İlk kapitülasyonun Fatih Sultan Mehmed verildiğini öne süren tarihçiler de var. Bilinen ilk kapitülasyonların Kanuni Sultan Süleyman dönemi ve Fransızlara verildiği daha net bilgidir. Fransa kralını (Bourbon hanedanı) Fransuva’yı Habsburgların elinden kurtaran Kanuni’nin hedefinin bu iki hanedanın birleşmesini engellemek olarak da okuyabiliriz.
“Kapitülasyon, bir anlaşmaya bağlı olarak bir devletin, başka devletlere tanıdığı iktisadi, siyasi ve sosyal ayrıcalıklar olarak tanımlanabilir. “Kapitülasyon” kelimesinin Latince “sözleşme yapma” anlamındaki “capitulare” kelimesinden geldiği tahmin edilmektedir.” (Atatürkansiklopedisi.gov.tr)
Osmanlı Devletinin güçlü olduğu dönemde çok sorun olmasa da, gerileme ve çöküş döneminde kapitülasyonlar tam anlamıyla baş belası olmuştu. Osmanlı Devleti, bu imtiyazları kaldırmak istediyse de güçlü batılı devletlerin baskılarıyla sürüp gitmişti.
Kapitülasyonların, kişisel ve adli imtiyazları da kapsıyordu. Devleti en çok zorlayan tarafı ise ticari kapitülasyonlardı. Neredeyse tüm batılı devletler süreç içerisinde Osmanlı Devleti kara ve deniz bölgelerinde bu haklara sahip olmuşlardı. “Ticari İmtiyazlar: Yabancıların ticari imtiyazları onların bütün vergilerden muaf tutulmalarıydı. Sadece gayrimenkul vergileri, ithalat ve ihracat vergilerini kendi devletlerinin Osmanlı’ya izin verdikleri derecede öderlerdi. Rahatlıkla ticaret yapabildikleri gibi Osmanlı karasularında gemi işletmeciliği, yolcu ve eşya naklini de ellerinde bulundururlardı. Özellikle kıyı bölgelerinde yabancıların postane açma hakkı vardı. Yabancılara gelen ve giden her türlü mektup, telgraf ve paketler hükümet ve yerel yönetimler tarafından denetlenemezdi.” (Atatürkansiklopedisi.gov.tr)
Milli Mücadele ve yeni Cumhuriyet, ekonomik zincir anlamına gelen kapitülasyonları kaldırabilmişti.
Modern kapitülasyonlar!
Cemil Şinasi Türün hocanın www.btchaber.com adresindeki “Öbürleştirme nedir?” başlıklı yazısını okuyuncaya kadar güncel kapitülasyon var mıdır, bilmiyordum. Yazıyı size de tavsiye ederim, okuyunca göreceksiniz ki birçoğundan haberdar değiliz ama ciddi kapitülasyon altındayız.
Cemil hoca yeni kapitülasyonlar için “dijital” ifadesini kullanıyor. Çağa uygun değil mi? Diyor ki, “Kapitülasyonların dijital formu Überizasyon. Öbürleştirme diye bir isim koydum. Bundan derhal kurtulmamız lazım.”
Cemil Şinasi Türün hoca günlük yaşamından yola çıkarak karşılaşmış dijital olanıyla;
“Siz kendi şehrinizde (mesela İstanbul) taksiye biniyorsunuz, taksi yerli, şoförü yerli, siz de Türk’sünüz ama ikinizin arasındaki ilişkiyi düzenleyen yabancı bir şirket. Bu yabancı şirket sizden zaten sokağınızda dolaşmakta olan lisans sahibi taksiyi sizinle buluşturmak karşılığında her ikinizden de esaslı komisyon kesiyor. Geçenlerde Uber’i kullanarak bir taksi çağırdım, yolculuk 240 liralık bir yere idi, indiğimde fark ettim ki Uber benden 240 liranın üzerine 30 TL, şoförden de seyahat bedelinin yüzde 11’ini yani 26,4 lirayı tahsil etmiş. 240 liralık yol için toplam 56 lira!”
Ne güzel dünya değil mi?
Ekliyor Cemil hoca, “İnternetten yaptığım hızlı bir araştırma sonucunda Uber şirketinin Türkiye’de hizmet yetkisi olduğuna ama resmi olarak burada yerleşik olmayıp vergi de vermediğine kanaat getirdim: Bkz. aşağıdaki not. Tahsil edilen paraların da doğrudan şirketin California’daki bankasına gittiğini düşünüyorum.”