur, rahmetin serinliğinde şükreden de.
Gökten yağan ışıkla gözleri kamaşan da olur, kalpleri yıkanan da.
Nasip başka bir iklimin meyvesidir. Aynı sebep başka insanlarda farklı sonuçlar doğurur.
Bir bakış açısıdır yaşamak aslında. Hayatı bakabildiğiniz kadar görürsünüz, gördüğünüz kadar yaşarsınız.
Yaşamak bireysel bir mutlu olma çabasından ibaret değildir asla.
Mutlu olmak tek başına yaşanabilecek kadar da sıradan değildir hatta.
Mutlu olmak mutlu etmekten başka nedir ki!
Mutluluğa erişebilmek hasadını, kendi ektiklerinden arama.
Senin bölüştüremediklerini taksim eden var.
Sokaklar dolusu mutsuzluk takılıyor ayaklarımıza.
Keyiflerini arayan insanların doldurduğu caddelerden, tiksinti veren arayış cerahatleri bulaşıyor üzerimize.
Biz kaçtıkça peşimizden yuvarlanıyor kabahat denizlerinden taşan damlalar.
Hepimiz kirleniyoruz... Sonu gelmez bir bunalımla, yeni irinlere ferahlatır sevdasıyla kanıyoruz.
Çok yanlış yapıyoruz. Üstelik yüzümüz kızarmıyor. Biz utanmak nedir bilmiyoruz.
Oysa sokakta berduş olmak yerine hanede sultan olmak var.
Her işi berbat etmek yerine hakkıyla uğraşıp abat etmek var.
Gerektir kirli olan göze hoş görünmesin, çünkü göze gördüğünü gösteren özü pak bir yürek var.
Utanmak denizi karşında durdukça, yunmak yerine umutsuzluğa ne gerek var.
Temizlen pirüpak ol, çünkü önünde seni bekleyen, bitimsiz yolların tükendiği yerde sonsuz bir âlem-i Suzan var.
İnsan olmanın gereğini yerine getirmek istediğinde fıtratın koymaz karşına engel.
Sen, yaratıldığın gibi yaşamaktan uzak durma yeter ki!
Elbet sevmek mümkün, sevişmek mubah. Ancak bütün kuralları yıkmak sevdasına düştüğün gün, olur umutların helak.
Mahvolursun, keyifle yaşaman mümkün olanların arasında.
Mahvetme ki, her şeyin gün yüzüne çıkacağı gün mahvedilmeyesin.
Emre kulak ver ve anla seni yaratanın senin ihtiyaçlarını iyi bildiğini.
“Size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O’nun ayetlerindendir.”
Çerçeveni taşırmak telaşına düşme, kirletme düşlerini.
Af dile ve Arş’ın Sahibi’nden asla kesme ümidini.
“Oysa onlar, bundan önce (yağmurun) üzerine inmesinden evvel
umutlarını kesmişlerdi.”
Kapat gözlerini ve bırak kendini yağmurun sahibinin merhametine.
Kendi yağmurlarını yağdır, akıt gözlerini her şeyi yaratmış olanın ve yeniden diriltecek olanın tefekkürüyle uzaklara.
“Şimdi Allah’ın rahmetinin eserlerine bak; ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltmektedir?”
Artık kapat gözlerini, sustur dünyanın debdebesini, sadece Rabb’ine kulak ver.