Yeni Osmanlıcılık siyasi alanda Turgut Özal’a da atfedilse de, rahmetli Özal’ın bu bağlamda bir söylemi bulunmamaktadır. Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığı zamanına söylem olarak yer almasa da “Stratejik Derinlik” kitabında konuya yer verdiği biliniyor.
Yakın tarihte, Ak Parti iktidarında Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı düzeyinde Osmanlıcılığa dair söylem ve eylem olmadı. Fakat Türkiye’nin izlediği dış politika, Ortadoğu coğrafyası, Afrika açılımlarının ardından dış basında bu yönde çeşitli analizler yapıldı.
Wikipediada yer alan bilgiye göre ‘Terim ilk olarak 1985'te Chatham House'daki bir makalede David Barchard tarafından kullanılmış. Yani İngiliz işi. Barchard, yakın gelecekte yeni Osmanlı fikrinin Türkiye için muhtemel bir hedef olabileceğini öne sürer. Ayrıca, 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından Yunanlar tarafından da kullanıldığı görülmüştür. Terim son dönemde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs, Yunanistan, Irak, Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ'daki Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda attığı adımları, “müdahaleci ve yayılmacı” olarak niteleyen düşman ülkeler tarafından ilişkilendirilerek kullanılmıştır.
Suriye’nin kanlı diktatörü Esed, bu iddiayı ileri sürenlerden biridir, ama bugün İsrail’de çeşitli kademelerde Türkiye’nin NEO Osmanlıcılık yayılması peşinde olduğuna dair, bölge ülkeleri yönetim ve halklarını kışkırtma ve de Türkiye’yi uluslararası alanda zora sokma amacıyla da kullanılmaktadır.
Osmanlı’dan geriye ne kaldı?
Osmanlı Devleti, Karlofça Antlaşması ile ilk torak kaybı ve geri çekilmeyi yaşadı. Devleti en fazla yıpratan, belki de çöküşünde birinci etken Çarlık Rusya’sı olmuştur.
Osmanlı imparatorluğu, tarihi içinde Rusya ile 1677 - 1918 yılları arasında ile on üç defa savaşmak zorunda kalınmıştır. Bu on üç savaşın yapıldığı yıllar sırasıyla şunlardır: 1) 1677 - 1681 2)1686 - 1699; 3) 1711; 4)1712; 5)1713; 6)1736 - 1739; 7) 1768 - 1774;. 8) 1787 - 1792; 9) 1807 - 1812; 10); 1828 - 1829; 11) 1853 - 1855; 12) 1877 - 1878; 13) 1914 - 1918.
Bu duruma göre Rusya 1677 den 1918 yılına, kadar geçen 241 yıldan 57 yılı Türkiye ile savaşmakla geçirmiştir. 57’nin 241'e oranı dörtte birden fazladır. Ortalama olarak on sekiz yılda bir bize savaş açmıştır.
Osmanlı donanması, tarihte yaptığı dört büyük felaketli muharebeden üçünü Ruslarla yapmıştır: 1) Çeşme (1770) İngilizlerin elbirliği ile; 2) Navarin (1827) Ruslarla birlikte İngiliz ve Fransız donanmalar; 3) Sinop (1853); 4) İnebahtı (1870) Birleşik Hıristiyan filosu ile.
Rusya ile savaşlar ekonomik, askeri ve toprak kaybı yönünden büyük yaralar açmıştır. Türk insanının ruhunun derinliklerinde “Moskof” ifadesinin bu dönemin yansıması olarak görülebilir. Ruslarla savaşlar ve ardından yaşanan büyük çöküş ile Balkanlar, tamamen elimizden çıkmıştır. İkinci Balkan Savaşı sonucu Edirne, Bulgarlardan alınmış ve bugünkü sınırlar o savaş ile çizilmiştir.
Kapitülasyon musibeti!
Kapitülasyon, Latince kökenli bir kelime olup, bir devletin bir anlaşmaya bağlı olarak başka devletlere tanıdığı iktisadi ve sosyal ayrıcalıklara denir.
İlk ticari ayrıcalık 1498’de Napoli’ye verilmiştir. Bu antlaşma Cem Sultan’ın naaşının iade edilmesi karşılığıdır.
Osmanlı Devleti II. Mehmed döneminde Venediklilere, I. Süleyman döneminde Fransızlara çeşitli amaçlar doğrultusunda kapitülasyonlar vermiştir. Aynı zamanda dağılma döneminde Balta Limanı Ticaret Antlaşması ile İngilizlere, Fransızlara, Hünkâr İskelesi Antlaşması ile Ruslar'a çeşitli kapitülasyonlar vermiştir.
Osmanlı Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın isyanını bastırmak için İngilizlerden yardım istedi. Bu yardıma karşılık olarak, Büyük Britanya'ya ticari bakımdan büyük ayrıcalıklar veren bir ticaret konvansiyonunu Baltalimanı'nda devlete ait olan bir yalıda imzalandı. Anlaşma 8 Ekim 1838'de Kraliçe Viktorya, bir ay sonra da Sultan II. Mahmut tarafından onaylandı.