Türkiye, bir 40 yıl daha terör belasıyla yaşamak istemediği gibi bu alanda harcadığı maddi ve manevi gücünü başka alanlara yönlendirmek istiyor. Misak-ı Milli’yi bugünlerde herkes konuşuyor. Bilindiği gibi Misak-ı Milli sınırları Lozan sonrası eksik kalmıştır. Lozan’da Musul Vilayetinin geleceği, Halep Sancağı için Türkiye, kendisinde kalmasını istemiştir. İngiltere yani Lord Curzon oraların Türk olmadığını söyler, İsmet İnönü ise onların Türk olduğunu belirtir. Curzon’un, çoğunluğun Kürt nüfus olduğunu söylemesi üzerine İnönü, kendisinin de Kürt olduğunu belirterek Plebisit ister.
İngiliz oyunu galip gelir, çünkü Musul Vilayeti Türklerle birlikte bölgede yaşayan Kürt ahali Türkiye ile olmak istediğini beyan eder. İngiltere, halkın cahil olduğunu ve plebisite uygun olmadığını kabul ettirir.
Bugün, Türk Devleti dünün Musul Vilayeti çevresinde terörle mücadele yürütüyor. Pençe-Kilit harekatı o bölgede yapılıyor.
Avni Özgürel üstada dönelim; “Nitekim Bahçeli’nin grup konuşması, bunların üstüne, tepe nokta. Gelsin terör örgütü elebaşı bu ortamda kendine yakın partinin grubunda çıksın, bu örgütü lağvetsin.
Şimdi bazı şeyleri hatırlatmanın sırası.
Hatırlarsanız, çözüm süreci, tecrit falan tartışmaları seneler önce devam ederken PKK denilen örgüt Merkez Komitesi bir açıklama yaptı. Son cümlesi şudur, “İradesi irademizdir” onun iradesi bizim irademizdir dediler. O ne derse o, yaparız. Akabinde Türkiye’nin tartışmalar şunlar bunlar, bir Nevruz günüde Abdullah Öcalan’ın bir mektubu çıktı ortaya. O mektup, Sırrı Süreyya Önder tarafından okundu. Meydanlarda, orada diyordu ki, silahlı mücadele dönemi bitmiştir. Bu yetmedi, sonradan A. Öcalan bir açıklama yaptı. Ve o açıklamada şunu söyledi; ‘Örgütün Merkez Komitesi, kongreyi toplamalı ve silahlı çatışmanın bittiğini açıklamalıdır.”
İçeriden ihanet!
Bu işleri endişeyle takip eden, rütbeli de birisi bir zat, önemli de birisinin, doğrudan Öcalan’ı arayarak ‘Türkiye’deki silahlı unsurların tamamını geri çekme, bakarsın günün birinde lazım olur’ dediğini, bunun da dinlemeye takıldığını biliyoruz. Birilerinin Türkiye’de terörü bitirmemek istediğini, sözüm ona devleti korumak adına çabaladığını düşündüğümüz birilerinin bu gayret içerisinde olduğunu biliyoruz.
Bugün böyle bir şey var mı? Yok. Ama ortada öyle bir tecrübe var.
Bugün aynı tartışmalar, benzer şeyler var. Gelişiyor. Efendim durup dururken dün Erzurum mitinginde idam kararı için urgan fırlatan Devlet Bahçeli’nin bugün geldiği noktada söylediklerine baktığımız vakit, niye ne oldu adam aklını mı yedi. Böyle konuşuyor. Yoksa farklı bir şeyler mi var.
Bunun bir devlet politikası olduğunu, biri (Bahçeli) abartılı kelimeler kullanmış olabilir. MHP’lilerin hepsi onaylar onaylamaz hepsini bir tarafa koyuyorum.
Ama bu, seneler önce MİT müsteşarı Emre Taner’in görevden ayrılırken yazdığı analizde de vardı bazı şeyler. Eğer bunu şöyle çözemezsek, çok ciddi sıkıntıya gireriz. Çünkü öbür taraf bunları hazırlıyor. (ABD-İsrail) Belli ki artık iş kopma noktasına geldi ki Cumhurbaşkanımızın telaffuz etti. Uyarıdan. Emri vaki diye tarif etiği şey, alt tarafta bir terör devleti geliyor.
Bugün birileri dedi ki, Türkiye’ye (TUSAŞ saldırısı) ‘arkadaş demiyor muydunuz ya, tv, gazeteleriniz bu PKK terörünü bitirdik, demediniz mi? Dışarda da köşeye sıkıştırdık. Ne bu işi bu kadar şeyapıyorsunuz’ demiyorlar mı? Bunlar tv, gazetelerin önemli aktörleri tarafından seslendirildi.”