“250 yıllık hesabı bozan “AKIL”
Uluslararası ilişkiler, hedef ülkeye yönelik, Gayri Nizami Harp usulleri, hedef ülkeyi istikrarsızlaştırmak amacıyla kurdurulan ve desteklenen terör örgütlerinin mutlaka bir geçmişi, öncesi vardır. PKK’nın öncesinin ASALA olduğunu bilmek, Ermeniler ve Kürtler üzerine ilk oyun ve tuzakları okumak, yarın adına alınacak tedbirler için önemlidir.
Bu sebeple olayın tarihine gitmek, bugün atılan adımları daha anlaşılır kılacaktır. Sanırım bizim en büyük sorunumuz düne bakmayı akıl etmemek olduğu kadar, Türk Devletine olan güvenimizin zaman zaman aldatma haber ve kirli bilgilerle azaltılmasıdır. Yanlış algının oluşmasında günümüzde siyasi partiler ve bazı STK türü yapılar etki edebiliyorlar. Kazım Karabekir Paşa’nın "Öyle puslu ki hava, şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor." sözünden mülhem tiplere aldanmadan ve sonuna kadar Türk Devletine ve onun aklına sahip çıkmamız gerekiyor.
Mehmet Mert Çam hocanın, “Türkiye’nin uluslararası örgütler vasıtasıyla müttefik olduğu, hatta uluslararası güvenlik politikaları doğrultusunda “stratejik ortak” olarak adlandırılan ülkelerin ASALA terörüne verdiği “örtülü desteğin, 40 yıldır PKK’ya aktığını söyleyebiliriz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet nezdinde attığı adımların ve karşı istihbarat faaliyetlerinin önemli bir yeri olmasına rağmen, yaşananlar Türkiye’yi kanlı eylemleri ile vuran terörün görünüşte isim değiştirmesinden ibarettir. PKK-ASALA ilişkileri incelendiğinde örgüt yapıları, eylem metotları ve söylemlerine kadar örgütler arasında organik bir bağ açığa çıkmaktadır.
Başlangıç Çarlık Rusya’sı!
Hatırlatma yapalım, Altın Orda’nın zayıflaması ve yıkılması ile Rus Knezlerinin önü açılmıştır. Kırım Hanlığı’da güç kaybedince Moskova Kneziyle başlayan Çarlık Rusya’sı vücuda gelmiştir. Batı Entelijansiyasi, Rusları Osmanlı’ya karşı kışkırtırken onları üçüncü Roma olarak tanımlamışlardır. Böylece Çarlık Rusya’nın tek hedefi Osmanlı Devleti ve onun toprakları olmuştur. Malum “Sıcak Denizlere İnme” politikasının hedefi de Osmanlı yani Türk Devleti’dir. “Osmanlı devletinin Hristiyan tebasının hamiliğine soyunduğu ve 1806 Osmanlı-Rus harbinde çok sayıda Ermeni’nin Ruslarla işbirliği yaptığı görüldü. Yine bu harpte bölgedeki Kürt unsurlarla ilk defa temas kuran Ruslar 19. asır boyunca Osmanlı ve İran’la yaptıkları bütün muharebelerde Kürt aşiretlerini kendi menfaatleri için kullanmaktan çekinmemişlerdir. 1806 Osmanlı-Rus muharebesinde Rus generalleri Erivan bölgesindeki Kürtleri kendi saflarına davet ederek, himaye ve taltif edecekleri vaadinde bulunmuş iseler de istedikleri neticeyi alamamışlar, yalnızca Ermenilerden bir kısmını elde edebilmişlerdir.” (Kaynak: Doç. Dr. Fatih Ünal)
“Rus General Graf Paskeviç imparatora verdiği raporda Kürtlerin elde edilmesinin zorunlu olduğundan bahisle, izlenmesi gereken genel siyaseti şu şekilde tespit ediyordu; “Nüfuzlu Kürtleri imparator tarafından himaye edileceklerine inandırmak, diğer Kürt ayanına ise Osmanlı devletinin verdiği maişetten daha fazlasını vererek Rusya’ya meylettirmek”.
Evet, görüldüğü üzere meselenin başlangıcı 19 yy.’ın başlarına kadar gidiyor. Çarlık Rusya’nın cömert altınları, büyük vaatleri Kürt Aşiretler tarafından kabul görmediğini belirtmek gerekiyor.
Türk Devleti diyor ki, bundan böyle “Biz bundan sonra Dicle’nin kuzularını Çakallara kaptırmayacağız.” Haluk hocaya rahmetle.
Allah içün böyühg oyun. Apoyu çıkart, Türkiye'nin güneyinde üç tane kürt devleti kur, birinin başına Barzani'yi, öbürüne katil apoyu digerinin başına başka bir kürdü koy. Musul Kerkük petrollerini bu hattan geçirip bilalin gemileriyle İsrail'e taşı varil başına dolar al. Reyisul hırsız da camide bı aşr okusun tüm kötülükleri unutulsuuun. Masalimiz buraya kadar..