Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’nin açılış konuşmasında iç cephe vurgusu yapmıştı. MHP Lideri Devlet Bahçeli, konuşmanın ardından Mecliste DEM’liler ile tokalaştı. Ekim ayının başından itibaren MHP Grup toplantılarında Devlet Bahçeli, ısrarla aynı şeyin üzerinde durdu. İçeride gündelik siyaset kaygısıyla çeşitli tepki ve tavırlar görüldü. Yolu “Şehit Aile”leriyle kesişmeyenler dahi, onların gözlerine bakmaktan söz ediyordu.
Devlet Bahçeli bir şey söylüyordu ve ne demek istediğini Kasım sonu Aralık başında bütün dünya anlamıştı. İçeride hala anlamak istemeyenlerin olduğunu hatırlatalım.
Kaygılı kesimleri rahatlatan açıklama Devlet Bahçeli’den geldi. Bahçeli, “Manasız kuşkulara, maksatlı kurcalamalara ve mesnetsiz kuruntulara yer yoktur. Ortada yeni bir çözüm veya açılım diye bir süreç hiç yoktur. Silahlar ya gömülecek ya da silah tutanlar gömülecektir.”
Bahçeli, aslında milli bir devlet politikasından söz ediyor, bütün kesimlerin politikayı yürüten iktidara, devlet’e katkı bekliyordu. Türkiye’de olması zor olan bir şeyi istiyordu Bahçeli. Fakat öyle yada böyle 2025 yılının terörün tamamen yok edildiği ve gündemden çıkarıldığı bir Türkiye’ye birlikte şahit olacağız.
Bahçeli, muhalefetten gelen açıklamalar için; "İlkel, iradesiz ve inkarcı anlayışın hastalıklı bir uzvundan ibaret olan bugünkü yamalı ve yaralı muhalefet ne söylerse söylesin, bölücü terörün ülke gündeminden çekip çıkarılmasından korkup çekinen melez ve devşirme sözde milliyetçiler hangi iftiralarla avunursa avunsun, Türkiye iki asırlık ağırlığından kurtuluş için inisiyatif almıştır. Büyük çapta Türk-Kürt kardeşliğiyle inşa ve ihya edilen Türk milleti kimliği yeni yüzyılın demokratik itibarı, haysiyet ve hürriyet timsali olmayı hak etmektedir.”
Dervişoğlu neye karşı?
Türkiye’de siyaset ilginç dinamiklere sahip. Dikkatle izlendiği taktirde çok çarpıcı gerçekleri, hatta perde ardında oynanan şeyleri de fark edebiliyorsunuz. Biraz geriye gidelim. HADEP’li bazı vekillerin TBMM’de bir parti grubuna bakarak, “Oturduğunuz koltukları bizlere borçlu olduğunuzu unutmayın” çerçevesindeki sözleri bunlardan biriydi.
İP Genel Başkanı Musavat Dervişoğlu, son grup toplantısında ilginç bir söylem öne sürdü. Dervişoğlu;
“10 yıl önce ilk denemesi yapılan bugün ise yeni paradigma adı altında tekrar tedavüle sokulan ihanet planı, tek adam ve iktidarının devamı için Beştepe, Balgat ve İmralı’nın ortaklaştığı bir kalkışma olarak karşımızdadır. Geldiğimiz noktaya bir fikir ve eylem takibiyle varmışlardır. Önce Milli Mücadelenin karargahı Türkiye Büyük Millet Meclisini devreden çıkarmışlar, sonra Cumhuriyet devletini, saraya peşkeş çekmişler, şimdi ise son hamle olarak, üniter idari yapımızı, etnik ve bölgesel parçalara ayırmak kararında ortaklaşmışlardır. Bahçeli ve Erdoğan’ın güç verdiği, teröristbaşının da katkı vereceğini vaat ettiği ‘yeni paradigma’ tam da budur.” (Kaynak: https://www.indyturk.com)
Peki gerçekten böyle mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Devletin kadife eldiven içerisindeki demir yumruk” mesajından öyle bir sonuç çıkıyor mu?
Siyasi polemik diyelim, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin kabul etmeyeceği bir "garantör ülke" talebinin kulaklarına geldiğini aktardı.
Bence siyaseten çok doğru bir çıkış değil. Devlet’in yürüttüğü belirgin olan bir süreçle ilgili ‘kulağa geldi” diye bazı şeyler konuşmak zarar da verebilir.
Özgür Özel, şehit ailelerinin gözünün içine bakacakmış? Ayrıca şehit ailesi ve gazilerin güvencesi CHP’ymiş. Elbette bütün partiler için böyle bir hassasiyet gerekiyor. Fakat şehit ailelerini ve gazileri, siyasi çatallaşma aranan noktalarda aramak yerine, her zaman hatırlamak makbuldür.
DEM heyetine randevuyu düşüneceğini söyleyen Özel’in unuttuğu bir şey, son seçimlerde öne çıkan “Kent Uzlaşması” gerçeğidir. Bu uzlaşının en çarpıcı örneği İstanbul ve ardından Mersin’dir.
Sen, kafana silah dayayan eskiyaya ne TEKLİF ettin ki silahı başından çekti? Efenim???