Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM açılışında iç cephe vurgusu yapmış, Devlet Bahçeli ise bu söze uygun adım atarak bir el uzatmıştı. Küresel ve bölgesel gelişmeleri iyi okuyan Türk Devlet aklı, PKK/PYD tehdidini nihayete erdirmek için süreç başlattı. Gelinen noktada DEM’in, sıkışmışlık içerisinde hareket ettiğini görülüyor. Tülay Hatimoğulları’nın açıklamalarını şimdilik böyle okuyalım.
Son MYK toplantısı açıklamalarının satır aralarında bu sıkışmışlık var. Bir şeyler tarif ediyor ama “Kedi” diyemiyorlar gibi. DEM MYK toplantısı ardından sözcü Ayşegül Doğan’ın açıklamaları ilk olarak bu izlenimi uyandırdı.
Devlet meseleye nasıl bakıyor?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son açıklamasında; “Türkiye, bekasını ve güvenliğini koruma noktasında nasıl tavizsiz bir iradeye sahip olduğunu pek çok kez göstermiştir. İş o raddeye varırsa yine bir gece ansızın gelebiliriz. Suriye’nin parçalanmasına, hangi kisveyle olursa olsun üniter yapısının bozulmasına rıza göstermeyiz. Bu konuda bir risk görürsek gerekli adımları süratle atarız.
“Tercihini terörden ve şiddetten yana kullananları bekleyen tek akıbet, silahlarıyla birlikte toprağa gömülmektir. Açık söylüyorum, bunun önüne hiçbir güç geçemez. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır.
Biz iktidar ve ittifak olarak terörsüz Türkiye hedefimizi öyle veya böyle ama mutlaka gerçekleştireceğiz. Elbette biz bunun suhulet ve sükûnetle olmasını temenni ederiz. Ama bu yol tıkanır veya dinamitlenirse işte o zaman devletimizin kadife eldivene sarılı demir yumruğunu kullanmaktan da çekinmeyiz. Sonuçta kardeşliğin kazanacağına; birliğin, beraberliğin ve huzurun kazanacağına yürekten inanıyoruz.”
DEM MYK ne dedi?
Son MYK toplantısı ardından DEM’in kamuoyuna aktardığı görüşleri, bir sıkışmışlığı da ortaya koydu. Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan tarafından yapılan açıklamalar bunu yansıtıyor.
Bir yerde “Türkiye'nin çözümü Türkiye'ye özgü olmalı. Öcalan da dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümünde muhalefetin katkı ve önerilerini değerli bulduğunu ifade etti.” Denilirken, açıklamanın başka bir bölümünde ısrarla Kürt sorunu ve Suriye bağlantısı kuruluyor.
Bu ayrıntıyı sıkışmışlığa yormak istiyorum. Aksi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasında mündemiç olan süreç devreye girecektir.
Kediyi tarif ediyor, ama ‘kedi’ diyemiyorlar mı?
Sıkışmışlığın birçok yönde olduğunu okumak gerekiyor.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan’ın kamuoyuna aktardığı görüşlerde açık yönüyle süreci “biz yürütüyoruz” öznesi var. Anlaşılabilir. Öcalan’a övgüler, Öcalan’ın her kesime (gizli özne PKK mı?) ve tabana barış çağrısı var. Açıktan PKK’ya yönelik bir ifade ve atıf yok. Yani ‘Terör örgütü’ ibaresi yer almıyor.
İmralı kapılarının açılmasından, terörle bağlantılı olarak cezaevinde bulunan partililerin özgürlük beklediğinden söz ediyor.
Hatadan vazgeçmiyorlar!
“Kürt Meselesi Türkiye'nin en can yakıcı en temel sorunlarının başında geliyor”
Türkiye’nin bir Kürt meselesi yok, yalnızca terör meselesi var.
Acaba PKK’ya çağrıyı üstü örtülü mü yapmak istediler diye düşünüyoruz. Haklı mıyız göreceğiz.