Psikolojik harp, manipülasyon ve içeride kaos rakiplerimizin, düşmanlarımızın işine geliyor. İçeride sorunlar yumağına dönüşen bir ülkenin başını kaldırıp dışarıya bakması imkansız olacaktır. Her veri psikolojik harp unsuru olarak kullanılıyor. İçeride aparatlar buna çanak tutuyor. Kopan fırtına Anka3'ün bir tarladaki fotoğrafıyla, mecliste yine meclisin iktidar ve muhalefet vekillerine bakıp beddua eden bir kişinin görüntüleriyle birleşip evhamları körüklüyor. Bir başkası halay çeken topluluğun fotoğrafını paylaşıp bir umumi harp dahilinde iç kontrgerilla operasyonlarına uğrayacağımızı korkuyla haber veriyor.
Öteki, yaptığı paylaşımların arasına İsrail'in bir süpergüç olduğunu, bize şimdiden Suriye- Irak gibi sahaları dar ettiğini temkin süslü övünç ve öfke psikolojisiyle feveran ediyor. Ukrayna’daki konvansiyonel savaş, Irak'ta ve Afganistan’da yakın vakitte biten savaşlarla ilgili elimizde oldukça fazla veri varken "Türkiye'nin olası bir harpte İsrail'e mağlup olacağını" söylemek en kibar haliyle ahmaklık olsa gerek. Yunanistan dahil olmak üzere, Türkiye ile asırlık hasmane tutumları olan hiçbir ülkenin Türkiye ile savaşması için bile bir neden yok!!
Coğrafyanın ve Politikanın zorluklarına en büyük baskıyı oluşturup şartları elverişli hale getirme gücüne sahip tek ülke ABD'dir. Onun da bırakın Türkiye gibi bir ülkeyle savaşmayı, varlığı İran harbinin politik hedeflere ulaş(a)mamasının ispat ettiği gibi çok kutupluluk içinde Ankara'nın ABD- Avrupa bloğuyla yakın tutulmasının stratejik zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Ne ABD ne de Rusya yaptığı harcamaya karşı eşdeğer galibiyetler elde edemiyor. Ukraynayı tamamen pasifize edemeyen Moskova, İran'ı kayıtsız şartsız teslim alamayan Washington ve tüm sahadaki reel verilere rağmen sosyal medya ve basılı neşriyata dadanmış " Türkiye'nin sonu geldi karamsarlığı".
Hayır; zihnimiz hangi evhamları bize doğruymuş gibi sunsa da Türkiye zannımızın ötesinde direnç ve kabiliyetlere sahiptir. Ben size başka bir tehdidin varlığını haber vermek isterim. Türkiye için en ciddi sorun kendi içinde yaşadığı buhran ve çıkmazlardır. Ve Türkiye'nin rakiplerinin ağzını sulandıran da ülkenin ayağının tökezlemesi, ülkeyi ayakta tutan halk ve devlet arasındaki bağın zayıflamasıdır.
Bu ifade beni devletçi yapmaz ne de devleti kutsayıp onun varlığıyla milletin kaderinin ne pahasına olursa olsun bir olduğunu söylemiyorum. Türkiye iç huzurunu koruduğu sürece dışa karşı dirençlidir, bu var oldukça da Türkiye üzerine kurulan evhamlar yersizdir diyorum.
Yıllar önce bir lobiciyle yaptığım konuşmayı aktarıp bitireyim: Büyük paralar toplayıp Türkiye aleyhine çalışan yabancı muhatabıma ülkesinin PKK’ya verdiği maddi desteği hatırlattıktan sonra" Hedefiniz, ana amacınız ne? Türkiye ikiye bölününce ülkeniz daha mı güvenli olacak?" Adamın keyfi kaçtı. Teröre destek vermelerini işaret etmeme bozulmadı ama Türkiye'nin ikiye bölünmesi fikrine bozuk atıyordu, tuhaf!
"Hayır, bu bizim için ne kötü olur. Düşünsene sizi hep meşgul eden bir konuyu öyle veya böyle çözmüşsünüz. O vakit milyonlarca Türk sadece bize odaklanırsınız..."
Adamın sözleri net!
Mesele Türkiye'nin her daim kargaşa, kaos ve iç sorunlarla boğuşması; Lübnan örneğini sıkça vermem gibi bir ucundan bir ucuna bölgelere güç alanlarına ayrılmış merkezi özelliği olmayan bir ülkeciğe dönüşmesi. Enseyi karartmaya gerek yok. Hele de dış hadiseleri yanlış yorumlayıp Türkiye'yi zihinlerde mağlup ilan etmek gereksiz. Bütün eksikliklerine rağmen Türkiye kurumlarıyla ayaktadır. Dış politikada son üç senede yaptığımız ufak değişikliklerle Libya- Mısır hattında Atina'nın nasıl da köşeye sıkıştığını görüyoruz; Suriye sahası çok aktörlü ve küresel güç çekişmesiyle ilişkili- ama o da çözülecek.
Biraz sabır gerekli. On beş sene önce Irak'ta işin bittiğini söyleyenler bugün Irak'ın nüfuz alanının en sağlam parçalarından biri olduğunu nasıl yorumlayacak? On yıllara dayanan sorunlar kolayca çözülmüyor.
Evet, Türkiye bir süper güç değil ama zihinlerde ona biçilen kefeni de yırtıp parçalayacak güçtedir. (Kaynak: X kullanıcısı, analist Lloyd)